1. Haberler
  2. Analiz
  3. Suriye’de azınlıklara yönelik soykırım ve Avrupa’nın sessizliği

Suriye’de azınlıklara yönelik soykırım ve Avrupa’nın sessizliği

Uluslararası ceza sorumluluğu ve ikircikli yaklaşımlar

featured

Sefa Yürükel yazdı…

2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı, sadece otoriter bir rejime karşı gelişen bir halk ayaklanması değil, aynı zamanda yirminci yüzyılın sonlarından itibaren gelişen uluslararası ceza hukukunun temel ilkelerini hedef alan bir insanlık trajedisine dönüşmüştür. Özellikle Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve Ezidiler gibi dini ve etnik azınlık gruplar, yalnızca savaşın “yan ürünleri” olarak değil, bizzat savaş stratejisinin hedefi olarak sistematik imha kampanyalarına maruz kalmışlardır (United Nations, 1948; Syrian Observatory for Human Rights [SOHR], 2023).

Bu saldırılar, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde belirtilen “bir grubun tamamen ya da kısmen yok edilmesi amacıyla öldürme, ağır zihinsel ya da bedensel zarar verme, yaşam koşullarını sürdürülemez hale getirme” gibi eylemlerle doğrudan örtüşmektedir (United Nations, 1948).

HTŞ VE SURİYE’DEKİ MEZHEPSEL ŞİDDETİN ANATOMİSİ

HTŞ’nin kökeni ve yapısı

Hay’at Tahrir al-Sham (HTŞ), 2017 yılında El Nusra Cephesi’nin isim ve yapı değiştirerek oluşturduğu, El Kaide ideolojisine bağlı bir terör örgütüdür. İdlib başta olmak üzere Suriye’nin kuzeybatısında etkinlik gösteren HTŞ, “rejim karşıtı” muhalif olarak lanse edilse de, çok sayıda sivilin hedef alındığı saldırıları ve uyguladığı şeriat temelli baskı rejimiyle açık bir terör aygıtı olarak faaliyet göstermektedir (Lister, 2015).

Etnik ve dini azınlıklara yönelik saldırılar

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ve bölgesel kaynaklara göre, özellikle Tartus, Hama, Lazkiye ve İdlib çevresinde Alevi köyleri doğrudan hedef alınmakta, kadın ve çocuklar dahil olmak üzere sivil nüfusa yönelik toplu infazlar gerçekleştirilmektedir. Ezidiler, Dürziler ve Hristiyanlar da benzer şekilde etnik ve dini temizlik politikalarının kurbanı olmuşlardır (SOHR, 2023). HTŞ’nin Soykırım Niteliğindeki Eylemleri, 2018-2023 yılları arasında 5.000’den fazla sivilin öldürülmesi ve 12.000’den fazla kişinin kaçırılmasıyla belgelenmiştir (Amnesty International, 2020).

HTŞ’nin soykırım niteliğindeki eylemleri

Savaşın başat taraflarından biri olan HTŞ, El Kaide’ye bağlı grupların birleşmesiyle 2017’de kurulmuş; özellikle Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib, Lazkiye, Hama ve Keseb gibi bölgelerde Alevi, Hristiyan ve diğer dini azınlıkları hedef almıştır (Al Jazeera, 2023). Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarına göre HTŞ’nin uyguladığı şeriat temelli yargı sistemi, kadınlara yönelik taşlama cezaları, gazetecilere işkence ve dini muhaliflere yönelik sistematik infazlarla tanımlanmaktadır (Amnesty International, 2020). Bu durum, Roma Statüsü’nün 6. ve 7. maddelerinde yer alan “soykırım” ve “insanlığa karşı suç” tanımlarına bire bir uymaktadır (International Criminal Court [ICC], 1998).

Aleviler gibi mezhepsel grupların “kafir” olarak hedef alınması, sivillerin cinsiyete dayalı şiddet, zorla kaybetme ve yerinden etme gibi eylemlerle baskılanması; uluslararası ceza hukukunda “nesli yok etme kastı”nın varlığına işaret eder (ICC, 1998; Amnesty International, 2020).

Avrupa’nın sessizliği ve çifte standart

Avrupa Birliği, Suriye krizi boyunca uluslararası hukukun ihlal edildiği vakalara karşı söylemsel düzeyde tepki gösterse de, uygulamada büyük bir sessizlik ve ikiyüzlülük sergilemiştir. 2024 yılında Brüksel’de düzenlenen “Suriye ve Bölgenin Geleceği” konulu VII. Konferans’a HTŞ’nin sözde dışişleri temsilcisinin davet edilmesi, bu radikal örgütün uluslararası zeminde meşrulaştırılmasına zemin hazırlamıştır (Mehr News Agency, 2025). Bu davetin, HTŞ’nin Alevi, Hristiyan ve Ezidi sivillere karşı gerçekleştirdiği sistematik saldırıların hemen ardından yapılmış olması, Avrupa’nın çifte standartlı insan hakları politikasını bir kez daha gözler önüne sermektedir (Mehr News Agency, 2025).

