MERVE DUMAN / VERYANSIN TV
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 6 Şubat depremleri sonrası verdiği ‘evlatlıkla evlenme’ fetvasına Veryansın Tv Programcısı Serkan Öz’den sert yanıt gelmişti. Diyanet ise ülkenin geleneklerini hedef alan sözlere karşı haykıran Serkan Öz’e “hakaret” ve “ceza” davası açmıştı.
Yaşananların ardından Veryansın Tv yazarı Nihat Genç, “Diyanet Başkanı Ali Erbaş mahkemede yargılanıyor” başlıklı bir yazı kaleme almış ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı mizah yoluyla eleştirmişti.
ALİ ERBAŞ’TAN NİHAT GENÇ’E ‘HAKARET’ SUÇLAMASI
Ali Erbaş, söz konusu yazının ardından Nihat Genç hakkında “hakaret”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla şikayetçi oldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Nihat Genç, “Bahse konu olaya ilişkin ben dinine, milletine, Cumhuriyetine bağlı bir yazarım. Bahsi geçen yazı bir skeç yani mizahi bir yazıdır. Mizah toplumdaki septikleri yumuşatmak içindir. Hayatım boyunca toplumun huzuru için memleket düşmanlarına karşı yazılar yazdım. Bahsi geçen yazı edebi eleştiri sınırları içindedir, suçlamaları kabul etmiyorum, suçlamalar asılsızdır” dedi.
ALİ ERBAŞ’A ‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ’ HATIRLATMASI
Ali Erbaş’ın suç duyurusunu inceleyen Savcılık; “hakaret” suçunun mağdurunun ancak gerçek kişiler olabileceğini, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun oluşması için halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak düşüncesiyle gerçeğe aykırı bilgi yaymak gerektiğine dikkat çekti ve söz konusu 3 suçlamanın da oluşmadığı belirtildi.
‘KOVUŞTURMAYA YER YOK’ KARARI
Nihat Genç’in yazısında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Ali Erbaş hakkında “olumsuz” değerlendirmelerde bulunmasının herhangi bir suçun oluşması için yeterli olmayacağını belirten Savcılık, “Kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.
KARARDA ‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ’ HATIRLATMASI
Savcılığın takipsizlik kararında, Ali Erbaş’a ‘basın özgürlüğü’ hatırlatması da yapıldı. Kararda; demokratik toplumların, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlar oldukları, devletin görevinin temel hak ve özgürlükleri geliştirmek olduğu kaydedildi. Temel hak ve özgürlükler arasında ‘düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yere sahip olduğu belirtilen kararda “bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi basın” denildi. Ayrıca basının, toplumu ilgilendiren tüm olaylarda halkı aydınlatmak, yöneticileri eleştirmek ve uyarmak gibi ödevleri olduğu da vurgulandı.
DİYANET’İN FETVASI NEYDİ?
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde 53 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
11 ilde büyük yıkıma yol açan depremin ardından ‘afetzede çocuklara koruyucu aile’ kampanyaları başlatılırken Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun sitesinde, “Koruyucu aile olmanın hükmü nedir?” sorusu yanıtlamıştı.
Diyanet’in yanıtında, “Ailelerin evlat edindikleri çocuklara, öz evlat gibi davranmasının doğru olmadığını ve evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli olmadığı” ifadelerine yer verilmişti.
Bu cevabın yer aldığı sayfalar, tepkilerin ardından silinmişti.
Evlatlık ile evlenmek nasıl jir sapikliktir ya ve bunu diyanetin başındaki adam söylüyor yuh artık. Savcıya da helal olsun
valla o savcı kimse helal olsun demekki düzgün savcılarda varmış!