Roma histeri tiyatrosu

Jale Ak Altunel yazdı…

Uzunca bir zamandır yazmıyordum. Düşündüklerimi benden daha güzel dillendirip söylediler ve ha keza yazacaklarımı da benden daha iyi yazdılar. Ama bu konuda susup, daha iyisini yazanları bekleyemedim. Olanların aklıselim ‘değerlendirmesi’ de nasıl olur ben bilemiyorum. O yüzden en sona sıkıştırılan şu cümle vardır ya hani, ‘sürçü lisan ettimse af ola’ gibisinden, ben onu en başta söylüyorum.

Bugün bize ne yaşatıldı böyle? Bize koca koca ekranlardan ne izletildi? Türk Milletine neyi yedirmeye çalıştı bunlar? Neymiş efendim Barış’mış. Bir kere savaş da barış da karşınızda bir devlet varsa yapılacak bir iştir. Barış bir anlaşma metnine binaen yapılır. Devlet adamları arasında olur. Apo denen terör elebaşı, Apo denen Allahın nuru yüzünden çekilmiş katil, Apo denen Artin Agopyan, Apo denen dağda çocuk yaştaki Kürt kızlarına tecavüz eden pedofili hastası ne zaman ve ne şekilde ‘devlet adamı’ oldu da üç sayfalık bir metinle yüce Türk Milletinin karşısına Sırrı Süreyya Önder’le çıkarılabiliyor? Hani Amerikan parlamentosunda Ortadoğu’nun terör elebaşı Netenyahu’yu ayakta alkışlamışlardı ya, Amerika’nın ileri karakolu Türkiye’de de ‘yerel’ teröristi, akıldan izandan yoksun bir grup şuursuza alkışlattılar. Yazıklar olsun yazıklar! Bizdeki yerele uygun olarak tililili eşliğindeydi. Hani tililili eşittir Kürt, Kürt de eşittir PKK’ymış gibi.

Dostlar, bu memlekette Kürtleri ötekileştiren tek bir unsur oldu ta en başından beri. O da PKK terör örgütüdür. Bırakın Kürtleri ötekileştirmeyi, Kürtleri öldüren, diri diri yakan, eline silah almayı kabul etmeyeni katleden yok eden, dağa çıkmayanı zorla dağa kaldıran, Kürt esnafına zorla kepenk kapattıran, çoluğu çocuğu ön saflara sürüp travmalar yaşatan, hep ama hep aynı unsur oldu. PKK terör örgütü yıllardır doğu ve güneydoğu Anadolu’daki toprak ağalarının ileri karakolu gibi öldürdü. Ağalığın Paşalığın köpekliğini yapa yapa solculuk tasladılar üstelik. Serapları diri diri yakanlar, Neşe Öğretmenleri kaleşnikofla tarayanlar, Mavi Çarşı’da masum sivilleri bombalayanlar, kreşlerimize bile bombalı saldırı yapmayı hak sayanlar… işte bunlar solcuymuş. İşte biz bugün bu tecavüzcü solcunun üç sayfalık ‘barış anlaşması’ metnini dinledik. Filmlerde rol bile alan, gerektiğinde benden güzel Türkçe konuşan Sırrı Süreyya, ekstra bir Kürt şivesi takındığı ağzıyla aktardı metni. Keşke daha da yamultsaydı ağzını. H’leri en gırtlaktan ben çıkarıyorum derken keşke kussaydı. Ne de olsa doğu şivesiyle konuşmayana artık kız filan da vermezler bu gidişle. O doğulu diziler, o mafyatik ağalı filmler boşuna mı çekildi yıllardır? Geniş kitlelerde bir karşılık bulsun diyeydi hep. Ama işte Sırrı da, onun gibi düşünenler de mevzunun sırf şive olduğunu sandılar. Ne kadar yanıldıklarını tarih gösterecek hepsine. Küresel bir popülist yanılgıdır bu. Şimdi tabii küresel müresel demişken bunları oraya çıkartan, hatta daha öteye geçelim, bunları oraya çıkarttıranlara gitmek gerek.

