Yunanistan’dan ‘deniz yetki alanları’ açıklaması

featured

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ‘Yunanistan, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda Türkiye ile diyaloğa her zaman açık’ dedi.

Miçotakis Atina’da düzenlenen “Delfon 20 Ekonomik Forum”da yaptığı konuşmada, Türk-Yunan ilişkilerine değinerek Türkiye ile ilişkilerin “zor” olduğunu ancak iki ülkenin aralarındaki farklılıkları çözmek için konuşabileceklerini belirtti. Farklılıklara diyalog aracılığı ile çözüm bulunamaması halinde iki ülkenin anlaşarak Uluslararası Mahkemeye gidebileceklerini söyleyen Miçotakis, şöyle devam etti:

‘ANLAŞAMAZSAK LAHEY’E GÖTÜREBİLİRİZ’

“Yunanistan, deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda Türkiye ile diyaloğa her zaman açık. Dürüstçe konuşabiliriz, sonuçta eğer anlaşamadığımız konusunda mutabık kalırsak bu sorunu ne şekilde çözeceğimiz noktasında karşılıklı anlaşma yoluyla meseleyi Uluslararası Mahkemeye, Lahey’e götürmenin yolları her zaman vardır ancak uluslararası hukuka tamamen saygılı olarak. Gambot diplomasisi zamanı değil, bu gibi anlayışlar başka yüzyıllara ait.”

Türkiye’nin, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda Libya ile imzaladığı anlaşmalara değinen Miçotakis, bu anlaşmaların geçersiz olduğunu, Yunanistan’ın önceki gün İtalya ile imzaladığı anlaşmanın ise geçerli olduğuna savundu. Miçotakis, şunları kaydetti:

“Türkiye egemenlik haklarımızı ihlale teşebbüs ederse sadece Yunanistan’dan değil eminim ki Avrupa’dan da karşılık görecektir. Bu izlememizi istediğim yol değil ancak herkesin bilmesi lazım ki böyle bir şey olursa bunun ciddi sonuçları olacaktır.”

Yunanistan’dan ‘deniz yetki alanları’ açıklaması

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 12 Haziran 2020, 07:24

    “Kıbrıs’ ta egemen bir üs kurmamız bizim ayıbımızdır.” cümlesi “Kıbrıs’ ta egemen bir üs kurmamamız bizim ayıbımızdır.” olacaktı, düzeltir özür dilerim.

  2. 12 Haziran 2020, 07:20

    Anlaşmazlıkların çözümünde barışçıl yöntemlerin her iki ülkeninde çıkarına olacağı tartışılmaz. Sorunlara dışarıdan müdahale olması durumunda, her iki ülkeninde bölge dışı güçlere taviz vermek zorunda kalacağı aşikardır. Böylesi bir durumda Yunanistan’ ın çok daha fazla taviz vermesi gerekeceği, mağdur olacağı ortadadır. Yunanlılar 1000 yıl sonra bile hala Anadolu’ yu kendinden çalınmış görüyor. Oysa Homeros’ un İlyada’ da belirttiği gibi, Anadolu uygarlıkları bir Helen-Yunan medeniyeti değildir. Tam tersine barbar Avrupa (Yunan) yüzyıllarca, uygar Anadolu’ yu (Truva savaşı vb.) yağmalamış ve onunla savaşmıştır. Doğal olarak coğrafi yakınlık ve savaşlardan dolayı birbirlerinden etkilenmiş, birbirlerine benzemişlerdir. Bu benzerlikten dolayı Yunanların her yer benim(di) anlamındaki, sakat anlayışı Yunanistan’ın bakış açısının daralmasına, dikkatinin dağılmasına yol açmaktadır. Yunanlıların, Yunanistan’ ın başta bu sakat bakış açısını terk etmesi gerekiyor, buralar benim malım, mantığı ile baktığı zaman, aç gözlülükle, hırs ve kinle hareket ediyor ve sonra anlaşarak kazanabileceği şeyleri de kaybediyor. Kıbrıs Annan planına hayır demeleri sonucunda kaybettikleri ortadadır. Bize gelince bu ürkekliği, mahcubiyeti bir türlü anlamıyorum. İnsanlık tarihi boyunca Dünya üzerinde ki topraklar farklı etnisiteler arasında hiçte onaylamadığım vahşi savaşlar ile alınıp verilmiştir. Bu diyalektik bir şeydir, doğaldır. Bizlerin ataları da bu diyalekt içinde bu toprakları canlarını vererek almışlardır. Yani bu topraklar kimsenin malı değildir. Bugün kim üzerinde yaşıyorsa bedelini canıyla kanıyla ödemiştir ve onun malıdır. Yoksa işin içinden çıkılamaz bir hal alır, yani 1000 yıl öncesi, 5000, olmadı 10000 yıl öncesinde buraların sahibi kimdi onu mu tartışacağız ? Bunlardan dolayıdır ki, uğruna atalarımızın canlarını verdiği bu topraklar anamızın ak sütü gibi helaldir. Türkler bu topraklara sadece kanlarını, terlerini akıtmadılar, Selçuklular, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemlerinde bilgi birikimlerini, uygarlıklarını da taşıdılar. Bunun içindir ki henüz 100 yıl önce bizim olan Kıbrıs ve Ege üzerinde ki HAKLARIMIZI, böyle mahcup sessiz bir şekilde değil, güçlü bir şekilde savunmamız gerekir. Hala Maraş’ ın yerleşime açılmaması, Kıbrıs’ ta egemen bir üs kurmamız bizim ayıbımızdır. Kıbrıs’ ta enosis iddiası olan ve faşist paramiliter eoka ile vahşi katliamlar yapanlar Rumlar, taviz veren biz oluyoruz, Annan planına hayır diyen Rumlar, (aleyhimizde olmasına rağmen) evet diyen biziz, taviz veren biz oluyoruz, böyle saçmalık olur mu ? Rumlar birleşmek istiyorlarsa, kayıtsız şartsız bizim koşullarımızı kabul etmeleri gerekir. Ege de Lozan da bağıtlanmayan adalar mutlaka değerlendirilmeli, Osmanlı dönemi vakıf mallarının (tüm Yunanistan da) ne yapıldığına ilişkin uluslararası hukuk çerçevesinde girişimlerde bulunulmalıdır.

  3. Inceldigi yerden kopsun. Beni bogmaya kalkis sonrada konusalim anlasalim. Hadi ordan.

  4. Hala kaşıntı var, deniz yetki alanını veriyorsun, yüzde 50 kırışıyoruz kardeşçe, KKTC yi tanıyorsun, bir kez avrupayı arkana aldın tokadı yedin, 2. Sefer aynı hataya düşmek enayiliktir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!