Kürtçenin öğretilmesi ile Kürtçe eğitim aynı değil

featured

‘Kürtçe konuşma dili olarak kültürümüzün bir unsudur; yaşatırız, öğretiriz. Fakat, Kürtçenin eğitim dili olması yazı dili olmasına, yazı dili olması ise devlet dili olmasına; dolayısıyla ayrı bir devletin kurulmasına bağlıdır.’

Mustafa Solak

Anadilinde eğitim tartışıldığında anadil ve anadili kavramları birbirine karıştırılarak aynı sanılır. Ana dili çocuğun anne ve babasından, çevresinden öğrendiği dildir. Anadil ise bir ülkede milletin ortak iletişim, yazı, eğitim, bilim, siyaset ve ekonomi dilidir. Anadil ülkede yaşayan herkesin ortak dili iken ana dili herkes için ortak olmayabilir.  Türkçe devlet dili olması açısından Türkiye’de yaşayan herkesin anadilidir ve çoğu kimsenin ana dilidir; ama Kürtçe veya başka bir dil devlet ve yazışma dili olmadığından anadil değil, sadece ana dildir.

KÜRTÇE KİTAP YAZILABİLİR Mİ?

Devletin ortaya çıkışıyla toplumsal yaşamda iletişimi sağlamak, anlaşabilmek, ekonomiyi geliştirmek için yazı dili ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla yazı dili, devlet dilidir. Yazı dili, devletin sınırları içinde herkese öğretildiğinden, herkes tarafından bilinmesi gerektiğinden anadildir. Dünyada konuşulan 5 binden fazla dilin yalnızca 120’si devlet dili olabilmiştir. Kürtçe tarihsel süreçte devlet dili olamadığı için yazı dili olamamış, konuşma dili olarak kalmıştır.  Bu, tarihsel bir olgudur, Kürtçenin eksikliği değil. Kürtçe yazı dili olamadığından Kürtçe Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Tıp, Hukuk kitabı hazırlanamıyor. Bu noktadan sonra yazı dili olarak gelişmemiş bir dilin  artık eğitim ve bilim dili olma şansı yoktur. Yapay bir zorlama olur. Toplumun bilincini baştan kurgulamak olur. Zira dil, bilinci belirler.

Kürtçe konuşma dili olarak kültürümüzün bir unsudur; yaşatırız, öğretiriz. Fakat, Kürtçenin eğitim dili olması yazı dili olmasına, yazı dili olması ise devlet dili olmasına; dolayısıyla ayrı bir devletin kurulmasına bağlıdır.

Anadil ve ana dili arasındaki ayrıma bağlı olarak anadilde eğitim ile anadilin öğretimi arasındaki fark da anlaşılmıyor.

Bir dilin eğitim dili olması tüm derslerin o dilde verilmesidir. Bir dilin öğretimi ise, sadece o dilin öğretilmesidir, tüm derslerin o dil ile öğretilmesi değil. Kürtçenin öğretilmesi ve geliştirilmesi ile yetinilmiyor, Kürtçe eğitim isteniyor. Kürtçe öğretilebilir; ancak “eğitim dili olsun” demek tarih, coğrafya, kimya vb tüm derslerin Kürtçe öğretilmesi anlamına gelir. Bu olanaklı mıdır? Doğru mudur?

Anaokulundan üniversite sonuna kadar dersleri Kürtçe verecek alt yapı gelişmemiştir. Kürtçe kimya, tıp, hukuk kitabı yok. Dahası Siirtlinin kullandığı Kürtçe ile Mardinlinin, Tuncelilinin kullandığı Kürtçe bir değil. PKK, bile iç yazışmalarında Türkçe kullanıyor. Kürtçe, Kırmançi, Zazaca, Sorani gibi lehçelere ayrılmış durumda. Bu durumda herhangi bir lehçeyi dikkate aldığımızda diğer Kürtlere nasıl öğreteceğiz? Bu, işi karmaşık hale getirmez mi?

