1. Haberler
  2. Gündem
  3. Menajer Ayşe Barım tutuklandı… İfadesi ortaya çıktı

Menajer Ayşe Barım tutuklandı… İfadesi ortaya çıktı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen "Gezi Parkı eylemleri" soruşturmasında gözaltına alınan menajer Ayşe Barım "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" iddiasıyla tutuklandı. Savcılığın hazırladığı sevk yazısında Ayşe Barım için kullanılan 'etki ajanlığı' suçlaması dikkat çekti. Öte yandan, Barım'ın savcılık ifadesi de ortaya çıktı.

featured

Gezi Parkı soruşturması kapsamında gözaltına alınan bazı sanatçı ve oyuncuların menajerliğini yapan Ayşe Barım, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Taksim’deki Gezi Parkı odaklı olaylara iştirak ettiğine ilişkin yazılı ve görsel medyada çıkan iddialara ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ayşe Barım’ın nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki işlemleri tamamlandı.

Hakimlik, Barım’ın üzerine atılı suçtan tutuklanmasına karar verdi.

İlişkili Haber
thumbnail
Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’na ‘yalan tanıklık’ soruşturması
Haberi görüntüle

SAVCILIĞIN SEVK YAZISI

Savcılığın Barım hakkındaki tutuklamaya sevk yazısında dikkat çekici iddialar yer aldı.

T24’ün aktardığı yazıda, Gezi Parkı olaylarının 27 Mayıs 2013 tarihinde başlayan olayların 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde yaşananları hatırlattığı, Taksim Gezi Parkı düzenlemesi ve Topçu Kışlasının ihyası çalışmaları bahane edilerek kalkışma planlandığı ve halkın oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükümetin devrilmek istendiği öne sürüldü. Bu süreçte Twitter üzerinde açılan hashtag’lerle Gezi Parkı’nın direniş-ayaklanma gibi çağrılarla simgeleştirildiği ileri sürülen yazıda, “Günümüzde meydana gelen bu olayları ve terörün yeniden tırmandırılması da değerlendirdiğinde, yapılan bu eylemlerin hiçbirinin tesadüfi olmadığı ve dış destekli, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne diz çöktürme operasyonu olduğu çok açık ve net olarak gözükmekte olduğu” ifade edildi.

‘ALABORA OLAYLARIN BÜYÜMESİNİ SAĞLADI’

Yugoslavya’daki Turuncu Devrim ile Mısır ve Tunus’taki Arap Baharı’nın da sosyal medyadan örgütlendiği anlatılan yazıda, Ayşe Barım’ın ID şirketine bağlı sanatçıların da #occupygezi hashtag çalışmasına dahil olarak sosyal medya üzerinden paylaşım yaptıklarına değinildi. Yazıda, “Gezi davasında hüküm giyen Anadolu Kültür Vakfı yöneticisi iş insanı Osman Kavala ve Çiğdem Mater’in hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan hükümlü oldukları, firari durumdaki Mehmet Ali Alabora’nın ise eylemlerde aktif rol alarak özellikle sosyal medya üzerinden ve park içerisinde yaptığı açıklamalarla olayların büyümesini ve canlı tutulmasını sağladığı” iddia edildi.

‘ALABORA İLE SADECE GEZİ OLAYLARI SIRASINDA GÖRÜŞTÜ’

Barım hakkında da Gezi Parkı olaylarına iştirak ettiğine dair haberler üzerine soruşturmaya başlandığı kaydedilen yazıda, şüphelinin Alabora ile gezi olayları kapsamında bir bildirinin yayınlanıp yayınlanmaması konusunda fikir alışverişinde bulunduklarına dair 2 adet görüşme kaydının bulunduğu, tape içerikleri incelendiğinde sanatçılara ilişkin Gezi parkında etkin rol alan firari sanık Alabora’nın, şüpheli Barım ile bir bildiri yayınlanması konusunda görüşmelerin yapıldığının anlaşıldığına yer verildi. Barım’ın HTS kayıtlarına ilişkin analiz çalışmalarında, (Gezi olayları sürecinde) Çiğdem Mater ile 14, Alabora ile 3 kez görüştüğüne değinilen yazıda, Barım’ın Alabora ile gerçekleştirdiği görüşme tarih aralıklarının sadece gezi parkı olaylarının yaşandığı dönemlerde olduğu iddia edildi.

