Liberaller birbirine girdi: Kim daha ‘ulusalcı düşmanı’ kavgası

featured

‘PKK açılımı’ savunucuları birbirine girdi. Atatürk düşmanı sözde tarihçi Ayşe Hür, Livaneli’nin 11 yıl önceki yazısını gündeme getirdi. Livaneli o yazıda ‘ulusalcıları eleştirdim’ dedi. İkili birbirine hakaret yağdırdı.

Atatürk karşıtı fikirleriyle bilinen yazar Ayşe Hür, geçtiğimiz hafta inşaatta Kürtçe şarkı söyleyen bir gencin videosunu paylaşarak dikkat çekmeye çalışan Zülfü Livaneli’ye 11 yıl önce yazdığı yazıyla tepki gösterdi.

Hür, Twitter hesabından şunları yazdı:

“Kurtarıcı (Salvatore) Sendromu deniyor buna psikolojide… Bu genç iki yıldır Instagram’da keşfedilmeyi bekliyormuş. Sonunda “Siz hiç Mustafa Kemal’in ‘Kürt yoktur, dili kart kurt dilidir!’ dediğini duydunuz mu?” diyen ulusalcı Zülfü Livaneli tarafından “kurtarılacak”… Mesuduz.”

Bu ifadelere yanıt veren Zülfü Livaneli, “Hayatımda bundan daha alçakça bir iftira duymadım. Ne zaman, nerede böyle bir söz söylemişim. Lütfen yazın ya da alçakça iftiralarınızın utancı içinde boğulun” şeklinde cevap verdi.

Bu paylaşımı alıntılayan Ayşe Hür, Livaneli’nin 2009 yılında yazdığı bir köşe yazısının bağlantısını paylaşarak “Kendi yazısını hatırlayamayan bir bunak mı yoksa saldırarak galip çıkmaya çalışan bir terbiyesiz mi? Okuyanlar karar versin. Alıntıladığım cümle yazının son satırında” dedi.

Hür’ün yazıyı anlamadığını söyleyen Livaneli ise karşılığında şunları yazdı:

“Akademisyen geçinen bir küfürbaz 2009 yazdığım ulusalcılığı eleştiren bu yazıyı kavrayamıyor ve ruhundaki karanlığı her yere bulaştırmak istiyor. Zavallı.”

ULUSALCILIĞI ELEŞTİREN ZÜLFÜ YİNE YARANAMADI

Hür ile Livaneli arasında polemiğe neden olan yazı 2009’da yazıldı.

“Kürtlerin Onuruna Hitap Edin” başlıklı yazıda Livaneli, Türkiye’deki ulusalcılığı eleştirmiş ve yazının devamında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Karşılıklı saygı, sevgi. Kimsenin onuruyla, diliyle, kültürüyle oynamamak, kimseyi aşağılamamak.

Eğer Türkiye bunu yapabilecek devlet adamları yetiştirmiş olsaydı, inanın ki 50 bin canımızı yitirmezdik.

Ama “Sen yoksun, dilin de yok, ananla kart kurt diye konuşuyorsun!” derseniz, “Ben varım!” diyenleri de Diyarbakır Cezaevi’ne koyup işkence ederseniz, sonunda çıldırtırsınız insanları.

Bütün bunları Atatürkçülük maskesi altında yapmaksa başlı başına bir facia.

Siz hiç Mustafa Kemal’in “Kürt yoktur, dili kart kurt dilidir!” dediğini duydunuz mu?”

HÜR YİNE ATATÜRK’E SALDIRDI

Ayşe Hür, daha sonra yaptığı paylaşımda, “ZL (Zülfü Livaneli), benim yorumu okuyana bırakarak aktardığım o cümleyi kendisine atfetmenin “alçaklık” olduğunu ima etti önce. Öz malı olduğunu ispatlayınca önce “mahluk”, “zavallı”, “akademisyen geçinen” hakaretleri, nihayet “anlamamışsın” demeler. Madem güzel bir cümleydi, niye alçaklık dedin?” diye yazdı. Hür, devamında şu tweetleri attı:

Kürtleri sevmek, Kürtlere saygı duymak… Atatürk’ün Kürt politikalarını eleştirmiyorsanız, samimiyetinize inanmak zor arkadaşlar. Atatürk kelimesi kelimesine “kart kurt” demedi belki ama çok daha kötüsünü yaptı. Kürt dilini, Kürt varlığını, Kürt haklarını yok saydı, ısrar edeni ezdi. “Ay bu Kürt çocuğun sesi ne güzel” deyip Atatürk’ün Kürtlere yönelik inkar, asimilasyon ve imha politikalarını görmezden gelir; Atatürk’ün defalarca hapse attırdığı Nazım’ın sözlerini eleştirelere paratöner yaparlar.Bu riyakarlığa düşman olmayanın vicdanından şüphelenmek gerekir.”

