İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan başlatılan soruşturma ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Sözcü’nün aktardığına göre gazeteyi ziyareti sırasında açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “Türkiye’nin tarihine geçecek bir iş yani. Çok komik, saçma. Bir de tabii bazı kurumların da bu işe alet edilmesini üzüntüyle takip ediyorum. Yani başta yok olmak üzere savcılığın hadsiz yazıları, gerçekten yani savcılığı ilgilendirmeyen kavramları içine koyarak üniversiteye yazdığı yazı, hukuken bana göre bir komedyen” dedi.
‘TRAJİKOMİK BİR METİN’
İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani gerçekten bir trajikomik bir metin. Belge istersin, bilgi istersin ama daha ileri geçip talimat veren yönde ifadeler içeriyor. Dolayısıyla kendisinin ne ait bildiği herhalde hususu, acaba buradan da yakalayabilir miyiz diye bir bakış açısı çok komik ama bir yanıyla da karşımızdaki, az önce ifade ettiğim gibi rakibi. İsmi Erdoğan. Yürüttüğü sistem ortada. Mevcut rejimin kurucusu ve sahibi de Erdoğan. Bütün bu söylediğim üçlemeden de tamamı da bizi değiştirmek istediğimiz şeyler zaten.
Bu da bu hamlede tam onun tarzı. O bakımdan inşallah hukuken yarın da bazı açıklamalar olacak arkadaşlarımızın. Hukuken en ciddi şekliyle, eksiksiz, yani evrakta eksik olmadan önlerine koyulacak her şey.”
‘BENİM ÜNİVERSİTEDEN SINIF ARKADAŞIM ÇOK’
İBB Başkanı, eşi Dilek İmamoğlu’nun ‘ikinci Erdoğan’ yorumları için “Karadenizli oluşları dışında ortak yönleri olduğunu düşünmüyorum” demesiyle ilgili ise şunları söyledi:
“Dilek sonuçta kendi düşüncesini ifade etti ama benzeyen pek bir yanımız yok. Kişisel yaşamıyla ilgili bir tanışıklığım da yok zaten. Ama siyaset yaşamında hemen hemen hiç benzediğimiz taraflarımız yok diyebilirim. Olsa da söylerim yani. Belki bir de futbol oynadığımı söyleyebiliriz yani. O kaleci değildi. Ben kaleciydim. Bir de benim üniversite arkadaşım çok.”
‘MANSUR BEY PARTİNİN KİMLİĞİNE UYUM SAĞLAYACAĞINI İFADE ETTİ’
Açıklamalarında ‘ön seçim’ hakkında mesajlar da veren İmamoğlu, ABB Başkanı Mansur Yavaş ile ilgili şunları söyledi:
“Mansur Bey meselesinde de daha önce medyada ifade ettim. Hem Genel Başkanımızın kendisiyle olan müzakereleri hem benim kendisiyle olan diyalog ve müzakerelerinde, kendisinin ön seçimle ilgili bir eleştirisi olmadığını ama erken olduğunu, dolayısıyla bu sürece katılmayacağı kanaatini dile getirdi.
Bu olduğu an toplantımızda da aynı şekilde oldu. Dolayısıyla son süreçte kendisi, Cumhuriyet Halk Partisi’nde düzeni bozan ya da ikilik yaratan bir kişi asla olmayacağını, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kararının çok net olduğunu ve buna uyum sağlama konusunda herkesin gayret göstereceğini bir partili kimliğiyle ifade etmişti. Bu çok değerlidir. Bizim için çok kıymetlidir. Bizdeki konumu, yeri de çok kıymetlidir, çok özeldir.”
‘ERDOĞAN’I RAKİP OLARAK GÖRMEK İSTER MİSİN?’ SORUSUNA YANIT
İmamoğlu, “Erdoğan’ı rakip olarak görmek ister misiniz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Beni o günün rakibinin kim olacağı ilgilendirmiyor. Ama bugünkü rakibin Sayın Erdoğan olduğu net. Nasıl bir rakip Sayın Erdoğan? Bir kere istemediği rakibi bertaraf etme çabasını dizayn, bunu kendine bir siyasi strateji hakkı gören bir kişilikle karşı karşıyayız.
Bunu her ortamda gösteriyor. Örneğin işte olan müdahaleleri, İstanbul’un hizmetlerini aksatması, İstanbul’a yaptığı kötülükler, hatta kendi sözüyle ihanetlerin her gün, hatta bugün bile devam eden şekilde süren pozisyonu bu manada bunu ispat eden bir durumu var.
