Süleymancılar tarikatının kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu ve eski AKP İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun, tarikata ait şirketlerin fotoğraflarını sosyal medya hesabından paylaşarak ihbarda bulunmuştu.
Paylaşımında; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u etiketleyen Denizolgun, “Cemaatimizle iltisaklı tüm şirketlere, vakıflarımıza ve derneklerimize mali operasyonların yapılması için ihbarda bulunuyorum” demişti.
‘MAFYAVARİ AVUKATLAR ÇETESİYLE RÜŞVET AĞLARI…’
Denizolgun, yaptığı yeni paylaşımlarda ise AKP ve CHP’ye dikkatli olmaları konusunda çağrıda bulundu.
Denizolgun’un 3 bölümden oluşan açıklamaları şu şekilde:
“Bu Mühim Yazı; Türk Yargı Sistemini ve Bürokrasi Kurumlarını Doğrudan İlgilendirmektedir!
Bölüm-1
Daha önceki geçmiş paylaşımlarımda, hem yargı mekanizmalarını, hem bürokrasi kurumlarını, belediyeleri, özel sektörü, bakanlıklarımızı dahil, kendi makyavelist çıkarlarına göre; etkilemek, yönlendirmek, suçlarını örtmek, olası operasyonları boşa çıkarmak, yasa dışı işlerini aklamak için, görünürde mafyavari avukatlar çetesiyle kripto paralar üzerinden rüşvet ağları kurarak, hatırlı-gönüllü kişiler üzerinden aracılar devreye sokarak, kimi yerlerde; hakimlere, savcılara, bürokratlara kumpaslar kurup tehdit edebilme cüretine varacak kadar yaptıkları suçlarını, cürümlerini ifşa etmiştim.
Hatta; çete üyesi avukatlarının özelliklerinin ipuçlarını, isim-soy isimlerinin baş harflerinin ve memleketlerinin bilgisini ifşa etmiştim. Bu ifşamdan çok kısa süre sonra, eski HSK üyesi olan, üst yargı bağlantılarını Kurişiilik suç ve terör örgütü için sağlayan A.G’ nin; Yargıtay tarafından kesin kararla çok yüksek cezaları onanan başka bir yapının tamamının da avukatlığını yaptığını kanıtlayan, savunma konuşmaları basında her yere saçılır oldu. Sayısız kişi ve olaylara girersek asıl büyük resmi kaçırırız.
‘SAVCILAR SORUŞTURMA AÇMAKTAN KORKAR OLDU’
Asıl konu; fütursuzca sayısız süfli işleri yaparken, kanun dışı cürümlerini her geçen gün arttırırken, güvendikleri ve güç aldıkları koca dağlar kim?
Genç ve tecrübesiz kadın/erkek; hakimlerimizin ve savcılarımızın zaaflarından yararlanmaları, manipüle edebilmeleri, söz dinlemeyenler için üst yargı üzerinden baskı uygulatmaları, hatta doğrudan tehdit edebilmeleri, birçok yargı, emniyet ve bürokrasideki kişilere; kripto paralar üzerinden transferler yaparak, kurumlarımız içindeki bazı önemli kişileri suça bulaştırarak, bu kişileri de acımasızca bataklığa suç ortağı haline getirmiş şekilde batırarak, bu ortaklık sebebiyle de kafese almaları, bu vesileyle; adalete inancı tamamen sarsacak şekilde fahiş kararlar çıkartarak, hak-hukuk gaspıyla zulümlere sebep olarak yargı sistemindeki tuzu kokutmaları bir tarafa; asıl konuya gelecek olursak, kesinlikle olmaması gereken bütün bu işleri yaparken arkalarına aldıkları asıl güç olan; himaye edici bazı güçler olmasa; Kurişiilik sisteminin tüm suçlu üyeleri 2020 yılında yargılanmaya başlanmış şekilde, cezaları müebbet olacak şekilde yargı süreci kesinleşmeye doğru ilerleyecekti.
O kadar açık olan aleni suç ve cürümleri kapatılıyor ki; savcılar soruşturma açmaktan dahi korkar oldu. Çok örnek var. Ama bir tanesini kısaca verelim.
