TRT’nin ‘Ya İstiklâl ya Ölüm’ dizisinde Vahdettin nasıl anlatıldı?

featured

Ali Yağız Baltacı yazdı…

TRT’de yeni bir dizi başladı.

İsmi “Ya İstiklâl ya Ölüm”

16 Mart 1920 İstanbul’un resmî işgali ile 23 Nisan 1920 TBMM’nin açılması arasında geçen 5 haftalık süreci anlatıyor.

Tanıtımlarına yoğun ilgi gösterildi.

Kamuoyunun “Atatürkçü” olarak nitelendirebileceğimiz kesimleri de böyle bir dizinin yapımından duydukları memnuniyeti gizlemedi.

Dizinin birinci ve ikinci bölümlerini izledim.

Düşüncelerimi aktarmak istiyorum:

İzlenimlerimi olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmakta fayda var.

Olumlu olanlarla başlayalım:

1-) İlk olarak dizinin anlattığı sürecin beş haftalık kısa bir dönemi anlatması doğru olmuş. Böylece anekdotların ve ayrıntıların üstüne daha rahat duruluyor.

2-) Diziye emek ve para harcandığı çok belli. Görüntüler, çekimler, oyunculuklar da büyük ölçüde başarılı.

3-) İngilizlerin kendi aralarında İngilizce konuşmasını da doğru buldum. Tarihi yapımlarımızda yabancılara Türkçe konuşturmak çok abes gözüküyordu.

Gelelim olumsuz gözlemlerime…

Maalesef dizide inceden inceye bir algı operasyonu yapılıyor. O kadar ince bir algı operasyonu ki bu; ancak o dönemi çok dikkatli araştıranlar buradaki art niyeti görebilir.

Sultan Vahdettin’in ve İstanbul hükümetinin Kuva-i Milliye’nin gizli ortağı gibi sunulduğunu görüyoruz.

Örneklerle açıklayalım:

Dizinin ilk bölümündeki bir sahnede, İstanbul’da İngiliz Yüksel Komiserliği’nde işgal planları yapılıyor. İngiliz subay ve işgal yetkilileri, İstanbul’un bir an önce işgal edilmesinin neden gerekli olduğunu sıralıyorlar. Burada geçen replik tam olarak şu şekilde:

“Artık şehri fiilen işgal etmemiz gerekiyor. Yoksa bu Padişah ve hükümeti; Ankara’daki millicilere destek vermeye devam edecek. Baksanıza Mustafa Kemal’in bütün nişanlarını verip itibarını iade ettiler. Sultan’ı bizim dostumuz sanmıştık, yanılmışız.”

Bu replikler ile alttan alta verilen mesaj şu:

Sözüm ona; Padişah ve Osmanlı hükümeti, Anadolu’daki milli hareketi desteklediği için İstanbul’u İngilizler ve müttefikleri fiilen işgal etmişmiş!

Yani Padişah aslında Kuva-i Milliye’yi destekliyormuş!

Oysa gerçek öyle değil.

Halife/Padişah ve Şeyh’ül İslam, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında verilen idam kararlarını kaldırmadı. Anadolu’nun birçok yerinde yeşil bayraklarla düzenlenen Kuva-i Milliye karşıtı isyanlar, Millicilere “en az” Yunan Ordusu kadar sıkıntı çıkarttı. Bu isyanların liderlerinin arkasındaki güç de Osmanlı Sarayı idi.

BİR BAŞKA ÖRNEĞE BAKALIM;

Dizinin ikinci bölümünün sonlarındaki bir sahnede ise İngiliz askerleri Meclis-i Mebusan’ı basmadan önce kürsüde bir kişi şöyle bir konuşma yapıyor:

“Sultanımız, Meclis’teki konuşmalarımızda dikkatli olmamızı istediler. İngilizlerin istediklerinde Ankara’ya kadar gidebileceklerini söylediler. Zat-I şahanelerine Anadolu hareketinin Çelik gibi olduğunu ve mücadelemizde muvaffak olacağımızı ilettik.”

Burada da verilmek istenen mesaj şu:

Aslında Padişah, Kuva-i Milliye’yi gizliden gizliye destekliyormuş. İstanbul’daki Meclis’e de “Anadolu hareketini destekleyin ama İngilizlere çaktırmadan destekleyin.” mesajı veriyormuş…

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Dizinin ilk iki bölümünde; vitrin amaçlı gösterilen birkaç sahne ve karakter dışında; Osmanlı hanedanının ve İstanbul sosyetesinin “genelini” temsil eden Kurtuluş Savaşı karşıtı havayı pek göremedik.