TÜRKÇE, BÜTÜN KÜRTLERİN ORTAK DİLİDİR

Kürtler arasında da ortak Kürtçe yok ama bütün Kürtler, Türkçe biliyor.  Abdullah Öcalan, Türkçenin Kürtçeden gelişkin olduğunu, Türkçe kullandığını; hatta rüyalarını Türkçe gördüğünü söylüyor. Kürt devleti kurulursa 50 yıl Türkçe kullanacağını belirtiyor. 51. yıl Kürtçeye nasıl geçilecek?

Dolayısıyla Kürtçe eğitim doğru da değildir. Mesele ailesinden Kürtçe öğrenip Türkçeye uyum sağlaması ise okula başladığı 1-2 yıl sürdürülebilir ama tüm dersleri Kürtçe verme olanağı olsa bile doğru değildir.

KÜRTÇE EĞİTİM KÜRT’ÜN FAYDASINA DEĞİL

Üniter devlet yapısı içinde üniversitede Kürtçe coğrafya bölümünü bitiren kişiye Kürtçesini kullanacağı iş olanağını yaratmanız gerekir. Bunun için de idari, hukuki mevzuatı da değiştirmeniz yani üniter yapının aşama aşama ortadan kaldırmanız demektir. Dahası Kürtçe bölüm bitiren kişinin Türkçe bitirenle iş bulma olanakları da aynı olmaz. Çünkü dil, zihni, kavramları biçimlendirir. ABD’de bir dönem İspanyolca eğitim verildi ama İspanyollar, çocuklarının eğitimde geri kaldıklarını, başarı oranının düştüğünü, iş bulmakta zorlandıklarını belirterek İngilizce eğitim talep ettiler. Bazen, Almanya’da yaşayan ve tatile Tükiye’ye gelen bir akrabanızın gençliği Türkiye’de geçse bile, Türkçe bir kavramla meramını ifade etmekte zorlandığına tanık olursunuz. “Almanca’da şöyle derler” diyerek Türkçe kurduğu cümle içinde Almanca kelime kullanma gerekliliği duyar. Dil, sadece çeviri işi değildir. O kelimeye o dilde yüklenen anlam birebir çevrilemeyebilir. Dolayısıyla meramını daha iyi anlatan iş bulacaktır.

Ayrıca Kürtçe eğitim için ayrı sınıflar oluşturulmak durumunda kalınacaktır ki bu da Kürt vatandaşımızla milletimizin geri kalanı arasına soğukluk girmesine, giderek kardeşlik, Türkiye’ye aidiyet duygusunun yok olmasına neden olacaktır.

Eğitim Sen gibi bir eğitim örgütü Kürtçe eğitimi savunmaktadır. Ama üniter yapı içinde Türkçe’den başka dilin milleti nasıl bir arada tutacağını belirtememektedir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesinde faaliyet gösteren Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (İSMEK) Kürtçe dil kurslarının hayata geçireceklerini ve Kürt dili mezunlarını orada istihdam edeceklerini söyledi. Anadilde eğitim görmenin herkesin hakkı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de demokrasi var mı? Türkiye’de demokrasi yok. Kürt sorunu diyoruz, toplumsal sorun diyoruz ve bunu ancak siyasiler TBMM’nde çözer. Bununla ilgili 6 Haziran 2012’de bir dilekçe verdik. Bize siz bu işten anlamazsınız dediler. Tamam dedik siz çözün her türlü desteği vermeye hazırız dedik ama yine de çözemediler” dedi. Dahası darbe anayasası ile yıllardır birikmiş sorunların çözülemeyeceğini dile getirerek, 12 Eylül ve 12 Mart darbe hukukundan arınmış, demokratik yeni bir anayasanın yapılması gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, devamında şunları söyledi:

“Herkesin kendi dilinde yazması, çizmesi ve okuması doğal haktır. Bu işi pedagogların çözmesi lazım, bir çocuk en iyi nasıl öğrenir, anadili ile başlayacak ve daha sonra diğer dilleri öğrenecek. Anadilde eğitime başlayan çocuk ileriki yaşlarda daha başarılı oluyor.”