‘EYLEMLERİN KİTLESELLİĞİNİ ARTIRMA ÇABASI’

Yazıda, aynı süreçte Barım’ın Bergüzar Korel ile 7 kez, Ceyda Düvenci ile 4 kez, Dolunay Soysert ile 10 kez, Halit Ergenç ile 12 kez, Hümeyra Akbay ile 5 kez, Mehmet Günsür ile 1 kez, Nehir Erdoğan ile 2 kez, Selma Ergeç ile 8 kez, Nejat İşler ile 2 kez, Rıza Kocağolu ile de 1 kez telefon görüşmesi bulunduğu ifade edilerek, “şüphelinin kendisinin de kendi şirketine bağlı sanatçılarla Gezi olaylarına fiilen katılarak eylemlerin kitleselliğini arttırma çabası içerisinde olduğunun açık kaynak çalışmalarında tespit edildiği” iddia edildi.

‘ETKİ AJANLIĞI’ SUÇLAMASI

Barım’a ait şirkete bağlı oyuncuların “2021’de Türkiye’de gerçekleşen orman yangını ve deprem felaketlerinin ardından Türkiye’yi uluslararası arenada yetersiz göstermek amacıyla başlatılan #HelpTurkey kampanyasına eş zamanlı olarak katıldıkları” öne sürülen yazıda, iki kez TBMM gündemine getirilerek yasalaştırılmasından vazgeçilen “etki ajanlığı” suçlaması da yöneltildi. Yazıda buna ilişkin olarak, “şüphelinin şirket faaliyetlerinin yöneldiği etki ajanlığı amacı itibariyle ve kastını ortaya koyması açısından dikkate değer olduğu” ifadeleri kullanıldı.

‘HÜKÜMETİ DEVİRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNA YARDIM’ SUÇLAMASI

Barım’ın, Gezi davası ana faillerinden olan firari sanık Alabora ve Mater ile doğrudan irtibatlı olduğu vurgulanarak, “kendisinin irade gösteren, danışılan ve onayı alınan kişi olarak tespit edildiği, bu şekilde olayları planlayan, örgütleyen ve yönlendiren, iradesi sorularak bu yönde kendisinin karar bildirerek yön verici ve belirleyici olduğu açıkça anlaşıldığı, kendi şirketine bağlı toplumda tanınan oyuncuları eylemlere yönlendirerek oyuncuların toplumda tanınırlığını ve etki gücünü de kullanarak daha fazla kitleselleşmesini amaçladığı ve bunda da kısmen başarılı olduğu” öne sürüldü. Yazıda, şüpheli Barım’ın, hükümlüler Osman Kavala ve Mater ile firari Alabora’nın birinci derecede planlayıcılarından olduğu ve meşru hükumeti ortadan kaldırma elverişliliğine haiz olaylara “yardım eden konumunda iştirak ettiği” iddia edilerek, “kuvvetli suç şüphesi, dinlenilmesi gereken tanıklar ve değerlendirilmesi gereken dijital verilerin bulunması” nedeniyle tutuklanması istendi.

İFADESİ ORTAYA ÇIKTI: ‘KİMSE BENDEN DESTEK OLMAM İÇİN TALEPTE BULUNMADI’

Tutuklanan Ayşe Barım’ın savcılık ifadesi de ortaya çıktı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, ID Danışmanlık şirketinin sahibi Ayşe Barım, savcılıktaki ifadesinde Gezi Parkı eylemlerinin başları olan 2013 Mayıs ayı içerisinde kendisini bu konuyla ilgili kimsenin aramadığını, kimsenin kendisinden birliktelik kurma adına finans ya da ismiyle destek olması adına herhangi bir ricada veya talepte bulunmadığını kaydederek, “Gezi Parkı’nın ilk başladığı ve benim ilk gittiğim dönemde hatırladığım kadarıyla Muhteşem Yüzyıl isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Ben tam hatırlayamamakla birlikte onlardan birisinin arayarak setten çıkarak gezi parkına gideceğini ‘Çocuklar ne yapıyor diye bakmak istiyoruz’ dediler. Ben de ‘hemen geliyorum’ dedim. Ben bireysel olarak kendim gittim. Oyunculara eşlik etmek üzere buluştum. Gezi Parkı’na hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir, başkaca gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçıların şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim ve birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. İkinci kez gittiğimde de sanatçılarla beraberdim diye hatırlıyorum” dedi.

