1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Özgür Özel’den 8 Mart mesajında kadınlara çağrı: ‘İstanbul Sözleşmesi için gelin, seçin, tarihe geçin’

Özgür Özel’den 8 Mart mesajında kadınlara çağrı: ‘İstanbul Sözleşmesi için gelin, seçin, tarihe geçin’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği "Kadın varsa, Yaşam Var" etkinliğinde konuştu. Kadınlara seslenen Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapacağı ön seçimi hatırlatarak "İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik, mücadele için gelin, seçin, tarihe geçin" dedi.

featured

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen “Kadın varsa, Yaşam var” etkinliğinde konuştu.

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Tayyip Bey’in bir kabinesi var. Kabinede 18 tane bakanı var. Bunların içinde hiç şüphesiz adını değiştirmiş de olsalar en önemli bakanlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Bunda bir kadının olması önemlidir ama o kabinede tek kadının olması, onu da aileden sorumlu bakan olarak görev yapması, zihniyeti aynen göstermektedir.

Kadını, evliyse birey, evliyse ailenin parçası, evliyse desteklenmesi gereken bir birey olarak görüp, evli olmayan kadını görmeyen, hatta ittifak ortakları gibi ‘Bekar kadınlar derhal sahiplendirilmelidir’ gibi çağ dışı birkaç yüzyıl değil, tarih öncesinde bile olmayan, mağara duvarlarında bile olmayan anlayıştan medet ulan, onlarla ittifak yapan bir anlayışla karşı karşıyayız.

CHP’nin 18 tane gölge bakanı var. Bunların 9’u kadın, 9’u erkek. Çünkü kadınlar, hayatın yarısı ise siyasetin de yarısı olacak. Sen kadınsın, aileden, çocuktan anlarsın diye bakmayacaksınız. Bunun tersi, dış politikadan, çalışma ve güvenlikten anlamazsın veya içişlerinden, kültür sanattan anlamazsın, sadece aileden anlarsın, çocuk bakmalısın, yaşlına, hastana, yaşlına bakmalısın, eşinin, kocanın eline bakmalısın demek. Bu anlayış, kadını eve hapseden anlayış. Biz bunun karşısındayız.

‘TÜRKİYE’DE ÇOK SAYIDA KADININ KAYBI İLE KAHROLUYORUZ’

Kadınlar 31 Mart’ta kazandılar. Kazanmak güzel, seviniyoruz ama Türkiye’de hepimiz maalesef çok sayıda kadının kaybı ile de her geçen gün kahroluyoruz, üzülüyoruz. Ben 2011 yılından itibaren Meclis’te görev yapıyorum. 2011 yılında, Meclis’ten bir yasa geçti. Bir uluslararası anlaşma geçti. 2014 yılında Meclis’ten İstanbul Sözleşmesi geçti.

O gün, Meclis’teki bütün milletvekilleri oy vermişti. Hatırlıyorum, CHP’li milletvekilleri, kadın milletvekillerimizin uyarmasıyla, yönlendirmesiyle, iki elimizi birden kaldırarak oy vermiştik. O tarihten sonra kadın cinayetlerinde ilk, tek düşüş onaylandığı yıl çok bariz olarak yaşandı. Bu tesadüfü bir şey değil.

‘SIRF BİR SEÇİM KAZANABİLMEK İÇİN O YOBAZLARIN, O GERİ KAFALILARIN…’

Bir nazar boncuğum olacak ve ‘kime takacaksın’ deseler, İstanbul Sözleşmesi için AK Parti’ye takardım. Tayyip Bey, o taktığım nazar boncuğunu bir gece çıkardı ve çöpe attı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, devletin kadının arkasında kararlılıkla devletin olduğunu, savcısıyla, hakimiyle, çıkardığı 6284 sayılı kanunuyla, bundan sonra yapacaklarıyla, polisiyle, yasayı çıkaran milletvekilinden, ilk uygulamasında karşılaşılacak polise, kararı verecek savcıya, hakime kadar İstanbul Sözleşmesi, devleti kadının arkasına dikiyordu ve kadına şiddet uygulamayı aklından geçiren veya kadını katletmeyi düşünen caninin karşısına devleti dikiyordu. O yüzden o yıl çok aşağıya düştü. Sonra düşük seyirlerde, kaldı ve sonra yükselmeye başladı. Niye? Çünkü İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açtılar. ‘Kaldırılsın’ dediler.

AK Parti’nin içinde tartışmalar oldu. Bazı kadınlar savundu, bazıları sessiz kaldı. Çoğu erkek istemedi. Sonra ittifak kurmak istediği çağdışı kafalar, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını şart koştular.

