1. Haberler
  2. Gündem
  3. Şevki Yılmaz’ın ‘Nadide’leri… ‘Bereketini gördüğü’ savcılar…

Şevki Yılmaz’ın ‘Nadide’leri… ‘Bereketini gördüğü’ savcılar…

Atatürk'e hakaretler yağdırmasına rağmen savcıların harekete geçmediği Şevki Yılmaz'ın, AKP destekli vakfı kapsamında kurduğu “Nadide” adlı özel okulların misyonunun, FETÖ'nün “Altın Nesil” hedefine benzerliği dikkat çekiyor. Şevki Yılmaz, bu okullardan çıkan savcılar, kaymakamlar, Yargıtay ve Danıştay uzmanlarının çok bereketlerini gördüklerini söylüyor...

featured

Büyük önderimiz Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in kurucularını, “Soysuzlar”, “Selanik dönmeleri” diye hedef alan, onlara açıktan beddua seansları düzenleyen Şevki Yılmaz’a dokunulmuyor. Kamuoyunu ayağa kaldıran bu sözlerin üzerinden iki gün geçmesine rağmen savcılar harekete geçmiş değil.

Aile boyu AKP dönemi zenginleri arasına katılan Şevki Yılmaz’ın kurucusu olduğu Manevi ve İktisadi Kalkınma Vakfı (MİKAV) üzerinden holding gibi çalıştığı ve iktidar nimetlerinden faydalandığı ortaya çıkmıştı. Oğlu AKP milletvekili olan Yılmaz’ın, ağabeyinin damadı da eski AKP milletvekili…

FETÖ’NÜN ‘ALTIN NESİL’İNİ HATIRLATAN AMAÇ

Yılmaz’ın MİKAV üzerinden kurduğu “Nadide Eğitim Kurumları” adı altında kurduğu özel okulları da çalışıyor. Bu özel okullara, FETÖ’nün “Altın nesil” hedefine benzer bir misyon yüklenmiş. Bu okullar bünyesinde çıkan “Kalem & Kelâm” adlı lise dergisinde Yılmaz imzasıyla yayımlanan yazıda şu ifadelerin yer aldığı öğrenildi:

“Herkes Nadide okullarındaki talebeleri örnek alsın diye bu ismi verdik. Ve okullarla birlikte üniversite talebeleri için İzmit’te Nadide Öğrenci Yurdu’nu açtık. Bugün çok sayıda öğretmenimiz, savcımız, kaymakamımız, Yargıtay ve Danıştay uzmanlarımız var elhamdülillah. Bereketini gördük.”

Barış Pehlivan, Cumhuriyet’teki köşesinde okullarla ilgili şu ayrıntıları aktardı:

“MİKAV’ı duydunuz mu? Manevi ve İktisadi Kalkınma Vakfı’nın kısaltması. Şevki Yılmaz Rize, Belediye Başkanlığı yaparken 1994’te kurdu bu vakfı. 28 Şubat sonrası terk ettiği Türkiye’ye AKP kurulunca geri dönen Şevki Yılmaz, MİKAV’ı da yeniden diriltti. Vakfın yeni merkezi Kocaeli oldu. Elbette ki AKP iktidarı, MİKAV’ı “kamu yararına çalışan vakıf” saydı ve haliyle vergiden de muaf yaptı.

ŞEVKİ YILMAZ’IN NESİLLERİ

Peki Şevki Yılmaz, kamu yararına çalıştığı iddia edilen o vakfının çatısı altında neler yaptı? Örneğin, “Nadide Eğitim Kurumları” adıyla okullar açtı. Anaokulundan üniversiteye kadar çocukları bünyesinde topladı…

Soru şuydu: Şevki Yılmaz’ın yetiştirdiği “nesiller” ne yapacaktı? Yanıtı için Nadide Okulları’nın “Kalem & Kelâm” adlı lise dergisinin ilk sayısını inceliyorum. Dergi iki lise öğrencisinin Şevki Yılmaz’la söyleşisiyle başlıyor. Şevki Yılmaz kurucusu olduğu okulları bakın nasıl anlatıyor:

“Herkes Nadide okullarındaki talebeleri örnek alsın diye bu ismi verdik. Ve okullarla birlikte üniversite talebeleri için İzmit’te Nadide Öğrenci Yurdu’nu açtık. Bugün çok sayıda öğretmenimiz, savcımız, kaymakamımız, Yargıtay ve Danıştay uzmanlarımız var elhamdülillah. Bereketini gördük.” Ne çarpıcı değil mi?

Şevki Yılmaz lise öğrencilerine savcıları ve kaymakamları olduğunu, yüksek mahkemelerde de “bereketini gördüğü” adamlarının varlığını anlatıyordu. Biz de çıkıp “Şevki Yılmaz için savcılar göreve” diye çağrıda bulunuyoruz… Ört ki ölem!

Yine aynı söyleşide, Atatürk ilke ve inkilaplarına dair lise öğrencilerine bakın neler söylüyordu Şevki Yılmaz: “İhtilali yani darbeleri şeytan ve yandaşları yapar. İnkılabı ancak Allah yapar. İnkılap, kalbin dönmesi demektir. Kalplerimizi İslama, Rabbimizden başka kim ve hangi güç çevirebilir? Falanın ilkesi ve inkılabı tam manasıyla komik bir söz. İnsanlar ilke koyamaz, ilkeyi de Allah koyar.”

