MERVE DUMAN / VERYANSIN TV
Yurdun dört bir yanında madenler alarm verirken, yok olma tehlikesiyle karşılaşan doğayı savunmak için vatandaşlar ayağa kalkıyor. Vatan toprağını savunmak için mücadele eden vatandaşların sesi bu kez Niğde’nin Ulukışla ilçesinden yükseldi.
3 MADEN ŞİRKETİNİN İSTİLASI ALTINDA!
Ulukışla’daki direniş; Ömer Havuçcu’nun, 2017 yılında Toraman ve Gedelli köy sınırlarına yapmayı planladığı Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi hakkında “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmesiyle başladı.
Niğde’nin ilk yerleşim yerlerinden biri olan Toraman Köyü’nün tarihi geçmişine dikkat çeken bölge halkı, bir hukuk mücadelesi başlattı ve maden ocağı ÇED sürecine girmek zorunda kaldı. Bakanlığın maden ocağı için verdiği “ÇED Olumlu” kararına itiraz eden köylülerin yaklaşık 7 yıl süren mücadelesi sonuç vermedi. Dava, köylülerin aleyhine sonuçlandı.
Bölge halkına bir kötü haber de 2024 yılının Kasım ayında geldi. Bambu Madencilik’in, Eminlik Köyü’ne yapmayı planladığı taş ocağı için “ÇED Olumlu” kararı çıktı. Toraman Köyü’ndeki yerleşim yerlerine 1,3 km uzaklıkta kurulması planlanan maden ocağı, köylüleri tedirgin etti.
2 maden şirketinin gözünü diktiği köyün yaklaşık 2,3 km doğu tarafında halihazırda faaliyetlerine devam eden bir taş ocağının daha bulunduğu görüldü. Söz konusu madeni Okçu Madencilik’in işlettiği öğrenildi.
Veryansın Tv’nin bölgeye giderek köylüleri dinledi. Bölgede faaliyet gösteren taş ocağı yüzünden Roma ve Bizans zamanından kalma yerleşim yeri kalıntılarının yok olduğu, dağ üzerinden akan su kaynağının tamamen kuruduğu ve patlamaların şiddetiyle evlerin hasar aldığı öğrenildi.
‘MADENİ KENDİMİZ AÇALIM, PARA BİZE KALSIN’
Öte yandan Ömer Havuçcu ve Bambu Madencilik’in, köyde faaliyetlerini sürdüren taş ocağından yıllık ödeme yaparak kum satın aldığı, daha sonra “Madeni kendimiz açalım, para bizde kalsın” deyip köylüyü yurdundan edecek projeler için harekete geçtikleri iddia edildi.
AKP’Lİ BAŞKANIN RANT OYUNU ORTAYA ÇIKTI
Bambu Madencilik’in, AKP’li Bor Belediye Başkanı Serkan Baran’ın 26 yıl önce Anavatan Partisi’nden belediye başkanı olan babası Yahya Baran ile yakın ilişkileri olduğu öne sürüldü.
Ticari Sicil Gazetesi’nde yer alan bilgilere göre; Bambu Madencilik’in kurucusunun Gökhan Kalfa olduğu görüldü. AKP’li başkan Serkan Baran’ın aile şirketi olan Niğde AS Beton İnşaat’ta, Gökhan Kalfa isminde birinin çalışması da dikkat çekti.
Eski Çiftehan Belediye Başkanı Durmuş Demirsoy’un da AS Beton İnşaat’ın ortaklarından olduğu görüldü. AKP’li başkanın aile şirketinin, belediyelerin çok sayıda altyapı ve inşaat faaliyetlerinde yer aldığı belirlendi.
BAMBU MADENCİLİK HAKKINDAKİ ÇED KARARINA İTİRAZ
Veryansın Tv’nin edindiği bilgilere göre; köyün susuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten vatandaşlar, Bambu Madencilik’in Toraman Köyü’nün hemen üzerine yapmayı planladığı taş ocağı hakkındaki “ÇED Olumlu” kararının iptali için yaklaşık 1 ay önce dava açtı.
Dava dilekçesinde; “ruhsat sahasının Toraman Köyü’nün hemen üzerinde olduğu, bu bölgede yapılması muhtemel herhangi bir işlemin köy halkını doğrudan etkileyeceği” belirtildi. Tüm bunlara rağmen süreçle ve halkın katılım toplantısı ile ilgili Toraman Köyü’ne hiçbir duyuru yapılmadığı kaydedilen dilekçede “ÇED süreci usul ve yasaya aykırı yönetilmiştir” denildi.
Ayrıca aktif olan taş ocağı sebebiyle civar köylerde pek çok sorun yaşandığına dikkat çekilen dilekçede “3 ocağın da faaliyete geçmesi halinde köylülerin temiz su kaynaklarına erişmesi, verimli tarım yapabilmesi, sağlıklı ve temiz bir havada yaşaması, can ve mal güvenliği olmadan hayatlarını idame ettirmesi düşünülemez” ifadelerine yer verildi.
