Sefa Yürükel yazdı…
Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD ve Avrupa arasındaki transatlantik ilişkiler, ortak güvenlik politikaları ve ekonomik entegrasyon temelinde şekillenmiştir. Ancak son yıllarda, özellikle Trump yönetimi döneminde belirginleşen politik farklılıklar, Ukrayna Savaşı ve küresel güç dengelerinin değişimi, iki taraf arasında derinleşen bir kutuplaşmaya neden olmuştur.
Transatlantik ilişkiler, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan liberal düzenin temel taşlarından biri olmuştur. NATO’nun kurulmasıyla ABD ve Avrupa arasında ortak bir güvenlik mekanizması inşa edilirken, ekonomik iş birliği de Bretton Woods sistemi ve ardından Avrupa Birliği’nin genişlemesi ile derinleşmiştir (Allison, 2017). Ancak, son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, bu ittifakın geleceğini sorgulanır hale getirmiştir.
Özellikle Donald Trump döneminde ABD’nin Avrupa ile ilişkilerinde belirginleşen gerilimler, “Önce Amerika” politikasıyla somutlaşmış ve NATO’nun işlevselliği sorgulanmaya başlanmıştır (Walt, 2018). Öte yandan, Ukrayna Savaşı gibi küresel krizler, Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını sürdürmesine neden olsa da stratejik özerklik tartışmalarını da beraberinde getirmiştir (Zakaria, 2020).
TRANSATLANTİK KUTUPLAŞMANIN TEMEL DİNAMİKLERİ
1. Güvenlik ve Savunma Politikalarındaki Ayrışma
Soğuk Savaş boyunca NATO, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığının garantörü olmuş ve ortak güvenlik tehditlerine karşı bir dayanışma mekanizması yaratmıştır. Ancak son yıllarda Avrupa’nın, ABD’nin küresel liderliğine olan bağımlılığını azaltma çabaları dikkat çekmektedir (Gvosdev & Marsh, 2013). Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” açıklaması, Avrupa’nın güvenlik konusunda daha bağımsız hareket etme isteğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir (Sargent, 2023).
ABD’nin güvenlik önceliklerinde Asya-Pasifik’e yönelmesi, Avrupa’nın kendi savunma stratejilerini güçlendirme arayışına girmesine yol açmıştır (Nye, 2011). Bu bağlamda, Avrupa Savunma Fonu ve PESCO gibi projeler, ABD’nin liderliğinden bağımsız bir savunma politikası oluşturma çabasının ürünleridir.
2. Ekonomik Politikalar ve Ticari Anlaşmazlıklar
Ekonomik ilişkiler, ABD-AB ittifakının temel taşlarından biri olsa da son yıllarda ticaret politikalarındaki farklılıklar belirgin hale gelmiştir. Trump yönetimi, Avrupa’ya yönelik ek gümrük tarifeleri uygulayarak transatlantik ticari ilişkileri zorlaştırmış, bu durum AB’nin Çin ve Rusya gibi aktörlerle ekonomik iş birliklerini artırmasına neden olmuştur (Friedman, 2023).
Özellikle Biden yönetimiyle birlikte Avrupa ile ilişkilerde kısmi bir düzelme görülse de ABD’nin enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı sübvansiyon politikaları, Avrupa sanayisini olumsuz etkilemiş ve yeni bir ticari gerilim yaratmıştır (Kupchan, 2020).
3. Küresel Krizler ve Stratejik Yaklaşımlar
Ukrayna Savaşı, transatlantik ilişkilerde hem birleştirici hem de ayrıştırıcı bir rol oynamıştır. ABD, savaşın ilk günlerinden itibaren Ukrayna’ya askeri ve mali destek sağlarken, Avrupa ülkeleri enerji bağımlılığı ve ekonomik riskler nedeniyle daha temkinli bir yaklaşım sergilemiştir (Biden, 2022). Özellikle Almanya’nın Rusya’dan enerji ithalatını azaltma süreci, Avrupa’nın güvenlik ve ekonomi arasında bir denge kurmakta zorlandığını göstermektedir.
Ayrıca, Çin’in küresel güç olarak yükselişi, ABD ve Avrupa’nın dış politikalarında farklı önceliklere sahip olmasına yol açmıştır. ABD, Çin’i stratejik bir rakip olarak tanımlarken, Avrupa daha çok ekonomik iş birliği odaklı bir yaklaşım benimsemektedir (Zakaria, 2020).
SONUÇ VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ
ABD ve Avrupa arasındaki ilişkiler, tarihsel olarak güçlü bir ittifaka dayanmakla birlikte, son yıllarda belirginleşen siyasi, ekonomik ve güvenlik odaklı farklılıklar nedeniyle bir dönüşüm sürecine girmiştir. Küresel güç dengelerinin değişmesi, transatlantik ilişkilerin yeniden şekillenmesine neden olacak ve Avrupa’nın stratejik özerklik arayışı devam edecektir.
Ancak, Ukrayna Savaşı ve Çin’in küresel politikadaki yükselişi gibi ortak tehditler, iki taraf arasındaki iş birliğini zorunlu kılmaya devam edebilir. Dolayısıyla, transatlantik kutuplaşmanın geleceği, ABD ve Avrupa’nın krizlere karşı nasıl bir ortak strateji geliştireceğine bağlı olacaktır.
KAYNAKÇA
• Allison, G. (2017). Destined for War: Can America and China Escape Thucydides’s Trap? Houghton Mifflin Harcourt.
• Biden, J. (2022). Promise Me, Dad: A Year of Hope, Hardship, and Purpose. Flatiron Books.
• Friedman, T. (2023). “The Shifting Geopolitics of Ukraine and the Transatlantic Alliance.” The New York Times.
• Gvosdev, N. K., & Marsh, C. (2013). Russian Foreign Policy: Interests, Vectors, and Sectors. CQ Press.
• Kupchan, C. (2020). Isolationism: A History of America’s Efforts to Shield Itself from the World. Oxford University Press.
• Nye, J. S. (2011). The Future of Power. PublicAffairs.
• Sargent, N. (2023). “Trump, Zelenskiy, and the Transatlantic Rift: A New Phase in U.S.-Europe Relations.” Foreign Policy Journal.
• Walt, S. M. (2018). The Hell of Good Intentions: America’s Foreign Policy Elite and the Decline of U.S. Primacy. Farrar, Straus and Giroux.
• Zakaria, F. (2020). Ten Lessons for a Post-Pandemic World. W. W. Norton & Company.