‘HİÇBİR ZAMAN MEYDANA ÇIKIP BEYANAT VERMEDİM’

Gezi eylemlerinde gaz dahi yemediğini ifade eden Ayşe Barım, ifadesine, “Gezi parkı döneminde benim yakın çevrem beni çok iyi tanır ve bilir. Ben yakın olduğum, ortak iş yaptığım sanatçılarla hiçbir zaman meydana çıkıp beyanat vermedim. Onlara böyle bir açıklama yapmaları hususunda herhangi bir yönlendirme ve telkinim asla olmadı. Bahse konu sanatçılara benim talimat vermem gibi bir durum söz konusu olamaz. Bana sorulan Gezi Parkı’nda bir çok sanatçının el değiştirerek şiir okuduğu görüntülerde Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsur ajansın hizmet verdiği oyunculardır. Diğerleri ile o dönemde hiçbir çalışmamız olmamıştır. Bu yazı, şiir, bildirinin kim tarafından yazıldığını ve oraya kim tarafından getirildiğini bilmiyorum” şeklinde devam etti.

‘SENDİKA BAŞKANI OLDUĞU İÇİN ARAMIŞIMDIR’

Savcı, Barım’a, “Mehmet Ali Alabora ile Gezi Parkı dönemi öncesi hiçbir HTS telefon iletişiminiz bulunmamasına rağmen Gezi Parkı döneminde ne şekilde ve neden görüşmeniz olmuştur?” şeklinde soru yöneltti. Barım, bu soruya, “Mehmet Ali Alabora, Oyuncular Sendikası Başkanı olması nedeniyle oyuncularla yakın temas içerisindeydi. Mehmet Ali Alabora ile tape içeriklerinden yazan görüşmeler bana aittir. Orada hatırladığım kadarıyla Mehmet Ali Alabora sosyal medyada zor duruma düşmüştü. Hedef haline geldiğini hatırlıyorum. Bu tape içeriğindeki metin için kendisiyle görüşmüşümdür. Başkaca irtibatıma bakıldığında kendisi ile o döneme ve sonrasına ilişkin görüşmem hiç yoktur. Ben birlikte çalıştığım oyuncularımı başlarına bu süreçte provokatif bir eylem gelmesinden endişe duymam ve Mehmet Ali’nin Oyuncular Sendikası Başkanı olması sebebiyle aramışımdır” şeklinde yanıtladı.

‘O GÖRÜŞMEŞER SADECE GEZİ PARKI DÖNEMİNE İLİŞKİN DEĞİL’

Ayşe Barıma yöneltilen, “Çiğdem Mater Utku isimli şahsı nereden tanrsın? Çiğdem Mater ile Gezi Parkı sürecine kadar herhangi bir HTS telefon irtibatınız bulunmamasına rağmen neden bu sürecte 14 kez görüşmeniz olmuştur?” sorusuna Barım, “Bahsettiğiniz görüşmeler yalnızca Gezi Parkı dönemine ilişkin değil. Benim Çiğdem ile 2019 hatta 2020 yılı başına kadar olan görüşmelerimin sayısıdır. Gezi Parkı döneminde çok kısa sürede 14 görüşmem var gibi bir durum söz konusu değildir. Ben Çiğdem Mater ile Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alan Film Merkezi’nde yönetici olması sebebiyle tanıştım. Gezi Parkı olaylarından önce çalıştığımız sanatçılar üniversiteye söyleşi yapmak için davet edilirlerdi. Ben de bu söyleşilere eşlik ettiğim bir dönemde kendisiyle tanıştım. Aramızdaki bağ bundan ibarettir” şeklinde cevapladı.

Savcı, Ayşe Barım’a, Çiğdem Mater Utku ile yaptığı 14 görüşmede ne konuştuklarını ve içeriklerini sordu. Ayşe Barım ise tam olarak hatırlamadığını söyleyerek, “Muhtemelen Mehmet Ali Alabora ile tapede okuduğum kadarıyla söz konusu bildiri konusunda görüşmüş olabilirim. Aynı tapede bahsettiğim üzere tonu, yayınlanmasını yanlış olduğunu ve doğru olmadığını düşündüğüm için fikir beyan etmişimdir” diye cevap verdi.

