1. Haberler
  2. Analiz
  3. Türk dili ve CHP

Türk dili ve CHP

featured

Mustafa Özgür Sancar yazdı…

19 MAYIS ATATÜRK’ÜN DOĞUM GÜNÜ

Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın önemini vurgulamak için 19 Mayıs 1919 gününü doğum günü olarak belirlemiştir. Bundan daha kusursuz bir vatan sevgisi olamaz. Gerçek bir özdeşleşme; yazgısını vatanın yazgısıyla bir tutma iradesi; insanı en yüksek erdem noktasına taşıyan, ulusları tarihin devamlılığı içerisinde vareden bu türden bir sevgi değil midir?
Hayatını vatan ile bir tutma iradesi, yaşamı kavrama ve anlamlandırma yeteneğinin en sarih göstergesini oluşturur. Rafine bir insan ve toplum sevgisidir aynı zamanda. Erasmus’un öncülüğünü yaptığı, Büyük Fransız Devrimiyle modern zamanlara ulaşan, isimleri sonsuza kadar yaşayacak Dante, Cervantes, Shakespeare, Montaigne gibi büyük düşünürlerin eserlerinde cisimleşen hümanist düşünceyle birleşir. Vatan bir namus meselesidir. Bir haktır. İnsanlık tarihî bunu her merhalesinde kanıtlar.

DİL BİR ULUSUN VAROLUŞUDUR

Atatürk bu büyük felsefi ve tarihi insanlık birikimini arkasına alarak, tam 105 yıl önce (19 Mayıs 1919) Samsun’a çıktı. Kurtuluş Savaşını hazırladı, milletle birleşerek vatanı kurtardı. Sadece Türklerin değil, dünyanın da tarihini değiştirdi.
İngilizlerin 1649’da Cromwell öncülüğünde başlattığı ve 1800’lere kadar uzanan, Fransızların 1789’da başlatıp, geri dönüşlerle birlikte bir yüz yılı aşkın sürede gerçekleştirdikleri milli demokratik devrimi, çok kısa bir süreye sığdırdı, Cumhuriyet Devrimleri’ni yaptı, tam bağımsız, modern bir ülke kurdu. Modern dönemin gerektirdiği bir ulus devlet inşaa etti.
Türk üst kimliğini kabul ederek, Türke hakettiği değeri verdi.
Dil ve tarihî bilmek çok önemliydi. Halkın, Türk tarihinin Osmanlı hanedanlığından ibaret olmadığını bilmesi gerekiyordu. Millet ancak yüzyıllarca yürüyerek dünyanın tarihini değiştiren atalarını, geçmişini tanıdığı oranda güçlü ve bağımsız bir ulus olabilirdi. Bu nedenle Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları’nın kurulması büyük bir önem arz ediyordu.
Atatürk her iki kurumun ulusun geleceği açısından belirleyici bir öneme sahip olduğunu tespit etti; özellikle bu kurumların kurulmasını sağladı.

DİLSİZ DÜŞÜNÜLEMEZ

Dil devrimi bir ulusun moderniteyi kurması, üretmesi güçlü olması için gerçekleştirilmesi kaçınılmaz olan bir tunç yasasıdır. Dilsiz düşünülemez. Ömrünün her safhasında Türk Dili ve Devrimi’ni savunan Nurullah Ataç, bu olguyu pek az kişinin anlatmakta başarılı olabileceği kadar mükemmel anlatıyor:
”… Barış davasına mı katılmak istiyorsunuz? Çok iyi! Önce dille uğraşın. Köylünün kalkınmasını mı istiyorsunuz? Çok iyi! Önce dille uğraşın. Veremin kalkmasını mı istiyorsunuz? Çok iyi! Önce dille uğraşın. Önce dil. Dil düşüncenin aracıdır da ondan. Dilsiz düşünülemez. O sizin söylediğiniz davaların hepsi düşünceye dayanır, demek ki dile dayanır. O sizin söylediğiniz dâvâlara Avrupalılar bizden daha iyi çalışıyorlar. Neden? Yüzyıllardan beri kurulmuş dilleri var da onun için. XVI. yüzyılda Ronsard, Rabelais, Amyot, Montaigne gibi adamlar Fransız dilini kurmasalardı, bir Descartes yetişmezdi. Voltaire, Rousseau, Montesquieu, Diderot yetişmezdi, Fransız Devrimi olmazdı…” 
                                                                                                                             (Ararken, TDK, s. 191)