‘BALLI BİTKİ KARIŞIM POŞETLERİ İÇİNDE UYUŞTURUCU SATTIKLARI RESMİ RAPORLARA GİRDİĞİ HALDE SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI ÇIKARTILIYOR’
Amerikan Devletinin FBI teşkilatı tarafından; cemaat şirketlerinden birinin ballı bitkisel karışım poşetleri içinde uyuşturucu sattıkları resmi raporlara dahi girdiği halde, dahası bu konu haberlere, sosyal medyada konu bile olmuşken, ilgili şirket yetkilisinin üstüne birçok hileli durumları da ihbar ederek, savcılığa suç duyurusunda bulunduğu halde, çok ince yargısal operasyonlarla, savcılık yıllarca bekletiyor, haberler kamuoyuna servis edildikten kısa bir süre sonra ise, soruşturmaya yer olmadığı kararı çıkartılıyor. İstanbul Çağlayanda gerçekleşen hadise maalesef ilk değil! Akçeli işlerde en rahat ettikleri yer başta Çağlayan oldu, iki numara da İstanbul Anadolu Kartal Adliyesi oldu. Ama işleri hangi adliyedeyse; hep aynı yöntemler uygulanmaktadır. Antalya, Ankara, Eskişehir, İzmir, Konya, Denizli, Bursa, Sakarya Adliyelerinde de müthiş güçlüler, çok büyük ağları ve para trafikleri maalesef çokça mevcuttur.
Peki, ama bu nasıl olabilir?
Asıl soru bu!
Nasıl oluyor da; Türk Yargı Sistemimiz, Milletimizin hakimleri, savcıları, HSK’mızın, Adalet Bakanlığımızın, Yargıtayımızın bir kısmı, Adliyelerdeki Komisyon Başkanlıkları ve Başsavcılık Makamları, Hakimlerin Yazı İşleri Makamları, Bilirkişiler, Emniyetin bir kısmı, Bürokrasideki nice kişiler; Dünyanın En Büyük Suç ve Terör Örgütü olan Kurişiilik sistemine boyun eğmek zorunda kalıyor?
‘4 ANA GÜÇ ODAĞI VAR, 2’Sİ ANA MUHALEFET PARTİSİ İÇİNDEN’
Bu 2. Bölüm Yazısı; CHP’yi, Türk Yargı Sistemini ve Bürokrasi Kurumlarını Doğrudan İlgilendirmektedir!
Bölüm-2
Bölüm 1’deki yazımın cevabını bu bölümde verecek olursam; Dünyanın En Büyük Suç ve Terör Örgütü olan Kurişiilik sisteminin yargı ve bürokrasi üzerinden yaptığı operasyonları; bu kadar şımarıkça, fütursuzca yapmalarını sağlayan, yıllardır onların güvende olduğu vehmini veren 4 ana güç odağı vardır.
Bunların 2’si ana muhalefet partisi içinden gözüken ama aslında asıl siyasi geçmiş kökleri incelendiği vakit CHP ile tam alakası bulunmayan, CHP içinde ayrı bir yapılanma kurmaya çalıştığını düşündüğüm merkezlerdir. Bu 2 merkez; farklı vilayetlerde görev yapan, büyük sorumlulukları olan niteliktedir.
Güç merkezlerinden birini tanımlayacak olursak; yargıda ve bürokrasi de başlı başına bir güçtür. Ankarada yıllardır dostlar biriktiren biridir. Yargıtayda ve başka üst yargı kurumlarında; aktif görevlerde bulunan çok önemli kişilerle sessiz ama derinden bir sistemli ekip çalışması yapacak kadar çok derin ilişkileri olmasından sebep, hem Kurişiiler için hem de başka meseleler için; iş bitirici bir güçlü sistemi yargıda kendi çıkarları için kurmuştur. HSK, Yargıtay, Bakanlık üzerinde dahi, kendi ekipleri üzerinden nüfuz sahibidir. Bu durumu bilen yargı mensubu sayısı da oldukça fazladır.
‘HAYIR İÇİN VERİLEN PARALARI RÜŞVET OLARAK DAĞITTILAR’
Herkesin amel defteri kendisini bağlar, Kurişiilere destek olunmasaydı eğer, bizi ilgilendirmeyen bir konu olarak kalmaya devam ederdi.
5 sene önceki beyanatlarımdan da görüleceği üzere; biz Süleymanlıların hiçbir; sistemle, ülkeyle, meşreple, cemaatle, renkle, ırkla, partiyle husumeti ve kavgası yoktur, olamaz da.
Yeter ki; bizim işlerimize karışılmasın veya haksızlık yapılmasın!
Bizimle derdi olmayanın, radarımıza girme ihtimali yoktur!
