dervis-eroglu

‘Akıncı Amerikalıların projesiydi, İngilizler açıkladı’

KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Veryansın Tv’ye konuştu. KKTC’de Nisan ayında yapılacak seçimlerden, Doğu Akdeniz’e, Mustafa Akıncı’nın nasıl cumhurbaşkanı olduğundan KKTC’nin nasıl tanıtılması gerektiğine ilişkin sorularımıza çok çarpıcı yanıtlar verdi.

ERDEM ATAY / VERYANSIN TV

Lefkoşa’da kendi konutunda görüştüğümüz KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Akıncı’nın Amerikan’ın desteğiyle makama nasıl oturduğunu ve İngiliz Konsolosluğunda seçimden aylar önce Akıncı’nın isminin nasıl geçtiğini açıkladı.

Türkiye’de gündem yaratacak açıklamalar ve gelecek dönem için ışık tutacak söyleşi şöyle:

‘TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜNÜ SAVUNAN CUMHURBAŞKANI ÇIKMALI’

Erdem Atay: KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor. Dünyanın yavaş yavaş gözünü Doğu Akdeniz’e diktiği bu dönemde Kıbrıs’la ilgili son durumu nasıl eğlendirirsiniz?

Derviş Eroğlu: Şimdi sizin bahsettiğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru bir gidiş vardır siyasi partiler bunun hazırlığı içerisinde Tabii bu Cumhurbaşkanlığı seçimi özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için ve anavatanda ilişkilerin devamlılığı bakımından son derece önemli. Ben aralıksız 40 sene aktif siyaseti içinde bulundum. Bugün de yetişen gençlerimiz Ulusal Birlik Partisi gençleri Türkiye anavatanı olarak bilinmektedir. Özellikle Akdeniz’deki son denizaltı arayışları Kıbrıs’ın önemini daha da artırmıştır tabii ki burada KKTC ve Türkiye çok önemli. 1959-60 garanti anlaşmaları ile Türkiye’nin asker bulundurması ve gerektiğinde müdahale hakkının bulunması 1974’te gördüğünüz gibi Kıbrıs Türk halkına yeniden hayat sağlamıştır. Türkiye’nin güçlü olması bizim burada güçlü olmamız demektir ve özellikle bu Cumhurbaşkanı seçiminin önemi Türkiye ile işbirliği içerisinde olacak bir cumhurbaşkanının seçilmesi de son derece önemli. Dolayısıyla biz Ulusal Birlik Partisi olarak kendi adayımızı ve Türkiye’ye inanan Türkiye’nin varlığından onur duyan diğer siyasi partilerin de güçbirliği içerisine girmesi ve bu cumhurbaşkanlığı seçiminden birinci turda olmasa bile ikinci turda sağlam bir arkadaşın hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne inanan hem Türkiye’de ilişkilerin samimi ve kardeşlik ilişkisi içerisinde devamından yana olan Türkiye’nin fiili garantisini devamından yana olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi tabii ki çok önemlidir ve esas hedefimizde böyle bir adayın sandıktan Cumhurbaşkanı seçiminde çıkarılmasıdır.

İKİNCİ TURDA GÜÇBİRLİĞİ OLABİLİR

Erdem Atay: Var mı peki isim, Sayın Başbakan Ersin Tatar konuşuluyor.

Derviş Eroğlu: İsim vermeyeyim şu anda…

Erdem Atay: Kudret (Özersay) Bey’in de Halk Partisi’nin adayı olacağı konuşuluyor.

Derviş Eroğlu: Kudret Bey Halk Partisi’nin genel başkanı Ersin Tatar Ulusal Birlik Partisi’nin genel başkanıdır. Yeniden Doğuş Partisi kendi adıyla bir çıkacağını ikinci tura özellikle bizim gibi düşünen bir aday çıktığı zaman destekleyeceklerini ifade etmişlerdir. Dolayısıyla bir turda bu beraberlik sağlanamadı yani bir aday üzerinde buluşmak ve bir adayı 1. turda destekleyip 1. turdan kazandırma hususunda bir mutabakat olmadı. Sağlanamadı ama ikinci turda bizim cenahtan ikici tura kalan adayı destekleyeceklerini inanıyorum. Kendi aralarında zaman zaman bu gibi istişarede bulmuşlardı. Mühim olan tabii ki bu seçimin kazanmaktır şimdi şu anda mevcut değil.

