Son dönemde başkanlık sistemine yönelik eleştirileri artıran Angehan Alçı, ‘Gemiyi terk mi ediyor?’ yorumlarına yanıt verdi.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı‘nın son dönemde mevcut başkanlık sistemnine yönelik eleştirileri dikkat çekiyor.
Alçı önce güçlü ve laik bir devletin önemini Afganistan örneğini yaşadıktan sonra daha iyi anladığını belirterek, “Tam yetkisiz ve tamamen sembolik Cumhurbaşkanlığı makamı anayasal olarak planlanmalı. Eski parlamentarizmden farklı olarak Cumhurbaşkanı kesinlikle tam yetkisiz ve tam güçsüz olmalı” ifadelerini kullandı.
Ardından verdiği bir röportajda “Başkanlık sisteminin Türkiye’ye fayda sağlayacağını söylemiş ve yanılmış bir gazeteciyim” ifadelerini kullandı.
Bu çıkışların ardından haklı olarak kmuoyunda, Alçı için “Gemiyi terk mi ediyor?” soruları gündeme geldi.
Alçı, bir dönem hararetle savundu yeni sistemi şimdi eleştirmeye başlamasına yönelik yorumlara bugünkü köşesinde yanıt verdi.
“Tayyip Erdoğan gidici de ondan mı böyle yazıyorsun?” başlıkla yazısında Alçı’nın kullandığı ifadelerin satır başları şöyle:
“Mevcut rejim bloku “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile devam edelim istiyor ama sistemde ciddi revizyon ihtiyacı olduğunu da kabul ediyorlar.
Bu sistemin yürümediği çok yer var. Nitekim yeni başlayan 2021-22 yasama yılı için ciddi anayasal değişiklik hazırlıkları yapılıyor.
Mevcut muhalefet bloku ise güçlendirilmiş parlamentarizme geçmek istiyor. Neredeyse tüm muhalefet partileri bu konuda uzlaşıyor ama onların da nasıl bir sistem istediği belli değil…
(…) Tayyip Erdoğan bu rejimin başı. Atatürk ve Abdülhamid döneminden bile daha fazla devlet gücü olan Türk siyasi tarihindeki tek lider. O sebeple “Tayyip Bey düşecek. Yol göründü. Sonra da ağır bedel ödeyecek. O yüzden Nagehan Alçı değişiyor” minvalindeki yazıları sadece gülünç buluyorum. Gerçekçilikten bu kadar uzaklaşabilenler için üzülüyorum.
Cumhurbaşkanı şu an 17-25 Aralık 2013-14 döneminden 20 kat, büyük kriz yaşanan 7 Haziran-1 Kasım 2015 döneminden 10 kat daha güçlü. O dönem aşırı parçalanmış bir devlet ve rejim manzarası vardı. Buna rağmen Erdoğan o badireleri atlattı. Şimdiyse sapasağlam bir blok gibi bir devlet ve rejim var.
Tayyip Bey’in başında olduğu bu rejim elindeki bu kudreti önümüzdeki 2 sene içinde nasıl ve ne yönde kullanacak? İşte esas Türk siyasetinde ve medyasında konuşmamız gereken konu bu. Ama ısrarla muhalefet bu sorulardan kaçıyor. Devekuşu gibi kafalarını kuma gömüyor ve kendi tabanlarını avutuyorlar. Hem muhalefet partileri hem de muhalif medya bunu yapıyor.
AK Parti MKYK üyesi Şamil Tayyar benim yazdıklarıma “2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi rejim krizine dönüşür. Vesayetçi odaklar vekil borsası kurar. Çeteler cirit atar” gibi itirazlar yöneltmiş.
YÖK ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar üzerinde hükümranlığı bulunan Ahmet Necdet Sezer tipi eski Cumhurbaşkanlığı makamı bağlamında Şamil Tayyar haklı ama tamamen sembolik ve yetkisiz, güçsüz, bütçesiz temsil makamı anlamında bir Cumhurbaşkanlığı makamının seçimi son derece kolay ve problemsiz geçer. Muhtemelen siyaset dışından, herkesin üzerinde uzlaştığı sessiz ve sakin bir isim Çankaya’ya çıkar.
Aksine bu kutuplaşma gidişatını durduramazsak 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri başka türlü bir rejim krizine yol açabilir. Muhalefet de maalesef bu gidişatın farkında değil.
“Sembolik ve yetkisiz, güçsüz Cumhurbaşkanı, güçlü TBMM, muktedir ve istikrarlı Başbakanlık” diye üçlü sac ayağı ile özetlenebilecek “Başbakanlık hükümet sistemi”nin Türkiye’nin daha da bunalımlı hale gelme ihtimali yüksek toplumsal-siyasal ortamına ilaç gibi geleceğini düşünüyorum.”
………………vırvırvırvırvırvır
Boş işler bakanı.Unutulacaksınız,
gerçekler geliyor siz gidiyorsunuz