Libya mutabakatı ile Ege adaları Yunanistan’a mı devredildi? Cem Gürdeniz

Erdem Atay soruyor Amiral Cem Gürdeniz anlatıyor.

Amiral Cem Gürdeniz’in açıklamalarından satır başları:

Deniz jeopolitiği günlük siyasete alet edilmemeli. 153 tane ada adacık ve birkaç tane kayalıktan bahsediyoruz. Kaldı ki bunu ortaya çıkartan yine deniz kuvvetleridir. Kaldı ki bunun üstüne giden Güven Erkaya amiralimizdir… Kaldı ki, bizler Kardak vb ada adacıklar için zamanında yaptığımız çalışmalardan dolayı benim 149 suçlama var aleyhimde çoğu onların içnde efendim siz bu ada adacıklarla ilgili toplantı yapmışsınız vs bir dolu şey saçma sapan. Evet doğru Türk Deniz Kuvvetleri bu krizi ortaya çıkaran kuvvettir üzerine de gitti, ama dış işleri bakanlığının Deniz Kuvvetleriyle uyumlu olmadığı bir politikayı tek başına Deniz Kuvvetleri yürütemez. Deniz Kuvvetleri burada devlet uygulaması yapılması için Dışişleri’ne yazdığı yazılar sonsuzdur. Açıkça söyleyeyim en çok yazıların yazıldığı dönem Ecevit dönemidir. Ecevit, Kıbrıs fatihi olan biri. Biz Kardak’a benzer olan adalarda devlet uygulamaları olduğunda şurada şunu yapalım burada bunu yapalım tatbikat yapalım gibi konularda Hepsine Dışişleri Bakanlığı hayır dedi, hükûmet de hayır dedi. Bunları kamuoyu bilmiyor, kalkıp sırf iç politika açısından efendim adaları bu hükümet verdi diye kalkıp jeopolitik önceliklerde böylesine halkın vicdanıyla oynayacak bana göre heyecan verici deklarasyonlara gerek yok. Bu ada adacıkların hepsini aldığımızı kabul edelim. Yarın hepsi Türkiye tarafından alındı, açık deniz alanı etkisi %6 yani bütün hepsini toplasanız en fazla 15 bin km alan elde ediyorsunuz açık deniz diliminde. Peki Türkiye’nin tezi ney? Ada adacık ve kayalıkların Kıta sahanlığı veriyor muyuz ? Hayır, o zaman ben bunun neyinden faydalanacağım kara sularından. Peki, benim şuan Doğu Akdeniz’de uğraştığım alan mücadele verdiğim Mavi Vatan alanı, benden alınmasın diye 150 bin km kare. Şimdi bu arkadaşlarımıza göre bazı yazarları da bu fikirleri uyguluyor, hepsine saygı duyuyorum buda vatanseverliktir, tabii ki bununda mücadelesi verilmeli. Lakin jeopolitik öncelikler olmalı. Bu anlayışa göre Doğu Akdeniz’i bırakalım küçük ada adacık ve kayalıkları yüklenelim alalım. Peki o zaman Deniz Kuvvetleri bu iki cepheyi nasıl idare edecek? Halbuki bu konu, bu işgal statüsünde egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada adacık kayalıklar, çünkü egemenliği tartışmalı. Çünkü siz Lozan’ı imzaladıktan sonra bu tartışmalı ada adacık ve kayalıklara gidip devlet uygulaması yapmamışsınız. 1995’te gemi karaya oturmasa bu fikri şuan savunanlar bu kavramdan haberi bile olmayacak. Bunu bulan Deniz Kuvvetleri. Girit’in güney batısında ki ada adacık ve kayalıklar niye verilmedi diyor, ben söyleyeyim niye verilmiyor. Gavdos adası 97’de bir NATO tatbikatında gündeme geldiğinde Türkiye itiraz etti Egemenliği tartışmalıdır burayı harekat alanına koyamazsınız. Yer yerinden oynadı. Türkiye ilk devlet uygulamasını bir deklarasyonla yaptı ama bunu yapan albayımızı Dışişlerinden ve Genelkurmay’dan dur bakalım denildi. Yani Deniz Kuvvetleri tek başına hiç bir şey yapamaz. Gavdos adasına kıta sahanlığı verelim bu fikri uygulayalım hadi. Verdik diyelim büyük bir zafer dimi. Yarın Meis’i de istiyorum diyecek, aynı durum diyecek. Madem sizin Girit’in hemen güneyinde ters tarafta ama Meis’e de vereceksin. Meis’i verdin mi 60 bin km kaybediyorsun. Yunanistan’da Türkiye’nin bu ada adacık kayalıkları sahiplenmesi sıcak tutması tabi ki jeopolitik çıkarımıza, bunu kimse eleştiremez. Bunun zamanlamasını içimizdeki insicamı bozacak şekilde yapılmasına karşıyım. Bunlar akademik olarak tartışılmalı kaldı ki bunu yapan arkadaşlarımızı şuana kadar Dışişleri Bakanlığı ki Dışişleri Bakanlığımız nihai makamdır bu konularda. Dışişleri Bakanlığımızın bu konuda önemli bir adımı yok. Sadece bir ara kamuoyunda bu konuda artık Dışişleri açıklama yaptı. Bu da esasında bu tartışmaları artık daha dengeli daha istikrarlı aşamaya sokmak açısından önemlidir diye düşünüyorum. Bu arkadaşlarımız elbette araştırsınlar ama günümüzün yakıcı bu kadar ciddi karmaşanın olduğu dönemde Türkiye’nin Doğu Akdeniz yoğunlaşmasını önlemesinler.