HER ŞEYİN BİR SONU VAR, RUMLARLA ANLAŞMA OLAMAZ!’

Erdem Atay: Bu seçim neden önemli sayın cumhurbaşkanım?

Derviş Eroğlu: Seçim neden önemlidir derseniz bakınız 1968’den beri Kıbrıs’ta müzakereler devam ediyor ve bir anlaşmaya varılamamıştır. Devletin varlığından rahatsız olanlar da gün geldi Cumhurbaşkanı olmuşlardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan kişinin öncelikli görevi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılmasıdır. Buna inanmalı ancak bu kişinin federasyon tutkunluğu vardır ve yıllardan beri federasyon konusunu görüşüyoruz. Ama Rumlar bizi masada oyalıyor. Biz hala görüşerek anlaşacağız yaklaşımı içerisinde müzakereleri devam ettirmeye çalışıyoruz. Her şeyin bir sonu var. Müzakerelerinde bir sonu var, yani 50 senedir devam eden bir müzakerede sonuç alınamamış. 50 sene sonra birinin müzakerelerden sonuç alınacağına inanıyor olması akıldan zorunun olmasını gerektirir.

50 senede bir anlaşmaya varılmamış, geçen bu 50 yıl içinde Rum tarafı Birleşmiş Milletler üyesi olarak devam ediyorsa, Avrupa Birliği’ne girmişse, dünyanın tanıdığı bir devlet olmuşsa, Avrupa ve Amerika2dan doğalgaz almaya gelen şirketler varsa, Mısır, Fransa ve Yunanistan gibi bazı devletler kendi toprakları gibi Kıbrıs’ta askeri tatbikat yapıyorsa tüm bunlar Kıbrıs’ta artık Rumlarla anlaşmanın mümkün olmadığını gösterir. Benim inancım budur. Artık Birleşmiş Milletler kendi hatası ile Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti olarak tanıyorsa ve Avrupa Birliği Kıbrıs’ta anlaşma olsun diye bizi müzakere masasında görmek isterken Rumları Avrupa Birliği’ne almışsa o şartlarda Rum’un bizimle anlaşması mümkün değildir. Yani Kıbrıs’ta antlaşmanın en büyük engeli Rumların 4 Mart 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Barış askeri gelecek diye varisi olarak kabul etmesi. Daha sonra da Avrupa Birliği’nin görüşmeler devam ederken Rumlar Annan Planı gibi bir plana hayır dedikleri bir zamanda haftasında Avrupa Birliği alınışı. Şimdi sen bunları şımartıyorsun, devlet olarak tanıyorsun ve Avrupa Birliği’nde Almanya’nın oyu neyse Fransa’nın oyu neyse buna da oy hakkını veriyorsun. Peki bu adamlar niye bizimle anlaşsın, niye bizimle ekonomik gücü paylaşsın?

O zaman yapılması gerekenler nedir? Önce Kıbrıs Türkü’nün üzerindeki ambargolar kaldırılır zaman içerisinde Birleşmiş Milletlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanınmaması yönünde almış olduğu karar daha da sulandırırlar ve tanıma yönünde gidilir.

‘MÜZAKERE OLUNCA KAVGA YOK SANILIYOR’

 

Erdem Atay: Peki ısrarla müzakere denmesinin sebebi ne?

Derviş Eroğlu: Kıbrıs’ta müzakereler devam ettiği sürece bir kavga yok. Ben 2003 yılında cumhurbaşkanı olduğumda kapılarının açılmasına da onay vermiştik. Öncelikle Palas kapısı açılmıştı Güney’in onayı olmadan, haberi olmadan açtık. Ondan sonra da birçok kapı açıldı. Rumlar kuzeye geliyor Türkler güneye gidiyor. Bu insanlar yanyana barış içinde yaşarlar diye müzakerelere devam ediliyor. Dolayısıyla Kıbrıs’ta müzakereler devam ederken niye müzekkereyi keselim de Kıbrıs’ta bir anlaşmayı engellemiş pozisyonuna düşelim düşüncesi içerisindeler. Tabii ki bu insanlar bizi tanıma düşüncesi içerisine girmiyorlar. Bu noktada artık Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs müzakereleri de bir karara varılamayacağını, bir anlaşmaya ulaşılamayacağını anlayıp bu müzakerelerin artık devamının bir fayda sağlamayacak kanaatine varılması lazım.

