Hayatını kaybeden ilahiyatçı Ömer Döngeloğlu’nun unutulmaz konuşması

featured

Koronavirüs tedavisi gören ilahiyatçı yazar Ömer Döngeloğlu hastalığa yenik düştü..

Koronavirüs tedavisi gören ilahiyatçı yazar Ömer Döngeloğlu hayatını kaybetti.

Döngeloğlu’nun koronavirüs testinin pozitif çıktığı ve Başakşehir Hastanesi’nde tedavi altında olduğu açıklanmıştı.

ERDOĞAN’DAN TAZİYE TELEFONU

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ömer Döngeloğlu’nun vefatı dolayısıyla, oğlu Muhammed Döngeloğlu ile telefonda görüşerek taziyelerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Ömer Döngeloğlu’na Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi. Döngeloğlu’nun Başakşehir Devlet Hastanesi’nde tedavisi sürerken sabah saatlerinde hayatını kaybettiği öğrenildi.

AMİRAL POLAT’IN CENAZESİNDEKİ UNUTULMAZ KONUŞMA

İlahiyatçı Ömer Döngeloğlu’nun geçen Ekim ayında yaşamını yitiren emekli Tümamiral Soner Polat’ı cenazesinde yaptığı konuşmada, “Hüsnü şahadet nedir bilir misiniz? Öyle torpille, adamla, parayla olan birşey değildir. İçinizden gelerek, bütün hücrelerinizi şahit tutarak ‘evet iyiydi bu adam’ diyenler. Bazen musallaya cenazeler gelir hakikaten adam sizin duanıza muhtaçtır. Ama bazı cenazeler gelir ki siz onun şahadetine muhtaçsınızdır. Siz ‘sizin hakkınızı koruyamadık güle güle demeye geldik’ dersiniz. Paşam ben bugün bu niyetle burdayım” ifadelerini kullanmıştı.

Döngeloğlu, Polat’ın naaşı başında önce Hud Suresi’nden ayet okumuş, ardından şu konuşmayı yapmıştı:

“Bu bir ölüm ayeti değildir, salaya gelen cenazeler için okunan ayet de değildir. Bu ayette ‘Sakın zalimlere meyletmeyin, zulmedenlere meyletmeyin. Ateş sizi de kuşatır’ buyuruyor Allah. Biz babadan, Anadolu’da dedelerimizden, Yunus’un nefesinden, Mevlana’nın dergahından duyduk ve öğrendik ki bir elmayı çalanın bile kul hakkı olurmuş. Ya ömrü çalınanlar, ya umudu alınanlar, ya hakkı gasp edilenler? Bazen yaşarken küçülür insanlar, bazen ölürken büyür insanlar. Yaşamın küçülttükleri, hayatlarıyla rezilleştikçe rezileşenler, ölürken ölümsüzleşenler. Rahmetli Nazım Hikmet’in dediği gibi, ‘Dostlarım hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.’ Milli şair Akif’in dediği gibi ‘Ölüm arzular ebediyeti ama, yalnız yaşadım. Öldüğümü kim nereden bilecek?’

Kardeşlerim üç kardeşimiz Nurhan hanımefendi, Mehmet Muzaffer beyefendi ve onların ortasında çok kıymetli komutanımız, Soner Polat paşamız rabbine dönüyorlar. Bizden bir hüsnü şahadet bir de helallik ister. Hüsnü şahadet nedir bilir misiniz? Öyle torpille, adamla, parayla olan birşey değildir. İçinizden gelerek, bütün hücrelerinizi şahit tutarak ‘evet iyiydi bu adam’ diyenler. Bazen musallaya cenazeler gelir hakikaten adam sizin duanıza muhtaçtır. Ama bazı cenazeler gelir ki siz onun şahadetine muhtaçsınızdır. Siz ‘sizin hakkınızı koruyamadık güle güle demeye geldik’ dersiniz. Paşam ben bugün bu niyetle burdayım.
Avukat Faik Işık dostum davet ettiğinde ve konuyu anlattığında içimden gelerek dedim kiİ evet. Bazen geç kalmış olsanız bile geç kalmış bir özür bile özürdür kardeşlerim. Toprak üstüne örtülmeden bu kahramanın ve Müslüman kardeşlerinizin iyi bir insan, iyi bir komutan, iyi bir anne baba, iyi bir arkadaş, vatanını seven, dini, milletini, devletini, halkını seven iyi insanlar, hayırlı hizmetler yapan güzel insanlar olduklarına, iyi bir akraba, iyi bir komşu, iyi bir dost olduklarına şahitlik eder misiniz? “Bizim şahitliğimizi bizim duymamız yetmez toprak duysun yaprak duysun. Yerde yürüyen karınca, gökte uçan kuş duysun ki, zalimler kime zulmederlerse etsinler bir gün hak yerini bulur bu adam adamdı diyen insanlar ona şahitlik etmek için toplanır. “Kardeşlerim Anadolu kültürünün, bizim Müslüman milletimizİn mayasının ruhunda şu vardır; Aynı yolun yoldaşları, aynı davanın gardaşları, aynı vatanın evlatları dünyada adım beraber yürüdülerse yetmiş yıl ahirette hesaplaşırlar. Kul hakkı bu kadar hassastır. Şu Nurhan hanımefendiye, şu Mehmet Muzaffer beyefendiye ve şu kıymetli komutanımıza haklarınızı helal eder misiniz?” (Caminin avlususunda üç kez yankılandı: Helal olsun, helal olsun, helal olsun!)

Hayatını kaybeden ilahiyatçı Ömer Döngeloğlu’nun unutulmaz konuşması

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 4 Mayıs 2020, 01:09

    Tanrı’nın ve dinin bilimi olur.
    Bir şeyin bilim olmasını sağlayan, konusu değil, kullandığı yöntemdir.
    Belli yöntemler doğrultusunda yapılan her araştırma bilimdir – ister Tanrı’yı, ister ruh çağırmayı, isterse geçerliliği asla kanıtlanamayacak bir ideolojiyi konu edinsin…

  2. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu

  3. İlahiyat tanrı bilim demektir. Tanrının dinin bilimi olur mu?

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!