Amerika’da ulusalcı Trump işbaşına geçti, işler hızlandı. Ulusalcı dediysek sana bana değil bu ulusalcılık. Sadece kendisine. Önceleri hep İngiltere’yi gelenekselci ve küreselci, Amerika’yı da Cumhuriyetçiler ve küreselci demokratlar diye düşünürdüm. Ama Roma tarihinde neler olduğuna bakınca Trump’ın kendisini nasıl Sezar zannettiğini ve Cumhuriyetçi olarak başa gelip Amerika’yı nasıl tekrar İmparatorluğa dönüştürmek istediğini, yaptığı abuk sabuk açıklamalardan anlıyorum. Rahmetli Sezar ‘sen de mi Brütüs’ diyerekten ölmüş ve İmparatorluğu görememişti ama yeğeni ve evlatlığı Augustus Oktavyus imparator olmuştu. Amerika’nın da Oktavyus’u hazır aslında, Elon Musk. Neyse asıl konu bu değil, sözde cumhuriyetçi Trump’ın aslında küreselciliği asıl konu… Ve elbette asıl konu ha demokratların ‘soft power’ denilen, mevzuyu yumuşatarak girmeleri olsun, ha cumhuriyetçilerin freni patlamış kamyon gibi girmeleri olsun her iki siyasal iktidarın da Türkiye için küresel planlarının aynı olmasıdır. O yüzden bu sözde Kürt mevzusu ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuldu yıllardır. Bıkmıyorlar, usanmıyorlar, hiç mi hiç vazgeçmiyorlar.

Türkiye’de Kürt sorunu hiç olmadı. Türkiye’nin de Türk’ün de hiçbir etnik dini ve mezhepsel, kimseyle sorunu olmadı. PKK terör örgütüyle bu ‘sorun’ yıllardır oldurulmaya çalışılıyor. Ve hâlâ daha o lanet olasıca masada Kürt etniğinden dem vurularak Kürt ve Artin yan yana getiriliyor. O masada Apo yani Artin Agopyan’la Kürt halkını yan yana koyanlar acaba Kürt halkını mı kriminalize etmeye çabalıyor (hâlâ), yoksa Türk Milleti’ni mi? O masada Türklük etnisiteye mi indirgenmeye çalışılıyor yoksa yok sayılmaya mı? Böyle bir ahmaklığın utancını yaşamak üç günlük ömrümüzde bizlere yaşatıldı. Siz o masadakiler Kürtlerin sözcülüğüne soyunmuşsunuz ama siz, Kürt halkının sözcüsü değilsiniz. Hele hele yoksul Kürt halkının sözcüsü asla değilsiniz, olmayacaksınız. Aklımızla, kimliğimizle, varoluşumuzla, tarihimizle, Lozan Anlaşmamızla, şehitlerimizin kanlarıyla alay edildi. Ne kadar kutlu değerimiz varsa üzerinde tepinildi bugün. Bugün bir histeri tiyatrosuydu, velhasıl bugün, yarım akıllı soytarıların tahta çıkarıldığı bir cinnet günüydü.

Şimdi bu topu göğsünde yumuşatıp asist yapmaya adam arayan kim olursa olsun, hangi avanak, hangi şuursuz olursa olsun, isterse babamın oğlu olsun, o asisti alıp kafasında patlatırım. Bu saçmalığı normalleştirmeye çalışan, ya yarım akıllı bir beyinsiz, ya da vatan hainidir. Ortası yoktur. Türk Milleti elbette günün birinde bu yaşatılanın hesabını soracaktır. Yaşatana da yaşattırana da. O çok güvendiğiniz Roma var ya, tarihte olduğu gibi çökecek ve paramparça olacaktır. Hey gözünü sevdiğim tarih, ne güzel tekerrür ediyorsun!