Selman Öğüt tamam da biz laikliği ne kadar doğru anladık?

featured

Laiklikle oynayıp İslamcılara koz vermeyin. Selman Öğüt’lerin pişkince konuştuğu düzenin ortaya çıkmasında biraz da ‘bizim’ laiklerimizin rolü yok mu?

MUSTAFA SOLAK

Selman Öğüt “Kemalistler dindarlara zulmetti” dedi, Kemalistlerimiz ayağa kalktı. Hoş çoğu kendini, bugüne kadar “Kemalist” olarak da tanımlamıyorlardı. Sosyal Demokrat diyorlardı çoğunlukla. İkisinin arasında fark var. Güncel bir durum oluşursa anlatırım farklarını veya “ATATÜRKÇÜLÜK /100 SORU-YANIT” kitabım incelenebilir.

Öğüt gibileri saldırmazsa Kemalizm’in pek aklımıza geleceği yok. Elbette laiklik zulüm değil; aksine toplumsal huzurun güvencesi. Yazımda bunu anlatmayacağım.

Bazı Kemalistlerimiz iktidarın faizsiz finans kuruluşlarının denetimindeki ahlaki ölçütlerin ayetli, hadisli olmasına, Selman Öğüt gibilere haklı olarak kızıyorlar.

Selman Öğüt’lere kızarken kendimizi önce tartıya koyalım. Laiklere laikliği anlatamadık ki başkasına nasıl anlatalım!

Laikliği doğru anladığını sandıklarımız doğru anlamamış ki başkasına nasıl kızalım!

Peki bu tür Kemalistlerimiz aşağıdaki yönlerden kendi özeleştirilerini yaparlar mı?

1) Yıllarca tarikat ve cemaatler, siyasetin içinde değillermiş ve okullarda yarışmalar, etkinlikler düzenlemiyorlarmış gibi “cemaatler devlet işine karışmasın” söyleminden ibaret naif ve gerçeklerden uzak bir laiklik anlayışı dile getirdiler.

2) “Devlete zararsız tarikat” diyerek tarikat düzenini meşrulaştırdılar. Oysa tarikat “yol” demektir ve gücü bulduğunda kendi yolu dışındakileri ezecektir. Tarikat, cemaatlerin birbirini dinsizlikle suçladığını görmüyorlar mı?

3) “Gerçek İslam” tartışmasına girdiniz. “Hayır o değil ben gerçek İslam’ım” diyerek tartışmayı bilim, günlük ihtiyaçlar değil din üzerinden yaptılar. Hırsızlık olsa “bunlar İslam’ı temsil edemez, biz ederiz” dediler. Artık en önemsiz konu bile “İslam’a ne kadar uyuyor, uyumuyor, gerçek İslam hangisi?” noktasında tartışılır oldu.

4) Kimi siyasetçiler laik/laiklik yerine seküler/sekülerlik kavramlarını tercih ettiler.

5) Laikliği çeşitlere ayırdılar. “Katı laiklik” denerek “özgürlükçü laiklik” talep ettiler. Oysa laikliğe laiklik denmeliydi.

6) “Bugüne kadar yaşam tarzına dayalı laikliği savunduk da ne oldu” denerek bundan vazgeçildi. Etiler, Cihangir, Beşiktaş, Kadıköy’deki insanın yaşam şeklinin savunulmasını “elitist tavır” sayarak halkın dini duyarlılığına dikkat edilerek davranılmasını savundular. Laiklik denerek halk ürkütülmemeliydi. Öyle ki seçimlerde başörtüsü dağıtmayı dini duyarlığa saygı saydılar.

7) Yolsuzluklar, hırsızlıklar, ekonomi politikaları, emekçilerin hakları üzerinden siyaset geliştirme çabası savunuldu. Doğru elbet ama bu yaklaşım, yaşam tarzının savunulmasının geri plana atılmasını gerektirmemeliydi. İki nedenle. İlk olarak yaşam tarzının savunulması insanın nasıl yaşayacağına, seçimini özgürce kullanabilmesine dayalı temel bir taleptir. İkincisi, halkın eğitimin ve toplumsal yaşamın dinselleştirilmesini normal kabul ettiğinin, laikliği önemsemediğinin dayanağı yoktur.

8) “Laikliği de biraz bir hırpalasak, biraz da biz dini kullansak ne olur canım’ yeter ki derneğimiz, sendikamız, partimiz biraz büyüsün!” dendi. İmamlı, dualı seçimler, kutlamalar, açılışlar yapıldı, yapılıyor. Gizli olması gereken ibadet, kameralar çağrılarak çekimler yaptırıldı ve milyonlara yayıldı. “Bak adam dindar” algısı yaratılması için özel çabalar sarf edildi.