‘AZDILAR’

Şevki Yılmaz’ın Atatürk’e bedduası, Cumhuriyet yazarı Zülal Kalkandelen’in de gündeminde…

Kalkandelen “Azdılar” başlıklı yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

“Öylesine azdılar ki laik Cumhuriyetin kurucularına hakaretler yağdırıp gülerek beddua ediyorlar.

Sokaklarda, adliyelerde gösteri yapıp halifelik istiyor, şeriat çığlıkları atıyorlar.

Anayasayı tanımıyorlar, Anayasa Mahkemesi üyelerini “teröristlikle” suçluyorlar.

Ne yasalara uyuyorlar ne de Türkiye’nin imzaladığı bağlayıcılığı olan uluslararası sözleşmelere!

Anayasanın ilk dört maddesini açıkça hedefliyorlar.

AKP’li cumhurbaşkanı, eğitimin Diyanet’in sorumluluğuna bırakıldığını itiraf edip “Diyanet Akademisi’nin de hizmete girmesiyle eğitim imkânları genişleyen din görevlilerimizin, önümüzdeki dönemde ilim, irşat, tebliğ ve temsil görevlerini en güzel şekilde yerine getireceklerine yürekten inanıyorum” diye konuşabiliyor.

ŞEVKİ YILMAZ, HALİL KONAKCI VE İLBER ORTAYLI

Bunlar olurken TBMM’deki muhalefet ürkek bir şekilde olanları izliyor. Yasal olanı ve anayasayı savunanlar, tedirgin bir şekilde cılız sesler çıkarırken yasaları ve anayasayı çiğneyenler iktidarla birlikte haykırıyor.

Bu ürkekliğin bedelini ise hem ülke hem de toplum ödüyor. Bunların seçim öncesinde sadece kutuplaşmayı artırmak için yapıldığını söyleyerek yaşananları önemsizleştirme hatasına düşülüyor. AKP, laik hukuk devletini yıkmak ve Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarını yok etmek için adım adım ilerliyor. Bunu da saldırıları sistematik olarak zamana yayarak yapıyor.

Durumu net olarak tek cümleyle özetlemek gerek: Bu artık anayasal düzene ve laik hukuk sistemine karşı gerici bir kalkışmadır!

Sivil darbe öyle bir aşamaya geldi ki gerici Şevki Yılmaz, II. Abdülhamit’in torununun düğününde “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum” derken nikâh şahidi olan İlber Ortaylı dinlemiş. Ortaylı, önce tepkiler karşısında “Vallahi beni ilgilendirmez” deyip, sonra çark ederek yaptığı açıklamayla bazılarını inandırmış olsa bile ben inanmadım.

Her yerde hemen her konuda konuşan, düşüncelerini rahatlıkla açıklayan biri kendisi. Yanında o hakaretler yapılırken gereken tepkiyi o anda göstermemesi, Türkiye’deki “aydın” sorununa iyi bir örnektir. Bana göre aydın, gericilik karşısında susmaz, kitaplarını laik Cumhuriyet karşıtı bir iktidarın simgesi olan külliyeye bağışlayarak orayı meşrulaştırmaz, siyasal İslamcı bir hükümetin bakanına danışman olmaz, böyle yıkıcı bir siyasi hareketle işbirliği yapmaz.

ŞERİAT EŞİTTİR İSLAM MI?

Avukat Feyza Altun’un sosyal medyadaki şeriata karşı paylaşımları sonrasında gözaltına alınması ise laik bir ülkede kabul edilemez. Altun’un kullandığı ifadeler ya da üslubu eleştirebilir ancak laik hukuk sisteminde şeriata sövmek diye bir suç yoktur ve bunu yüksek sesle dile getirmek gerekir. Şeriat eşittir İslamiyet ya da din değildir; şeriat, dine dayalı bir hukuk düzenidir. Laik bir ülkede asıl suç, yönetimin şeri kurallara göre yapılması için şeriat talebinde bulunmaktır!

Altun’u hızla gözaltına alan yargı, Şevki Yılmaz’ın aynı düğünde, “Selanik’ten gelen dönmeleri, onlara destek verenleri kahru perişan eyle yarabbim” diyerek Atatürk’e beddua etmesi ve imam Halil Konakcı’nın buna gülerek “amin” demesiyle toplumda yaratılan infiali ise umursamadı.

Erdoğan’ın 2013’te TBMM kürsüsünde dile getirdiği “iki ayyaş” hakaretinden sonra geldiğimiz noktanın bu olması, laik Cumhuriyete yönelik zamana yayılan sistematik saldırı planının bir kanıtı. Çekingen, suskun ve tedirgin muhalefete duyurulur!”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 21 Şubat 2024, 19:28

    Bu rezaletin ve verdiğimiz 9 canın sorumlusu kanla alınan vatan toprağını yabancılara ve isbirlikcilerine rüşvet karşılığı peşkeş çeken siyasi iradedir lozan bitmeden peşkeş başladı birde bittigini düşünün

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!