AYŞE BARIM’A OSMAN KAVALA SORUSU

Kendisine Osman Kavala’yı nereden tanıdığı ve Kavala ile Gezi Parkı sürecine kadar herhangi bir HTS telefon irtibatlarının bulunmamasına karşın bu süreçte neden 39 kez görüştükleri sorulan Ayşe Barım, “Mehmet Osman Kavala ile Fatih Akın isimli yönetmenin filminin tanıtım sürecini yaparken temas ettim. Bahse konu filmin çekimleri 2013 yal içerisinde yapılmıştır. Filmin adını ‘Kesik’ olarak biliyorum. Venedik Film Festivali’nde bu filmin açılışını o yıl içerisinde yaptık. Türkiye’deki galasını Nişantaşı Citys’de ön gösterimi ve after partisini ise Osman Kavala’ya ait Cezayir isimli iş merkezinde yapmaya karar aldık. Osman Kavala ile irtibatım bundan ibarettir. Binayı kullanım ile ilgili görüşmeler olduğunu düşünüyorum. Zaten haberlere bakıldığında bahse konu ‘Kesik’ filminin ön gösterimi ve after partisinin Cezayir isimli Kavala’ya ait binada olduğunu haberlerden kolaylıkla görebilirsiniz. O tarihin öncesinde ve sonrasına Osman Kavala ile irtibatım yoktur. Bahse konu görüşmeler geziden 1 yıl sonra film üzerine olmuştur” cevabını verdi.

‘BİLDİRİYE KATILMIYOR VE TASVİP ETMİYORDUM’

Soruşturma savcısı Ayşe Barım’a, “Dosya arasında bahse konu TAPE içeriklerinde neden sizin fikrinize gerek duyulur, neden size bildiri hakkında soru sorulur, bildirinin içeriği nedir, bu bildiriyi kim nereden ne şekilde yayınlayacaktır. Bildiriye ilişkin bir grup (WhatsApp sosyal medya) var mıdır. bu TAPE içeriğine ilişkin beyanlarınız nelerdir?” şeklinde soru yöneltti.

Barım ise, “TAPE’de ismi geçen şahıslar Mehmet Ali Alabora, Çiğden Mater, Devin Özgün, Çınar Sevilay Demirci (sinemacı), Şebnem Sönmez, Levent Üzümcü’dür. Benim HTS kayıtlarımda Mehmet Ali ile görüşmem yalnızca bu TAPE’den ibarettir. 3 defadan başka kendisiyle görüşmem olmamıştır. Kendisi Oyuncu Sendikası Başkanı olduğu için ve ben çalıştığım oyuncuları korumakla yükümlü olduğum için bildirinin içeriğinin, oyunculara zarar gelmemesi için fikir beyan ettim. Benim fikrim TAPE içeriklerinde görüldüğü üzere böyle bir bildirinin yayımlanmaması yönündedir. Bu bildirinin içeriğini hatırlamıyorum. Kim tarafından hazırlandığını bilmiyorum. Bana bu bildiri o dönemde geldi diye hatırlıyorum. Kim gönderdi ve içeriği ne bilmiyorum. Bildiriye katılmıyordum ve tasvip etmiyordum. Devin Özgür Çınar’ı oyuncu olarak tanırım. Hiçbir samimiyetim yoktur. Bana okuduğunuz TAPE’lerden anladığım kadarıyla bu bildiri oyunculara da bir şekilde gönderilmiş ve bunun üzerine Devin Özgür ‘bildiriyi durduruyorum’ diye beyanda bulunmuştur. Ancak bu bildiri ile ilgili herhangi bir topluluk ve grup içerisine dahil olmadık. Kimse bizi böyle bir oluşumun içine dahil etmedi. Anladığım kadarıyla bu bildiri Çiğdem Mater tarafından gönderilmiştir. Bunu TAPE içeriklerinden öyle anlıyorum. Sevilay ile Çiğdem’in sinema sektöründen tanışık olabileceklerini düşünüyorum. TAPE içerikleri bundan ibarettir. Bende bu bildiri yoktur. Akıbetini bilmiyorum” şeklinde cevap verdi.