Şunu da itiraf etmek gerekir ki; Kurişiilerin bu güç merkezinden destek almasının tek sebebi; cemaat mensuplarının; kurban kesilsin, talebe okutulsun, hayr için kullanılsın diye verdikleri paraları rüşvet olarak, çok büyük miktarlarla dağıtmalarından sebeptir. Bu güç merkezi Kurişiilere diyor ki; bu rakama olmaz, daha da kesenin ağzını açın diyor…
Kurişiilerin avukat çetesi; kim neyi talep ederse, kabul ediyor, çünkü kendi ceplerinden çıkan tek bir kuruş yok!
Yani, yine asıl suçlu; Kurişiiler!
‘ÖZGÜR ÖZEL’E İHBARDA BULUNUYORUM’
CHP’li gözüken 2. ana akıma gelecek olursak;
Buranın kasti bir suç işleme, yargıyı, bürokrasiyi etkileyeyim diye, ekipler kurayım niyeti başında olmadı aslında…
Bundan sebep; Kurişiiler hemen devreye girerek, bu akımı yoldan çıkartmak ve bu akımın adını kullanmak için, yargıyı, adliyeleri, bürokrasiyi, kurumları etkilemek için oluşturulan ekipler; hatta 1-2 seneye biz geliyoruz, eğer bu kararları çıkartmazsanız, veya uzatmayıp, nadasa bırakmazsanız, geldiğimizde hiçbirinizin gözünüzün yaşına bakmayız diyerek tehditler savurmak için, böylelikle yargıyı ve bürokrasiyi kitlemek için bir tezgah planladılar.
Uzun vadeli bu plan işin, aslen Türk olan, Kanada vatandaşlığı da olan, Amcamın sırdaşı, emanetçisi olan, Amcamın yurtdışındaki tüm işlerini, emanetlerini, varlıklarını, sırlarını bilen bir Muhteremi vesile ettiler.
Çünkü bu Muhterem, 2. Güç merkezinin babası olan Zat ile inşaat şirketinde yıllardır ortaklar, dahası bu merkezin özel kalemi üzerinden, Kanadalı Muhterem ekipler kurarak bu işi organize etti. Kurişiilere operasyon olduğu vakit, Kanadalı Muhteremin de bize gelip, amcamın tüm emanetlerini bize açıklayacağına inancımız tamdır.
5 yıl aynı meclis çatısı altında birlikte çalıştığımız; beyefendiliğine, analitik muhakemesine şahit olduğum, kanun dışı her şeye karşı olduğunu bildiğim, siyaseti; adalet ölçüleriyle yapmak istediğine inandığım, Genel Başkan Sayın Özgür Özel Beyefendinin tüm bu konulardan uzak olduğunu, hiçbir bilgi, ilgi ve alakasının bulunmadığını kesin olarak bildiğim için; hatta Sayın Başkan Beyefendi öğrendiği anda çözümü için müdahale edeceğine tam inandığım için, Sayın Özgür Özel Beyefendiye ve CHP’ye de saygılarımla ihbarda bulunuyorum.
‘BU DÖNEM MİLLETVEKİ OLMAK İSTEMESİNE RAĞMEN ADAY OLAMAYAN BİRİ’
Bu 3. Bölüm Yazısı; Ak Partiyi, Türk Yargı Sistemini ve Bürokrasi Kurumlarını Doğrudan İlgilendirmektedir!
Bölüm-3
Şimdi bizim Ak Partiden gibi gözüken kesime gelecek olursak, bu kişi; CHP’li gibi gözüken, bir önceki bölümde geniş izahta bulunduğum 2. Güç merkezini Kurişiiler için sisteme dahil etmek için katkısı olanlardan biri olan, yine 2. bölümde bahsettiğim Kanadalı Muhteremle de birlikte çalışan biridir. Parti genel merkezimize de, başka muhaliflere de hepsine şahsi oyun kurucu olarak ayrı ayrı oyunlar kurarak; hem Devletimizi, hem Partimizi, hem de Muhalefeti manipüle etmeye çalışan, Adalet Bakanlığımızı da Kurişiiler için rahatsız eden; kumarhane kasası gibi, hep kendi sistemini kazandırmaya çalışan, bu dönem de Mv. olmak istemesine rağmen aday olamayan biridir. Ama gücü yıllardır çok fazladır. Bu kirli hesapları; sadece kendi namına yapan biridir. Yetkili kimseye de asla doğru, tam bilgi vermemiştir.
