Terör örgütü PKK, Abdullah Öcalan’ın “silah bırakma ve örgütün kendisini feshetme” çağrısına uyacağını ilan etti. Terör örgütü, bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiğini ve Öcalan’ın sözünü ettiği fesih kongresine hazırlanacağını duyurdu. Terör örgütü, kongrenin başarısını Öcalan’ın “yürütmesine” bağladı.
‘TECRİT MESELESİ…’
Halk TV’de Selin Sabit’in sunduğu Hafta Sonu Sabah programına bağlanan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, PKK’nın açıklamasını değerlendirdi.
Koçyiğit, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Ateşkes ilan etmiş olmaları, tek taraflı ateşkes ilan etmiş olmaları, herhangi bir sıcak çatışma dışında, meşru savunma dışında bir şey yapmayacaklarını yine kamuoyuna ifade etmiş olmaları da bu adımı hızla pratikleştireceklerinin açık ve net göstergesi. Bu anlamıyla oldukça memnuniyet verici.
Acaba PKK ne der, Öcalan’ı dinler mi gibi bazı kaygılar, soru işaretleri ve yer yer de bazı farklı tartışmalar vardı. Bu tartışmalara noktayı koyması açısından da bu açıklamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum açıkçası. Çünkü bizatihi her türlü gereğini yapmaya hazır olduklarını söylüyorlar ve bu sürecin yürütülmesi açısından da Sayın Öcalan’ın iletişimini, kongreyi toplama ve örgütün lağvedilmesi meselesinde bizzat sorumluluk alması gerektiğini, bu süreci onun yürütmesi gerektiğine dair de belirlemeleri var.
Bu da konuştuğumuz, tartıştığımız tecrit meselesi ya da sürecin yürümesi için koşulların oluşturulması sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının oluşturulması meselesini işaret ediyor. Hani benim ilk elden çağrıdan gördüğüm, önemli bulduğum mesajlar bunlardır açıkçası.
‘KARŞILIKSIZ KALMASI BEKLENEMEZ’
Bu kadar büyük tarihi adımlar atılırken, bu kadar büyük tarihi çağrılar yapılırken bunların karşılıksız kalması beklenemez tabii ki. Çünkü bu çağrı özünde PKK’nın silahsızlandırılması, PKK’nın feshedilmesini içerse de aynı zamanda başka bir şeyi söylüyor. Devletin demokratikleşmesi, devletin demokrasiye duyarlı hale gelmesi, devletin ülkede yaşayan bütün halkları, bütün inançları, bütün kimlikleri içerecek bir demokratik sistemi kurması yani bir demokratik cumhuriyetin inşası çağrısı aynı zamanda.
Toplumun, bütün Türk halklarının rızasını almak, hassasiyetlerini gözetmek, toplumun rızasıyla bu yol, işi yürütmek gerekiyor. Bu anlamıyla bu, bunu çok önemsiyoruz. Diğeri bütün siyasi partilerin gerçekten bu sürece katkı koyabilecekleri bir mekanizmanın kurulması. Hiç kimsenin kendisini bu sürecin dışında hissetmemesi.
Herkesin bu süreci kendi süreci, bu barışı kendi barışı, bu çözümü kendi çözümü olarak hissedeceği, sözünü söyleyeceği, önerisini yapabileceği bir mekanizmanın da hızla kurulması gerekiyor. Bu da Meclis’e bir sorumluluk yüklüyor. Meclis bu konuda hızla adım atmalı, sorumluluk almalı.”