Engin Ardıç, Abdülkerim Kırca’nın arkasından neler söylemişti?

featured

FETÖ kumpaslarının savunucusu Engin Ardıç’ın Abülkerim Kırca’nın onur intiharı sonrası ‘Tahtakuruları nereye?’ diye yazmasının ardından 11 yıl geçti. Ardıç Sabah gazetesinde yazmaya devam ediyor.

Ergenekon kumpasında yandaş medyanın iftiralarına isyan ederek intihar eden kahraman Albay Abdülkerim Kırca’nın bugün 11. şehadet yılı… 19 Ocak 2009 günü intihar eden E. Jandarma Albay Abdülkerim Kırca, TSK’nın başarılı komutanlarındandı. PKK terörüyle mücadele ederken gazi olmuştu.

12 Aralık 2004’te Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törenle de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in elinden “Devlet Övünç Madalyası”nı aldı.

PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan, intihar öncesi yandaş Star gazetesine verdiği röportajda, Abdülkerim Kırca’nın emriyle cinayetlerin gerçekleştiğini söyledi. Bu haberleri diğer yandaş ve F tipi gazeteler de sayfalarına taşıdı ve Kırca hakkında linç kampanyası başlatıldı. Bu açıklamalar ağrına gidince, 19 Ocak 2009 günü beylik tabancasını kafasına dayayarak tetiği çekti.

Star gazetesinin PKK itirafçıları aracılığıyla hedef gösterdiği kahraman Türk askerine bir başka FETÖ kumpaslarının savunucusu Engin Ardıç alçakça saldırmıştı.

21 Ocak 2009 günü Sabah gazetesinde “Efendiler nereye?” başlıklı yazıda “mermiye kafa atanlar… Efendiler, hesabı ödemeden nereye?” ifadeleri yer alıyordu.

Hem Abdülkerim Kırca’yı ölüme sürükleyenleri hem de arkasından iftiralara devam edenleri unutturmamak için Engin Ardıç’ın yazısının o bölümünü tekrar yayınlıyoruz.

“Yaz başlangıcında sırtı karnına yapışmış, sarı, sıska, cansız birtakım tahtakuruları çıkar, iğne gibi vücudumuza batarlar, derimizi haşlarlar, kanımızı emerler, sonra sabaha karşı etli canlı, iri yarı şuraya buraya kaçarlar… Galiba şafak attı, güneş doğuyor, tahtakuruları nereye?

Kedisiz evlerde fareler vardır, kilerlere girerler, dolapları delerler, şunu bunu kemirip, sağa sola koşuşup baş köşede gezerler, bir pıtırtı olunca deliklere girerler… Galiba koku aldınız, kedi geliyor, koca fareler nereye?

Dul anaların haylaz çocukları vardır, sandıkları kırarlar, paraları çalarlar, bohçaları aşırıp eskiciye satarlar ve sonra korkup sokak sokak kaçarlar… Galiba foyanız meydana çıktı, yakanız ele geçecek, ziyankâr evlatlar nereye?

***

Yukarıda bir bölümünü okuduğunuz yazı, duru Türkçe’nin büyük ustası Refik Halit (Karay) tarafından, 5 Kasım 1918 günü Zaman gazetesinde yayınlanmıştı… Evet, taa doksan yıl önce… Dili de taptaze…

Refik Halit, o gün, üç gece önce Kuruçeşme açıklarında bir Alman denizaltısına binerek kaçan İttihat ve Terakki “kocabaşlarını” anlatıyordu… “Efelere taş çıkardınız, zorbalara parmak ısırttınız” diyordu… “Ne oluyordunuz? Bu kanlı işgüzarlıklar, bu canavar akını, bu fitne ve fesat siyaseti ne fayda verecekti?” diye soruyordu… “Anamıza sövdüler, babamızı dövdüler, hulasa bacağımızdan yakalayıp bu devleti yerden yere vurdular, paçavraya çevirdiler”…

Bir süredir ülkemizde bazı kişilerin yaşadığı “sağlık sorunlarını” görünce bu yazıyı hatırladım.
Ayılanlar bayılanlar, merdivenden kayanlar, yurt içinde ya da yurt dışında kalbi sıkışanlar, mermiye kafa atanlar…
Efendiler, hesabı ödemeden nereye?
Yazının başka bölümleri de var. Son derece çarpıcı.
Umarım denk düşmez de hatırlamak ve zikretmek zorunda kalmam.”

Engin Ardıç, Abdülkerim Kırca’nın arkasından neler söylemişti?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 20 Ocak 2020, 13:28

    Bu Engin Ardıç ın ben………,,………,………,……….,………..,
    Oh!

  2. 20 Ocak 2020, 08:33

    Nasıl ki ,Akp yokmuş ,Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı değilmiş gibi yaşıyorsam ve ancak bu şekilde akıl sağlığımı koruyorsam(benim için başka bir yol yok!) bu türlü ilkel yaratıkları da dünya üzerinde hiç yaşamıyorlarmış, Türkiye’yi cisimleriyle hiç kirletmiyorlarmış gibi yok sayarak yaşamaya gayret ediyorum.Ama kötü sözlerimi hiç sakınmadan o çirkin,şekilsiz varlıklarına gönderiyorum.Öyle beter olsunlar ki,etleri lime lime dökülerek bu dünyayı terk etsinler….Bu ülkeye her gün şaşırarak da yaşamak ceza gibi sanki !Böyle bir itilmiş insan örneğinin bir gazetede köşede yazması ?

  3. 20 Ocak 2020, 07:34

    Özal döneminde piyasaya çıkan bu zat, ilk 12 Eylül zorbalıklarının arkasından gelip, Özal’ın o zamanki rüzgarını da arkasına alıp, bazı haksızlıklara değinince akıl ve vicdan sahibi sanmıştık zamanında. Fakat zaman gösterdi ki daha çok zengin ve güçlü için doğruları söyleyen biri haline geldi ya da hep öyleydi. Yazık.

  4. Sözlük okumayı severim.Türkçe’nin ise hayranıyım.Ne mutlu.Habere konu şahıs ile asla ilgisi yoktur.Kendisi yüksek,namuslu,şerefli biridir eminim.Bugün sözlük okurken rast geldiğim kelimeler ise;”İğdiş edilmiş,rezil,melanet,ruhsuz,tufeyli,utanmaz,yabancı,hilkat garibesi,garabet,düşük,vana,biçare,pis,kokmuş,leş,sülük,süzgeç” idi.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!