1. Haberler
  2. Gündem
  3. Tahşiye kumpası mağduru KÖZ’den şikayetçi oldu… Nasıl kurtuldu?

Tahşiye kumpası mağduru KÖZ’den şikayetçi oldu… Nasıl kurtuldu?

FETÖ’nün Nur cemaatinin Tahşiyeciler grubuna kumpası sonrası 17 ay hapis yatan Mustafa Kaplan, Kemalettin Özdemir'in, FETÖ'nün "emniyet mahrem imamı" olduğu iddiasıyla yargılandığı davaya müşteki olarak katılma talebinde bulundu. KÖZ grubu üyelerinin 'görünmez bir el tarafından korunduğunu' iddia eden Kaplan, dilekçesinde Veryansın Tv'nin Kemalettin Özdemir'le ilgili haberine atıfta bulundu.

featured

VERYANSIN TV

FETÖ’nün 2010 yılındaki Tahşiye kumpası sonrası 17 ay hapis yatan Mustafa Kaplan, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya Kemalettin Özdemir aleyhinde müşteki olarak katılma talebinde bulundu.

“FETÖ ve KÖZ iş birliğiyle mağdur olduğunu” belirten Kaplan, mahkemeye sunduğu müdahillik dilekçesinde “kendilerinin 1996 sonrası izlendiklerini, kumpasın ise yayınevini kurduktan sonra 2003-2010 yılları arasında hazırlandığını” belirtti. Kaplan, “bu tarihlerde Kemalettin Özdemir’in FETÖ’nün MİT, Emniyet ve TSK üst imamı olduğunun mahkemelere verilen itirafçı ve tanık beyanlarıyla sübut bulduğunu” kaydetti.

‘KÖZ GRUBU ÜYELERİ GÖRÜNMEZ BİR EL TARAFINDAN KORUNDU’

FETÖ’nün hedefindeki Tahşiye ve Rahle yayınlarının sahibi olan Kaplan, müdahillik nedeni ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Tahşiye Kumpası’ndan dolayı FETÖ’nün Emniyet ve medya ayağından isimler ayrı ayrı davalarda yargılandılar ve ağır cezalara çarptırıldılar. Ancak, Tahşiye Kumpası sebebiyle FETÖ aleyhine kamu davalarının açıldığı ilk dönemde mahkemeye bizzat delilleriyle sunmama rağmen bu kumpasa Tahşiye grubu içinden katılan isimlerle ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Bizim içimizdeyken FETÖ ve Kemalettin Özdemir grubuyla iş birliği yaptığını belirlediğimiz ve bize kurulan kumpasta görev alıp, gözaltı ve cezaevi süreçlerinde açıkça korunduğunu gördüğümüz isimler hakkında gereken süreç başlatılmadı. Burada gördüğümüz şey; FETÖ ile KÖZ adı verilen grup kumpası ortaklaşa kurmuşken, FETÖ’cülerin yargılandığı KÖZ grubu üyelerinin ise görünmez bir el tarafından korunduğudur.”

‘NASIL İTİRAFÇI SAYILDIĞINI ANLAMAK İSTİYORUZ’

“Medyaya yansıyan mahkeme safahatına göre Kemalettin Özdemir’in yine korunduğu izlenimini aldığı” görüşünü savunan Kaplan, şöyle devam etti:

“Kemalettin Özdemir’in, TEM Dairesi’ne ve devlete önemli bilgiler verdiği için korunduğu ve hakkında açılan soruşturmaların davaya dönüştürülmediği, dönüştürülenin ise göstermelik olduğuna dönük şüpheler var. Biz yine de bu davada müşteki olarak müdahil olma talebimizi ilettik. Eğer reddedilirse müstakil bir dava açacağız. Kemalettin Özdemir’in itirafçı olduğu ya da etkin pişmanlık kanunundan yararlandığı düşünülüyor. Ancak medyaya yansıyan ifadelerine baktığımızda Kemalettin Özdemir’in örgüt yöneticiliğini kesinlikle kabul etmediği, örgütün en mahrem liderlerinden olduğunu reddettiği görülüyor. Örgüt lideri ya da Emniyet, MİT ve TSK ‘üst mahrem imamı’ olduğunu reddeden bir kişi nasıl kanuni olarak korunabiliyor ya da itirafçı sayılabiliyor anlamak istiyoruz.”