Anadolu’ya geçenleri “kâfir ve müşrik” ilan eden fetvaları verenleri, “Kuvvacılara katılanlar Yunan’dan daha büyük düşmandır” diye bildiri dağıtan din adamlarını, İstanbul’dan Anadolu’ya geçenleri İngilizlere ihbar eden Osmanlı mebuslarını göremedik…

Daha yazılacak çok şey var ama burada şimdilik noktalıyorum. Sadece bu diziyi hazırlayanlara, senaryoyu yazanlara seslenmek istiyorum. Belki bir şekilde okurlar:

“Yaptığınız diziyi üstün körü değil gerçekten o dönemleri araştırarak bilerek dikkatle izleyen insanlar var. Çok ince, alttan alta verdiğiniz mesajları anlayabiliyoruz. Atatürk’ün afili sözlerini ve sahnelerini kullanmanız, dizinin alt metninde aşılamaya çalıştığınız ince dokundurmaları göremediğimiz anlamına gelmiyor. Diziyi izlemeye devam edeceğim ve yakaladığım her çarpıtmayı da insanlara anlatacağım. Yok öyle Padişah’ı Milli Kahraman ilan etmek!”

BURADA ŞU SORULABİLİR:

Kurtuluş Savaşı sırasında, İstanbul’dan ve hatta Saray ahalisinden Milli Harekete gizli gizli destek veren yetkililer hiç mi yoktu?

Evet, vardı. Ancak onlar geneli değil istisnaları oluşturuyordu. Anadolu’ya destek verirken yakalanan çok sayıda İstanbullu siyasetçi, gazeteci, bürokrat vs. de bizzat Padişah fermanıyla cezalandırıldı.

Bu dizide gösterilen tablo ise çok farklı.

Sanki mücadeleyi Ankara değil de İstanbul-Ankara ortaklaşa vermiş, milli mücadeleyi bizzat Padişah ve hükümeti desteklemiş algısının oluşturulmak istendiğini anlıyoruz.

SON OLARAK,

Bu dizinin sosyal medyada reklamını yapan, tanıtımlarını paylaşan, “işte hükümet Atatürk’e sahip çıkıyor” tarzı mesajlarla güzellemeler yapan “Atatürkçüler” de tavırlarını gözden geçirirlerse isabetli olur.

Tabii tarih okumaları da değişmediyse…

TRT’nin ‘Ya İstiklâl ya Ölüm’ dizisinde Vahdettin nasıl anlatıldı?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

14 Yorum

  1. Ben de dün tesadüfen, korona virüsle ilgili haberlere bakarken rast gelince, bir bölümünü izledim. Uzun yıllardır TRT’ye baktığım yoktu.
    Kısa bir bölüme dayanabildim, daha fazlasını midem kaldırmadı. Dizide Mustafa Kemal’i canlandıran oyuncunun alakasız yüzü, oyunu, doğallıktan uzak, kendini beğenmiş hal ve hareketleri, yüzündeki soğuk, donuk ifade, üstüne oturmayan bol giysileri. Hepsi M. Kemal’i milletin gözünde küçültmek için inceden inceye hesaplanmış gibi geldi bana.
    Dedim ya, midem bulandı. Yine de düşünmedim değil, acaba ben mi fazla hassas hale geldim bu ikiyüzlü medyaya karşı? Yanılıyor muyum hissiyatımda?

  2. Şu dönemde yapılan bu tür dizilerden ne bekliyorsunuz? Hepsi toplum mühendisliği ürünü.

  3. 20 Mart 2020, 22:17

    Ramazan sen bi dolan, hava al gel, oksijen şart biliyorsundur umarım.

  4. 20 Mart 2020, 07:03

    Çok basit bir çıkarım var: Atatürk, Kurtuluş Savaşı hazırlığında ve savaş sırasında kendisine ve ordusuna gizliden olsa bile saray tarafından bir destek çıktığını bilse hem Nutuk’ta bahseder hem de padişahı sembolik olsa bile yerinde tutabilir,kullanırdı.Ama hainliğini,Türk Milleti’ni sevmediğini,vatan toprağı kavramını anlayamadığını bildiğinden ,bindirtti bir İngiliz gemisine postaladı.100 yıl sonra,hain ve zavallı padişahı Kuvvacı gösterme çabaları Trt’nin acizliği ve kalleşliğidir. Kim izliyordur ki ,(ben yıllar var ki, izlemiyorum)içinden Fetöcülerin geçtiği bir Akp’li kanalı ?

  5. M. Kemali sultan vahidettin gönderdi, elbette ki milli mücadele yi destekliyordu. Tabi işgal altında bunu açıkça dile getirememiş olabilir. Sultan asla hain değildi, aksini iddia eden haindir.

  6. 19 Mart 2020, 17:40

    Atatürk ü saltanat ve hilafet ile yakinlastirmaya calisanlar, sarayla iyi gecinmek isteyen kesimleri cok memnun ediyordur.

