Cinsel hastalık riski en yüksek ülkeyiz!

featured

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporunda, Türkiye’de HIV virüsü taşıyan kişi sayısı yıldan yıla artıyor. Fuhuş için Türkiye’ye gelen Özbekler bir gecede 5 ila 8 kişiyle birlikte oluyor. Kondom şartı yok.

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporunda yer alan veriler, cinsel yolla bulaşan HIV/AID virüsünün hızlı bir şekilde artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Raporda, Güney-Doğu Asya ülkelerinde HIV enfeksiyonunun, 2000 ile 2015 yılları arasında yükselişe geçerek yüzde 47’ye ulaştığına, nüfusun yüzde 40’nın HIV enfeksiyonu ile yaşadığına, Afrika ülkelerinde ise HIV salgınının 2007 itibariyle 7 kat artış gösterdiğine, yıl sonu itibariyle de HIV virüsü bulaşmış yaklaşık bir milyondan fazla kişinin tedavi gördüğüne dair veriler yer alıyor. Raporda ayrıca Asya ülkelerinde 2007 yılında yaptıkları sağlık taramasında 2 milyon 500 bin kişiye, HIV virüsü bulaştığının (enfekte) tespit edildiğine dikkat çekildi.

Türkiye’de ise en az ikişer kişi halinde ve “tek senas”ı 100 TL’den hizmet veren Özbekler, randevu evlerinde 9 saatlik mesai saati içinde ortalama 5-8 kişiyle birlikte oluyorlar.

Saatlik ve gecelik çalışma ücretleri de dikkate alındığında, randevu evlerinin günlük ortalama cirosu tek kişi üzerinden 900 ile bin 200 TL, aylık ortalama kazançları en az 27 bin, yılık kazancı ise yine en az 300 ile 324 bin TL arasında değişiyor.

Her yıl birkaç yüz seks işçisi Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyor ve tutarı belli olmayan büyük vergi kaybına neden olmakla kalmıyorlar, kamu sağlığını da ciddi ölçüde tehdit ediyorlar.

Cinsel yolla ve temasla bulaşan HIV/AIDS Hepatit B-C, Gonore, Sifiliz, Şankroid, Kalmidya, Herpes, HPV gibi otuzdan fazla bakteri, virüs ve parazitin yanı sıra kendi ülkelerine özgü hastalıkları da Türkiye’ye taşıyorlar.

GÜNCEL BİLGİLER YETERSİZ

Aydınlık gazetesinde Veysel Boğatepe’nin yaptığı özel habere göre, Türkiye’de Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyoları (CYBE) önleme amaçlı kurulan “İzleme Destek Komitesi” düzenli çalışmadığı gibi gerek Sağlık Bakanlığı ve gerek Göçmen Bürosu verilerinde, CYBE ile mücadeleye ilişkin güncel ve yeterli bilgi bulunmuyor, adeta yokmuş gibi davranılıyor.

Hacettepe HIV/AIDS Araştırma Merkezi’nin raporunda, vakaların Asya kıtasında her gün arttığına, Türkiye’nin ise bunun dışında kalmayacağına dair uyarılar yapılıyor. T.C Sağlık Bakanlığı’nın Aralık 2000 verilerine yer verilen raporda, bin 141 kişinin HIV/AIDS’li olarak kaydedildiği, bu vakalardan 364’ünün AIDS basamağında, 777’sinin ise HIV- pozitif olarak bildirildiği not edilerek tehlikenin boyutuna dikkat çekiliyor.

Söz konusu raporda, HIV enfeksiyonu taşıyanların, verilen bu rakamların çok üstünde olduğu ve gerçekleri yansıtmadığının da altı çiziliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün raporlarında ise Asya ülkelerinin genelinde, özellikle de Güney-Doğu Asya bölgesinde HIV/AIDS salgınının her yıl artış gösterdiği uyarısı yapılıyor. Buna sebep olarak da sağlık sisteminin yetersizliği ile devlet politikalarına işaret ediliyor.

ÖZBEKİSTAN’IN HIV/AIDS VERİLERİ YOK

Dünya Sağlık Örgütü ile Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Birleşik programının (UNAIDS), ortak hazırladığı rapora göre bugün dünyada tahminen 33.4 milyon kişi HIV virüsü ile yaşıyor, 2.7 milyon kişi 2008’de enfeksiyon kaptı ve yine 2 milyon insan 2008’de, AIDS ve bağlantılı hastalıklardan yaşamını yitirdi. Ayrıca hastalıkla mücadele eden ülkelerde vakaların yüzde 17 azaldığına dikkat çekilirken, başta Asya ülkeleri olmak üzere etkin mücadele etmeyen, konuya sessiz kalan ülkelerde HIV- pozitif insan sayısının arttığına dair uyarılar yer alıyor. WHO’nun yayınlandığı raporun çizelgesinde de görüldüğü üzere Türkiye’de enfekte edilen (virüs bulaşan) kişi sayısı, yıllara göre artış gösterirken Türkiye’de seks işçiliğinde ilk sırasında yer alan Özbekistan’ın alanında ise herhangi bir veri bulunmuyor. İşte bu tablo, Özbekistan’ın HIV/AIDS gibi kamu sağlığını tehdit eden ölümcül hastalıklara tamamen sessiz kaldığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Yalnız İstanbul’da yaptığım bu çalışma ve uluslararası kuruluşların yayınladığı raporlar tartışmasız bir şekilde ortaya koymuştur ki, göçmen-mülteci sorununun altında kamu sağlığını ve ekonomiyi tehdit eden çok daha tehlikeli sorunlar yatıyor. Vize muafiyeti anlaşmaları acilen gözden geçirilmesinin yanı sıra etkin bir mücadele edilmediği takdirde bugünkü ekonomik sorunların yanı sıra ciddi bir kamu sağlığı sorunuyla baş başa kalacaktır.

Dolayısıyla sığınmacı kabul eden ülke sıralamasında (2011) ilk sırada yer alan Türkiye’nin, tüm bu sorunlara kaynak oluşturan göçmen-sığınmacı meselesini tüm boyutlarıyla ele alarak acilen çözüme kavuşturması gerekiyor.

Çünkü ekonomik ve kamu sağlığı sorunlarının dışında ilerleyen zamanlarda insan hakları gibi ciddi bir sorunla karşılaşması kaçınılmaz olacaktır.

Cinsel hastalık riski en yüksek ülkeyiz!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!