Ali Babacan’ın “Korkma Türkiye Konuş Türkiye. Kendini ifade et, anlat, eleştir” sözleri tartışma yarattı. Babacan’ın son dönemde FETÖ tutuklusu KHK’lılar ve terör iltisaklı HDP’lilerle ilgili sözleri tepki çekerken akıllara FETÖ kumpaslarına verdiği destek geldi.
VERYANSIN TV
Ergenekon’dan hapis yatan gazeteciler için 2011’de “Basın mensubu olmak farklı bir dokunulmazlığı beraberinde getirmemeli” diyen Ali Babacan, bu günlerde ifade özgürlüğü savunucusu kesildi.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Babacan, “Korkma Türkiye Konuş Türkiye. Kendini ifade et, anlat, eleştir.” dedi.
Ali Babacan’ın mesajına tepki yağdı.
Gezi Parkı eylemlerine karşı çıkan Ali Babacan, eylemcileri “darbecilikle” suçlayan davada müşteki sıfatıyla yer almıştı.
Ali Babacan, FETÖ’cülerin sınav sorularını çalmasının ardından milyonlarca liselinin sokaklara döküldüğü günlerde ses çıkarmamıştı.
FETÖ’cülerin Türk ordusuna ve yurtseverlere kumpaslar kurduğu günlerde de Babacan, “Korkma konuş” demek bir yana konuşanlardan şikayetçi oluyordu.
AKP’den ayrılana kadar hükümetin hiçbir yanlış uygulamasını eleştirmeyen Babacan’ın bir anda “demokrasi havarisi” kesilmesi tepki çekti.
Babacan’a tepki gösteren Prof. Dr. Hasan Ünal “Sanki senin zamanında öyleydi. Çok kanallı tek seslilik, kumpas davaları sırasında hangi gezegendeydin?” dedi.
Yazar Onur Caymaz ise “Kendisi Gezi Parkı davacısı bu arada. İlginç bir beyefendi. Şimdi de konuş diyor…” sözleriyle Gezi Parkı eylemleri günlerini hatırlattı.
bun lar pentagon`un besleyip büyütüp üzerimize saldigi yeni simarik liboslari, suratlarina tükürülsa, sükür derler
‘Bunlar’da ki ‘bun’ kelimesi yurttaşlarını unutkan, salak sanan, emperyal politikaları yürütüp bunları demokrasi ve özgürlük söylemleri ile pazarlayan politikacıların adı olsun. Kullanımına örnek: Babacan bir bunmudur sorusuna ne cevap verirsiniz?
Söze, VATANDAŞ TATLISES’in ilk yıllarında dediği gibi, “Bence bemece, motorda da bepe süperve” diye başlamak şartı ile, dilediğini söylemek, bugün de serbesttir. Bu makamdan ötmüş bülbüller (kelaynaklar), sâdece ve sâdece, 1950-60 yılları arasında itilip-kakılmışlardır. Yazık ki, nesilleri tükendi.