 

Liberaller birbirine girdi: Kim daha ‘ulusalcı düşmanı’ kavgası

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

10 Yorum

  1. 17 Şubat 2020, 08:27

    (E.) Hv. Tugg. Hikmet Yavaş’ın Zülfü Livaneli’ ye gönderdiği yazı aşağıda
    bilgilerinize sunulmuştur..
    ZÜLFÜ LİVANELİ, KEŞKE BÖLÜCÜLERİN VE PKK’LILARIN BASİT DÜŞÜNCELERİNİ, BÜYÜK BİR BULUŞ GİBİ ŞEHVETLE SAVUNMASAYDINIZ.
    Sayın Zülfü Livaneli,
    Eski dostlarınızdan birisi;
    “Sol öğretinin, kırsal ve meskûn mahallerde uygulama pratiği konusunda Deniz
    Gezmiş ile görüş ayrılığına düştüğünüzü ve bu nedenle O’nu ihbar ederek
    yakalanmasına sebep olduğunuzu, daha sonra korkudan İsveç’e kaçtığınızı ve Deniz Gezmiş asıldıktan sonra ise çok üzülmüş havalarında ‘Kardeşim Deniz Gezmiş’ diyerek ağıtlar düzdüğünüzü” söylüyor.
    Yakın çevrenizden birisi de;
    “ Türkiye’nin baskısıyla Abdullah Öcalan Suriye’den ayrılmak zorunda kalınca,
    yakın dostunuz olan Yunanlı ünlü müzisyen George Dalaras’ın aracılığıyla, Yunan Gizli Servisiyle işbirliği yaptığınızı ve terörist başının kaçmasına yardımcı
    olduğunuz” dile getiriyor.
    Eski CHP’lilerden birisi ise;
    “Zülfü Livaneli, CHP Lideri Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntülerin
    8 yıl önce çekilmiş görüntüler olduğunu söylüyor. Bunu nereden biliyor? Mantığım bana bu işi Livaneli’nin ya da ona yakın çevrelerin yaptığını söylüyor. Çünkü önümüzde kurultay vardı. Kasetin zamanlaması 14 ay sonraki seçimle değil, o ay içindeki kurultayla ilgiliydi. Belki de Baykal’ı istifaya zorlayarak CHP’nin başına yeni bir kişiyi geçirme niyetinin başlangıç hamlesini yaptı” diyor.
    AKP ileri gelenlerden birisi de;
    “Zülfü Livaneli, UNESCO Genel Direktörlüğü’ne aday gösterelim diye AKP’yi iyice yağlayıp yıkadı. Hatta bizim, CHP’den daha solcu olduğumuzu bile söyledi. Ama aday gösterilmeyince birden bizi kötülemeye başladı. Keşke insanların birikimi daha büyük, egoları daha küçük olabilseydi” diyor.
    Sayın Zülfü Livaneli, bu iddialara ne diyorsunuz?
    Tepenizin tası attı mı?
    Tüyleriniz diken diken olup kanınız dondu mu?
    Bunların tümü yalan ve iftira diye düşündünüz mü?
    Bunlar; tüm eski dostlarımı, yakın çevremi, eski CHP’lileri ve AKP’lileri töhmet
    altında bırakan ahlaksızca ve alçakça iddialar diye isyan ettiniz mi?
    Ahlak sahibi, dürüst ve mert bir insansan; herkesi zan altında bırakan isimsiz,
    imzasız ve belgesiz şayialar yerine, sorumluların isimlerini ve iddialarını
    kanıtlayacak belgeleri gösterecek şekilde açık ve mert ol diye çıldırdınız mı?