Ayrıca, Brüksel’de taahhüt edilen 5.8 milyar avroluk insani yardım fonlarının bu tür radikal unsurların kontrolündeki bölgelere aktarılması, dolaylı olarak soykırımı destekleme riski barındırmaktadır (European Union External Action Service, 2024).

Fragkos’un soykırım suçlaması ve Avrupa ceza mekanizması

Yunanistanlı Avrupa Parlamentosu Üyesi Emmanouil Fragkos, 2025 yılında sunduğu suç duyurusunda HTŞ’yi doğrudan “soykırım” suçu işlemekle itham etmiş ve örgütün lideri Ahmed al-Sharaa hakkında Avrupa Tutuklama Emri çıkarılması çağrısında bulunmuştur (Greek City Times, 2025). Fragkos’un raporunda, Keseb ve İdlib kırsalında Alevi köylerine yönelik düzenlenen toplu saldırılar, Roma Statüsü’ne uygun biçimde belgelendirilmiş ve Avrupa Adalet Mekanizması’na sunulmuştur (European Parliament, 2025). Ancak bugüne dek ne Avrupa Komisyonu ne de Avrupa Konseyi bu çağrıya resmi yanıt vermiştir. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. ve 3. maddeleri çerçevesinde açık bir ihlal olarak değerlendirilebilir (European Court of Human Rights, 2022).

ULULARARASI HUKUK AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Soykırım ve insanlığa karşı suçlar

1998 tarihli Roma Statüsü, soykırımı “ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu yok etmek amacıyla işlenen fiiller” olarak tanımlar (ICC, 1998). HTŞ’nin Alevilere ve diğer azınlıklara karşı gerçekleştirdiği sistematik saldırılar, bu tanıma birebir uymaktadır. Yine Roma Statüsü’nün 7. maddesi uyarınca, sivillere yönelik yaygın ve sistematik saldırılar insanlığa karşı suç teşkil eder (ICC, 1998).

HTŞ’ye verilen dolaylı destek ve uluslararası toplumun sorumluluğu

Avrupa Birliği, özellikle Suriye’nin kuzeybatısında faaliyet gösteren sözde “ılımlı muhaliflere” yönelik insani yardım fonları aracılığıyla dolaylı yoldan bu yapıları desteklemekle eleştirilmektedir (Mehr News Agency, 2025). Brüksel’de düzenlenen son Suriye konferansında vaat edilen 5,8 milyar avroluk yardımın hangi yapılara ulaştığı, ciddi bir soru işaretidir. Yardım ve destek mekanizmalarının şeffaf olmaması, terör gruplarının bu yardımlardan faydalanmasına olanak sağlamaktadır (European Union External Action Service, 2024).

Birleşmiş Milletler’in ve uluslararası toplumun yetersizliği

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC) ve Uluslararası Bağımsız Suriye Soruşturma Komisyonu (COI), HTŞ ve Esad rejiminin işlediği ağır insan hakları ihlallerini yıllardır belgeseleştirerek yayımlamaktadır (United Nations Human Rights Council, 2022). Suriye dosyasının Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sevk edilememesi, uluslararası cezasızlığın kurumsallaşmasına yol açmaktadır (United Nations, 2009).

Bu ortamda HTŞ gibi terörist aktörler, soykırım düzeyinde suçlar işlerken uluslararası toplum yalnızca “insani yardım” düzeyinde müdahalede bulunmakta; bu da mezkur grupların cesaretlenmesine neden olmaktadır (Human Rights Watch, 2020).

AVRUPA’NIN İKİLEMİ: DEĞERLER VE ÇIKARLAR ARASINDA

İnsan hakları söylemi ile gerçeklik arasındaki uçurum

Avrupa Birliği ve birçok Batılı ülke, insan hakları, azınlık hakları ve kadın hakları konusunda dünya genelinde yüksek sesle pozisyon alırken, Suriye özelinde aynı duyarlılığı göstermemektedir. HTŞ’nin kadınlara, çocuklara ve azınlıklara yönelik saldırıları büyük ölçüde göz ardı edilmektedir (Human Rights Watch, 2020).

Filistin ve Suriye: Tutarsız yaklaşımlar

Filistin’de sivil ölümlerine karşı yüksek sesle tepki veren sosyal demokrat ve “woke” siyasetçilerin, Suriye’de benzer bir tutum sergilememesi, “seçici ahlaki öfke” (selective moral outrage) kavramını gündeme getirmektedir. Bu da Avrupa’nın uluslararası vicdan ve adalet standardının ikircikli doğasını açıkça ortaya koymaktadır (Hashemi & Postel, 2017).