Erdem Atay: Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni nasıl tanıtacağız?

Derviş Eroğlu: Kıbrıs meselesi çıktığından bu yana bazı devletler bölünmüştür ve tanınmıştır. Mesela Kosava, Afrika da bazı ülkeleri ikiye bölünmüş ve tanınmıştır. Uzakdoğu’da bazı bağımsızlık hareketi tanınmayla sonuçlandırılmıştır. Dolayısıyla niyet varsa, Birleşmiş Milletler ve ya da Tayyip Erdoğan’ın söylediği dünya 5’ten daha büyüktür, bu beşlerin vetosuyla karşılaşmazsak tabii ki Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılabilir.

Bakınız Annan Planı referandumundan sonra o zamanki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Rumların “hayır” demesiyle bir rapor hazırlamıştır. Türkler bir anlaşma için kendi devletlerinden bile vazgeçmeyi göze almışlardır. Dolayısıyla Türkler üzerinde uygulanan ambargolar kaldırılmalıdır. Rumlarsa bir anlaşma istemedikleri gibi Türklerle herhangi bir şey de paylaşmak istemiyorlar dolayısıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Türkler üzerindeki ambargoları kaldırmalıdır. Ama ne oldu Rusya veto etti genel sekreterin bu kararını ve raflarda kaldı. Dolayısıyla bu 5 büyük ülkenin vetosuna takılmadan bir anlaşma, bağımsızlığımızın tanımını noktasına gelinebilir. Eğer bir gün Rumlar Fransızları bir gün Rusları yanına alırsa bir gün Amerikalıların doğalgaz arayan şirketlerin başkasıyla Amerikan hükümetleri veto hakkını kullanacağı imajı yaratılırsa tabii ki tanıma olmaz.

Dünyanın bu gerçeği görmesi lazım Kıbrıs’ta 2 ayrı halk vardır. Osmanlı zamanında da bir Müslüman Türk ve Hristiyan Rumlar vardı. Yani yıllardan beri Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır ve bizim de egemenlik hakkımız var. Rumların uzlaşmazlığı karşısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini devletini ilan ettik. Yani federal bir cumhuriyet kurulamayacağı yaklaşımı içerisinde de devlet kurduk. Şimdi biz 1983’ten beri yine müzakerelere devam ediyoruz. Denktaş Bey devam etti. Mehmet Ali Talat Bey ki, tesadüfe bakınız ki yıllarca güneyde Akel Partisi’nin genel sekreteri Dimitris Hristofyas ile en az ayda bir görüşüp Kıbrıs sorununa çözüm bulma gayretleri üzerinde oldular. Buldukları çözümü zaman zaman ilan edip zaman kendilerine saklayarak gün geldi karşı karşıya masaya oturdular. Her iki tarafın cumhurbaşkanı olarak ama Anlaşma olmadı.

‘AKINCI AMERİKAN DESTEKLİ CUMHURBAŞKANIDIR’

Akıncı, barış naralarıyla çözüm naralarıyla geldi beş seneyi tamamlıyor. Ki Akıncı, Amerikan destekli adaydı, cumhurbaşkanıydı. Gene olmadı. Bütün iyi niyetimize rağmen dünyaya Rumların anlaşma istemediğini göstermeye çalıştık.

