Barış Doster
Barış Doster
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. ABD ve AB’nin, Gürcistan ve Ermenistan hamleleri 

ABD ve AB’nin, Gürcistan ve Ermenistan hamleleri 

featured

Barış Doster yazdı…

ABD ve İsrail; Suriye’deki gelişmelerden kazançlı çıktılar. Ülkemizde, adında açılım kelimesi geçmeyen yeni açılım süreci de, Suriye’de yaşananlarla doğrudan ilişkili. Fakat sınırlarımızın hemen ötesindeki gelişmeler, Suriye’deki iktidar değişiminden ibaret değil. Gürcistan ve Ermenistan da hayli karışık. 

Gürcistan’da siyasi bunalımı artıran tartışmalardan biri, ülkenin Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerinin askıya alınmasıydı. Sonrasında cumhurbaşkanı, meclis tarafından görevden alındı. Seçim yapıldı. Yeni cumhurbaşkanı seçildi. Ancak şimdi de Zurabişvili cumhurbaşkanlığı koltuğunu devretmeyi reddediyor. Mecliste oluşturulan 300 üyeli seçim kurulu tarafından ülkenin 6. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Kavelaşvili ise yemin edip görevine başlasa da, görevini yapamıyor. Çünkü Zurabişvili, cumhurbaşkanlığı konutunu terk edeceğini söylediği halde, görevi devretmiyor. Kısacası ülkede şimdilik iki cumhurbaşkanı var.

Ermenistan’ı da karıştırmaya devam ediyor ABD ve AB. Ermenistan Başbakanı Paşinyan, batının teşvik ve tahrikiyle Rusya’yla zıtlaşmanın, ülkesine yararı olmadığını geç de olsa anladı. Yeniden Putin’le iletişime geçti ve görüştü. Ermenistan’ın Rusya’yla ticari ilişkileri, Rusya’nın bu ülkedeki yatırımları, Rusya’daki Ermeni nüfus, Rus bürokrasisi ve iş dünyasındaki Ermeni kökenli isimlerin etkisi, Ermenistan’daki Rus askeri varlığı gibi pek çok unsur, zaten Paşinyan’ın Putin’le görüşmesini zorunlu kılıyor. 

 Ermenistan’ın Azerbaycan’la yaşadığı sorunlar malum. Türkiye’yle ilişkilerinin nasıl olduğunu biliyoruz. Gürcistan’la ilişkileriyse, Anadolu deyimiyle şeker renk. İyi ilişkilere sahip olduğu tek komşusu İran. Onun da durumu ortada. 

 Ermenistan’ın komşularıyla yaşadığı gerilim, ekonomik sorunlar, yoksulluk, işsizlik yanında, ABD ve AB’nin ülkedeki nüfuzu, ABD’den Kanada’ya, Fransa’dan Avustralya’ya dek dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Ermeni diasporasının ülke siyasetindeki etkisi de, Ermeni siyasetçilerin elini kolunu bağlıyor. Türkiye’yle gerilimi sürdürmenin, Rusya’yı kışkırtıp, kızdırmanın ülkenin yararına olmadığını söyleyenlerin de sesi gür çıkamıyor. Azerbaycan karşısında alınan yenilgi de ülkede moralleri hayli bozdu. Ermenistan’ın Karabağ’daki haksız, hukuksuz işgali karşısında Azerbaycan, sadece işgal altındaki topraklarını kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir siyasi, askeri ve diplomatik prestij de elde etti. 

Erivan, ABD ve AB’nin desteğinin, muharebe meydanında işe yaramadığını bir kez daha görmüş olsa da, Batının vesayetinden kopması kolay değil. Rusya’nın ise hem Ermenistan hem Azerbaycan’da nüfuzu güçlü. Azerbaycan’ın Rusya’yla, Türkiye’yle, İsrail’le ilişkileri sağlam, ABD ve Avrupa’yla dengeli. Ermenistan, eskiden Karabağ’daki işgali sırasında, Rusya’nın desteğini arkasına alırdı. Artık bu destek de yok. Dahası, Rusya’nın önceliği Ukrayna olduğundan, Kafkasya’ya eskisi kadar enerjisini, dikkatini veremiyor. Kaldı ki Moskova, Azerbaycan’ın Ermenistan’ı yenmesinden memnun. Erivan’a, doğrudan değil, Bakü eliyle ağır ve unutulmaz bir ders verdiğini düşünüyor. 

Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da Ermenistan işgalciydi. Bunu kayda geçen çok sayıda Birleşmiş Milletler kararı da vardı. Sonuçta, bu sorunu, BM veya uluslararası hukuk değil, cephede silah çözdü, çok zaman olduğu gibi. ABD’ye, Avrupa’ya, özellikle de Fransa’ya fazlaca güvenen Ermenistan, acı bir askeri yenilgi aldı, işgal ettiği topraklardan çekildi. Azerbaycan vatan topraklarına kavuştu. Bu savaş, askeri gücün ne kadar önemli, sahadaki gelişmelerin masada ne denli belirleyici olduğunu, bir kez daha gösterdi. Ermeni diasporasının batıdaki siyaset, bürokrasi, akademi, medya, kilise, kültür ve sanat kurumları üzerindeki etkisi cephede işe yaramadı. 