  2. 17 Şubat 2020, 08:23

    ZÜLFÜ LİVANELİ: TÜRKLER ERMENİ SOYKIRIMINI KABUL ETMELERİ GEREKİR…
    “AMA BİRÇOK TÜRK BÖYLE BİR ŞEY OLMADIĞINI SANIYOR” diyerek röportajı verdiği İsrail’in Haaretz Gazetesinin muharibine açıklamalarda bulunuyor!
    Biz de, Zülfü-yâre dokunalım:
    Şöyle devam ediyor;
    “Türkiye Cumhuriyeti kurulma aşamasında susmak ve her şeyi silmek için bir arzu vardı. Buna, I.Dünya Savaşının incinmeleri de dâhil. Biliyorsunuz 5 milyon Türk bu savaşta öldürüldü. İnsanlar susmayı tercih ederek, yeni bir sayfa açacaklarını hayal ettiler. Mesela uzun yıllar, benim ailemde Ruslar tarafından öldürülmüş akrabalarımızın olduğunu uzun zaman bana söylemediler. Ermeni trajedisi, daha geniş çaplı Türkler tarafından açık gözlerle kabul edilmesi gereken bir tartışma. Ve bu, Türkler tarafından, dış baskılar olmadan kabul etmeleri gereken bir trajedidir”
    Haydi, bakalım, ey Türk halkı buyur buradan yak! Gökte ararken, yerde bulduk!
    Türkiye Cumhuriyetinin kırmızı pasaportlusu, son günlerin deyimi ile kripto, yani saklı bir Türk düşmanı mıdır? Diye sormak aklımızın ucundan bile asla geçmez elbette!
    Sevgili okur, çok fesatsınız! Ne demek; “Türk düşmanı içimizde? Olur mu öyle şey? Asla, düşünmeyiz bile. Çünkü Zülfü Livaneli; Anne tarafından Safarat Yahudi’si, baba tarafından da Orta Asya’dan gelmiş bir aşirete mensup olduğunu, aynı zamanda “Nazım Hikmet gibi bir Vatansever” olarak kendini tanımlıyor. Evet! İnanmıyorsanız röportajı okuyun! O bir “vatansevermiş”!
    Muhabirle VATAN Gazetesinin binasının önünde buluşmak için şoförüyle geldiği Parlamentomuzun kırmızı pasaportlu Bağımsız Milletvekili, muhabiri Boğaza nazır bir restorana götürmek için ısrar ederken, muhabir ; “siyah bir arabayla gelen” Livaneli’nin, ne kadar “önemli bir kişi” olduğunu vurgulayıp yazıya giriş yapıyor.
    Bol, bol, röportajda kendine gizli methiyeler dizerken, Yunanlıların depremden sonra Türklere nasıl canhıraş yardımlar ederek, dostluk gösterdiklerini ifade ediyor…
    Yaşar Kemal’in adı muhabir tarafından anılınca da ” Yaşar Kemal, 40 yıllık dostum! Her gün telefonda görüşüyoruz haftada bir de buluşuyoruz” diye bağırdığını yazıyor gazeteci Benny Ziffer.
    Özet geçtiğimiz bu röportajı kaynağından ve detaylı okumak isteyenler aşağıdaki bağlantıdan tamamını okuyabilirler.
    Ancak şimdi tabii sormak lazım “çok önemli kişi” Livaneli’ye;
    1. İstanbul Belediye seçimlerin katılırken, aslında bir lise diplomasının bile olmadığı ortaya çıkınca, daha sonra kaçtığı İsveç de bir takım ne olduğu belirsiz, ama adına sözde akademi denilen okullardan diplomaları nasıl aldığını?
    2. İstanbul Belediye seçimleri için soyunduğu tarihte, Avrupa yakasındaki villasının müştemilatının kaçak olarak yaptırdığı basın tarafından iddia edildiğinde, (görüntü kutularında uzun uzadıya bu konuda programlar yapıldı. Türkiye villasının müştemilatını bile izledi) neden buna tatmin edici cevap veremediğini?
    3. Ama daha da önemlisi, 1980 ‘lerde yurtdışına kaçarken kapağı doğrudan Atina’ya attığını ve orada Türkiye aleyhinde gösterilere katıldığında; Türk Bayrağı’nın yakılma eylemine katılıp katılmadığını, katıldıysa nasıl katıldığını, basına yansıyarak gazete ön sayfalarında çıkan ve kendisinin de bu kare resimde, nasıl yer aldığını sormazlar mı bu “çok önemli” kişiye? Evet, Türk bayrağı ayaklarının dibinde Atina da yakılırken, o resimde ne işi vardı bu “vatansever”in?
    4. Bu “çok önemli” kişinin, Al bayraklarla donatılmış İzmir 13 Mayıs Cumhuriyet Mitingi’ne, yani “Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır” diyen birinin, miting komitesi tarafından neden, niçin sahneye çıkartılarak konuşma yapılmasına müsaade verilmiştir? Bayrak yakma eyleminde yer alan biri, nasıl Türk Bayraklarının, Al bayrağımızın; Türk halkının çığlıklarının ifadesi olduğu, bir mitinge katılabilmiştir?
    5. “Türkler Ermeni soykırımı yapmıştır, Türkler açık gözlerle bu trajediyi dış baskılar olmadan kabul etmek zorundadırlar” diyen biri, kendini nasıl ve hangi ülkenin vatanseveri olarak tanımlıyor?
    Evet, bizde bu çok önemli kişiye soruyoruz: Pamuk adamı mı kıskandınız? Eh ne de olsa, ” milyon Amerikan dolarını cebine Nobel- Mobil adına indirdi. Eh bir de Film festivallerine katıldı! Siz de bu kadar şarkı -türkü, film- milim derken, bu ödüllere nail olamadığınız için, tarihi gerçeklere rağmen mi Türkleri soykırımla suçlayarak ödüller peşinde koşuyorsunuz? Bunu sormazlar mı adama? Sorarlar, sorarlar… Bizde Zülfü-yâre dokunup, soruyoruz bu ” çok önemli vatansever’e” …
    Bayrak yakma gösterilerine katılan biri; kendini nasıl “vatansever olarak tanımlar?
    Özür dilerim, anlayamadım; hangi ülkenin vatanseveri???*
    Yazar: Billûr Bingöl
    3 Kasım 2005

