1. Haberler
  2. Analiz
  3. Yaşam hakkı

Yaşam hakkı

featured

Serkan Arslan yazdı…

‘Temaşa etmek: Yaşama hakkı olan değeri vererek bakmaktır’

İnsanlar, hatalarının farkına vardıklarında aynaya bakıp övünmek yerine kendi pencerelerini bulmayı denemeli artık. O pencerenin arkasına geçip yanlışlarını aramaya öncelik vermelidir. Ama bizler tam tersini yapıyoruz. Yanlışlarımızı aynadaki halimizle görmezden gelip, etrafımızdaki insanların hatalarını manzaramız olarak penceremizin karşısında en görünür yere koyuyoruz.

Akıllı görünme çabası insanları aptallaştırıyor. Dikkatlice etrafınıza bakındığınızda bunu göreceksiniz. Kafasının içine yatırım yapmaktan kaçınan insan Afilli ve görünür giyinmeyi tercih eder.

Sayısı belli ama niteliği belirsiz düzen içinde kaliteyi kara başlı koyun mu belirler? Sınıflama yaparak yaşamın kalabalığını anlamamız mümkün görünmüyor. Ama özüne inebilirsek sonucu daha iyi görürüz.

‘Bir ülkenin gerçek nüfusu o ülkenin hayal kuran insanlarının sayısına eşittir.’

Yaşam kelimesinin kökü doğum ile ölüm arasında geçen süre olarak kabul edersek insanı bu yaşam içeresinde anlamlı kılan nedir? Anlamlı bir yaşamın ön koşulu bellek ile bilinç arasında kurduğumuz hayallerin toplamıdır.  Ne kadar düşlediğimizden ziyade ne düşlediğimiz bizim nasıl bir yaşam sürdüğümüzü gösterir. Paranız yoksa çok paranızın olmasını bu vesile ile fakirler zengin olmayı, zenginler kıymet görmeyi, hastalar sağlıklı olmayı, bir çoğumuz sevilmeyi, unutulanlar hatırlanmayı hayal ederler.  Görüldüğü üzere insan elinde olmayana ya da sahip olamadığına hayal kurar. Bu saydıklarımdan hiçbiri sizin hayal kurduğunuzu göstermez. Aksine bu hayal kurmak değildir, kendine başaramadığın ve elde etmekte kendini güçsüz hissettiğinin hayıflanmasıdır.

İnsan, bellek ve bilinç aralığında kendini şaşırtacak bir gayretin içine giremiyorsa o kişi hayal kurmuyordur.

İstekleriniz ve hayattan isteklerimiz karşısında karşınıza çıkan bütün engellere ve zorlamalara karşı içinizde size dur diyen, tamam bırak artık diye seslenen bu yorgun ve yitik belleğinizin karşısına eylemci bir muhalif olarak dikilin. Sizi yarına taşıyacak olan bilinciniz ve düşlerinize eylem katın.

‘‘Normal hayat yoktur’’

Normal hayat diye normal yoktur. Yaşadığımız hayat kompleks ve dinamik bir sistemin parçasıdır. O everildikçe bizde onunla birlikte evriliriz. Geçmişe duyulan özlem duygusunun içeresinde yatan o günlere dönmek değil, o günlerdeki yaşadığımız güzel hatıraların daha iyisini yaşamak hepimizin gelecekten beklentisidir. Yani geçmişi referans alan bir bellek yarını daha iyi düşünen bir bilinç ile yaşıyoruz. İnsanoğlunun tarihteki gelişim dizilimine bakarsak hayatta kalabilme ve popülasyonunu devam ettirmedeki en önemli özelliği adaptasyonu çok hızlı bir değişimle uyumlamasıdır. İnsan içinde bulunduğu zor koşullarda kendini normale döndürmek konusunda başarısız olurken yeni düzene uyum sağlamada son derece başarılı bir biyolojiye sahiptir.

