Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de MHP TBMM Grubu Toplantısı’nda terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a hitaben “Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” demesi ve bu koşulla “umut hakkı”ndan yararlanma çağrısı yapmasıyla başlayan süreç sonunda bugün Öcalan beklenen açıklamasını yaptı.
DEM Parti bugün 7 kişilik bir heyetle üçüncü kez İmralı’ya gitti.
Heyette, Ahmet Türk’ün yanı sıra DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek ile Öcalan’ın avukatlarından Faik Özgür Erol yer aldı.
Öcalan’ın açıklaması için İstanbul Taksim’de Elit World Otel’de toplanıldı.
İmralı heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder açılış konuşmasını yaptı.
Önder, şunları söyledi:
“Kayıplarımızı anmak seneler sürecek. Minnetli olduğumuzu insanlar da aynı şekilde. Ben barışa omuz veren, bunun için bedel ödeyen bütün insanlarımıza teşekkürlerimi, şükranlarımızı bildirmek istiyorum.
Baharın geleceği şu günlerde umudu yeşertmeye gittik. Biliyorsunuz filiz, kütükten kuvvetlidir. Barış filizini yeşertmeye gittik. Bunun can suyunu, nefesini bütün bir ülke kardeşlik ruhu içinde Türk’ü ile Kürt’ü ile hep beraber verme umudu ve iradesiyle gittik, şimdi bu umudu yeşerteceğiz. Varlığımız bu umudu yeşertmenin uğrunda geçti. Bu ülke bir gülistana dönene kadar öyle olacak. Bu günlerin yakın olduğunu biliyoruz.
ERDOĞAN, BAHÇELİ VE ÖZEL’E TEŞEKKÜR
Emeği geçen bütün siyasilere, Cumhurbaşkanına, Bahçeli’ye, Özel’e bütün muhalefet liderlerine, kadrolarına teşekkür ediyoruz. Bugün İmralı ziyaretini gerçekleştirdik. Sayın Öcalan, mesajını verdi. Tarihin bir kırılma anındayız ama olumlu anlamda. Gerçekten artık mevcut kaotik ortamdan çıkışın pusulasıyla geldik.
Kayıplarımızı anmak seneler sürecek. Minnetli olduğumuzu insanlar da aynı şekilde. Ben barışa omuz veren, bunun için bedel ödeyen bütün insanlarımıza teşekkürlerimi, şükranlarımızı bildirmek istiyorum.
Baharın geleceği şu günlerde umudu yeşertmeye gittik. Biliyorsunuz filiz, kütükten kuvvetlidir. Barış filizini yeşertmeye gittik. Bunun can suyunu, nefesini bütün bir ülke kardeşlik ruhu içinde Türk’ü ile Kürt’ü ile hep beraber verme umudu ve iradesiyle gittik, şimdi bu umudu yeşerteceğiz. Varlığımız bu umudu yeşertmenin uğrunda geçti. Bu ülke bir gülistana dönene kadar öyle olacak. Bu günlerin yakın olduğunu biliyoruz. Emeği geçen bütün siyasilere, Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Özel’e bütün muhalefet liderlerine, kadrolarına teşekkür ediyoruz.”
Öcalan ile yapılan görüşmeden fotoğraf karesi de paylaşıldı.
KÜRTÇE VE TÜRKÇE OKUNDU
Öcalan’ın açıklama metni önce Ahmet Türk tarafından Kürtçe, daha sonra Pervin Buldan tarafından Türkçe olarak okundu.
Öcalan’ın İmralı’dan gönderildiği mektupta, “Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” denildi.
Açıklamasında “Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” diyen Öcalan, “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” ifadelerini kullandı.
‘PKK ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞTIR’
DEM Parti İmralı heyetinin okuduğu Öcalan’ın mektubu şu şekilde:
“PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir.
Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.
‘SAYIN BAHÇELİ’NİN YAPTIĞI ÇAĞRI, SAYIN CUMHURBAŞKANI’NIN ORTAYA KOYDUĞU İRADEYLE…’
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.
Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”
SIRRI SÜREYYA ÖNDER ÖCALAN’IN NOTUNU OKUDU
Sırrı Süreyya Önder de çağrının okunmasının ardından Öcalan’ın bir notunu paylaşarak şunları söyledi:
“Anadolu türküsündeki gibi halimiz; ‘taş olsaydım erirdim, toprak oldum dayandım…’ Bu ülkenin tümü taş olsa eriyecek kadar sıkıntılı günler çekti ve ne yazık ki toprak oldu dayandı. Bu yeni baharın, barışın ilk günleri olması umuduyla İmralı’da 3-4 saat süren görüşmeden ayrılırken kendisinin belirttiği bir notu da paylaşmak istiyoruz: ‘Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.’
Özgür, barış içinde, kardeşlikle dolu güzel bir gelecek diliyorum. Buna her vicdanın katkı sunması temel temennimizdir…”
Allah’ım daha neler göreceğiz. Herkes oturmuş PKK’nın ne yapacağını bekliyor.
Sinirden okuyamıyorum, gözlerim kanlandi.
Okumaya değer bulup okumam!
Terörist sözüne güvenin sonu felakettir, çözüm sürecinde gördük ne kadar güvenilir olduğunu. Bu kadar mı…..
Allah belanizi versin.
Mustafa Kemal Atatürk
Yaşasın Bağımsızlık Özgürlük Cumhuriyet Eşitlik Adalet
Ne Mutlu Türküm diyene