TGC Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada bu tarz söylemlerin gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel şiddeti arttırdığı kaydedildi.
“Güvenlik güçlerinin görevi gazetecileri engellemek değil, görevlerini yaparken can güvenliğini sağlamaktır” ifadeleri kullanılan açıklama şöyle:
“Türkiye’de basının demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu anlayamayan kişi ve kurumlar, yurttaşların haber alma hakkını engellemek için gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel şiddeti tetikliyor. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde de bunun yeni bir örneğini yaşadık. Polisin Taksim’e çıkmak için Beşiktaş’ta toplanan kitleyi takip eden gazetecilere yönelik ‘süpürün’ emri verdiği, Saraçhane’deki kitleyi takip eden gazetecilere de biber gazı sıktığı ajansların ve televizyonların canlı yayınlarına yansıdı. Güvenlik güçlerinin görevi gazetecileri engellemek değil, görevlerini yaparken can güvenliğini sağlamaktır. Gazetecilere yönelik ‘süpürün’ emrini veren, biber gazı sıkan kişileri ve bu anlayışı kınıyor, cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün, bu ülkede her görüşten insanın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının teminatı olduğunu hatırlatıyoruz.”
‘BU AŞAĞILIK BİR İFADE’
Öte yandan, Sözcü TV canlı yayınına yansıyan sözlere canlı yayında gazeteci Deniz Zeyrek, “Bu, aşağılık bir ifade” ifadeleriyle tepki gösterdi.
Zeyrek şu ifadeleri kullandı:
“Bu emri kim verdiyse ahmakça bir iş yapmış. ‘Gazeteciyi süpürün’ ne demek, haddini bilsin o adam. Ondan sonra hakkımızı savunun diyorlar. Süpürürken düşünecektin. O emri kim vermiş? Daha önce de Çağlayan Adliyesi’nde aynı ifadeyi duydum. Çevik kuvvetin terminolojisinde ‘Gazeteciyi süpürün’ diye bir ifade var. Utanın. Sen kimi süpürüyorsun? 12 saat en zor koşullarda çalışıyorsun, hakkını biz savunuyoruz.”