1. Haberler
  2. Analiz
  3. Devlet pazarlık yapmaz

Devlet pazarlık yapmaz

featured

İsmet Hergünşen yazdı

Anlaşılan o ki; iki sene kalmasına rağmen seçim iklimine sokulan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı kutlamalarına oldukça sancılı gireceğiz.

Siyaset kanadından, mevcut anayasanın çizdiği hukuki kurallar dışına taşırılan açıklamalar kargaşa ve karmaşaya yol açabilecek niteliktedir.

İnanç ve etnik kimlik üzerinden politika yapanların, ülkemiz üzerinde yarattığı travma ve verdiği hasarlar ortadayken, bu ısrar niye? diye sormak, her Türk yurttaşının asli sorumluluklarından olmalıdır.

Peki ya, bu tarzda politika yapanlar!..

Günümüzde ne hatırlayan, ne arayan var ne de soran. Hepsinin şu anki yerleri kimsesizler mezarlığında, sessizler alemindedir.

Bir ülkede, inançlar üzerinden politika yapmak ne kadar tehlikeli ve kabul edilemezse, etnik sömürücülük yapmak ondan ötesi vahim bir durumdur.

Son olarakta; “Atatürk’e TBMM tarafından Gazilik ve Mareşallik ünvanının verildiği” ve “Gaziler Günü” olarak kutlanan 19 Eylül’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri ile deniz hak ve menfaatlerine gölge düşürecek açıklamalar…

Ülkenin kuruluşuna dayanan bir partinin temsilcilerinin, kurucusunun “ilke ve devrimleri” ile “tam bağımsızlık” düşüncesini dışlayacak şekilde söylemlerde bulunması oldukça düşündürücüdür.

Anayasamızın “Türkiye Devleti, devleti ve ulusuyla bölünmez bir bütündür” ve bu kural “değiştirilemez ve değiştirilmesi önerilmez” amir hükümleri varken, “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihiyacımız var” gibi söylemlerde bulunmak, ortam ve durumun doğru analiz edilmediğinin bir göstergesidir.

Eskinin bazı başbakanları da vermiş olduğu demeçlerde Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” noktasında benzer söylemlerde bulunmuşlardı.

Niye Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas, İzmir, İstanbul, Ankara değil de, Diyarbakır.

“Oslo Görüşmeleri ve Açılım Süreci” dahil girişimlerden, bir sonuç elde edilmesi de mümkün olmamıştır.

İktidar sahiplerinin hegonomik güçlerle işbirliği yapmaları sonucunda kendi ülkelerinde yarattıkları insanlık dramları ortadayken, hangi etnik kimlik ve hangi mezhepten olursa olsun bu ülkelerden kaçanların sığındığı tek ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.

Kaldı ki; bu ve buna benzer sorunlar hangi ülkede yok ki?

İtalya, Fransa, İspanya, Almanya, Belçika, İrlanda ve daha nice ülkeler.

Çözüm söz konusu olmasa bile, gelir adaletsizliklerini ortadan kaldırarak evrensel değerler silsilesinde yarattıkları yaşanılabilir alanlarında, sorunlar ya buharlaştırılmış ya da zamanın akışına bırakılmıştır.

Hem de kendi insanlarının icraatları ve ürettikleriyle…

Bir de ne amaca hizmet ettiği belli olmayan, “Mavi Vatan diye bu 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratır” söylemi.

Bak hele sen!…

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’nün geçmişte başkanlığını da yapmış eski bir sefirin, Yunan ve Rum tezlerini her fırsatta destekleyen Avrupa Birliği söylemlerine benzer bir söylemde bulunması, tam tabiriyle zihinleri yakacak tarzdadır.

Bin yıllar boyudur; askeri, siyasi ve ekonomik açılardan büyük önem taşımış, dünyanın paylaşamadığı ve de arzuladığı bölgeye yönelik bu ve benzeri açıklamaların, ilgili ülkeler nezdinde memnuniyet yarattığı gerçeğini de görmezden gelemeyiz.

Toplam yüzölçümü 462 bin kilometrekare olan Mavi Vatan’ın meşruiyeti uluslararası hukuka, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne, Uluslararası Adalet Divanı’nın hakça ilkeleri esas alan içtihatlarına dayanmaktadır.

Birleşmiş Milletler’e deklere edilmiş Mavi Vatan, Türkiye’nin devletler hukuku tarafından tanınan, üzerinde egemenlik yetkisini tam veya kısmi biçimde kullanabileceği deniz yetki alanlarıdır.

Türkiye’nin bu alanlara sahip çıkması ve haklarını koruması devlet olmanın gereğidir.

Yeni Anayasa çalışmalarının yapıldığı bir süreçten geçildiği bu günlerde, siyasetten gelen açıklamalara bakınca, “bu işte bir dümen mi var” ya da “dar alanda kısa paslaşmalar yapılarak” Türkiye Cumhuriyeti yeni bir döneme mi sokulmak isteniyor? sorusu da hani akla düşmüyor değil.