  7. 19 Mart 2020, 15:00

    Ataturkcu diye nitelendirilen kitle uyumaya devam ediyor. Tipki milletimizin diger topluluklari gibi. Buradan su sonuc cikiyor. Zaten tarih okumalari dogru degildi ki degissin. Bu yayin grubu nicin acildi? Nihat Agabey ilk videolarda gencler yetistirecegiz diyordu. Sizce bugune kadar tum bu durumlarin farkinda, olan biteni analiz edebilen insanlar yetistirebildik mi? Herkes bir yol tutturmus gidiyor. Buraya bu dizi seysi ile Is Bankasi mevzusu arasinda bir bag olmasin sakin yazsam haksiz mi cikmis olurum? Yoksa terorist mi ilan edilirim? Tum bu dusuncelerim nedeniyle sagci veya solcu olsam mesela mutlaka beni bir asiri grup ile iliskilendirip linc ederler (biliyorsunuz linc kulturu artik yalnizca fiziksel bir olay degil). O halde bunun vahdettin doneminden ne farki var? Yani bunlari bilmek tarihin bir dizi ile carpitilmasina engel mi?
    Buradan cikis “Turk Milleti’ne yeni birsey lazim” cumlesinde gizli aslinda. Bu cumleyi Ata’da Istanbul meclisinde dillendirmis zamaninda. Tum bunlar gizli sakli yasaninca olmamis mi oluyor? Biz bir ekmek bulamiyoruz olan bitenlere bak, onceden daha umutluydum. Lakin yazida gecen Ataturkcu vurgusu sanirim fos cikti. Oyle insanlar kalmadi artik. Bu yorumu 10 sayfada yazsam ne faydasi var? Degismeyecek bir sey. Diyorum ya onceleri daha umutluydum.

  8. 19 Mart 2020, 13:27

    İsmet İnönü nerede acaba?

  9. Özal diyor ki itahat terakiciler ingiliz e kadın kızları getirmiştir araplar karşı tarafa geçmiş.bu nasıl iş ingilizler oynatiysa oynattı niye ingiliz in yani da yer almış araplar.birde bu hasan cemal niye bi konuya değişmiyor.isinemi geliyor .zaten osmanlı yeni ceriyi bitirmiş.zaten bitmis 1826 da kaldırılmış.1839 dada avrupa içişlerine karışmasın diye tazminat fermanı cikartilmid

  10. 19 Mart 2020, 07:23

    HIC SASIRMADIM. ZATEN AFISLERINI GORUNCE BU ZAMANDA BOYLE BIR FILM NASIL CEKILMIS HAYRET DEDIM.

  11. 19 Mart 2020, 07:20

    Holivud tarzı beyin yıkamaya çevirdiler işi. İşimiz daha zor demek ki bundan sonra.

  12. elinize sağlık hiçbir detayı atlamadan incelemişsiniz.şahsen ben o kurumdan ümidini kesmiş birisiyim.o kurumdan emekli bir teknisyenim.dolayısı ile trt ile ilgili her haberi inceliyorum.buda beni şaşırtmadı.zoruma giden trt de Atatürk ü özünden seven bir çok insan var.teknisyen yapımcı spiker sunucu aklınıza ne gelirse.fakat bunların hiçbiri bende dahil bir gün olsun karar alma mercilerinde hiç olmadı.uzun süredir hiç izlemiyorum.sizin yazınızı okumak biraz güç verdi.emeginize sağlık.trtcilerde bilsinler tabiiki yediği haltları izleyen ve her an yüzlerine vuracak birileri var.yarın birgün düzen değişirse öyle Atatürkçü olurlarki biz kendimizi cemaatçi sanarız.lafım o ki bunlar bukalemundan daha çabuk renk değiştirir.dolayısı ile bugünü not etmek önemli oluyor.teşekkürler.saygılar.

  13. Kurtuluş Savaşı sırasında, İstanbul’dan ve hatta Saray ahalisinden Milli Harekete gizli gizli destek veren yetkililer hiç mi yoktu? Evet vardı diyorsunuz.
    Ben de diyorum ki kongrelerde olan ve milli mücadele içinde olduğunu düşündüğümüz Atatürk’ün en yakınındaki silah arkadaşları bile mandacılığı savunuyordu. Bu durumu hem Erzurum hem Sivas kongresinde gündeme getirilmesi açıklıyor sanırım. Halifeliğin ve özellikle saltanatın kaldırılmasına tepkileri bu durumdan ayrı bile tutsak; ingiliz ve amerikan mandaterliğini savunmayan kim vardı pek sayamayız. Vahdettin ve saray etrafı zaten ingiliz muhibbi, Atatürk’ün yanındakiler de en azılı amerikan yanlısı. Diyeceksiniz ki mandacılık reddedildi. Evet Gazi varken buna göz yummak zorunda kalanlar, sonrasında hemen amerikanın kucağına oturmakta nasıl acele ettiler…
    Tam bağımsızlığı savunan düşünce, bugün dahi Yüce Atatürk’ün ” Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünü anlayabilen, az ama birikimli bir kitleye has olarak başarıyı önümüzdeki pek yakın gelecekte gösterecektir.

  14. 19 Mart 2020, 03:06

    Ali bey, Ayrıldığınız gurubun içerisinde bu görüşün tohumlarını atmaya çalışan(Atatürke Anadoludayken talimatları Vahdettin veriyordu diyen) bir kişiyi(Tiyatro çalışmaları yapıyorlar adı altında çalışırken) deşifre ettim Ben kötü oldum.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!