Ankara savaşmak için ‘hukuk gerekçesi’ bulamıyor! ‘Hesabını veremeyeceğimiz bir sürece gireriz’

featured

Türkiye’nin Suriye’nin İdlib kentinde Suriye ordusu ve Rusya ile karşı karşıya gelmesi ve savaş olasılıklarının konuşulması gözleri hukuka çevirdi. Veryansın Tv’ye konuşan hukukçular, ‘Türkiye’nin İdlib’de savaşa girmesi için bir Uluslar arası hukuki gerekçe aranıyor, ancak ortada hukuki bir gerekçe yok’ diye konuştu.

VERYANSIN TV / ÖZEL HABER

Dünya, İdlib’de olası savaş senaryolarını konuşuyor. Bölgede yaşanan gelişmeler gerginliği artırmakla birlikte, çözüm içinse yavaş yavaş sürenin azaldığı belirtiliyor.

Uzmanlar, Türkiye’nin olası bir savaşa girmesi durumunda haklı bir savaşa girmesi için uluslararası hukuka uygun bir gerekçe bulması gerektiği konusunda hemfikir. Hükümetin de bu konuda bir gerekçe aradığı ancak hukuka uygun bir gerekçenin henüz bulunmadığı öğrenildi.

Veryansın Tv olası bir savaşa karşı Türkiye’nin nasıl bir hukuk zeminine göre davranacağını üst düzey yargı mensuplarına sordu.

Buna göre,Türkiye İdlib’de çok ama çok tehlikeli bir süreçte.

‘ORTADA HUKUKİ BİR ARGÜMAN YOK’

Birleşmiş Milletlerin 51. Maddesinin Türkiye’nin savaşması için uygun bir madde olmadığını ortaya koyan hukukçular, “Ortada bir hukuki argüman yok” diye konuştu.

“Türkiye’nin uluslararası hukuk karşısında bu savaşa girebileceği bir hukuki zeminin olmadığını” söyleyen bir üst düzey yargı mensubu şu ifadeleri kullandı:

‘BM’NİN HİÇBİR MADDESİ GEREKÇE İÇİN UYGUN DEĞİL’

“Türkiye’nin İdlib’de savaşmak için haklı bir gerekçesinin olması gerekiyor. Ancak Türkiye’nin hukuki bir argümanı yok. ‘Terörle mücadele ediyoruz, onun için giriyoruz’ desek, tüm dünyanın algısı bizim oradaki terör örgütlerini desteklediğimiz yönünde. Zaten bölgede Suriye ve Rusya ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu gerekçe ortadan kalkıyor. BM’nin 51’inci maddesi de gerekçe için uygun olmuyor. Hatta BM’nin hiçbir maddesi buna uygun değil.”

Türkiye’nin karar vericilerinin yetkili kişilere “Hukuki gerekçe” konusunda neler yapılabileceğini sorduğu ancak kimsenin bunu henüz bir zemine oturtamadığını belirten yargı mensubu şöyle devam etti:

‘HESABINI VEREMEYİZ’

“Ankara diyor ki, ‘Soçi mutabakatına uygun davranılmadığı için Türkiye’nin müdahale hakkı olabilir’. Elimizdeki tek vurguladığımız argüman bu. Böyle bir durum da savaş gerekçesi olamaz. Kınama yaparsınız, ambargo uygularsınız… Ancak anlaşmaya aykırılık bir saldırma gerekçesi olamaz. Afrin için, Barış Pınarı için, Fırat Kalkanı operasyonları için gerekçeler çok net bulunur. Ama burada bir hukuk sorunu var. Eğer bu konuda ısrar edersek, hukuki olarak hesabını veremeyeceğimiz bir sürece gireriz.”

Soçi mutabakatı gereği Türkiye’nin 18 Ekim 2019 tarihine kadar teröristleri bölgeden çıkaracağının ve ağır silahları toplayacağının sözünü verdiği ancak bunu yapmadığını hatırlatan yetkili, aynı şekilde Suriye ve Rusya’nın da yapması gerekli olan bazı görevleri yerine getirmediğini vurguladı. Ancak bu durumun da Türkiye’yi haklı kılmadığını belirten yargı mensubuna göre, “Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Avrupa Birliği ülkelerinin ve ABD’nin Türkiye’yi İdlib’de savaşırken görmek için tahrik ettiğini vurgulayan yargı mensubu, Suriye’ye bakışın değişmesi için Libya örneğini verdi.