‘İSPATLANDIĞINDA BAZI BANKALARIN KAPANMASINA YOL AÇACAK BÜYÜK SUÇLAR İŞLEDİ’
Sıradan bir milletvekili hiç olmadı. Perde arkasında hep güçlü olduğu yıllardır hep bilinirdi. Bankalarda ve BDDK’da yaptığı operasyonların muhteviyatını bilecek olan kimse yok, ispatlandığında; bazı bankaların kapanmasına yol açacak kadar büyük suçları; Kurişiilerin ve Ali Erhan Kurişin kayınpederi için yapan kişidir. Çünkü; kayınpederle yakın bir dost olmasının yanı sıra; Sakarya’da ortak büyük inşaat projeleri mevcuttur. Kendi Kurişiilerle arayı kesmek istese dahi; o kadar girift ticaretler oldu ki, şimdi çıkmak istese dahi durum açmazda.
Eski dönemlerde BDDK Başkanı olan kişinin özel kaleminin bizim cemaatten olduğunu, bu özel kalemin de şu anda bir kurumda genel müdür yardımcısı olduğunu, BDDK da özel kalem iken, bu kişinin de bankalar ve BDDK operasyonlarında büyük emeği olduğunu unutmamak lazım tabi ki…
Kurişiinin, muhtemel kaçma durumunda; acil eylem planını uygulayıp, çeşitli kurumlardaki yıllar önceden ayarlamış oldukları bürokratları harekete geçirip, Kurişiinin ülkeden kolaylıkla kaçmasını sağlamakla görevli yegane kişiydi.
Konu eski yıllara kadar uzanıyor…
‘AMCAMDAN İSTENEN BAZI SİYASİ TALEPLER VARDI’
Amcam; Ali Kurişiinin evlenmesine rıza asla göstermedi, açıkça istemediğini halama da, Ali erhana da, misafirhanede birçok kişinin şahitliğinde de söyledi. Köşkte; Ali Erhanın hanımı da yemeğe de geldiğinde, amcam nasıl olur, bana namahrem diyerek kovduğu, artık beraber yemek olayını iptal ettiği, kademeli olarak halamı da köşkten attırdığı doğrudur.
Dahası amcam; yakın arkadaşlarına da, Kurişiilerin amcamın ölmesini beklediklerini, amcama ait ne varsa her şeyin üstüne konma niyetinde olduklarını paylaşması da maalesef doğrudur. Ama bu bir süreçti, amcamın Kurişiilere mesafe koyarak, aleyhte tavır alması, bu günden yarına olan bir hadise değildi.
Daha önceki yazılarımda uzunca izah verdiğim gibi, halamın eniştemle evliliği nasıl 1980 darbesinin projesiyse, Ali Erhan Kurişiinin de evliliği tam bir proje olduğu için, amcam gittikçe soğumaya başlamıştı.
Amcam gittiği bazı önemli görüşmelere; Ali Erhan Kurişiiyi şöförü olarak götürdüğü doğrudur. Ama asla hiçbir masaya, toplantıya oturtmadı, hiçbir siyasi görüşmeye göndermedi. Amcam yukarıda toplantıdayken, Ali Erhan Kurişii müştemilat kısmında; çaycılar, çorbacılar ve ayak takımıyla otururdu. Amcamdan istenen bazı siyasi talepler vardı. Amcam oyalama ve denge kurma taktiği uyguluyordu. Kemal BeyAğabeyin kendisi de, Çetin Doğanın ifadesine göre kurt siyasetçiydi.
Ali Erhan ise; evlilik sonrası gelen sufle akıllarla, kayınpederi ve kayınpederin ortağı bu 3. akım etkisiyle, amcam aleyhine 2’li oyun kurmalar, her talebe tamam deme mesajlarını iletmeler böyle başladı. Amcam da bunu fark edip, önce Ali Erhan; bu işi kaldıramadı, şımardı diyerek geri çekmeye, her adımını takip ettirmeye, hiçbir konuya müdahil ettirmemeye, en son yılı da mobbing uygulatmaya kadar süreci götürdü.
4. Güç merkezi içinde; S.S teşkilatı yazılarım yol gösterici olacaktır.
Hem 3. akım, Hem de 4. akım detaylarını parti ve devlet büyüklerimle paylaştığımı ifade ederek, saygılarımla kamuoyuyla paylaşıyorum.”
NOT: Fatih Süleyman Denizolgun’un paylaşımındaki yazım hataları kendisine aittir.