‘FETÖ’DEN AYRILDIĞINI SÖYLEDİĞİ TARİHLE İLGİLİ İFADELERİ ÇELİŞKİLİ’

Kemalettin Özdemir’in FETÖ ile ilgili arşivini Emniyet’e verdiği iddiasıyla ilgili de konuşan Kaplan, şunları söyledi:

“Eğer bu arşivi gerçekten devlete vermiş olsa bile bu durum çok önemli bir eski FETÖ imamını örgüt imamı olduğu yıllar içinde işlenmiş ağır ceza gerektiren suçlardan muaf tutmaması gerekir. Hablemitoğlu olayı başta olmak üzere kendi dönemiyle ilgili cinayetler, kumpaslar, şantajlar dile getirilmektedir. Özdemir, hangi ekiple çalışmıştır, bu FETÖ imamlarının kod isimleri nedir, hiyerarşik olarak kendisine bağlı çalışan kritik sivil ve resmi kişiler kimlerdir? Bunlar şematik olarak mahkemeye verilmiş midir? Nur camiası içinden bir gazeteci olarak benim duyumum Gülen’in şahsıyla liderlik kavgasına giren Kemalettin Özdemir’in, FETÖ’yü kendi kontrolü altına alacak, rakiplerini tasfiye edecek bilgileri Emniyet’le ve devletle paylaştığıdır. Kendisine bağlı en mahrem sivil ve TSK, MİT ve Emniyet’te görevli resmi görevlilerin listesini verdiğine dair bir haber henüz kamuoyuna yansımamıştır. FETÖ’den ayrıldığını söylediği tarihle ilgili ifadeleri çelişkilidir. İtirafçılar ve tanıkların beyanları incelendiğinde Gülen, Özdemir’i görevden almasına rağmen o koltuğunu yeni gelen örgüt üyesine devretmemiştir. Örgüt liderliğini sürdürmüştür. Beyan ve itiraflar bu şekildedir.”

‘CİDDİ BİR İHMALLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

“KÖZ olarak tanımlanan yapılanmanın, devlet içinde ve dini cemaatler arasında aynen FETÖ gibi etkin şekilde faaliyetlerini sürdürdüğü” görüşünü savunan Mustafa Kaplan, “Özdemir’in medyanın da desteğiyle cezai takibattan kurtarılmaya çalışıldığını” vurguladı.

Kaplan, şu görüşleri dile getirdi:

Veryansın TV editörü Erdem Atay’ın, ortaya çıkardığı ve mahkemeye sunduğu Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili tarihi video kaydı Kemalettin Özdemir ve A Haber TV kanalının mahkemeye alenen yalan beyanda bulunduğunu tescil etmiştir. Müşteki olarak müdahillik talebi yapmış bir mağdur olarak şu anki gelişmeleri heyecanla ve merakla takip etmeye çalışıyorum. Acaba mahkeme heyeti, kurumsal ve örgütlü bir tavır sergileyerek mahkemeye yalan bilgi verdiği ve çok önemli bir delili gizlediği için ilgili TV kanalı hakkında suç duyurusunda bulundu mu? Eğer mahkeme, o TV kanalı yetkilileri, hukuk birimi, “özel haber merkezi” adı verilen birim üyeleri ve hiyerarşik olarak o kanalı yönetenler hakkında suç duyurusunda bulunmadıysa, Kemalettin Özdemir’le ilgili HTS kaydı dahil iletişim ve irtibat tespiti istemediyse çok ciddi bir ihmalle karşı karşıyayız demektir. Eğer böyleyse, 40 yıl boyunca FETÖ’nün TSK, MİT ve Emniyet imamlığını yapmış, son döneminde de “üst imam” olarak bu birimlerin imamlarının da üstünde görev yaptığı mahkemedeki ifadelere yansımış birinin alenen himaye gördüğü düşünülecektir. Bu ise ma’şeri vicdanı yaralayacak ve adalete olan güveni sarsacak son derece önemli bir gelişmedir.”

TAHŞİYE KUMPASI’NDA NE OLMUŞTU?

FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen, kendisine muhalif olan Nur cemaatinin Tahşiyeciler grubunu hedef göstermişti.

Gülen’in sözlerinin hemen ardından, Nur cemaatine mensup grup hakkında soruşturma başlatılmıştı. “Molla Muhammet” adıyla bilinen emekli imam Mehmet Doğan, Mustafa Kaplan ve 120’ye yakın kişi gözaltına alınmış, Doğan ve Kaplan’ın da aralarında bulunduğu isimler, 8’er ve 17’şer ay hapis yatmıştı.

Söz konusu isimler FETÖ’nün ”Tahşiyeciler grubuna” kumpas kurduğu gerekçesiyle serbest bırakılırken, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 33 sanık hakkında dava açılmıştı.

Mahkeme heyeti, 3 Kasım 2017’de verdiği kararında, sanık Hidayet Karaca’yı, “silahlı terör örgütü yöneticiliği”, “iftira” ve “resmi belgede sahtecilik” suçundan 31 yıl 6 ay, Ali Fuat Yılmazer’i “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “iftira” suçundan 16 yıl 6 ay hapisle cezalandırmıştı.

Eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse ve Tufan Ergüder’e ise “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “iftira” ve “resmi belgede sahtecilik” suçundan 25 yıl altışar ay hapis cezası verilmişti.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!