Aynı zamanda çok net olarak “Heybede turbon büyüğü” tarifiyle şu anda onlarca, artık diyebileceğim, neredeyse yakında yüzü aşacak şekilde bize ve bizim ölçeğimizde yaptığı hukuka uygun olmayan müdahaleleri, uygulamaları, tamamının savcısı olduğunu ilan etti.
Yani “Davadan haberdarım, yürütülen mahkemeleri, soruşturmaların içeriğini biliyorum, verilecek kararı da biliyorum” diyor. Yani bu kadarı hiçbir dönem, hiçbir siyasetçinin ağzından duyulmamıştır herhalde.
Böyle bir şey dünya ölçeğinde var mıdır, emin değilim. Yani yürütülen işler, kaldığı gizli kararı olan dosyalarda, bizim avukatlarımızın bile ulaşamadığı, erişemediği hususlara dair bir ülkenin Cumhurbaşkanı kalkıyor, davadan haberdar olduğunu söylüyor, içeriğini biliyor ve hatta sonucunu biliyor. Yani sonucunu bile ortaya koyacak şekilde bir süreç yönetimi içerisinde. O bakımdan ismin önemi yok.”
‘TÜMÜYLE BİR FIRSATÇILIK BAKIŞ AÇISIYLA…’
İmamoğlu, MHP lideri Bahçeli’nin, terör örgütü PKK’nın elebaşı Öcalan’ı Meclis’te konuşmaya davet etmesiyle başlayan süreç ve Öcalan’ın çağrısıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Bahçeli, MHP ve orada başlayan bir tasarım ve bir süreç var. Biz de özenle takip ediyoruz. Niye özenle takip ediyoruz? İtinalı olmamız gerekiyor. Bu ülkenin kritik bir sorunundan bahsediyorum. İç terör sorunundan bahsediyoruz ve bir terör örgütüyle ilgili bir hamleden bahsediyoruz.
Bu konuda itinalı takibimizin nedeni budur. Sonuçta on binlerce şehidimizin olduğu ve bu ülkeyi gerçekten maddi manevi perişan eden, neredeyse artık elli yaşına doğru giden bir süreçten bahsediyoruz. Bu sürecin sona erdirilmesi ya da bu yönde atılması gereken bir kısım adımlar, tasarımlar oluşturulması, istenen birtakım süreçler dolayısıyla ilgiyle ve itinayla takip ediyoruz.
Bu manada özellikle Sayın Bahçeli ve İmralı diyerek meseleyi ikiliyi çünkü şu ana kadar iktidarın bu konudaki iradesi nedir? Verdiği karar, yürüttüğü süreç ya da meseleye bakış açısı nedir?
Hep bir cümle kurarsınız, ne sonundan bir şey anlarsınız. Bir muamma, bir gizem içerir. Tümüyle böyle bir fırsatçılık kollayıcısı gibi bir bakış açısıyla yürüdüğünü düşünüyorum iktidarın.
‘BİZ DAHA SORUMLU YERDEN BAKIYORUZ’
Ama biz onlardan daha sorumlu bir yerden, daha sorumluluk alan bir yerden baktığımızı ifade edebilirim. Bu manada elbette bu ülkede terörün bitmesini isteriz. Bu ülkede hiçbir vatandaşımızın, bu ülkede Kürt vatandaşımızın da sorununun olmamasını isteriz.
Başka vatandaşlarımızın da yani inanç özünde baktığınızda Alevi yurttaşlarımızın da bir sorunu olmasını istemeyiz. Daha ileri gidiyorum: Bir Hristiyan vatandaşımızın ya da bir Ermeni vatandaşımızın vatanına bağlılık, vatandaşlık duygusundan zerre şüphe etmeyen bir devlet duygusunu, kuruluşunu her insana vermek zorunda olduğumuza inanan bir kişiyim. Bu manada benim tek düşündüğüm Türkiye’de seksen altı milyon insanın mutlu olması.”
DİLEK İMAMOĞLU NE DEMİŞTİ?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, “ikinci Erdoğan” yorumları için “Karadenizli oluşları dışında ortak başka yönleri olduğunu düşünmüyorum. Ekrem hem siyasi gelenek hem siyaset yapma biçimi hem de liderlik tarzı olarak çok farklı bir yerde duruyor” demişti.
Dilek İmamoğlu, “Kutuplaşma siyasetiyle hareket etmemesi, ortak akıl, istişare ve müzakereyi öncelemesi, ekip çalışmasına yatkınlığı bunlar onu ayıran diğer özellikler” diyerek de Erdoğan’a göndermede bulunmuştu.
Veryansın Tv Genel Yayın Yönetmeni Erdem Atay’ın, İmamoğlu ve Erdoğan’ın benzerliklerini tüm hatlarıyla göz önüne serdiği “The Junior Erdoğan” videosunu izlemek için tıklayın: