Laiklik karşıtı açıklamalarla tepkileri üzerine çeken Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Batman AKP İl Kongresinde yaptığı konuşmada İttihat ve Terakki Cemiyetini hedef aldı.
Bakan Tekin AKP 8’inci Olağan Kongresi’ne katılmak üzere geldiği Batman’da önce valiliği ziyaret etti. Valilik Şeref Defteri’ni imzaladıktan sonra Vali Ekrem Canalp ile bir süre görüşen Bakan Tekin, daha sonra Hatice Nasıroğlu Konferans Salonu’nda düzenlenen kongreye katıldı.
‘İTTİHATÇILAR BU ÜLKEDE EGEMEN OLUNCAYA KADAR…’
Teröre karşı verilen mücadeleden bahseden Bakan Tekin, ilginç bir çıkış yaparak sorumluluğu tam 106 yıl önce kendisini fesheden İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağladı.
Bakan Tekin, “Üzerinde yaşadığımız coğrafya 72,5 milletin kardeşçe yaşadığı bir coğrafyaydı. Ne zamana kadar, İttihatçılar bu ülkede egemen oluncaya kadar” dedi.
‘KENDİ İCAT ETTİĞİN LAİKLİK KAVRAMINI BANA DAYATIYORSUN’
Tekin, konuşmasının devamında da laikliği hedef alarak, “Laiklikten Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını anlıyorlar. Ben evrensel laiklikten yanayım sen kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun” ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, daha önce pek çok kez yalanlanan “camilerin ahıra çevrildiği” iddiasını tekrar gündeme getirerek şöyle konuştu:
“Beni eleştiriyorlar. Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman’da, Erzurum’da vatandaşların değerlerine ters değil.
Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var. Sizin anladığınız laik şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşı Kur’an’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak.
Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil. ”
Milli Eğitim Bakanı’nın tepki çeken açıklamalarına tarihçilerden de yanıt geldi.
Tarihçi yazar Ümit Doğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Osmanlı Devleti’nde, İttihatçılardan önce çıkan isyanları sıralarken; Tarihçi Sinan Meydan, Bakan Tekin’in laikliği hedef alan sözlerine “Bu Cumhuriyet’i sokakta bulmadık” diye yanıt verdi.
İŞTE İTTİHATÇILARDAN ÖNCE ÇIKAN İSYANLAR
Doğan’ın paylaşımı şöyle:
“Yusuf Tekin’e göre İttihatçılardan önce herkesin kardeşçe yaşadığı (!) Osmanlı Devleti’nde, İttihatçılardan Önce Çıkan İsyanlar.
Şeyh Bedreddin İsyanı: I.Mehmet döneminde çıkmış isyandır. Şeyh Bedreddin İsyanı; İlk dini, sosyal ve siyasal ayaklanmadır.
Düzmece Mustafa İsyanı: I.Mehmet (Çelebi Mehmet) döneminde çıkmış isyandır. Yıldırım Beyazıtın, Timur tarafından kaçırılan oğlu olduğunu (Ankara savaşından sonra Timur tarafından semerkanta kaçırılmıştı) ve tahtta hakkı olduğunu iddaa etmiştir.
Buçuk Tepe İsyanı: II. Murat döneminde çıkmış isyandır. Buçuk Tepe İsyanı; ilk Yeniçeri ayaklanmasıdır. Buçuk Tepe İsyanı Edirnede çıkmıştır.
Şehzade Mustafa İsyanı: II.Murat döneminde çıkmış isyandır.
Düzmece Mustafa İsyanı: II.Murat döneminde tekrardan çıkmış bir isyandır.II.Murat isyanı kesin olarak bastırmıştır.
Şah Kulu İsyanı: II. Beyazıt dönemi isyanıdır. Sefevi devletinin (Şah İsmailin ) desteğiyle , Şiiliği yaymak amacıyla çıkmış bir isyandır.
Bozoklu Celal isyanı: Yavuz Sultan Selim (I. Selim) dönemi isyanıdır. Bozoklu Celal isyanı ilk çıkan Celali isyanıdır. Bu isyan Tokat civarında çıkmıştır.
Ahmet Paşa isyanı: Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman) dönemi isyanıdır. Ahmet Paşa kendisi yerine İbrahim Paşanın sadrazam yapılmasından rahatsız olduğu için isyan etmiştir.
Baba Zünnün isyanı: Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman) dönemi isyanıdır. Yozgat’ta çıkan bir ayaklanmadır.
Canberdi Gazali isyanı: Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman) dönemi isyanıdır. Canberdi isyanı Memlük devletini yeniden kurmak amacıyl çıkmış bir isyandır. Bu isyan Mısır topraklarında çıkmıştır.
Kalender Çelebi isyanı : Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman) dönemi isyanıdır. En geniş alana yayılan bir ayaklanmadır. Kalender Çelebi Tımar toprağı elinden alındığı içi isyan etmiştir.
Merkez (İstanbul) isyanları: İstanbulda Yeniçeri ocağı askerleri tarafından çıkarılan isyanlardır.
Yeniçeriler yeni bir ocak kurup yeniçeri ocağını kaldırmayı isteyen II. Osmanı öldürmüşlerdir.
Vaka-i Vakvakiye ya da Çınar Vakası: Osmanlı Devleti’nde 17. yüzyılda IV. Mehmet‘in saltanatı sırasında 4-8 Mart 1656 arasında İstanbul’da çıkan askerî bir ayaklanmadır.
Bu ayaklanma sonunda, isyancılar tarafından ölüme mahkûm edilen kişiler At Meydanı’nda bulunan büyük bir çınar ağacının dallarına asılmış oldukları için bu ayaklanmaya Çınar Vakası denmiştir. Ayrıca, üzerine cesetler asılmış bu ağacın hint mitolojisinde adı geçen ve meyveleri insan olan vakvak ağacına benzetilmesi sebebiyle Vaka-i Vakvakiye olarak da adlandırılmıştır.
Anadolu (Celali ) isyanları: Tavil Ahmet isyanı, Deli Hasan isyanı, Canbolatoğlu isyanı, Kalenderoğlu isyanı, Karayazıcı isyanı, Katırcıoğlu isyanı, Gürcü Nebi isyanı
Edirne Vakası: 1703’te meydana gelmiştir. Bu olayla II.Mustafata tahttan indirilip, III.Ahmet tahtta çıkarılmıştır.
Patrona Halil isyanı: 1730 senesinde çıkmış bir isyandır. Lale devrinde çıkmış büyük bir ayaklanmadır. Sarayın şahaalı hayatı gereksiz israfları ve ağır vergiler yüzünden çıkmıştır… III. Ahmet tahttan indirilip, Sultan I. Mahmut tahtta çıkarılmıştır.
Kabakçı Mustafa isyanı: 1807 tarihinde çıkmış bir isyandır. III. Selim’i tahttan indirmek için çıkmış bir isyandır.
Sırp İsyanları: Milliyetçilik akımıyla 1804 de ayaklanmışlar ve 1878’ekadar sürmüştür. Çıkardıkları ilk İsyanın kilit ismi Kara Yorgi’dir. Sırplar Bükreş antlaşması ile ayrıcalık elde etmişlerdir, Edirne antlaşması ile özerlik elde ettiiler ve 1878 de imzalanan Berlin antlaşmasıylada bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır.
Yunan İsyanları: Milliyetçilik akımıyla 1821 de Yunanlılar ayaklanmıştır. 1829 a kadar bu ayaklanmalar sürmüştür. İsyanları bastırmada Mehmet Ali Paşa önemli rol oynamıştır. 14 Eylül 1829 da imzalanan Edirne antlaşması ile Yunanlılar bağımsızlıklarına kavuşmuştur.
Mehmet Ali Paşa İsyanı: Mısır valisi Mehmet Ali Paşa, çıkan Yunan İsyanının bastırılmasında devlete yardım etmiş, buna karşılık Mehmet Ali Paşa devletin vahdettiği Mora ve Girit valiliği harinde Suriye valiliğini istemiştir. II. Mahmut Mehmet Ali Paşa’nın isteklerini yapmaması ü zerine Mehmet Ali Paşa isyan etmiştir. isyan Mehmet Ali Paşa ve Osmanlı devleti arasında Kütahya Antglaşması imzalanmasıyla bitmiştir.