9) Bunlar yapılırken “biz iktidar kadar yapmayacağız, iktidar olana kadar yapıp bırakacağız” gibi gerekçeler öne sürüldü. Oysaki bunun başarı getirdiği anlaşıldıkça daha fazla başarı için daha fazlasının yapılması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkan bir sonuç değil mi?

“Yeter artık duralım” diyenin mi yoksa “daha çoğunu yapalım” diyenin sayısı mı fazla?

Dini, büyümenin, oy almanın, belli makama gelmek için kullanmanın sınırının olmadığı anlaşılmalı. Dini kullandığınız yıllar içinde insanların bilinçlerinin de İslamcılar gibi dönüşmeye başladığını anlamalısınız. Belki siz dönüşmezsiniz ama size destek verenler, yeni nesil dönüşür ki, yarın “sınıra geldik, duralım” dediğinizde sizi ezip geçerler. Bir kere dini kullanmanın getirisi olan nimetlerin, makamın, iktidarın tadını almışlardır.

Bu sebeplerle laiklikle oynayıp İslamcılara koz vermeyin. Selman Öğüt’lerin pişkince konuştuğu düzenin ortaya çıkmasında biraz da yukarıdaki davranan laiklerimizin rolü yok mu?

NOT 1: Laikliği doğru anlamak isteyen laiklerimiz “LAİKLİĞİ DOĞRU ANLAMAK” kitabımı okuyabilir.

NOT 2: 12 Kasım Pazar günü 15:00’te Cumhuriyet Kadınları Derneği Şişli şubesinin Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Kanal İstanbul ve Montrö” başlıklı panelde Emekli Tümamiral Mustafa Özbey ile konuşmacıyız. Bekleriz.

Selman Öğüt tamam da biz laikliği ne kadar doğru anladık?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 12 Ocak 2020, 10:47

    Önüne gelen laiklik ve Atatürk üzerine derleme kitap yazıp herkese akıl veriyor. …, kendilerine maddi manevi çıkar sağlamak için Atatürk’ü sömürüyorlar.
    Laiklik nasıl anlaşılmaz bir şey ki, senin kitabından anlayacakmış herkes!
    Megalomanlığa bakın! Tövbe yarabbi!

  2. 12 Ocak 2020, 08:24

    bu konu da tum laıklerı suclayamazsınız .ozellıkle de halkı ısım vermeden kurum vermeden suclmanız bızlerı de kapsıyor.
    ataturkun partısının basına gelır gelmez la’laıklık tehlıke de degıldır. ‘dıyen bız degılız. cemaatlere saygım var ınanc yuvasıdır dıyen de ben degılım.
    ımamlara gıdıp oy dılenende bız degılız. turbanı cozdum o gece rahat uyudum deyıp . resmı daıreler turbanı sokan da bız degılız.
    daha yazabılırım. bunnalrı ıfade edenler bu ulkeyı TC nı kuran altı ok ılkelrını prensıp olarak benımsemıs CHP sıdır. bunları ıfade eden de sımdıkı genel baskanduır. lutfen once acık acık soyleyerek ondan baslayın. eger cesaretınız varsa.
    (ınsallah veryans sagduyulu davranır ve sansur etmez yorumumu.gercegı bılmek herkesın hakkı)

  3. Evet CHP hataları var, halen de bilerek ya da ataletten hafife alıyor ve gereken ağırlığı vermiyor,, ancak o zaman CHP kuvvetler ayrılığına da güveniyordu ve nitekim 2010 referandumuna kadar belli şeyleri engelleyebiliyordu, dönüm noktası 2010 referandumu ve yetmez ama evetçilerin desteğidir

  4. 11 Ocak 2020, 14:34

    Çok doğru bir yazı.
    Daha AKP iktidara geldiği gün, fiilen memlekete şeriatın geldiğini görmeliydik.
    Biz bunu söylediğimizde Y-CHP’liler bize gülerek, “lâiklik tehdit altında değil” diyorlardı.
    Anayasa mahkemesi “lâiklik karşıtı hareketlerin odağı olduğu” gerekçesiyle AKP’ye kapatma davası açtığında, “aman kapatmayın yoksa daha çok güçlenirler” safsatasıyla AKP’yi ipten alanlar yine Y-CHP’lilerdi.
    Onyedi yıl boyunca CHP içinde alevi-kürt iktidarı kurmak uğruna, bütün Atatürkçüleri kapı dışarı edip, Atatürk’ün CHP’sini dersimli kemalin Y-CHP’si yaptılar. Sırf CHP içinde iktidar olabilmek için, AKP’nin yobaz politikalarıyla mücadeleyi, “yapıcı muhalefet” soytarılığına dönüştürdüler.
    Ve geldiğimiz noktada işi, lâikliğe AKP ağzıyla “din ve vicdan hürriyeti” demeye kadar vardırdılar.
    Y-CHP ve ona oy veren %25 varken lâik Cumhuriyeti yıkmak için AKP’ye ihtiyaç yok ki…

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!