Barış Adıbelli
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Jeopolitik hesaplaşma

Jeopolitik hesaplaşma

Barış Adıbelli yazdı...

featured

24 Şubat sabahı  Rusya tarafından kimilerine göre barış operasyonu kimilerine göre ise işgal olarak adlandırılan bir süreç başlatıldı ve  bugüne kadar devam etti ve devam edecek gibi de gözüküyor. Adı ve maksadı ne olursa olsun savaşın bir de insani boyutu bulunmaktadır. İşte bu insani boyut Ukrayna’da gün geçtikçe daha vahim bir hal almaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” demiştir. İşte, günümüzde bu zaruri durumun ne olduğunu tespit edecek yegane kurum, sistem ve mekanizma Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’dir; ancak bugüne kadar bu sistemin bir işe yaramadığı da ortadadır. Ukrayna’daki savaşın en önemli sonucu Birleşmiş Milletler mekanizmasının ve sisteminin iflas ettiği gerçeğidir.

ABD’nin küresel hakimiyetine dayanan, mevcut uluslararası sistemin bozulmasını ve ortadan kalkmasını istemeyen ve bu sürecin devam etmesini savunan Washington yönetimi, bu amacı uğruna Ukrayna halkını feda etmiştir. Savaş öncesi Ukrayna’nın NATO’nun koruma şemsiyesi altındaymış gibi bir izlenim;  hatta bir illüzyon yaratan ABD, savaş başlayınca Ukrayna’yı kendi kaderiyle baş başa bıraktı. Biden, hemen hemen her fırsatta Ukrayna’nın yanında Rusya’ya karşı savaşmayacaklarını ifade etti. Kaldı ki ABD, daha NATO üyesi olmayan Ukrayna’ya karşı böyle bir vefasızlık örneğini sergilerken aslında çok yakın bir geçmişte bizzat müttefiki olan omuz omuza Kore savaşında savaştığı Türkiye’yi Suriye’den gelen tehditlere karşı NATO ile birlikte yalnız bırakmıştır. Bir başka değişle o meşhur 5. madde Türkiye’ye karşı örneğin Suriye meselesinde ve sınır ötesinden terör saldırılarında uygulanmamıştır. Aksine tehdit oluşturan terör gruplarına silah, mühimmat ve araç gereç desteği verilerek tehdidin daha da büyümesine vesile olunmuştur. Üstüne üstlük Suriye’de bir de terör devleti inşa edilmektedir.

ABD, uzun zamandan beri kendisi kadar; hatta kendisini geçen büyük bir askeri güç haline gelen Rusya’yı kuşatıp boğmak istemektedir. Bu nedenle de Rusya’nın stratejik çevresinde politikalar üretmeye başlamıştır; ancak ABD’nin kafasındaki Rusya ile mücadele şekli Sovyet Rusya’sına karşı kurulan NATO üzerinden müttefiklerin bir savaşı olarak verme şeklindedir. Bunun ilk denemesi aslında 2015’te Türkiye’nin Rusya uçağını düşürmesi ile sağlanmış; ancak Türkiye’nin  buradaki komployu çok hızlı bir şekilde fark edip Rusya ile gerginliği tırmandırma yerine uzlaşmayı seçmesiyle ABD’nin hesapları bozulmuştur. ABD’nin amacı uçak düşürme olayı üzerinden NATO’yu Rusya’ya bulaştırma ve bugün Ukrayna’da hedeflenen olayın çok daha önce 2015’te Türkiye üzerinden Rusya’ya karşı planlanmasıydı.

Hatırlanacağı üzere ilk gün AB, Rusya’nın Ukrayna işgalini doğrudan kınamak yerine Rusya’yı savaşı tekrar Avrupa’ya getirmek ile suçlamıştı. İşte AB’nin bu hassasiyeti nedeniyle ABD, Rusya’ya karşı savaşı Avrupa dışında ama NATO topraklarında gerçekleştirecekti. Avrupa’da yer alamayan ve NATO üyesi tek ülke olan Türkiye, ABD’nin bu operasyonu için biçilmiş kaftandı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymamıştı.

ABD, elinde patlayan bu planın bedelini Türkiye’ye 2016’da 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ödetmeye çalıştı; ancak Türk milletinin kararlı duruşu bu planı da suya düşürdü. Bu aşamadan itibaren ABD, Türkiye’ye karşı politik ve ekonomik bir savaş başlattı. ABD, Türkiye’nin içinde ekonomik ve siyasal mühendislik yaparken, dışarıda ise Türkiye’nin komşu ülkelerini silahlandırmaya başladı. Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye yavaş yavaş kuşatılmaya başlanmıştı. Girit ve Dedeağaç’taki Amerikan askeri yığınağı bu kuşatmanın somut örneğiydi.

