BURAKHAN BAŞARAN/VERYANSIN TV
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetine ilişkin 22 sanıklı davanın ikinci celsesi, dün sanık savunmalarıyla devam etti.
Gazeteci Ersin Eroğlu’nun aktardığına göre, Sinan Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, dünkü duruşmada Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’e “Bolu’da iki ayrı aracın Plaka Takim Sistemi’ne (PTS) takıldığını, bu araçlardan birinin MHP Milletvekili İsmail Akgül’ün kullanımında olduğunu tespit ettiklerini” belirterek soru sormak istedi. Mahkeme başkanı, sorunun dava kapsamında olmadığını belirterek avukat Yücel’in soru sormasına izin vermedi. Yücel, dava dosyasına giren raporun dava kapsamında olduğunu ve soru sormalarının engellendiğini söyledi.
Daha sonra mahkeme başkanı, çıkan tartışma sonucu Ali Yücel’in dışarı çıkartılması talimatını verdi. Mahkeme salonunda gerginlik çıktı. Müştekilerin tepki göstermesi üzerine Ali Yücel salonda kaldı. Ancak mahkeme başkanı müşteki tarafından kendisine tepki gösteren iki kişiyi dışarı çıkarttı. Mahkeme Başkanı emrini tekrarlatan polislere sert tepki göstererek sicil numaralarını istedi. Emniyet Müdürü’nü çağıran Mahkeme Başkanı emrini yerine getirmeyen polisler halkında tutanak tutulmasını istedi. “Kimden korkuyorsun, devletin gücünü göstermekten aciz misiniz?” dedi. Sinan Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel’in sanıklardan Serdar Öktem’e sorusunun ardından duruşmaya ara verildi.
Verilen aranın ardından mahkeme başkanı, duruşmayı polisler hakkında işlem başlatıldığını duyurarak açtı. Mahkeme Başkanı, Sinan Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel’in duruşma salonunda “insicamı bozduğu ve dışarı çıkarılması hakkında” polislere talimat verildiğini fakat polislerin talimatı yerine getirmediğini ifade etti. Görevini yerine getirmeyen polisler hakkında tutanak tutulduğu ve dosyaya eklendiğini belirtti.
DURUŞMA DÜZENİ İŞLEMİYOR MU?
Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, Sinan Ateş cinayeti davasının dünkü duruşmasında yaşananlara ilişkin Veryansın Tv’ye değerlendirmelerde bulundu.
“Tuzun bile koktuğu Türkiye’de, hukukun hiç olmazsa yargı sisteminde hâlâ bir parça korunuyor olduğunu kabul ederek söze başlayalım” diyen Dikmen, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sinan Ateş cinayeti duruşmalarının sancılı geçeceğine hiç kuşku yoktu, yaşananlara hiç şaşırmadık. Maalesef, yargılamanın önümüzdeki tüm evrelerinde, bu cinayetin basit bir adam öldürme, sanıkların basit birer tetikçi olmadığı gerçeğini örtmekte hayati çıkarı olan kişi ve grupların her türlü hüneri Türk milletinin gözleri önünde sergileyeceği pis bir oyun izleyeceğiz.”
“Yargı, adını anayasamızda muhafaza ettiğimiz hukuk devletinin adaleti tesis etmek için görevli ve yetkili kurumudur.” hatırlatmasında bulunan Prof. Dikmen, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hukuk devletini “hukuk için devlet, hukuk içinde devlet” olarak tanımlarsak “amacı ve yöntemi hukuk” olan bir devletten söz ediyoruz demektir. Dolayısıyla, mahkemelerin önlerine gelen davada hangi usul ve şekil kuralları içinde yargılama yapacakları, verecekleri karar kadar, hatta ondan daha da önemlidir. Hukukun yöntemlerini kullanmadan ulaşılacak maddi hakikatler her zaman şüpheli, varılacak sonuçlar ve verilecek hükümler her zaman tartışmalıdır.”