  3. 17 Şubat 2020, 08:21

    Eve Dönüş
    Cumhuriyet, 29 Haziran 2013, Ankara Kulisi, Işık Kansu
    Mezitli Belediyesi, Zülfü Livaneli’yi festivale çağırmıştı. Çağırdığına çağıracağına bin pişman oldu.
    Kendisine ayrılan kulis odasında flamenkocular soyundu diye sinirlendi. “CHP’li belediye bana saldırıyor” diye açıklama yaptı. Birkaç gün sonra da gazetedeki köşesinde “Bir fiske dahi almadım” diye yazdı. Belediye başkanı, milletvekilleri kendisinden özür diledi, yetmedi, çıktı sahneden kendisini konuk edenleri yerden yere vurdu:
    “Bana bunu yapanın Taksim Parkı’nda gaz sıkanlardan farkı yoktur. Bunu yapan belediye memurlarını sizlere havale ediyorum, yüzlerine tükürün bunların. Ciğeri beş para etmez adamlar…”
    Sonra?
    Yüzüne tükürülmesini istediği Mezitli Belediyesi’nin, konaklama ve yol giderlerinin yanı sıra verdiği “60 bin lira+KDV”yi alıp evine döndü.

  4. 17 Şubat 2020, 06:01

    Birbirini yesinler. Al Ayşe’yi vur Zülfiye!
    İkisi de aynı soy! Cinsine çeken şeker!

  5. Ayşe boş konuşmuş .

  6. 16 Şubat 2020, 08:49

    lıvanelı mı lıberal mı. adam resmen canan kaftancıoglu gıbı pkk hayranı federetıf devlet yanlısı

  7. Turkiye NATOya girdikten sonra ,o zamanlar Sovyetlere yakin duran ve farkli ulkelerde bulunan Kurt hareketlerine karsi mucadele adi altinda ,Amerikanin da tesviki ile de, Kurtleri inkar politikasi izlemistir ama gunumuzde bu politikalardan vazgecilmis ve o zamanlarin Amerikan politikalarin her iki halki birbirine dusurdugu fark edilmistir.Gunumuzde ise Kurt halkini istismar eden iki suluk kalmistir .Biri Pkk/Hdp digeri de fasistlesmis neo-liberallerdir

  8. Bin Cihana Değişmem Şu Öksüz Türklüğümü!

  9. Yiyin bir birinizi.Ne Mutlu Turk’um Diyene!.Devlet-i Ebed Muddet

  10. 15 Şubat 2020, 20:06

    Hakikaten embesillik düzeyinde yorumlar. Doğru ya da yanlış, 1923 Türkiye’sinde Türklük bilinci üzerinden bir ulus devlet kurmaya çalışan kurucu liderimizi “Kürt kimliğini tanımadı, reddetti” mealindeki sözlerle eleştirmek akıllara zarar. Bugünün koşullarında bunların iyi niyeti tatrtışılır ama, 1923’ün koşullarında bu eleştiri ancak zekalarını tartışmaya açar.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!