Erdem Atay: Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘Amerikan destekli bir cumhurbaşkanı’ olduğunu söylediniz. Peki, müzakerelerin olmayacağını Rumların barış istemediğini kendisi de deklare etti sonra bu sözünden döndü. Şimdi ısrarı nedir? Bildiğimiz gibi Akıncı’nın Crans Montana’da Rumlara açık açık harita verdiği ortaya çıktı. Bunu hükümetten, Meclis’ten habersiz yaptı. Bir yandan Barış Pınarı Harekatına karşı çok ters bir açıklama yaptı. Türkiye’nin ve Türk toplumunun tepkisini topladı. Bu kadar cesareti nasıl buluyor? Hala ‘Rumlarla masaya oturalım, konuşalım’ nasıl diyor, Türkiye’ye karşı bir harekat ve söylemlerini nasıl geliştirebiliyor? Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

‘BARIŞ PINARI HAREKATIYLA İLGİLİ SÖZLERİ TAMAMEN STRATEJİ’

Derviş Eroğlu: Ben cumhurbaşkanıyken Hristofyas’la müzakereler devam ederken, Genel Sekreter ile özel bir görüşme yaptım. Dedim ki yıllardan beri Türk ve Rum liderler müzakere masasına oturuyorlar ve bir anlaşma olmuyor. Benim sizden ricam sizin başkanlığında zirveler yapalım, kabul etti. New York’a yakın bir yerde ve Cenevre’de zirve toplantısı yaptık. Cenevre’de olan toplantıda şöyle bir anlaşmaya varıldı. ‘Garantörlerin de katılacağı bir toplantıya gidebilmek için tüm başlıklarda anlaşmamız lazım, harita konusu en son görüşülecek konu. 3 garantörün olduğu 5’li görüşme yaptığımız zaman toprağı tartışalım. Diğer başlıklarda anlaşılmadığı sürece beşli zirve de olmayacak, harita konusu da gündeme gelmeyecek.’

Bu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporlarına girmiştir. Ama Akıncı ne yaptı Crans Montana’da? Düşünün o tartışmalardan sonra da Anastasiadis masayı terk etmiş olması ve kendisinin çıkıp basına ‘Bizimle sizin artık bu işi yapamayacağımız ortaya çıkmıştır Rumların anlaşma niyeti yoktur gelecek nesillere kalmıştır’. Şimdi yine ille de masa kurulsun diye velveleye verdi genel sekreterliği. Çünkü Nisan’da seçim var. Barış Pınarı ile ilgili 4 gün sonra açıklaması da seçime yöneliktir. Benim değerlendirmeme göre Akıncı, CTP’de kendisine karşı aday göstermekten vazgeçilmesi ve Kıbrıs’ta federasyonu savunan, Türkiye karşıtı aşırı uçları kendisine çekmek istedi. Bu sözler tamamen stratejiydi.

‘RUMLARIN STRATEJİSİ TÜRKLERİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEK’

Erdem Atay: Başarılı oldu mu?

Derviş Eroğlu: Bana göre başarılı olmadı. Çünkü Kıbrıs Türk’ünün büyük bir çoğunluğu Kıbrıs’ta Türk askerinin bulunmasından Türkiye’de işbirliğimizin her gün daha sıcak noktaya taşınmasından son derece memnundur ve devlete sahip çıkılması gereğine inanan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. İşte görüyorsunuz mesela bu sene 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünde yağmura rağmen daha da heyecanla kutlanmıştır. Ama maalesef Rumların da bir beklentisi vardır. ‘Bir gün nasıl olsa Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’deki Türkler ve hükümetler karşı karşıya gelecekler, dolayısıyla biz de bundan faydalanırız nemalanırız.’ Stratejisi bu.

İNGİLİZLER ÇOK ÖNCEDEN AÇIKLADI: AKINCI CUMHURBAŞKANI İLAN EDİLECEK

Erdem AtayAmerika gibi Rusya gibi İngiltere gibi çok önemli ülkeler en azından Kıbrıs’a gözünü dikmiş devletler cumhurbaşkanlığı seçimine müdahil olmaya çalışıyorlar mı, hiç böyle bir şeye şahit oldunuz mu?