Sırf bir seçim kazanabilmek için o yobazların, o geri kafalıların tek başlarına iktidar olsalar, Meclis’i yakıp yıkacak olan selefi kafaların oylarını alabilmek için bir de güya kendisine oy verip de, ‘Eşime bir tokat attım. Uzaklaştırma aldım’ öyle bir anlatıyor ki, sosyal medyada da görüyoruz. ‘Kızımı terbiye etmek istedim. Bana ceza verdiler’ diyor.

Bunların hepsinin karşısında devlet duruyorken ve kadınların arkasında devlet duruyorken, önce tartışarak, sonra İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak sonra da Medeni Kanun’a saldırmak anlamına gelecek nafaka hakkını tartışmaya açarak, bunlara yüz, kadınlara verilen güvenceden de kadınları mahrum bıraktılar.

‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET UYGULAMASINDA ÇOK CİDDİ SORUNLAR VAR’

Türkiye, 2024 Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 146 ülke arasında 127’inci sırada. Önümüzdeki birkaç ülkeyi okumaya utanıyorum. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, kadınların iş gücüne katılımında 146 ülke arasında 133’üncü sırada. Bunun için kadınların yoksulluğu, erkeklerden daha ağır yaşamasının sebebi de bu.

Eğitim seviyesinin yetersiz olması, geleneksel rollerin çalışan kadının iş yükünü artırması, çocuk bakımını kolaylaştıran uygulamalardaki eksiklikler. Eşit işe eşit ücret uygulamasında çok ciddi sorunlar var. Bu sorunların hepsini birden kaldırmanın bir tane yolu var. O da kadınla, erkeğin eşitliğine, siyasette eşit temsiline ve kadınlarla ilgili atılacak her adımı atmanın memleketin en kritik çağdaşlaşma meselesi olduğuna inanan bir kadronun, bir anlayışın, bir partinin ülkeyi yönetmesidir. O partinin de adı CHP’dir.

‘CHP BÜTÜN KADINLARIN PARTİSİDİR’

Biraz önce çok güçlü kadınlar burada konuştular. Her birinin hikayesi çok kıymetli. Ama her birinin hikayesine bir taraftan CHP’li belediyenin, onun bir projesinin, eşitliğe inanmış bir belediye başkanının dokunuyor olması da çok kıymetli. Bu parti, sekülerlerin de, dindarların da, başı açık olanın da, tesettürlülerin de, güvencesizin de, yoksulun da bütün kadınların partisidir. CHP, Şubat ayı boyunca 28 gün kapılarını ardına kadar açtı ve çağırdı.

‘Bir yola çıkıyoruz. Cumhurbaşkanı adayı belirliyoruz. Adayımızı seçmek isteyenler gelsinler, partiye kaydolsunlar’ dedi. İnanılmaz bir genç ve kadın yönelimi oldu partide. Biz bu çağrıyı yaparken, 1 milyon 520 bin olan üye sayımızın şubat sonunda 1 milyon 600 bine çıkmasını ve ön seçim yapmayı planlıyorduk. Şubat ayı bitti rakamlar sayıldı. Biz 80 bin üye gücümüze güç katacak derken, 230 bin yeni üye ile 1 milyon 750 üyeye ulaştık.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ YENİDEN İMZALAYACAK’

Bunun için 23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayımızı 1 milyon 750 bin üyemizin sandık başına koşacağı devinim ile seçeceğiz. Kapılar açık. Kapılar, kadınlara, gençlere, büyün vatandaşlara açık. Bundan sonra bu partinin kapısından giren en zorlu kararların alınacağı yerde yapılacak seçimlerde söz sahibi olacak, olmaya devam edecek. Bugün cumhurbaşkanı adayını, yarın milletvekili adaylarını belirleyeceksiniz. Kendiniz aday olacaksınız. Kadınların dayanışması ve eşitlikçi erkeklerle birlikte en önemli görevlere sizler geleceksiniz.

23 Mart’taki Türkiye’nin baharına, demokrasi baharına, demokrasi devrimine Türkiye’nin bütün kadınlarını davet ediyorum. Gelin seçin, tarihe geçin. Geleceksiniz, bir cumhurbaşkanı seçeceksiniz. Tüm eşitsizlikleri tarihe gömeceksiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik, mücadele için gelin, seçin, tarihe geçin. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Gününüz kutlu olsun. Kadınların günü, çağdaş Türkiye’nin günüdür. Çağdaş Türkiye’yi yeniden birlikte ayağa kaldıracağız.”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!