SONUÇ

Suriye’de yaşananlar artık uluslararası toplumun gözünden kaçırabileceği “karmaşık iç savaş” boyutunu aşmış; açıkça sistematik ve “soykırım suçu” halini almıştır. Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve Ezidiler; mezhepleri, inançları ve etnik kimlikleri nedeniyle hedef alınmakta; yok edilmektedir (United Nations, 1948; Syrian Observatory for Human Rights [SOHR], 2023). Suriye’de HTŞ ve benzeri radikal yapıların gerçekleştirdiği mezhepsel temizlik, uluslararası toplumun görmezden gelmeyi sürdürdüğü bir insanlık suçudur. Bu sessizlik, sadece geçmişte işlenen suçlara değil, gelecekteki katliamların da önünü açmaktadır.

ÖNERİLER:

1. BM, Suriye’ye tarafsız ve kalıcı bir insan hakları gözlem misyonu göndermelidir.
2. Keseb ve benzeri bölgelerde, Aleviler ve diğer azınlıklar için güvenli insani koridorlar oluşturulmalıdır.
3. UCM, HTŞ’nin ve destekçilerinin yargılanması için özel bir soruşturma başlatmalı ya da uluslararası baskıyla BM Güvenlik Konseyi harekete geçirilmelidir.
4. Avrupa Birliği, yardım fonlarının terör gruplarına gitmediğinden emin olmak için denetim ve şeffaflık mekanizmalarını güçlendirmelidir.
5. Uluslararası medya, çatışma söylemi altında katliamları normalleştirmek yerine açıkça insan hakları ihlallerini gündeme taşımalıdır.

Unutulmamalıdır ki: Sessizlik suça ortak olmaktır. Ve suskunluk, bir sonraki soykırımın hazırlayıcısıdır.

 

Kaynakça

1. United Nations. (1948). Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide. New York: United Nations. https://www.un.org/en/genocideprevention/documents/Genocide%20Convention.pdf
2. European Centre for Constitutional and Human Rights. (2022). Universal Jurisdiction and Syria: Justice for Serious Crimes. Berlin. https://www.ecchr.eu/en/our_work/syria/
3. Lister, C. (2015). The Syrian Jihad: Al-Qaeda, the Islamic State and the Evolution of an Insurgency. London: Hurst & Company.
4. Syrian Observatory for Human Rights (SOHR). (2023). Documented Civilian Casualties in Syria. https://www.syriahr.com
5. Amnesty International. (2020). Torture and Disappearances under HTS Rule in Idlib. https://www.amnesty.org/en/documents/mde24/2579/2020/en/
6. International Criminal Court. (1998). Rome Statute of the International Criminal Court. https://www.icc-cpi.int/resource-library/documents/rs-eng.pdf
7. Mehr News Agency. (2025). EU Invites HTS Diplomat to Brussels after Atrocities. https://www.mehrnews.com
8. European Union External Action Service. (2024). Brussels VII Conference on the Future of Syria and the Region. https://www.eeas.europa.eu
9. Greek City Times. (2025). Greek MEP Requests Arrest Warrant for HTS Over Syrian Massacres. https://greekcitytimes.com
10. European Parliament. (2025). Motion for Resolution on the Massacres in Keseb and Idlib. Strasbourg: European Parliament Records.
11. United Nations Human Rights Council. (2022). Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Syrian Arab Republic. A/HRC/49/73.
12. United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (UNOCHA). (2024). Syria Humanitarian Needs Overview. https://www.unocha.org/syria
13. BBC News. (2024). Syria Conflict: What Do We Know About the War? https://www.bbc.com/news/world-middle-east-26116868
14. Al Jazeera. (2023). Who are Hay’at Tahrir al-Sham? https://www.aljazeera.com
15. The Guardian. (2023). Syrian Civilians Killed in Rebel Attacks on Minority Areas. https://www.theguardian.com
16. Human Rights Watch. (2020). Syria: Abuses by Armed Opposition Groups. https://www.hrw.org/news/2020/09/28/syria-abuses-armed-opposition-groups
17. ATGB (Avrupa Türk Gazeteciler Birliği). (2024). Resmî Açıklama: Suriye’deki Katliamlar ve Avrupa’nın Sessizliği.
18. United Nations General Assembly. (2009). Responsibility to Protect: Timely and Decisive Response. A/63/677.
19. Hashemi, N., & Postel, D. (Eds.). (2017). Sectarianization: Mapping the New Politics of the Middle East. Oxford University Press.
20. Geneva Academy of International Humanitarian Law and Human Rights. (2023). Rule of Law in Armed Conflicts Project: Syria.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!