Tasarlanmış gelecek ya da planlanmış yaşam biçimleri hiçbir zihinsel modele entegre edilemediği için ortaya kaotik yaşam biçimi çıkmıştır. Bu kaotik yaşam biçiminde gelecekte meydana gelecekleri ön görememek ile beraber bu belirsizliğe uyum sağlayacak donanımsal altyapıyı bugünden oluşturması ile bir savunma mekanizması oluşturur. Bu gelişmelere bedensel olarak karşılık verirken ruhun ne tepki vereceğini ve nasıl bir yol izleyeceğini bilemeyiz. Bu durum karşısında insan nasıl bir tutum sergiler diye düşünecek olursak karşımıza o muhteşem kelime çıkar. O kelime;

Arkanıza yaslanın ve Temaşa edin. Kaygı kelimesinden kurtulun. Uzun vadeli planlar yaparak beyninizin aşırı ısınması engelleyin. Değiştiremeyeceğiniz senaryolar üzerinde debelenmek yerine seyredin. Akışına bırakılmış bir gelecek bütün engellerin üzerinden yavaşlayarak da olsa akıp gidecektir. Katılaşıp takılı kalmak size zaman ve umut kaybına neden olacaktır. Bu seyir esnasında gözlemleriniz sizi yeniliğe adapte etmek için korteksinizle iş birliği yapacaktır. Adaptasyonu sağladığınız anda belleğiniz teşhisi koyacaktır. O anda akışa karşı değil akışın içinde olacaksınız.

‘‘Teşhisi kabul etmeden tedavi olamazsınız’’

O halde teşhis için temaşa etmek, Tedavi için adaptasyon gerekiyor. Bu sayede ruhunuz bütün anormal durumlar ile dans etmeye başlıyor…

Pencereden bakın…

Kalabalığın içinde var olmak, iyi bir yalnızlığa değiştirilebilir. Burada kalabalığa karışmak sizi yalnızlığınızdan koparmaz, çünkü yalnızlık nitel değil nicel bir düşüncedir. Üstün insanlar yalnız ve huzurludur. Bu onları aynanın karsısında kendiyle baş başa kaldığı değil, sürünün içinde kınalı olduğunu gösterir.  İnsan doğası gereği gelişimini yalnızken değil birden fazla iken ilerletmiştir. Hayatını tekil değil çeşitlilik ve kapsayıcılık ile sürdürme gayreti onu yarına taşıyan en önemli duygularının başında gelir. Yeteneklerini ekosistemin içinde gösterme istediği insana iyi gelir. Bu konuda Halkla ilişkiler uzmanı Betül Mardin şöyle diyor;

‘‘Ormanda öten bir kuşu kimse duymaz ise o kuş hiç ötmemiş demektir’’

Kendini bilen kuş, öteceği ormanı bulur.

Öz yeterliliklerimizin farkına varmak bizi arzularımızdan kurtarır.  Neye ulaşmak istediğimiz neye ihtiyaç duyduğumuz konusunda farkındalığımızı keşfetmemiz için yeterlidir. Arzular sınırsızdır, ihtiyaçlarımız sınırlıdır. Bu düşünceyi eyleme geçirmek bizi hedefe taşınan bir kuş olmaktan kurtarır. Tepeye ulaşmak için sürünerek karşımıza çıkan bütün engeller ile mücadele etmemiz gerekiyor. Arzularımız görünür yanımızı artırır ama ihtiyaçlarımız eyleme geçmemizi sağlar.

Görünürlüğümüzü artırarak yaşadığımız haz duygusunun bizi mutluluğa ulaştıramayacağını anladığımız anda daha iyi bir hayat nasıl yaşanır sorusuna ‘EVREKA’ diyeceğiz.

Şimdi kendinize bir hayatınıza bir not düşün;

İyi şeylerin yolu vardır. Bu yol konforlu ve gülümsediğiniz anılarla dolu olamaz. Bu yola başkalarının engeller koymasına müsaade etmeyin. Bu yolda yürürken kimseye görünmek zorunda değilsiniz. Varlığınız başkalarının düşüncelerine ve sözlerine emanet edilemez. Çünkü hayatınız bir gösteriden ibaret değildir. Varlığınızı göstermek için kanıt aramaktan vazgeçin. Kanıt inancı yok eder. İspatlanması beklenen bir teori gibi yaşarsanız, sizin yaşam tezinizi çürütmeye çalışan insanlar etrafınızdan hiç eksik olmayacak.

İspat edilerek değil inanç ile kendinize güvenerek bir yaşam sürün. Yaşama hakkını verin. Kendinize iyi bakın

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!