LİBYA ÖRNEĞİ

Yetkili şunları söyledi:

“Türkiye Libya’ya asker gönderdi ve bunu da Birleşmiş Milletler’e uygun bir şekilde yaptı. Çünkü BM’ye göre Libya’da hükümet olarak kabul edilen El Saraj hükümetiyle anlaşarak bu iş yapıldı. Buradaki faaliyetlerini resmi Libya hükümetine göre yapabilen Türkiye, Suriye’de ise bunun tersini yapmaya çalışıyor. Birlemiş Milletlere göre Suriye’de de Beşar Esad hükümeti resmi hükümet olarak hala kabul ediliyor. Ancak Suriye ile savaşmaya çalışıyoruz. Bu doğru değil. Uluslararası hukuka uygun da değil.”

Ankara savaşmak için ‘hukuk gerekçesi’ bulamıyor! ‘Hesabını veremeyeceğimiz bir sürece gireriz’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. Veryansın için utanç verici bir başlık ve haber. Herşeyden önce bir tane bile hukukçu ismi verilmemiş. Adını bile vermeyen bu adamların (eğer gerçekten varsalar) demeci haber yapılmamalı. Yoksa hamam dedikodusuna girer, Veryansın’a yakışmaz, yakışmadı.
    Hukuki gerekçe aramaya gerek yok. ABD, Rusya ve Iran hangi hukuki gerekçeleri kullanıyorsa biz aynısını ve hatta Suriye ile komşu olduğumuz ve muhtemel göç hareketlerinden çok etkilendiğimiz için daha fazlasını kullanabiliriz.

  2. Komutanim iyi yazmis ama bir de suriye gercegi var orada teror devleti kurulmak istenmedi mi?4 milyon suriyeli simdi idlib’te esad ve ruslar oraya bombalarsa bunlar direk yine bizim basimiza kalacak. Bir de oradan surulen araplarin yerine kimler yerlestirilecek. Simdi biraktin ciktin oralari hep bugunu kurtardin diyelim yarin ne olacak ?Cozumunuz nedir?Ne tavsiye ediyorsunuz?

  3. 22 Şubat 2020, 10:09

    Bu vesileyle şunu da sormak isterim. Bizim anti emperyalist Kemalist aydınlarımız, emperyalizmden sadece batı emperyalizmini mi anlıyorlar. Ya da kavramsal, kuramsal olarak doğunun asla ve kat’a emperyalist olmadığını mı düşünüyorlar. Anti emperyalist Kemalist bir aydınımız, mesela Nihat Genç, bu konudaki fikrini beyan ederse çok memnun olurum. Saygı ve sevgiyle

  4. 22 Şubat 2020, 09:39

    Tamam, bu durumda Rusya, İran ve rejim bomba yağdırmaya devam etsin. Bize de kimse bu dört milyon insanı daha alın demesin, bizim de bir kapasite sorunumuz var. Sonuçta bu dört milyon insan, insanlığın gözü önünde cinayete kurban gitsin. Kendisine en yüce Atatürk’çü, Kemalist, anti emperyalist değerler atfeden aydınlarımız da artık ne yapsın, reel politik desin geçsin.

  5. Hiç bir savaşın hukuki bir gerekçesi olamaz. Hukuki gerekçeli büyük çaplı tek savaş kurtuluş savaşıdır. Oda emperyal yani sömürücü devletlere karşı verildi.

  6. 22 Şubat 2020, 08:28

    Arkasına Türk-İş ve DiSK konfederasyonlarını almış Ecevit’in Temmuz 1974 savaş suçları dosyası kapatıldı. Aynı desteğe sâhip Lenin’e de Çarlık Rusyası’ndan kalan bütün petrol kuyuları bırakıldı. Bunlardan ikincisinde Ermeni, birincisinde de Yahudi lobileri ancak kolaylaştırıcı yardımcı rol oynamışlardır. Esas fors-majör Proletarya’yı göremeyen softalar, bu lobileri, kâdir-i mutlak sanmakta, komplo teorisi üzerine komplo teorisi üretmektedirler. Bundan fazlasını Atatürkçülerin de yapamamaktadır.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!