Ermeni İsyanları: Erzurum Olayı, Zeytun İsyanı, Sason İsyanı.”
Yusuf Tekin’e göre İttihatçılardan önce herkesin kardeşçe yaşadığı (!) Osmanlı Devleti’nde, İttihatçılardan Önce Çıkan İsyanlar.
🔴Şeyh Bedreddin İsyanı: I.Mehmet döneminde çıkmış isyandır. Şey Bedreddin İsyanı; İlk dini, sosyal ve siyasal ayaklanmadır.
🔴Düzmece Mustafa… https://t.co/SoEPpTohVn
— Ümit Doğan (@tsumut71) November 17, 2024
‘ÇOCUKLARIMIZ BAKIN KİME EMANET!’
Meydan, “Çocuklarımız bakın kime emanet” başlığıyla yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Bu Cumhuriyeti sokakta bulmadık. Milli Eğitim Bakanına yanıtımdır:
1. Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü laikliğindedir. Laiklik, evet din ve vicdan hürriyetinin de garantisidir. Ancak sizin anlamak istediğiniz gibi laiklik sadece din ve vicdan hürriyeti değildir; laiklik, her şeyden aklın, düşüncenin, vicdanın, hukukun ve kadının özgürlüğüdür. Ülkenin din kurallarıyla değil, insan aklının eseri hukuk kurallarıyla yönetilmesidir. Laikliği, Cumhuriyeti kuranlar icat etmedi. Türk tarihinde halifenin siyasi yetkilerini elinden alan Tuğrul Bey’den beri, Batı’da ise kilisenin vesayetine karşı başlayan aydınlanma mücadelesinden beri laiklik var. Bugün dünyadaki tüm gelişmiş, uygar ülkeler laik bir anlayışın eseridir.
Atatürk’ün laik bir Cumhuriyet kurması, Türk ulusuna yapılmış en büyük hizmetlerden biridir.
2. Cumhuriyeti kuranlar laiklikten “camilerin kapısına kilit vurmayı anladılar” demek çirkin bir iftiradır.
İsmet Paşa, 2. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’dan Niğde gibi bazı illere taşıttığı “Kutsal Emanetleri” muhtemel bir saldırıdan korumak için bazı camilere yerleştirmişti. Kapısına kilit vurulan camiler işte o camilerdi. Yoksa Cumhuriyeti kuranlar, insanların ibadetini yapmasına engel olmak için hiçbir caminin kapısına kilit vurmadılar. Cumhuriyetin her döneminde camiler açıktı. Camilerin kapısına kilit vuran, hatta, camileri yakıp yıkan işgalci Yunan ordularıydı.
‘YÜZLERCE TARİHİ CAMİYİ YIKILMAKTAN KURTARDILAR’
3.Cumhuriyeti kuranların “din düşmanı” oldukları için camileri ahır yaptıkları iddiası da bayat bir iftiradır. Tam tersine genç Cumhuriyet, Atatürk ve İnönü dönemlerinde, bizzat Atatürk ve İnönü imzalı kararnamelerle yüzlerce tarihi camiyi onarttıp yıkılmaktan kurtardı.
Yüzü hiç kızarmadan bu Cumhuriyeti kuranları “cami düşmanı” ilan eden Milli Eğitim Bakanı, Adnan Menderes’in DP’si döneminde birçok tarihi caminin buldozerlerle yıktırıldığını ise bilmez.
3. Milli Eğitim Bakanı’nın “Kuran okumak yasaktı!” dediği dönemde CHP hükümeti, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran tefsir ettirdi,bu tefsir 1935’te 9 cilt olarak bastırıldı.
Yani, Tek parti döneminde devlet Kuran tefsir ettirdi, bastırdı,halka sundu.
“Kuran okumak yasaktı!” dediği Tek Parti Dönemde, dönemin Diyanet İşleri Başkanlığı, 1938’de Diyanet İşleri Baskanı Rıfat Börekçi imzasıyla her evde bir Kuran ve bir din kitabı bulundurulmasını istemişti.
” Kuran okumak yasaktı!” dediği dönemde de Türkiye’de Diyanetin ve MEB’in Kuran Kursları bile vardı. İsteyen bu Kuran Kurslarına çocuklarını gönderebilirdi. ”