Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır Adli Tıp Kurumunda yapılan incelemeye ilişkin, “Bu, bir ön rapor değil. Bu, Diyarbakır Adli Tıp Kurumunun Narin’in bedeni ve Narin’in içinde bulunduğu torbadan aldığı, üçüncü şahıslara ait DNA örneğinin çıkabilme olasılığına ilişkin numunelerden herhangi bir DNA örneğinin çıkmadığına ilişkin bir rapor.” dedi.
Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor.
Baro Başkanı Nahit Eren, Diyarbakır Adliyesi önünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin “Ön rapora ilişkin neler söylemek istersiniz?” sorusu üzerine Eren, “Bu, bir ön rapor değil. Bu, Diyarbakır Adli Tıp Kurumunun Narin’in bedeni ve Narin’in içinde bulunduğu torbadan aldığı üçüncü şahıslara ait DNA örneğinin çıkabilme olasılığına ilişkin numunelerden herhangi bir DNA örneğinin çıkmadığına ilişkin bir rapor. Yanlış bir tanımlama var; adeta Narin’in ölümüne ilişkin sebebin tespiti konusunda bir rapormuş gibi bir algı var. Hayır, bu rapor sadece Narin’in üzerinde bir üçüncü şahsa ait DNA örneğin çıkıp çıkmamasına ilişkin bir rapor.” ifadelerini kullandı.
‘İSTANBUL’DAN ATK RAPORU GELMEDİ’
Eren, şunları kaydetti:
“Maalesef hep söyledik ve en büyük kaygımız da o idi. 19 gün gibi uzun bir süre içerisinde ve su altında kalmış olması bu yönlü bir tespitin yapılmasına ilişkin koşulları ortadan kaldırıyor. Daha doğrusu olası bir numune varsa üçüncü şahsa ilişkin de maalesef bu süre zarfı içerisinde tespit konusunda süreci zorlaştırıyor ve gelen rapor da bunu doğrulamış oldu. Yani 19 gün gibi bir sürede Narin üzerinde herhangi bir üçüncü şahsa ilişkin bu sebepten dolayı bir DNA örneğinin çıkmadığını söyleyebiliriz. Bir insan üzerinden size temas etmiş kişilerin tespit edilebilmesi için kıl, tükürük örneği olabilir, herhangi bir et parçası olabilir ona ait. Maalesef bu konuda herhangi bir belirleme yapacak koşul yok çünkü alınan numunelerin hiçbiri bu konuda bir veri sağlayamamış.”
Bu tespitin, sadece DNA örneğine ilişkin Diyarbakır Adli Tıp Kurumunun raporu olduğuna işaret eden Eren, bazı sosyal medya hesaplarında “ölüm sebebine ilişkin bir tespitin yapılmadığı” yönünde haberler ve paylaşılan bilgiler olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
Eren, “Ölüm sebebine ilişkin birçok verinin gönderildiği İstanbul’dan Adli Tıp Kurumu raporu henüz gelmedi.” dedi.
Eren, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran’ın öldürmeye iştirakten tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiğini anımsatarak, diğerleri hakkında da bu öldürme fiilinden kaynaklı “suç ve suç delillerini gizleme” suçu olduğunu söyledi.
Bir gazetecinin sorusu üzerine Eren, daha önce tutuklanan amca Salim Güran’ın 22 şüpheliyle adliyeye getirilmediğini belirtti.
“Salim Güran’ın silinen mesajlarıyla ilgili yeni bir gelişme var mı?” sorusuna da Eren, “Gözaltında olan ve daha önce tutuklananların tamamının telefonlarında inceleme süreçleri devam ediyor. Bu konuda bazı telefonların silinen bilgilerine erişim konusunda çalışmalar yapılıyor.” yanıtını verdi.
Eren, şöyle konuştu:
“Elde edilen bazı veriler var. Elde edilemeyen bazı veriler var. Çünkü bazıları söz konusu programların merkezlerinden, kamuoyuna da daha önce yansımıştı. Daha önceki yazışmalarını WhatsApp üzerindeki yazışmaların verilmeyeceğine dair bilgi zaten kamuoyuyla paylaşılmıştır.”
“Anne ve ağabey Enes iştirak halinde insan öldürme suçundan mı, onlar da Nevzat Bahtiyar ile aynı suçtan mı mahkemeye sevk edildi?” sorusunu Eren, “Daha önce Nevzat hem de Salim ile ilgili tutuklananların sebepleri aynı. Daha doğrusu bunlar henüz tutuklanmadı. Bu iddiayla tutuklanmaya sevk edildiler.” şeklinde yanıtladı.
“Hukuken iştirak ve yardım yataklık aynı şeyler mi?” sorusu üzerine Eren, “Bir suçun işlenmesine karar veren, birlikte gerçekleştiren ve o suçun işlenmesine yardım eden de o suça iştirak etmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Burada organize bir katliam mı var veya Narin’i birlikte mi öldürdüler?” sorusu üzerine Eren, şunları kaydetti:
“Yani şu anki, yani tek kişiyi öldürse zaten tek kişi açısından bu isnat olur. Ama burada birden fazla kişi tarafından iştirak dediğimiz şey birlikte öldürmeye girer. Yani azmettiren de iştirake girer. Yani iştirak dediğimiz şey tamamen fiili icra etmekle sınırlı değil. Yani onun kararını alan, onu uygulayan, bu anlamda. Genel anlamda bu değerlendirmeyi yapıyorum. Ama burada 4 şüpheli, 2’si tutuklanmış, 2 kişi de şu anda aynı suç tipinden tutuklamaya sevk edilmiş.”
“Nevzat Bahtiyar ifadesinde, ‘Bir taş bıraktım’ diyor. Sonra hakim ediyor ki ‘Bir değil 3-4 taş çıktı cesedin üzerinden.’ diyor. Bu durumda anne ve Enes’in de cesedi saklama konusunda bir desteği mi oldu mu?” sorusu üzerine Eren, taş sayısının 3 olduğunu kaydetti.
Soruşturma gizliliğini ihlal edecek şekilde bazı bilgilerin kamuoyuna yansıdığını ifade eden Eren, o konuda da yanlış bir algının olduğunu anlattı.
Eren, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Hatta gizli tanık var denildi. Bu dosyada bir gizli tanık yok. Yani Narin’in bedeninin bulunduğu gün, bulunduğu yer itibariyle yeniden şu tespit edildi. Öldürme saatine ilişkin daha önce birçok ve bugün ifadelere de yansıyan, saatin yanlış verildiği konusunda bilginin aslında bilinçli, kasıtlı ve ifadelerde de kamuoyuna yansıdığı için ben de artık söylüyorum. Salim’in bu konudaki süreyi kendilerine bu şekilde verilmesi konusunda telkininin olduğunu söylediler. Bu da neyi gösterdi? Bir şekilde yeniden geriye dönük kamera kayıtları incelendi. Ve o kamera kayıtlarında Narin’in oraya gömülmesine ilişkin araç ve şahıs o şekilde bulundu. O gece hakkında gözaltı kararı alınıp evinden alındı. Bu anlamda yani bir gizli tanık ya da bu dosyada bir itirafçı değil, suç istinadıyla alınan ve suçunu ikrar eden biri var.”