Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesinden çekilmesinin ardından, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un “Cumhurbaşkanı isterse AİHM sözleşmesinden de Montrö sözleşmesinden de çekilebilir, teknik olarak yapabilir” şeklindeki açıklaması yeni bir tartışmaya neden olmuştu. Bunun üzerine emekli 104 amiral, 4 Nisan 2021 tarihinde bir açıklama yaparak Montrö’ye sahip çıkmıştı. Açıklamada ayrıca sarıklı cübbeli fotoğraflarıyla gündeme gelen Amiral Mehmet Sarı’ya da tepki gösterilmişti.
12 YIL HAPİS İSTEMİ
Bu gelişmenin ardından hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM Başkanlığı, açıklamanın “darbe çağrışımlı bildiri” olduğunu öne sürmüştü. Mili Savunma Bakanı Hulusi Akar da bildirinin demokrasiye zarar verdiğini iddia ederek, “Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır. TSK, kişi veya kişilerin hırsı, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz” diyerek açıklamaya tepki göstermişti. Ankara Başsavcılığı ise açıklamaya ilişkin soruşturma başlatmış ve Aralık 2021’de 102 amiral ve 1 general hakkında “devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma” iddiasıyla 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı.
MSB MÜDAHİLLİK DİLEKÇESİ VERDİ
Haklarında dava açılan komutanların Pazartesi başlanacak olan yargılamaları öncesinde ise önemli bir gelişme yaşandı. T24’ten Asuman Aranca’nın haberine göre, Cumhurbaşkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı, davaya bakacak olan Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine müdahillik talebi içeren bir dilekçe sundu. Mahkemenin katılma talepleri olup olmadığına ilişkin müzekkeresi üzerine gönderilen dilekçede, MSB’nin amirallerin açıklamasıyla ilgili daha önce suç duyurusunda bulunduğu anımsatıldı. Dilekçede, “Bu kapsamda hiçbir görev ve sorumluluğu bulunmaksızın bildiriyi yayımlayan dosya sanıkları hakkında TCK’nın 316/1’inci maddesinde düzenlenen ‘devletin güvenliğine ve Anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma’ suçunu işlediklerinden bahisle açılan kamu davasında Bakanlığımızın katılan olarak davaya kabulüne ve sanıkların sevk maddeleri doğrultusunda cezalandırılmalarına karar verilmesi” istendi.
‘EN ÜST HADDEN CEZALANDIRIN’
Cumhurbaşkanlığı da aynı taleple mahkemeye bir yazı gönderdi. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nce gönderilen yazıda dava açılmadan önce sanıklardan şikayetçi olunduğu anımsatılarak, “Söz konusu suçun niteliği dikkate alındığında, T.C. Cumhurbaşkanlığı olarak sanıklardan şikayetçi olduğumuzu tekrarıyla davaya müdahil olmak gerekmiştir” denildi. Yazıda, “Suçtan zarar gören sıfatıyla, açılan kamu davasına müdahilliğimize karar verilerek, müdahil taraf olarak beyanlarımızın alınması; sanıkların, eylemlerine uyan TCK’nın 316’ıncı maddeleri uyarınca iddianamede yazılı ‘Suç için anlaşma’ suçunu işlemeleri nedeniyle en üst hadden cezalandırılmalarına karar verilmesi arz ve talep olunur” ifadeleri kullanıldı.
Sümüklü fetöş buğulaması kokan rezil bir tezgah!
Hangi sıfatla, hangi yetkiyle, hangi kinle ” en üst hadden cezalandırılmalarına karar verilmesi arz ve talep olunur” ? Bu bir emir midir? Burası bir ”hukuk” devleti midir yoksa patagonya gazinosu mudur? Bu davanın hakimleri emri almış ve anlamış mıdır? Emir uygulanacak mıdır?
“hiçbir görev ve sorumluluğu bulunmaksızın..” diyor ya, eee, o vakit nasıl darbe vs yapabilirler ki..
Düşündüğünü söylemek için görevde olsan bir türlü, olmasan bir türlü..etrafımız savaş alanı iken mesleğinde kendini kanıtlamış ordu mensuplarımıza daima ihtiyaç varken..
“Emekliler, bozguncular” diye amiralleri aşağılamaya çalışanlar da müdahil olabilirler. Mahkemede eksiklikleri hissedilmesin.
Bu tiyatronun süfrolü kim ? Çok uzaklardan ,okyanus ötesinden olabilir mi?
Iktidar şunu iyi bilmeli bu yaptıkları adilik yanlarına kar kalmayacaktir. Bu devran bir gün dönecektir ve hesap verme sırasi onlara gelecektir.