‘KÖYLER SUSUZ KALACAK, HAYVAN VE BİTKİLER YOK OLMA TEHDİDİ ALTINDA…’
Dilekçede; taş ocağının köyde yol açabileceği sorunlar şöyle sıralandı:
– Ruhsat sahası içerisinde bulunan ağaçların tahrip edilmesi halinde olası bir yağışta çevredeki yerleşim yerlerine zarar verecek şekilde heyelan ve erozyon oluşması muhtemel olacak.
– Ruhsat sahası içerisinde çevre köylerin de faydalanmakta olduğu içme ve sulama suyunda kullanılan su kaynağı bulunuyor.
Proje kapsamında işlemlerin yapılması halinde çevrede herhangi bir alternatif su kaynağı bulunmadığı için bu kaynaktan faydalanan köyler susuz kalacak, hayvan ve bitkiler de yok olma tehdidi altında.
‘KÜLTÜREL VE TARİHİ YAPILAR ZARAR GÖRECEK’
– Bölgede çok sayıda kültürel ve tarihi yapı mevcuttur. Koruma altında bulunan yapıların olduğu bölgede kırma ve eleme tesisinin faaliyete geçmesi telafisi imkansız zararlar doğuracak.
‘TÜM CANLILAR YAŞAM ALANINDAN KOPACAK’
– Bölge, nesli tükenmekte olması sebebiyle koruma altında bulunan çeşitli yaban hayvanlarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca bölgeye Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından keklik bırakıldı. Bu nedenle bölge avlanma yasağı kapsamına alındı.
Ancak tüm bunların yok edilmesi ve emeklerin boşa gitmesi taş ocağının kurulup kurulmamasına bağlı. Proje, bölgede bugüne değin yaşamakta olan tüm bitkileri, böcekleri, yabanılları ve kuşları yaşam alanlarından koparacak.
‘HAYVANCILIĞI BİTİRECEK’
– Ruhsat sahası mera alanı içerisinde kalmaktadır. Civarda mera olarak kullanılabilecek başka bir alan bulunmaması sebebiyle bölgenin mera vasfını yitirmesi hayvancılığı da bitirecek.
‘KÖY, EN UFAK BİR YAĞIŞTA SEL ALTINDA KALACAK’
– Maden ocağı açılmak istenen bölgenin, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ‘verimli alan’ olduğu tespit edildi ve bunun neticesinde bölgede ağaçlandırma çalışmaları yapıldı. Söz konusu çalışmalar kapsamında bölgeye binlerce fidan dikildi.
Bölgedeki ağaçların tahrip edilmesi halinde dağ eteğinde bulunan Toraman Köyü en ufak bir yağışta sel altında kalacak.
‘PATLAMALAR CAN VE MAL KAYBINA YOL AÇACAK’
– Maden ocağı açılmak istenen bölge, Toraman Köyü’nün hemen üzerinde bulunması sebebiyle olası patlatmalar çevrede büyük ölçüde can ve mal kaybına yol açacak.
– Patlamalar sonucu açığa çıkacak olan tozlar hem Toraman Köyü’nde hem de Eminlik Köyü’nde büyük ölçüde sağlık sorununa yol açacak.
KOPARMANIN CEZASI 387 BİN 141 TL, TAMAMEN TAHRİP ETMENİN CEZASI YOK!
Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Tunç da Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) aracılığıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdiği dilekçede; taş ocağının köylerin tarihi, doğal ve kültürel yapısında yaratacağı kalıcı tahribatlara dikkat çekti.
Tunç, maden ocağının faaliyete girmesi ile maden sahasında bulunan çok sayıda endemik bitki ve hayvan türü ile bölgede yetişen koruma altında bulunan ters lale türlerinin yok edileceğini vurguladı.
Koparılan her bir ters lale için ‘Biyolojik çeşitliliği tahrip etme’ suçundan 387 bin 141 TL idari para cezası uygulandığını hatırlatan Tunç, “Maden ocağı açarak tamamen yok etmenin cezası yok” diyerek tepkisini dile getirdi.
Tunç’un bakanlığa gönderdiği şikayet dilekçesi, Maden ve Petrol İşleri Müdürlüğü’ne sevk edildi. Ancak Maden ve Petrol İşleri Müdürlüğü’nün yanıtında “Belirtilen hususlar madencilik faaliyetlerinin çevresel etkileri ile ilgili olduğundan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca değerlendirilmesi gerekmektedir” denilerek vatandaşın bir şikayeti daha yanıtsız bırakıldı.
İşte maden şirketlerince talan edilmek istenen köyden görüntüler:
Bu haber için Merve hanımı tebrik ediyorum, sizlerin sayesinde ülkemiz bu açgözlü talancılardan kurtulacak eminin.🇹🇷👏