VERYANSIN TV
Erzincan İliç’te siyanür sızıntısıyla gündeme gelen Anagold Madencilik’le 9 işçinin göçük altında kaldığı liç kaymasının üzerinden tam 1 sene geçti.
Konuyu Türkiye gündemine taşıyan isimlerden Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi (CVP) Genel Başkanı Av. İsmail Hakkı Atal, facianın yıl dönümünde Veryansın Tv’ye konuştu.
Atal, “Bir yıl önce çöken Anagold altın madeninin altında sadece 9 işçimiz değil, AKP’nin sömürge madenciliği de kaldı. AKP’nin, Türkiye’nin topraklarını nasıl sattığı; küresel sermayenin ve yerli iş birlikçilerinin tüm kanunlara aykırı bir şekilde nasıl maden işlettikleri ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
‘UYARILARA RAĞMEN, SIRF PARA UĞRUNA ORADA ÇALIŞTIRILDILAR’
Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan, “Anagold Madenciliğin denetim yapmadığını, çatlakların uyarılara rağmen dikkate alınmadığını ve maden çalışanlarının can güvenliğinin tehlikeye atıldığını” gözler önüne seren bilirkişi raporunu hatırlatan Atal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilirkişi raporları ve tanık ifadelerine göre, aslında bu liç yığını daha öncesinde kaymaya başlamış. Hatta facia gününün sabahında işçiler, süpervizörler uyarmışlar. Buna rağmen maden yönetimi, sırf para uğruna bu insanları orada çalıştırmaya devam edip hem 9 işçinin ölümüne neden oldular hem de Fırat’ı siyanürle zehirlediler.
‘KANSER VAKALARI ARTTI’
Bu artık Türkiye için ikinci bir ulusal kurtuluş mücadelesi ve küresel, emperyalist, kapitalist düzen Atatürk Cumhuriyeti’nden ve Türk halkından altın madenciliği kisvesi altında intikam alıyor. Bir taraftan topraklarımızı yağmalıyorlar, bir taraftan da bizi zehirleyip gelecek nesillerimizi sakatlıyorlar.
Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre; 2016 ile 2022 arasında erkeklerde kanser vakaları 12 kat, kadınlarda 8 kat arttı. AKP’nin bu sömürge madenciliğine izin vermeye başladığı tarihten sonra! 2016 yılında da kanser istatistiklerini saklıyorlar. Çocuklar otistik doğmaya, SMA’lı doğmaya başladı. Böyle bir süreç içerisindeyiz küresel kapitalizm, emperyalizm, Türk halkından intikam alıyor. AKP de bunun taşeronluğunu yapıyor.”
FACİA GÖZ GÖRE GÖRE GELMİŞTİ
Erzincan İliç’te Sabırlı Köyü sakinleri, yüzde 80’i Amerikalıların, yüzde 20’si de Çalık Grubu’nun olan Anagold Madencilik’e ait atık havuzlarından kaynaklı yaşanacak ‘siyanür ve sülfürik asit tehdidi’ne karşı yıllarca mücadele etti.
Vatandaşların direnişlerine rağmen faaliyetlerini sürdüren ve siyanür sızıntısıyla gündeme gelen Erzincan İliç’teki altın madeninde geçen sene büyük bir felaket yaşandı.13 Şubat 2024’te meydana gelen heyelanda 9 işçi liç altında kaldı. Bölgede yürütülen çalışmalar sonucu işçilerin cenazelerine farklı tarihlerde ulaşıldı.
Yaşanan felaket, altın madeninin yol açacağı tehlikelere karşı verilen mücadeleyi akıllara getirirken, vatandaşlar “‘Siyanür’ madenindeki tehlikeye kulaklarınızı neden tıkadınız?” diye sordu.
MURAT KURUM’UN İMZASI BUHARLAŞTI!
Türkiye, İliç’i konuşurken siyanürlü altın madeni için 3 kat kapasite artışınının Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından onaylandığı da ortaya çıktı.
Ancak 2024 yılının Kasım ayında faciayla ilgili hazırlanan son bilirkişi raporunda, liç kaymasının Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları ile ilişkilendirilmeyeceği belirtildi. Söz konusu rapor, “ÇED olumlu” kararında imzası bulunan Murat Kurum’un faciayla ilgili sorumluluğunun ortadan kalktığı anlamına geldi.
“Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından soruşturma başlatan İliç Cumhuriyet Başsavcılığı da ÇED raporunda onay veya imzası bulunan bakanlık yetkilileri hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına dair” karar verdi.
SORUŞTURMA TAMAMLANDI: İŞTE İSTENEN CEZALAR…
Faciayla ilgili başlatılan soruşturma da aralık ayında tamamlandı ve 5 tutuklu şüpheli ile tutuksuz 38 zanlı hakkında hazırlanan 69 sayfalık iddianame, Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.
İddianamede, tüm şüphelilerin “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı yöneticisi I.R.G. ile C.Y.D. ve K.Ö. hakkında ayrıca “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından adli para ya da toprak, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istendi.