Son sözse; “Bulunduğu coğrafyayı değerlendiremeyenlerin akıbeti, Osmanlı Devleti’nin yok oluşu ve arta kalanların halihazır durumudur…”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 24 Eylül 2021, 15:35

    içinde yaşadığımız yurdun devletin her bir değerine saldırıp hakaret edenlere en sert şekilde yanıt verilmesi gereklidir ve zorunludur düşüncesindeyim. Sizin de bu yazınızla bu yanıtı vermiş olduğunuzu görüyorum. Bu tür yazıların YANITLARIN KARŞILIKLARIN artması ve yayılması gerekir. kendi adıma ben bu yazıları paylaşıyorum, diğer okurlara da paylaşmalarını tavsiye ediyorum. VeryansınTV okuru olarak Teşekkür ederim.

    Cevapla
  2. 24 Eylül 2021, 21:07

    Mavi vatan ATATÜRK projesidir karşisinda olanlar Türk milletinin menfaatlerini ve bu vatanı benimseyememiş ve anlayamamış şahsiyetlerdir tarihin kötü sayfalarinda yerlerini alacaklardiŕ ve malesef çok üzücü olan içimizi acıtan da Atatürk ‘ün kurucusu oldugu partide olan politikacılar bu durumu dillendiriyor of of ki of. Saygılar komutanım

    Cevapla
  3. 24 Eylül 2021, 22:49

    Mavi vatan ile ilgili anlamsiz soylem Unal Cevikoz’un kendisine aittir ve partiyi baglamaz. Bu soylem kabul gormedi zaten
    HDP ile gorusme Kürt sorunu uzerinden olacaksa bu yanlis bir yaklasim olur. Ancak bolgenin ve kürt vatandaslarinin henuz cozume kavusmamis veya ulkenin butunlugu konusundaki farkli algilari cozume kavusturmak maksadiyla yapilacak gorusmelere karsi olmak da bana pek de anlamli gelmiyor.
    Hicbir CHP uyesi veya oy veren vatandas PKK yanlisi degildir. Yapilacak gorusmelerde PKK ve/ veya Imrali”nin hesaba katilmasi mumkun degildir. Bunu CHP’ye oy veren hicbir vatndas kabul etmez, edemez.
    Bu bakimdan bekleyip gorelim ve AKP ‘nin ekmegine yag surmeyelim.
    20 yildir neden kazanamiyor CHP sorusuna en iyi cevabi sizler veriyorsunuz zaten. Kendi kendinizi elestirerek . Acimasizcs.
    Karsi taraf ise kosulsuz savunur liderini .
    Acele etmeyelim. Firsat taniyalim
    Bizlerle gorusmediniz, bizi dısladiniz imkani vermeyelim HDP’ye.

    Cevapla
  4. Sen hala chp yi chp mi saniyorsun. Neyin manupulasyonu bu.Bir daha asla CHP ye oy vermeyiz. Apacik boluculuk ve terorist destekleyiciligi yapiyorlar. Adeta secmenleriyle allay ediyorlar. Zaten iktidar olma gibi bir amaclari da yok. Var diyen kendini kandirir. 20 yil yahu. Ayni adam parti baskani. Bu mu Demokrat. Hala inanan var mi chp nin samimi olduklarina…

    Cevapla
  5. “Mavi vatan ile ilgili anlamsiz soylem Unal’ın kendisine aittir ve partiyi baglamaz.” demişsin Peki parti neden ülke savunması için bu kadar önemli bir konuda senin deyiminle
    “anlamsız” söylemde bulunmasına karşı çıkmaz tepki göstermez. “bolgenin ve henuz cozume kavusmamis” dediğiniz cümlede ya siz bu ülkede yaşamıyorsunuz ya da amacınız farklı, bu gün hangi bölgemizde refah ekonomik gelişmişlik var! bu kadar mı gerçeklikten kopuk olunur.
    Sanki ülkede her yer danimarka hollanda isviçre gibi kalkınmış bir bu bölgemiz de sorun var! “bekleyip gorelim” derken? bir yirmi yıl daha mı, neyi göreceğiz Ekmek için bilmem ne diye başlayan milletin aklıyla alay edercesine yapılan garip tuhaf propogandaları mı.
    “Kendi kendinizi elestirerek” denmiş eleştiri değil bıktık bıktık chp seçmeni olarak bıktık! düpedüz alay ediliyor! “Karşı taraf” denmiş, Hayırdır bu güne kadar muhalefettekilerden hep iktidara kutuplaştırma yapıyor deniyordu. muhalefet düşüncesinde olan birinden gelen bu söz
    kutuplaştırma olmuyor mu, karşı taraf denen vatandaşlar bu ülkenin vatandaşı değil mi. İçinde yaşadığımız ülkenin cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün her fırsatta vurguladığı Türk Milleti, Türk, Türkler gibi tanımları yıpratan ve kullanmayanlara mı oy vereceğiz.
    Büyük Nutuk’un sonunda Gençliğe Hitabesindeki konuşmasında ve her fırsatta haykırdığı “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözüne reaksiyon gösterenlere mi oy vereceğiz.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!