CHP’nin son 10 yılda büyük değişimler yaşadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kürt edebiyatının, sinemasının, sanatının ve resminin olması lazım. Olacaktır zaten. Bunu ne engellemeye ne de ötelemeye kimsenin gücü yetmez. CHP olarak yerel yönetimlerde bu hizmeti vermek istiyoruz. Örneğin Kürtçe dil kurslarının yanı sıra Türkçe bilmeyen yaşlılara Kürtçe bilen sağlık personeli ile hizmet verebilecek bir çalışma yapacağız.” dedi.[1]

YAŞLI BAKIM HİZMETİ İÇİN ANAYASANIN DEĞİŞMESİ GEREKMEZ

Kürt meselesi yaşlılara bakım hizmeti, Kürtçenin öğretilmesi olarak anlaşılıyorsa bunlar belli ölçülerde yapıldı. Bunun için anayasa gerekmez. Üniversitelerimizde Kürt Dili ve Kültürü bölümleri vardır. Çeşitli illerde Kürtçe kursları açılmış ama bir süre sonra talep eksikliğinden kapanmıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi,  Yaşayan Diller Enstitüsü’nden mezun öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki çeşitli okullarda Kürtçe ders öğretmeni olarak istihdam edildiğini duyurmuştur.[2] Mardin Artuklu Üniversitesi, 5.-6.-7. sınıflar için Kurmancî ve Zazakî öğretim materyalleri hazırlamıştır.[3] Fakat istenen bunların çoğaltılması, geliştirilmesi değil, Kürtçe eğitimdir.

Kılıçdaroğlu konuşmasında “Kürtçe eğitim” diyor ki eğitim dilinin Türkçe olduğunu belirten anayasanın değiştirilmesi gerekir. Anayasa’nın 3. maddesinde devletin resmi dilinin Türkçe olduğu, yine Anayasa’nın 42. maddesindeki uluslararası antlaşma hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Türkçeden başka hiçbir dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamayacağı yazılıdır. Kürtçe’nin bir dil olarak öğretilmesine evet ama Türkçe’nin dışında herkesin kendi dilinde eğitim alması Türkiye’yi böler.

Diğer taraftan, yabancı dilde (İngilizce, Almanca vb) eğitim yapılması da milli birliğimize, milli kültürümüze, Türkçe’nin egemenliğine zarar vermektedir. Bugün liseye gelmiş öğrenci Türkçe’yi doğru düzgün kullanamıyor. Adını soyasını yazım kuralına uygun yazamayan öğrencilerim oldu. Yabancı dille eğitim yabancı kültürü aşılar, milli benliği zayıflatır. Atatürk milli dil ve milli his arasındaki bağ hakkında şunu dile getirmiştir:

“Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.

Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”[4]

Kürtçe eğitim isteyenlerin bir kısmı bunu Kürtçenin öğretilmesi ile aynı şey sanıyor. Bir kısmı ise ikisi arasındaki ayrımı biliyor ve ayrı okullar, devlet daireleri, mahkemeler yani federasyon, en sonunda ayrı bir devlet talebi ile gündeme getiriyorlar.