Gelelim Ermenistan’ın iç siyasetine. Ülke bu haldeyken, Paşinyan eğer başbakanlık koltuğunu koruyorsa, bu onun başarısından çok, muhalefetin başarısızlığını gösterir. Erivan’da hem iktidar hem muhalefet, Batıya fazlaca güvendi, yanıldı. Rusya’nın bölgedeki etkisinin azaldığını sandı, yanıldı. Azerbaycan’ın gücünü hafife aldı, yanıldı. Batı nezdinde Ermenistan’ın çok önemli olduğunu düşündü, yanıldı. 

Avrupa’nın, özellikle de Almanya’nın, enerji tedarikçilerini çeşitlendirmek için, Rusya yerine başka tedarikçiler bulmak için bir yandan Ortadoğu’ya (Suriye’deki gelişmeleri, Katar doğalgazının hangi güzergâhtan batıya ulaştırılacağını vb. birlikte düşünmeli) bir yandan Orta Asya’ya, Türkistan’a dikkat kesildiği bir süreçte, Paşinyan hiçbir Avrupalı lider için vazgeçilmez değildir. Batılılar Kafkasya’da Azerbaycan’ın, Orta Asya’da enerji zengini Türk devletlerinin kaynaklarıyla ilgilenirken, Paşinyan için Azerbaycan’la sorun yaşamak istemezler. Tersine, bir an önce Bakü ve Erivan arasındaki gerilimin azalmasını ister, hatta bu amaçla arabuluculuk önerirler. Ermenistan’ın Karabağ’daki işgalinin sürmesinin, Avrupa’nın değil, Rusya’nın, hem Erivan hem de Bakü üzerindeki nüfuzunu pekiştirdiğini geç de olsa anlayan Avrupalı liderler, Ermenistan için cepheye tek bir asker bile yollamazlar.  

 Ermenistan ve Gürcistan’ın iç siyasetlerinde, batı yanlılarıyla Rusya yanlıları çetin bir rekabet içindedir. Bu şartlarda iki devletin, bölgesel gerçekleri nesnel biçimde değerlendirmekten başka seçeneği yoktur. Bu kapsamda üç artı üç formülü, yani 3 Kafkas Cumhuriyeti ve Türkiye, Rusya, İran formülünü savunan uzmanlar olduğu gibi,  üç artı üç formülünü başka türlü kuran, bir tarafa Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ı, diğer tarafa Rusya, İran ve Ermenistan’ı koyan uzmanlar da vardır.  

Tahmin edileceği gibi, bu üçlü formüllere karşı çıkan ABD ve AB; Ermenistan ve Gürcistan’ın AB’yle, NATO’yla ilişkilerini daha da geliştirmeye çabalıyorlar. Bölgenin küçük ölçekli ülkelerini, özellikle de Ermenistan ve Gürcistan’ı, batının etki alanında tutmaya çalışıyorlar. Hangi üçlüyü ele alırsak alalım, ülkeler arasında ölçek farkı, öncelik farkı, hedef farkı, kültür farkı, rejim farkı olması da bu formülleri hayata geçirmeyi zorlaştırıyor. O nedenle böyle formüller üretmek yerine, ülkeleri somut işbirliği projeleri, enerji, ulaşım, ticaret projeleri üzerinden birbirlerine yakınlaştırmayı önerenler var. Örnek olarak da Bakü – Tiflis – Ceyhan boru hattını, Bakü – Tiflis – Kars demiryolu hattını gösteriyorlar. Buna karşılık Suriye sorununun çözümünde, Türkiye, Rusya ve İran’ın birlikte olduğu Astana formatının bekleneni vermediğini söylüyorlar. 

Üç Kafkas Cumhuriyetinin kendi öncelikleri, kendi ajandaları da bu noktada devreye giriyor. Malum, AB Gürcistan’a üyelik sözü verdi ve bu ülkenin iç siyasetinde derin fay hatları oluşturdu. Ermenistan da AB üyeliğini istiyor, Fakat Brüksel Erivan’la yakınlaşmaya, işbirliğine sıcak bakmakla birlikte, tam üyeliği kısa vadede düşünmüyor. Azerbaycan ise Atlantik ve Avrupa merkezli ittifaklara, birliklere, paktlara girme konusunda temkinli, tedbirli, ihtiyatlı davranıyor. Bölgesel işbirliklerini yeğliyor. NATO ve AB’yle işbirliğini benimserken, bunlara tam üyeliği düşünmüyor. 

Kısacası, 2025’te Ortadoğu’yla birlikte, Kafkasya’yı da zorlu bir süreç bekliyor.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!