‘#HELPTURKEY HASHTAG’ININ BENİMLE İLGİSİ OLAMAZ’

Ayşe Barım, ifadesinin devamında, “Diğer HTS kayıtlarında görüştüğüm kişilerden bildiklerimi emniyette beyan ettim. İnan Altın isimli şahsı tanımıyorum. DHKP-C örgütünden sarı listede arandığını burada öğrendim. Tahmin ediyorum, Tuncel Kurtiz, Grup Yorumun stadyum konserine bir kez eşlik etmişti diye hatırlıyorum. Belki görsel kayıtlarıyla ilgili izin için aramışımdır. Kendisini teşhis edemem tanımıyorum ve hiçbir zaman bir araya gelmedim. Bunu da tamamen Grup Yorum dediğiniz için oradan üreterek söylüyorum. #HelpTurkey isimli hashtag twiteer etkileşiminin benimle asla bir ilgisi olamaz. Bu paylaşım Türkiye’de çok kişi tarafından paylaşılmıştır. Bu paylaşım benim bilgim, dahilim dışında milyonlarca kişi tarafından yapılmıştır. Ben böyle bir yönlendirme yapmadım” dedi.

’23 YILDIR BU MESLEĞİ DÜRÜST BİR ŞEKİLDE YAPTIM’

Bilgisayarında çıkan “Occpygie Gezi Kadın görseli” hakkında ifade veren Barım, “Bana tahminimce birisi göndermiştir. Bu görseli Bergüzar’a (Korel) benzettiğim için saklamış olabilirim. Başka hiçbir manası yoktur. PH-7 Talent isimli firmayla hiçbir ortaklığım ya da bağım yoktur. Sahibi Çağrı Günal ile arkadaşımdır. İlk kurulduğu dönemde yardımcı olmuştum. Şu anda devam etmektedir. Herhangi bir kurum kuruluşun resmi ya da onur üyesi olarak bulunmadım. Ben 23 yıldır bu mesleği çok çalışarak, disiplinli ve dürüst bir şekilde yaptım. Bir menajer olarak görevim birlikte çalıştığım oyuncuların iş ve kariyerlerini yönetmek. Onları iyi şekilde temsil etmektir” ifadelerini kullandı.

‘SOSYAL MEDYADAKİ YÖNLENDİRMELERLE BÖYLE BİR SÜREÇ YAŞIYORUM’

Barım, son olarak ifadesinde, “Oyuncular sanatçıdır. Bu sanatçıların kendi fikirleri, iradeleri ve kendi kararları vardır. Ben hiçbir şekilde onların fikirlerini yönlendirme yaparak herhangi bir organizasyon işine girmedim . 3 haftadır süre gelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetimin devletim tarafından giderilmesini istiyorum. Ben bütün iş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Sosyal medyadaki yönlendirmelerle böyle bir süreç yaşadığım için son derece üzgünüm ve sağlığım çok kötü bir biçimde etkilendi” dedi.

SORUŞTURMA

Ayşe Barım hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Taksim’deki Gezi Parkı odaklı olaylara iştirak ettiğine ilişkin yazılı ve görsel medyada çıkan iddialar üzerine soruşturma başlatılmıştı. Barım, Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından olduğu gerekçesiyle “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” suçundan gözaltına alınmıştı.

Soruşturmada, firari sanık Mehmet Ali Alabora’nın bir başka kişiyle yaptığı görüşmeye ilişkin tape içeriğinde, Gezi Parkı odaklı olaylarda sanatçılarla Gezi Parkı’nda bildiri yayınlanması konusunda fikir alışverişinin yapıldığı ve hayata geçirildiği tespitine yer verilmişti.

Barım’ın, Gezi Parkı davasının sanıklarından Osman Kavala, Çiğdem Utku Mater ve Alabora’yla olaylarla ilgili yoğun iletişiminin olduğu, menajerliğini yaptığı sanatçılara Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi olan 2013’te olaylara katılmaları için yönlendirmeler yaptığı, kendisinin de bu oyuncularla olaylara katıldığı belirtilmişti.

Soruşturma kapsamında oyuncular Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci, Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Nehir Erdoğan’ın “tanık” sıfatıyla ifadesi alınmıştı.

ID Danışmanlık Limited Şirketinin kurucusu ve ortağı olan, birçok ünlü oyuncunun menajerliğini de yapan Ayşe Barım, sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddialarıyla da gündeme gelmiş, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığı öne sürülmüştü.

Bu iddialara ilişkin de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ayrıca soruşturma yürütülüyor.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Bunlar sıkışan AKP pin gündem değiştirme manevraları. Bolu yangınında, Ü. Özdağ tutuklanmasında ve açılımda batağa saplanan AKP gündemi değiştirmeye uğraşıyor. Umarım sazan muhalefet bu oltaya gelmez.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!