CMK’YA ATIF
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK), yargılamanın nasıl yapılacağı, duruşmaların nasıl yönetileceği, yargıcın duruşmanın insicamını nasıl sağlayacağı, ne tür yetkiler kullanacağı vb. konularda hiçbir boşluk bırakmadan düzenleme getirdiğini anımsatan Dikmen, “Bir hukuk devletinin yargıcı, uymakla yükümlü olduğu yasalar çerçevesinde görev icra eder, yetkisinin kaynağı yasalardır.” dedi.
Dikmen, CMK’nın 203. maddesine atıf yaptı:
“1:Duruşmanın düzeni mahkeme başkanı veya hakim tarafından sağlanır.
2:Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmanın düzenini bozan kişinin savunma hakkının kullanılmamasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.
3: kişi dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır ve hakim veya mahkeme tarafından , avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhal dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.”
‘YASAYA UYGUNDUR’
Prof. Dikmen, CMK’nın “Duruşma sırasında işlenen suç hakkında işlem” başlıklı 205. maddesini hatırlattı:
“Bir kimse duruşma sırasında bir suç işlerse , Mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir, gerek görürse failen tutuklanmasına da karar verebilir.”
Dikmen, mehkeme başkanının Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel’in salondan çıkartılması talimatıyla ilgili olarak “Duruşmada yaşandığı belirtilen izdihamın (kargaşa) duruşmanın düzenini bozduğundan hareketle müdahil avukatının duruşmadan çıkartılmasını isteyen mahkeme başkanının salondaki güvenlik güçlerine verdiği talimat madde 203/1 gereği yasaya uygundur.” dedi.
‘DAVANIN ÖZELLİĞİ NEDENİYLEDİR’
Prof. Dikmen, “duruşma düzeni”ne ilişkin olarak şunları söyledi:
“Burada üzerinde durulması gereken esas konu şudur: Bu davanın basit bir cinayet davası olmadığı bellidir. Maktul, Sinan Ateş adında herhangi bir kişi değil, öldürülmesinden kısa bir süre öncesine kadar Türk siyasetinde etkili bir siyasi partinin temsil ettiği makam ve ilişkileriyle öne çıkmış bir kişidir. Dolayısıyla dava siyasi bir davadır. Maktulü öldüren tetiği kimin çektiği kadar, bu tetiğin çekilme sebebi, bu sebep altında yatan başka maddi hakikatler ve tetiği çeken kadar çektirenler de bu davanın yargılama aşamasında gün yüzüne çıkması gereken gerçeklerdir. Duruşmada yaşanan ve önümüzdeki duruşmalarda da benzeri yaşanacak olan ve her defasında “duruşmanın düzeninin bozduğu veya bozdukları” gerekçesiyle bir kısım kişilerin salondan çıkarılması, veya yukarıdaki düzenlemelere göre duruşmada suç işledikleri gerekçesi ile tutuklanacak olmaları davanın bu özelliği nedeniyledir.
Sadece duruşmanın düzeninin korumak için değil, duruşmaların, davanın öngörülen çerçeveden sapmaması ve sadece tetikçilerin cezalandırılması kapsamında sonuca ulaşılması konusunda mahkeme heyetinin dikkat ve özen göstereceğini öngörüyorum.”
‘MAHKEMELERİN TARAFSIZLIĞI, BAĞIMSIZLIĞI VE MANEVİ ONURU TÖHMET ALTINDA BIRAKILMAMALIDIR’
Dikmen, mahkemelerin töhmet altında bırakılmaması gerektiğini belirterek, “Sebebi için açıklama yapmayacağım. Cumhuriyetimiz artık “hukuk devleti olmak” vasfını kaybetmiş ise de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sadık yurttaşları görev ve sınırlarını bilir: Görülmekte olan davalarla ilgili, bu davalarda görev alan mahkeme heyetinin tavır ve tutumları ile ilgili görüş ihsasında bulunarak mahkemelerin tarafsızlığı, bağımsızlığı ve manevi onuru töhmet altında bırakılmamalıdır. Mahkeme, Sinan Ateş davasının ilk iki duruşmasına bakan üç beş hakim değildir, Mahkeme o hakimlerin fiili görevli olduğu kurumsal bir yapıdır. Hukuk devleti, adil ve tarafsız olacağına inanmamız gereken mahkemeleri ile güvencededir.” dedi.
