1. Haberler
  2. Analiz
  3. Büyük Taarruz Yazı Dizisi-32: Trikopis

Büyük Taarruz Yazı Dizisi-32: Trikopis

featured

Osman Kutlu yazdı…

01 Eylül günü akşam 18:00 sıralarında düşman Uşak’ı direniş göstermeden ama yakıp yıkarak boşaltır. Franco, Trikopis ve yanındaki birliklerden umudunu tamamen kesmiş ve daha fazla hırpalanmadan bir an önce daha geride toparlanabilmek için hızla çekilmeye başlamıştır. Bu arada Yunan Hükümeti Hacıanesti’yi azletmiş ve yerine Trikopis’i Ordu Komutanı olarak atamıştır. (Bu yazı dizimizin başlarında Büyük Taarruzun Dünya Savaş Tarihinin en büyük İstihbarat Zaferi olduğunu anlatmıştık. Görüldüğü gibi Yunan Genelkurmayı daha savaşın gidişatından bile habersiz, esir olan komutanı Ordu Komutanı yapıyor)

02 Eylül akşamı Trikopis teslim olurken Atatürk de Uşak’a gelmiştir. Trikopis, ertesi gün, günümüzde Atatürk Müzesi olan, Uşaklı Kaftancı ailesi tarafından 1910 yılında yaptırılan binanın ikinci katında, kılıcını teslim etmek üzere Başkomutan’a arz edilir. Trikopis kılıcını teslim etmek üzere geldiğinde yanında General Diyenis ve mahiyeti de vardır. Kılıcı teslim etmek, askerlikte bir gelenektir. Onurlu askerler arasında onur ve gururuna halel getirmeden kılıç teslimi yapılır. Teslim olmanın askerce şekli böyledir.

Trikopis, kılıcı teslim edeceği kişinin Mustafa Kemal olduğunu o sırada öğrenir. Hepsinin gözleri hayretle açılır. Karşılarında Türk Ordusunun Başkomutanı vardır. Öyle sırmalar, atlar, arabalar, korumalar, şatafatlı kıyafetler içinde değil, orta düzey bir birlik komutanı sadeliğindedir. Hem de savaşın en ön cephesinde. Trikopis başını yavaşça öne eğer ve “Bizim savaşı neden kaybettiğimizi şimdi daha iyi anladım” der. Atatürk kendisini teselli ederek en iyi şekilde ağırlanacaklarını söyler ve Ordu Komutanı olarak atandığı müjdesini verir. Herkes gülümser. (Trikopis ve Atatürk birbirlerini tanımıyorlar ama Ahmet Çavuş Trikopis’i tanıyor.)

Savaşın bitiminde Yunanistan’da ihtilal olur. Anadolu’yu işgal etme kararı, İngiliz emellerine hizmet etmek üzere Yunan gençlerinin feda edilmesine sebep olan bir ihanet olarak görülür. Kral ülkeden kovulur. Bu ihanete göz yumdukları gerekçesiyle, ülkeye dönen veya dönemeyip esir olan bütün generaller yargılanır ve idama mahkûm edilir. Hacıanesti de özellikle halkın gözü önünde kurşuna dizilerek idam edilir.

Trikopis’in esareti yaklaşık bir yıl sürmüştür. Esir alınan düşman askerlerinden inşaat taburları kurularak, yakılıp yıkılan yerlerin yeniden inşası sırasında amele olarak kullanılmışlardır. Ancak hiç birisine en ufak bir kötü davranışta bulunulmamış, misafir gibi değil muhakkak ama esir gibi de muamele görmemişlerdir. Bu tutum ve davranışlar karşısında Trikopis’te büyük bir Türk ve özellikle Atatürk hayranlığı oluşmuştur.

Atatürk zaman zaman Trikopis’le bir araya gelerek sohbetler yapmıştır. Çünkü Atatürk Trikopis’i şahsen değil ama askerî kabiliyeti konusunda çok iyi tanımaktadır. Büyük Taarruza hazırlık sırasında düşmanını çok iyi araştırıp öğrenmek en önemli özelliklerinden biridir. Trikopis’in iyi bir asker ve komutan olduğunu bilmektedir. İyi bir askere düşmanı da olsa saygı duymuştur her zaman. Düşmanına bile saygı duyan bir kurtarıcıya, yüz yıl sonra Başkomutanı olduğu ordunun sümük yalayıcı teğmenleri tarafından saygı duyulmuyor ve onları ikaz eden vatanseverler ihraç edilmeye çalışılıyor. İşte şeyh sümüğü yalamanın yan etkilerinden biri de budur, karakter zaafiyeti yaratır. Ancak hepsinde daha acı olan, orduda başkomutanlık seviyesine yükselmiş olanların vatansever teğmenleri değil de şeyh eteği öpen teğmenleri korumaya çalışmasıdır.

Yunanistan’da generaller mahkemede idamla yargılanırken Atatürk Trikopis hakkında mahkeme heyetine bir mektup yazar. Mektubunda Trikopis’ten saygıyla bahseder. Taarruz kadar geri çekilmenin de öneminden bahseder ve Trikopis’in doğru hamlelerle onbinlerce Yunan evladını imha edilmekten kurtardığını anlatır. İyi bir asker ve komutan olduğunu, hamasetle yanlış karar verilmesi durumunda Yunanistan’ın başarılı ve has bir evladını kaybedeceğini söyler.

Trikopis, idam edilmeyen tek generaldir.

Trikopis, ülkesine döndükten sonra, ölünceye kadar her yıl 29 Ekim ve 10 Kasımlarda mutlaka Türk Elçiliğine gitmiş ve Atatürk’ün portresi önünde ona saygısını selam vererek göstermiştir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!