Derviş Eroğlu: Henüz ellerini açık bir şekilde uzatmadılar. 2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminden uzunca bir süre önce İstanbul İngiliz Konsolosluğu Konsolosluğu’nda bir sohbet esnasında benim çok iyi tanıdığım bir gazeteci da tesadüfen orada ve o zaman bir takım konuşmalar oldu. Daha gündemde seçim yokken, konsoloslukta, ‘Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Akıncı Cumhurbaşkanı ilan edilecek’ denildi. Ben de ‘Akıncı bu memlekette bile değil. Nereden çıkardınız?’ Ben de inanmadım. İngiliz konsolosluğunda konuşuluyor. Ama bilerek veya bilmeyerek Amerikan projesi yardım etmiştir ve Akıncı piyangodan çıkmıştır.

‘SİYASETTEN KOPMUŞ BİRİYDİ’

Erdem Atay: Siz o zaman ne düşündünüz, yani ‘Akıncı olmaz, ne alaka’ dedikten sonra?

Derviş Eroğlu: Adam siyasetten kopmuş siyasetle alakası yok. Kıbrıs’ta yaşamıyor. Zaman zaman geliyor gidiyor. Amerika’ya bir kızı Amerika’da evli bir kızı İngiltere’de yaşıyor bildiğim kadarıyla. Yani siyasetten konuşmuş kitap yazmaya başlamış bir arkadaş.

Erdem Atay: Yeniden böyle bir şey olabilme ihtimali, benzer bir olay olma ihtimali?

Derviş Eroğlu: Şimdi vatandaşın gözü açılmıştır diye tahmin ediyorum. Türkiye’de Türk hükümetleri de geçen seçimde Amerika’nın, hatta FETÖ’cülerin bile devreye girdiğinin farkında olsalar herhalde ona göre bazı tedbirler alılar.

Erdem Atay: Peki bir yandan da şu konuya değinmek istiyorum. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde FETÖ müdahalesi orada da çok önemli konulardan birisiydi. Yani en azından burada Fetullahçı Terör Örrgütüne mensup kişilerin bulunduğu, bunlara yönelik operasyonlar da yapıldı. son durum ne bu FETÖ’ye yapılan operasyona ilişkin Kıbrıs’ta?

Derviş Eroğlu:
Kıbrıs Türkleri arasında FETÖ ile bağlantısı olan yok gibi yani istisna olabilir başka mesele veya bilerek veya bilmeyerek bu gibi teşkilatlara girmiş. Yani Kıbrıs’ta aşırı bir şey yoktu bu konuda. Ama zaten olanlarda askerde veya polisle olanlar varsa onlar üzerinde istihbarat gerekli çalışmayı yapmış Türkiye’de istişare içerisinde bazı kararlara varmıştı.

‘TÜRKİYE RUMLARIN BAĞINI KOPARMALI’

Erdem Atay: Bir yandan da Doğu Akdeniz’e geçmek istiyorum. Doğu Akdeniz de çok tartışma konusu… İsrail, Yunanistan ve Rum Kesimi burada tatbikatlar yapıyor. Aynı şekilde Rum kesimi Mısırlı anlaşmalar yapıyor, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarihte ilk kez temsilcik açtı oraya gitti.  Ve bir yandan da bu gelişmeler yaşanırken burada ne yapmalı? Nasıl yapabiliriz? Bu Doğu Akdeniz nasıl kurtarabiliriz?

Derviş Eroğlu: Tabii yani Türkiye ile siyasi ilişkiler koptuğu zaman Rum hemen Mısır’a gitmiştir. Arabistan’la Türkiye’nin arası açılır açılmaz Suudi Arabistan ile ilişki kurmuştur. Avrupa Birliği’nde Fransa ve İtalya’yı kendi yanına çekmeye çalışıyor. Türkiye’nin İsrail’le arası çok iyi olduğu zamanlarda İsrail’in gidip de burada Rumlarla tatbikat yaptığı görülmemiştir. Araplarla aramız bozulur bozulmaz tatbikatlar başlamıştır. Demek ki Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Ortadoğu’daki siyasetini gözden geçirmesi gerekir ki Rumlarla bu bağlantıyı kesebilelim. Dolayısıyla Türkiye’nin güçlü olması Ortadoğu’ya daha da dostluk bağlarıyla yakınlaşması Güney’in güneyle olan bağlarını koparır diye düşünüyorum. Bizim istediğimiz güçlü bir Türkiye.

