Ayça Sezer Naz yazdı…
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bir kadın, anne ve emekçi bir insan olarak, küresel çapta kutlanan bu günü ben de kutlamak isterdim.
Ancak içim elvermiyor.
O halde bir yazı yazarak bu içsel çelişkiyi ifade etmem bana da iyi gelecektir diye düşünüyorum.
Çeşitli etkinlik ve sayısız sosyal medya bağlantılarıyla kutlanacak bu günün sujelerinin, yani bizim, adil ve vicdan sahibi olmayan bir toplumda, yılın geri kalanını nasıl geçireceğimize değinmek konuyu daha da aydınlatabilir.
Malum bugün, herkesin bir centilmenliği tutacak, iltifatlar, zarif mesajlar, çiçek dağıtmalar gibi ‘kesinlikle karşı olmadığım şekillerde’ günümüzü kutlayanlar olacaktır.
Bu kibar yaklaşımları gören çağdaş ve zarif hanımlar, kibar beylere kocaman onaylar verecek, bu gazla kendini daha iyi hisseden centilmen beyler kendileriyle gurur duyacak, sonra herkes evine, işine geri dönecek.
Ya sonra….?
Sonra aynı centilmen beyler (elbette hepsi değil); iş yerlerinde kadınları daha az ücretlendirmeye tabi tutmaya, kadınlara daha düşük işlevli görevler vermeye, başarılı ve baskın kadınların varlığına dayanamayıp mobbing yapmaya devam edecekler.
Aslında kadınlara saygı duymayan ve değer de vermeyen bu sahte centilmenler; eşlerini aldatmaya, önlerine gelenle birlikte olarak toplumun manen çöküşüne, parasal çıkarlara dayalı ilişkiler kurarak kadının ahlaki yıkımına da yıl boyu katkı sağlamaya da devam edecekler.
Hatta, siyasi partiler de, kadın rakiplerini devreden çıkarmak için aklınıza gelecek her tür dalaveriyi çevirecek, sivil toplum kuruluşları ve her tür kamusal ve özel kurum ve kuruluşta da gene kadınları yok saymak için ellerinden geleni yapmaya da maalesef devam edecekler.
Aklını küçümseyecekler kadınların. Başarılarını görmezden gelecekler.
Başka bir güçlü erkeğin himayesinde olmayan kadınlar hiçe sayılacak. Kendisi yeterli güce sahip olan kadınlar için dedikodu çıkarılacak.
Dedikodusu tutmayan kadınlar ‘sorunlu’ ilan edilecek.
Gene başa çıkılaayanların kuyusu kazılıp devre dışı bırakacak.
Bu yolda kimi centilmenlerin sözlerinden dönerek, kimisinin kendini düşünerek kiminin de gölgesinden korkarak koca bir yıl daha geçireceklerini, yani günlük rutinlerine geri döneceklerini, üstelik tüm bunları yaparken kendilerinin farkında bile olmayacaklarını tahmin ediyorum. Çünkü bu onların doğal yaşam şekli zaten.
Ve kadınlar…
Onların bir kısmı bu zahmetli yola hiç girmeyecek zaten. En geniş kesim en geniş anlamda pasifize olarak toplumsal rollerini benimseyecekler.
Bir kısmı (çok üzülerek söylüyorum) yolunu bulmak için evli – evsiz demeden bu sahte centilmenlerin etrafında Mart kedisi gibi dönüp geçim yolu arayacak.
El üstünde tutulmak veya sadakat gibi bir beklentiye girecek kadar bile kendine saygısı olmayan bu kadınlar, başka kadınlara karşı kazanmak için her yolu deneyecekler… Çünkü zaten erkeklerle rekabet güçleri yok!!
Bu kadar düşük karakter göstermeyenler, çalışma hayatında da eşitlik arayacağı yerde gene kendi hemcinsleriyle rekabet edip hemcinslerine saldıracaklar.
Aile içinde, ev hayatında , akrabaları arasında, iş ortamında ve aklınıza gelebilecek her yerde hedeflerinde hemcinsleri olacak.
Yakınlarındaki erkekleri manipüle ederek rol çalmaya, sefil şekilde güç aramaya devam edecekler.
Ve bu sene de gene ya bir centilmene(!) -bir akraba , eş veya evlat da olabilir- yaslanarak ya da hemcinslerinin alanına girip üstüne basarak küçük zaferler kazanacaklar.
Yani onlar da günlük rutinlerine dönecekler.
Ve inanın ki onlar da ne yaptıkları hakkında bir fikre sahip olmayacaklar.
Çünkü bu da onların doğalı.
İşte arkadaşlar; adalet, vicdan, eşitlik, bireysellik kavramları gelişmemiş toplumun; centilmen bireyleri ve zarif hanımlarının önümüzdeki bir yıla ilişkin akıbeti böyle olacak.
‘Lütfen bu yazıyı kimse üstüne alınmasın ama lütfen herkes biraz da olsa bir şeyleri üzerine alsın’ diyorum ve daha eşit ve güçlü bir toplumda yaşamak dileğiyle sevgilerimi sunuyorum.