Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, her pazar kaleme aldığı yazılarında bir kez daha yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı.
‘2023 ruhuna sahip bir anayasa’dan bahseden Uçum, “Yeni anayasanın ruhu ne 1921 ne 1924’tür” ifadelerini kullandı.Uçum ayrıca “Yeni anayasanın Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı, Devletin Dili yani resmi dil Türkçe üzerinden tartışma açarak Türkiye’yi bölme hedefli emperyalist projelere karşı mevcut güvenceleri koruyacağı ve güçlendireceği de kesindir.” iddiasında bulundu.
Tüm bu metinlerin anayasacılık tarihimizde olumlu yanlarının yanı sıra özellikle batıcılıktan etkilenen ve darbecilikten kaynaklanan olumsuz yönleriyle önemli yerleri vardır. Yani tarihsel olarak anayasal müktesebatımız her yönüyle güçlüdür. Ancak Cumhuriyet’in yüzüncü yılı tamamlanmışken ülkemizin layık olduğu sivil, demokratik, özgürlükçü, kapsayıcı yeni anayasanın temel referanslarının ve ruhunun, devamlılığı sağlayan kurucu ilkeler hariç, bu anayasal birikimimizden çıkmayacağının da altını çizmek gerekir.
Savaş koşullarında kabul edilen veya tek parti düzenine çerçeve oluşturan anayasalardan kurucu ilkeleri korumak dışında yeni anayasa için belirleyici seviyede esin almak hem mümkün değildir hem de uygun değildir. Tarihsel birikimden faydalanmak önemlidir. Fakat bu birikimin günümüze taşınan kazanımlarını ve kurucu ilkelerini korumak, eksikleri ve hatalarından ise ders almak yaklaşımı doğru olandır.
Yüzyılı aşan milli bağımsızlık mücadelemizin ve anayasal birikimimizin kazanımları; Cumhuriyet, Üniter Yapı, Laiklik, Hukuk Devleti, Demokrasi ve Başkanlık Sistemidir. Yeni anayasa da elbette bu kurucu ilkeler ile kazanımları esas almalı ve güçlendirmelidir. Kurucu ilkelerimiz ve kazanımlarımız milletin birliğini sağlamış, halkımızın gücünü artırmıştır. Milli egemenlik ilkesi devletimizin şeklini cumhuriyet olarak belirlemiştir. Merkez-yerel yönetim birliği devletimizin yapısını üniter yapı olarak tayin etmiştir. Milli egemenliğin eksiksiz olarak halk iradesiyle kullanılması güvence altına alınmıştır. Halkımızın oy gücü artırılarak demokrasimiz güçlendirilmiştir. Sistemsel esaslar toplumsal meşruiyet ilkesine bağlanarak demokrasimizin en yüksek kapsayıcılığa ulaşmasının imkanları oluşturulmuştur.
Yeni anayasanın bu bakış açısıyla ele alındığında; – tüm kurucu ilkelerimizi ve kazanımlarımızı koruyacak, – sistemsel uyumu ve iç tutarlılığı sağlayacak, – çağa uygun hak ve özgürlükler düzeniyle yeni kazanımlar getirecek bir içeriğe sahip olması beklenir, öyle olacağına da şüphe yoktur. Ayrıca yeni anayasanın Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı, Devletin Dili yani resmi dil Türkçe üzerinden tartışma açarak Türkiye’yi bölme hedefli emperyalist projelere karşı mevcut güvenceleri koruyacağı ve güçlendireceği de kesindir. Sonuç olarak yeni anayasanın ruhu ne 1921 ne 1924’tür. Yeni anayasa 2023 ruhuna sahip olmalıdır ve Cumhuriyetimizin yüzüncü yılının timsali olarak görülmelidir. 2053 ve 2071 vizyonlarımıza uygun olarak geleceği de kucaklayan bir felsefeyle hazırlanmalıdır.”
TC’nin ilk anayasası 1924dür.
Osmanlı imp. dağılmış onun anayasaları da işe karıştırılamaz.
Akp anayasa yapamaz.
Sizler mevcut anayasaya uyun.
Örnek,
AYM kararına göre Can Atalay’ı bırakın.
Anayasaya göre rte CB adayı olamaz.
Hemen seçim ile akp iktidarından kurtulmaliyiz.
Efendi köle düzeni kurdular.
Yeni anayasa ihtiyacı neden kaynaklanıyormuş? Mevcut anayasal hakların özgürce kullanımını olanaklı kılan hukukun egemen olduğu demokratik ortam, vatandaşın beklentilerinin gerisinde mi kalıyormuş? 2023 ruhu, devamında tarihlenen vizyonlar neymiş?