Avrupa’da bazı ülkelerde uygulanan “çok dilli eğitim” politikasından vazgeçilmektedir. Sınırı ve nüfusu Türkiye’ye yakın Avrupa ülkelerinde resmi dil dışında eğitim yapan ülke yoktur. TBMM Araştırma Merkezi de, AB ülkelerindeki ana dilde eğitim uygulamaları tek tek incelediği raporunda; ana dilde eğitimin çok zor uygulandığı ve en makul çözümün Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması olabileceği sonucuna vardı.[5]
[1] Abdulhakim Günaydın , “Kılıçdaroğlu: Kürtçenin önündeki engelleri kaldıracağız, İSMEK’te Kürt dili kursları hayata geçireceğiz”, 27.08.2019, erişim tarihi 28.08.2019, https://www.independentturkish.com/node/64961/haber/k%C4%B1l%C4%B1%C3%A7daro%C4%9Flu-k%C3%BCrt%C3%A7enin-%C3%B6n%C3%BCndeki-engelleri-kald%C4%B1raca%C4%9F%C4%B1z-ismekte-k%C3%BCrt-dili-kurslar%C4%B1#.XWUMbs8nfkY.whatsapp.
[2] https://obs.yyu.edu.tr/ogrenci/ebp/organizasyon.aspx?kultur=tr-TR&Mod=2&ustbirim=95&birim=1&altbirim=1&program=9123&organizasyonId=61099&mufredatTurId=932001
[3] http://www.artuklu.edu.tr/tr/yasayan-diller-enstitusu/haberler/yasayan-diller-ve-lehceler-kurtce-567-siniflar-%C4%B1cin-hazirlanan-kurmancizazaki-ogretim-materyalleri
[4] Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.24, Kaynak Yayınları, İstanbul,  2008, s.262.
[5] Zübeyir Kındıra, “Anadilde eğitim Avrupa’da nasıl?”, İnternethaber, 03.02.2019, erişim tarihi 29.08.2019, https://www.internethaber.com/anadilde-egitim-avrupada-nasil-204699h.htm?fbclid=IwAR28BxdsA9elg0jnx-EvjOnkxT8ovnH-2pB9Hsy167bTyrSuSBQXICmXrhA.

Kürtçenin öğretilmesi ile Kürtçe eğitim aynı değil

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 12 Ekim 2020, 20:11

    Dünyanın dört bir tarafında devletlerin birden fazla resmi dili var. Bundan korkmamak lazım. Türkiyenin 2 resmi dili olmalı. Türkçe ve Kürtçe…

  2. 8 Eylül 2019, 18:31

    Çok zor bir konu. Hata yapmamak için, bir Türkoloji mezunu olarak sadece şu sözü aktarmak istiyorum: ”Ordusu ve donanması olan lehçeye dil denir.” Kürtçenin (yazıda da belirtildiği gibi) henüz bütün Kürtlerin üzerinde uzlaştığı bir dil seviyesine ulaşmadığı ve bu dildeki farklı lehçelerin birbirine karşı hakimiyet kuramadığı gözlemlenen bir olgudur. Fakat bu olgunun açıklaması tam da alıntıladığım sözdedir. O nedenle Kürtçenin devlet dili olmadan eğitim dili haline gelemeyeceği tespiti son derece yerindedir.
    Kürtçe dışındaki yabancı dillerde eğitim meselesi bence biraz daha farklı: Kimse Türkiye’de yıllarca yabancı dilde eğitim yapan kolejlerin varlığını yadırgamadı ya da tartışmaya açmadı. Bunun sebebi, sanıldığı gibi, ”gelişmiş” bir Batı ülkesinin dilinde eğitim yapmanın korkulacak bir şey olmaması değildir. Türkiye’de Kürtler yerine onların nüfusuna yakın sayıda İtalyan yaşasaydı, ülkede İtalyanca eğitim veren kolejlerin bulunması da kesinlikle ”tehlikeli” olurdu. Bunun tersi de doğrudur diye düşünüyorum: Avrupa ya da ABD’de ancak o ülkedeki etnik karşılığı zayıf olan unsurların anadilde eğitimine izin veriliyordur herhalde. (Bu noktada ancak tahmini konuşabildiğim için üzgünüm.) Ülke nüfusunun diyelim ki üçte birine denk bir etnik kimliğe ABD de Avrupa da olsa ana dilde eğitim hakkı vermez. Bu nedenle Türkiye’nin bu konudaki durumunu ABD ve Avrupa’yla kıyaslamak, elmalarla armutları kıyaslamak gibi olur diye düşünüyorum.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!