1. Haberler
  2. Analiz
  3. ‘Cassius Marcellus Clay’ savaşmayı nakavt eden adam

‘Cassius Marcellus Clay’ savaşmayı nakavt eden adam

featured

Serkan Arslan yazdı…

Sürüden ayrılmak yürek ister.

Eğitimli olmak yürek ister.

Farklı olmanın, yanlış olmadığını haykırmak yürek ister.

Bilgili olmak ve doğru durmak yürek ister.

Kalabalık içinde ben varım demek yürek ister.

Başkasının mağduriyetine bu yanlıştır demek yürek ister.

Dünya yazı tarihi itibariyle sadece 250 yıl savaşsız kalmış. Binlerce yıldır savaşmanın verdiği hiç mi yorgunluk olmadı? Hayır.

Nedeni çok basit. Çünkü canlılığın ortaya çıktığı milyonlarca yıl önceden süregelen bu üstünlük çabası hiç bitmeyecek. Omurgalılar ile sürüngenler arasında ki üstünlük çabası mutasyona uğrasada fıtratı hala varlığını sürdürüyor. Sadece düşman olduğu için değil, gelişimini sürdürebilmek için erkin buna her zaman ihtiyacı olacaktır.

Ama bu sürüngenler içinde omurgalı ve onurlu bir yaşamı sürdüren insanlar vardır. Var olmaya da devam edecektir.

Düşman değil öteki olmak; savaş kazanmak amacıyla yapılmaz, aksine savaşın sürekli olması istenir. Toplumdaki hiyerarşinin sürmesi ancak yoksulluk ve cehalet temeli üzerinde sağlanabilir. Savaş başlatma çabası her zaman için, asıl olarak, toplumu açlığın eşiğinde tutmak için planlanır. Savaş, egemen grup tarafından kendi vatandaşlarına karşı yürütülür ve bu savaşın amacı zafer kazanmak değildir. Aksine toplumun mevcut yapısını sağlam tutmaktır. George Orwell.

Onurlu insanların kendi yolları vardır. Kendine ait yöntemleri ile insanlığa umut olurlar. Kitleleri peşinden böyle sürüklerler. Hiç denenmemiş yöntemleri ile bu dünyaya ışık tutanlar, güneşi en karanlık zamanlarda bile ufukta yüceltirler. Bugün size Savaşa taraf değil karşı olan Ali’nin efsanesini anlatacağım. Doğum adı Cassius Marcellus Clay, beyaz insanlar arasında yaşayıp, bende varım diyerek dünya şampiyonu oldu. Bir siyah tenlinin şampiyonluğunu dünya yeni yeni hazmetmek başlamışken hiç beklenmedik bir olaya daha imza attı. Şampiyon olduktan tam iki gün sonra

İslamiyet’i seçtiğini duyurup Muhammed Ali ismini aldı ve üst üste 9 maça çıktı. Hepsini nakavt yaparak kazandı.

Hayatı boyunca 61 maça çıktı ve sadece 5 kez mağlup oldu. Ama Onu unutulmaz ve efsane yapan Vietnam halkının köşesinde salladığı yumruklarla ABD’yi nakavt etmesiydi. ABD onu askere alınması için davet ettiğinde bunu reddetti. Onu gösterişli bir şampiyonluğa taşıyacak ve ABD kahramanı olarak vitrine koyacak bu senaryoyu reddetti. Önünde duran gelecekte 5 yıl hapis ve binlerce dolarlık para cezasının yanında birde bütün unvanları geri alınacaktı. Zenci bir boksör adını o zamana kadar hiç duymadığı bir ülkenin insanları için bütün sosyal kimliğinden vazgeçerek tam anlamıyla insanlığa adanmış bir yola çıktı.

Bu durum insanlığın kötülüğe karşı en büyük boks müsabakasıydı. Belki önüne koyulan muhteşem serveti kabul etmesi gerekirdi ama Kelebek adam insanlığa olan inancını tercih etti. 1970 yılında Amerikan halkının neredeyse yarısı bu savaşın durması için sokaklara dökülüp eylemler yaparken Muhammed Ali sokaklarda, üniversitelerde, meydanlarda “Savaşa hayır” konuşmaları yapıyordu. Ali, savaşta bir taraf seçmek yerine savaşın tarafları kim olursa olsun karşısında duruyordu. Savaşın karşısında duran siyah mavi bir kelebek olarak kanat çırpıyordu. Zaman onu galip çıkardı. ABD Vietnam’dan mağlup ayrıldı. 32 yaşına geldiğinde boks için orta yasta olmasına rağmen unvanını geri almak için yeni şampiyon George Foreman ile savaşmayı seçti ve yeniden kazandı.

Artık Kelebek ari gibi sokmayı da başarmıştı. Tam 7 yıl daha dönüşmeye devam etti. Sağlığına önemli ölçüde zarar vermesine rağmen inanmaya devam etti. Bugün dünyanın en büyük sorunu olan ikna edilmiş taraflar yerine kendine inanan insanların sayısının meşhur olunacak kadar az olmasıdır. Savaşa hayır demek yerine güçlünün yanında olmaya ikna edilmiş kitleler, mağlup olunca kendi çıkarına olacağı için güçlü olanın yanında yer almaya ikna edilmiş kitleler var. Ama Savaşa hayır diyenlerin sayısı yok denecek kadar az. Muhammed Ali 1996 yılında Parkinson hastalığına rağmen olimpiyat meselesini yakmasıyla insanlığa olan inancını zafere ulaştırmıştı. Zafer ona inananlarındır sanki onun için söylenmişti.

Bugün dünyada savaş hala sürmekte ve neden diye sormuyorum. Çünkü inanç zor yoldur ve ikna edilmiş insanların çıkarları daha kuvvetle istenmektedir. Simdi bir düşünün her şeyi olan bir adam neden hiç bilmediği bir savaş için bir hiç olmayı seçer. Ve siz neyi seçiyorsunuz?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!