Türkiye, bu kuşatmadan Karabağ savaşı ile çıktı. Azerbaycan’ın Ermenistan ile olan savaşında siyasi ve askeri destek veren Türkiye savaş sonrası yeni Avrasya’da yeni bir jeopolitik dengenin oluşmasına katkı verdi. Altılı İşbirliği Platformu veya Kafkas Paktı bu süreçte gündeme geldi. Türk Devletleri Teşkilatı ise bu sürecin en önemli meyvesi oldu. Rusya’nın da Karabağ sonrası sürece dahil olmasıyla Karadeniz, Kafkasya ve Hazar jeopolitiği birbirini tamamlayan halkalar haline geldi. 2020’de ortaya çıkan beklenmedik jeopolitik gelişmeler ABD ve NATO’nun Afganistan’ı tahliye etmesini hızlandırdı ve Ukrayna krizi tırmandı. Artık ABD, tüm gücüyle Karadeniz’e yüklenemeye hazırdı. Öyle ki ABD, Karadeniz’in hakimiyeti uğruna Hint-Pasifik stratejisini dahi feda etti.

Ukrayna’da savaş iki haftayı aşkındır devam ediyor. ABD ve AB, her gün yeni bir yaptırım kararıyla Rusya’yı zorluyor. Fakat Rusya da ABD ve AB’yi Ukrayna cephesinde yavaş hareket ederek hem Ukrayna’da, hem de Avrupa’da bir yılgınlık ve bıkkınlık yaratmak istiyor. Savaşın bu bölümünde psikolojik ve sinir harbi en üst safhada yaşanıyor. ABD, Ukrayna’nın yanında birkaç eski Sovyet ülkesi olan NATO ülkesini de feda etmek istiyor. Bunların başında Polonya geliyor. Polonya’nın uçak gönderme meselesi ABD ve NATO için krize neden oldu. Ukrayna’da kullanılacak doğru düzgün ayakta kalan bir havaalanı olmadığı için bu uçaklar komşu ülkelerin havaalanlarını kullanacaktı. Rusya bu nedenle bu durumu savaş nedeni olarak sayacağını duyurdu ve Polonya geri adım attı. Polonya’nın yeni teklifi ya ortak NATO kararıyla ya da ABD üzerinden uçakların gönderilmesiydi. ABD bu teklifi reddetti.

Son günlerde, durup dururken ABD, Polonya’nın Belarus üzerinden işgal edilebileceğini söylemeye başladı. Hatırlanacağı üzere daha önce de Ukrayna, Rusya tarafından işgal edilecek demişti ve işgal edilmişti. ABD, kendisinin Rusya ile savaşmayacağını söylerken, hiç bir zaman NATO’nun da savaşmayacağını söylememişti. Aksine her fırsatta Biden NATO’nun topraklarının her santimini koruyacağına vurguda bulunması manidardır. Açıkçası işgal edilen bir Polonya NATO’nun savaşa giriş biletidir. Bu bilet ABD için kıymetlidir.

Türkiye ve Ukrayna seçeneği tükenen ABD için şimdilerde Gürcistan Avrupa’daki savaşı taşımak için önemli bir hedef haline geldi. Geçtiğimiz yıl ekim ayında Gürcistan’ı ziyaret eden ABD Savunma Bakanı Austin, Gürcistan’ın Rusya’nın işgali altın olduğunu ve ABD’nin bunu şiddetle kınadığını söylemişti. Gürcistan’daki olası bir savaşa Avrupa’nın tepkisi Ukrayna’da olduğu kadar sert ve kararlı olmayacağı açıktır. Ukrayna’ya karşılık Gürcistan pazarlık masasına mı konulacak? Bekleyip göreceğiz.

Sonuç olarak, şimdi savaştan çok savaş sonrası ortaya çıkacak yeni dünya üzerinde neler yapılacak ona hazırlanmak gerekiyor. Yunanistan, İsrail ve hatta Almanya daha şimdiden harekete geçti ve savaş sonrası yeni jeopolitik dönemde pozisyon almaya çalışıyorlar. Örneğin Almanya, ordusunun modernizasyonu için 100 milyar Avro ayırdı ve son gelen haberlere göre F-35 savaş uçakları alacağını duyurdu. Oysa yakın zamanda Almanya, Fransa ve İspanya, F-35 programına girmeyerek 2040’a kadar kendi savaş uçaklarını ortak üreteceklerini açıklamışlardı. ABD’nin amacı Avrupa’da Rusya’ya karşı güçlü bir ülkenin yaratılması. Bu ülke de Almanya gibi görünüyor. 1930’larda silahlanmaya başlayan Almanya’nın daha sonra Avrupa’ya nelere mal olduğu unutulmamalıdır.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 1930 larda silahlandırılmaya başlanan finanse edilen silahlanması yine Abd UK tarafından desteklenen Almanya SSCB üzerine salınmıştı. Unutmayalım. Neden? Çünkü Almanya Rusya yakınlaşması Küreselcilerin sonu olur da ondan.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!