BÜYÜK TÜRK DEVLETLERİ VE ÇİNLİLER

Dil bir uygarlık ve gelecek meselesidir. Ulusun varoluşudur. Türklerin tarihteki en büyük düşmanı Çinlilerdir. Asya Hunları ve Göktürkler başta olmak üzere tüm Türk devlet ve boylarını, birbirine düşürmek ve asimile etmek için her türlü hile ve entrikaya başvurmuşlar. Bazı Çin hanedanları, Türk boylarını Çinlileştimek için ülkenin iç kısımlarında istihdam alanları oluşturmuş. , Türk komutanlarına orduda generallik rütbesi vermişler. Buna rağmen Çin’de yaşayan Türk boyları her defasında bağımsızlık için harekete geçmişler. Onları yok olup, erimekten kurtaran kendi dillerine sahip çıkmaları olmuştur. 

DEMOGRAFİK İSTİLA VE HARF DEVRİMİ

Bugün Türkiye’de farklı bir istila biçimiyle karşı karşıyayız. Bir demografik istila, kaçkın ve göçmenler, kendi dil ve kültürlerini hâkim kıldıkları geniş alanlar oluşturuyorlar ve bu durum ülkenin demografik yapısını hızla değiştiriyor. Gündelik hayatın her aşamasında, yolda yürürken, bir tabelaya baktığınızda genel olarak Araplaşma olarak karşımıza çıkıyor bu tehlike.
Bu durum bir milli güvenlik sorunu olarak karşımızda dururken, CHP Genel Başkanı, Arap harfleriyle yazılmış tabelaları kaldırmak isteyen CHPli belediyeleri, ”çiğ popülizm” yapmakla suçladı. ”Arapça tabelalara yapılan saygısızlık ana dili Arapça olan Türk vatandaşlarına saygısızlıktır” diyor. Kimsenin popülizm yaptığı ya da Arapları, Arapça’yı aşağıladığı yok, ama Özgür Özel’in ”yumuşama” adıyla Saray’da yaptığı buluşmadan biraz daha sağa kayarak çıktığını düşünmek mümkün…
Üstelik bu söylemin kendisi katıksız bir popülizm, milliyetçiliğe karşı olacağım derken etnikçi siyasetin peşine takılmaktan başka bir anlama gelmiyor. Kendisi Arapları çok seviyor olabilir; ancak genel başkanlığında oturduğu parti devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi… Kurucu parti ve bugün Türkiye’nin kurtuluş programını içeren 6 oku var.
Cumhuriyet’in bir dil devrimi var. 1 Kasım 1928’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen, tam 92 yıldır yürürlükte olan 1353 sayılı Harf Kanunu, Arap harflerinin kullanımını yasaklıyor. Bugün CHP’nin genel başkanlık koltuğunda oturan Özel bu söylemi ile  Devrim Kanunları’na muhalefet ediyor. Ve yüzünü laik cumhuriyet ve ulusal devleti yıkmak isteyenlere dönüyor.

ALTI OK VE MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM

Dünyanın en büyük devrimcisi Atatürk’ün partisi CHP, kendi özüne dönüp, altı oku savunanlarca yönetilmediği sürece, 31 Mart seçimlerinde olduğu gibi geçici yerel seçim zaferleriyle avunup, kalıcı zaferlere erişemeyecektir. Çünkü Atlantik politikalarını uygulayan, ülkeyi Büyük Orta Doğu projeleriyle yönetmeye çalışan yeterince güç var. Atlantikçiliğe soyunan bir CHP yönetimi, halihazırda parsaya sahip olanları aşıp, iktidara gelebilecek bir yer edinemez.
Oysa yüzünü ulusa dönen, ulusal devlet ve cumhuriyete sahip çıkan bir parti, milleti bütünüyle kavrayabilecek yeteneğe sahip olur.
Bu nedenle Atatürk ve cumhuriyete sahip çıkmak, bir vatanseverlik görevidir. Önümüzdeki süreç vatanseverlerin tüm iktidara sahip olacağı güneşli, güzel günleri beraberinde getirecek.
Türk Millî Demokratik Devrimi’nin gençliğe armağanı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 19 Mayıs 2024, 17:12

    Noktasına virgülüne katıldığım bir yazı. Dil varsa devlet ve millet var! Yoksa başınıza geleceklere katlanmalısınız.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!