‘ESKİ BİR YARGIÇ OLARAK…’
Meltem Dikmen Caniklioğlu, duruşmada yaşananlara ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Mahkeme başkanının, müdahil avukatının duruşma salonundan çıkarılması konusundaki talimatına salonda bulunan polislerin uymaması sebebi ve şekli konusunda hakimin, iki taraf arasında tonu yüksek bir tartışma yaşanması üzerine “salondan çıkarırım” uyarısı yapması ve “çıkar o zaman” şeklindeki sesin, müdahil vekili avukat Ali Yücel’den geldiğini zannederek onun hakkında çıkarma kararı vermesi, itirazlar ve bu arada salonda bulunan Remzi Çayır’ın “ben söyledim” demesi üzerine onun çıkarılması ve bu süreçte güvenlik güçlerinin emri hızlı bir şekilde yerine getirmemiş olması ve saire…
‘YETKİ ÇERÇEVESİNDEDİR’
Eski bir yargıç olarak, duruşma salonunda olmadan ve olayları bilfiil gözlemlemeden bu olayın nasıl geliştiği ve polis memurlarının aslında ne yapıp ne yapmadıkları hakkında yorum yapmak çok zordur.
Yasa gereği, hakimin duruşma düzenini sağlamak görevi vardır, düzenin bozulduğuna kanaat getirdiğinde tekrar tesisi için tedbir almak yetkisi vardır ve bozan kişiyi, savunmaya engel olmayacak şekilde salondan çıkarmak da bu yetki çerçevesindedir.
Duruşmaların kamuya açıklığı ilkesi, adil yargılamanın doğal bir parçasıdır fakat belirttiğimiz gibi bu dava basil bir cinayet davası değildir, dolayısıyla duruşma salonu, pek çok açıdan bir ülkenin siyasi tablosunda önemli bir yer işgal eden bir siyasi partinin bağırsaklarının her an boşalabileceği, buna karşı her türlü önlemin alınması için bilinir bilinmez, görünür görünmez pek çok yerden emir talimatın sağanak gibi geldiği bir davanın duruşma yeridir.
‘ÖNÜMÜZDEKİ DURUŞMALARDA KATILIMIN SINIRLANDIĞINI GÖRECEĞİZ’
Horoz dövüşü seyreder gibi duruşma izlemeye gelmiş, aldığı muhtemel talimatla duruşmaları kilitleyip davanın seyrini çeşitli yollarla uzatma, yönlendirme oyunları sergileyen kişilerin duruşma salonuna alınmaması vb. önlemleri almak da mahkemenin yetkisi dahilindedir. Önümüzdeki duruşmalarda, duruşmalara katılımın sınırlandığını da göreceğiz.
‘ASLA SÖYLEMEK İSTEMEDİĞİM…’
Asla söylemek istemediğim ve maalesef değinmek zorunda kaldığım bir ihtimal de şudur:
Ya duruşma salonunda hakimin emir ve talimatı doğrultusunda duruşmanın düzeninin sağlamakla görevle güvenlik güçleri de bilinir bilinmez, görünür görünmez güçlerden talimatlı olarak görev icra etmekte ise…
Halkına karşı örgütlenmiş, halkını sindirmek, bastırmak ve katletmek için görevlendirilmiş halk çocuklarının saf değiştirmesi bir devletin kader çizgisinin yeniden ve bambaşka çizilmesi demektir. Hayrolsun.”