Erdem Atay: Kıbrıs ve Doğu Akdeniz niye önemli?

Derviş Eroğlu: Türkiye için sadece deniz altı zenginlikleri ile ilgili değil yani Türkiye’nin güneye açılışı bakımından Kıbrıs fevkalade önemli. Kıbrıs birçok deniz yollarının deniz ticaretinin kavşağında bulunmaktadır dolayısıyla ticaret yönünden de siyasi yönden de askeri yönden de Kıbrıs Türkiye için fevkalade önemlidir. Türkiye’nin özellikle Akdeniz’e hâkim olması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki ilişkilerini daha da güçlendirilmesi gelecek açısından fevkalade önemlidir.

‘EN BÜYÜK GARANTÖRÜMÜZ TÜRK MİLLETİDİR’

Erdem Atay: Buradan Türkiye’ye, Türk halkına, Türk hükümetine bir mesajınız var mı?

Derviş Eroğlu:
 Öncelikle Türk halkına ben şükranlarımı sunmak istiyorum. Her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanında olmuştur. Yani Türkiye’nin henüz Kıbrıs davası yokken 1954 yılına kadar yine Türkiye halkı bizimle beraberdi. Türk halkı 1974 mutlu Barış Harekâtı gelinceye kadar da bizim için birçok fedakârlık da yapılmıştır. O bakımdan ben her zaman Türkiye’nin gündeminden basın yayın organları konusu düştüğü zaman endişe duyarım. Dolayısıyla Türk Basın Yayın organlarında Kıbrıs konusu gündeme alındığı sürece ben Kıbrıs’ta rahat uyurum. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri çok önemli son derecede. Türk Silahlı Kuvvetleri de bizim garantörümüzdür. Türk halkı bizim en büyük garantörümüzdür.

‘Akıncı Amerikalıların projesiydi, İngilizler açıkladı’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 25 Kasım 2019, 09:18

    Arkadaş 1-, enosis hedefi olanlar Rumlar, EOKA faşist katilleri ile Türkleri katleden, toplu mezarlara gömenler Rumlar, BM Annan planına “hayır” diyen Rumlar, Birleşmek (hala enosis amaçlı) isteyen Rumlar. Peki taviz verenler, vermesi istenenler niçin Türkler oluyor ? Karpaz ı, Maraş ı Rumlar nasıl isteyebiliyor, buraları niçin tartışmaya açıyoruz ? 2- Kıbrıs gibi küçük bir yerde bile “akıncı” gibi hainler yüksek mevkilere nasıl gelebiliyor? Bizim dışişleri, istihbarat vs. ne iş yapar ? Türkiye bu mahçup, edilgen tavrı bırakmalı her alanda proaktif politika izlemeli, operasyonel davranmalıdır.

  2. Bence Amerikan projesi demek yaniltici olabilir. Akinci’yi destekleyen Obama olmustur. Evet Obama Amerikan baskani idi ama gelenekcilerin adami Trump’dan farkli olarak Avrupa oligarsisine (City of London. Yani son zamanlarda sikca duyulan Chatham House’un bagli oldugu oligarsi) hizmet eden bir kuklaydi. Trump’i destekleyen Amerikan oligarsisinin (Wallstreet- Rockefellar grubu) bu Akinci denen adami desteklediginin isaretini su ana kadar gormedik. Akinci Avrupa Parlementosuna cok yakin biridir ve gorevi Rumlarla Federasyona gidip Kibris’in fiilen Turkiye’nin elinden cikartmaktir. Kibrisi elden cikaran Turkiye Akdenizde tutunamaz, gaz kaynaklari uzerinde hak iddia edemez. Olay bu denli basittir. Ne mutlu ki Turkiye 2016 dan itibaren dogru milli devlet politikalarini devreye sokmus bu planlari havada birakmistir. Unutmayalim ki, Kibris Turkiye’nin bekasi ile es orantilidir ve her ne pahasina olursa olsun birakilamaz, elden cikarilamaz. Kibris giderse, Mavi Vatan diye bir kavramda kalmaz.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!