Barış Doster
Barış Doster
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Emperyalist devletler hangi araçları kullanır?

Emperyalist devletler hangi araçları kullanır?

featured

Barış Doster yazdı…

Emperyalizm; kapitalizmin en ileri aşaması olarak, büyük sermayenin taleplerinden, üretim, mülkiyet, bölüşüm ilişkilerinden bağımsız düşünülemez. Bu nedenle emperyalizme karşı mücadele; başta emekçi sınıflar, işçiler, köylüler, küçük ve orta ölçekli üreticiler, küçük esnaf ve tüccar, küçük–orta ölçekli sanayiciler, milli bağımsızlık yanlısı güçler olmak üzere, milletin en geniş kesimlerini birleştirmeyi ve bilinçlendirmeyi gerektirir. Çünkü bunların emperyalizme karşı verdiği mücadele, ülke içindeki büyük sermaye çevrelerine karşı verdikleri mücadeleyle bütünlük içerir.  

Zira gücü ülke sınırlarını aşmış olan, ulus ötesi, ulus aşırı, çokuluslu, küresel karakter kazanmış olan sermaye; devletin, ülkesi içinde emeği baskılayarak, ücretleri düşük tutarak, sendikal hareketleri engelleyerek, özelleştirmelerle, vergiler, teşvikler, tahsisler yoluyla, yüksek gümrük duvarları koyup dışarıya karşı korumak suretiyle, sermayeyi kollamasını sağlar. Ülke dışında ise devletten, hammadde temininde, yeni pazarlara erişmede, ucuz emeğe ulaşmada, kendisine yol açmasını, kol kanat germesini, elinden tutmasını bekler. Bu ekonomik ve sınıfsal taleplerine uygun bir dış politika izlemesini ister.  

Somut örnek vermek gerekirse, cumhurbaşkanının, başbakanın, dışişleri bakanının, ekonomi bakanının, ticaret bakanının, maliye bakanının iç ve dış gezilerinde uçağına hangi sermaye grupları, hangi patronlar, hangi şirketlerin tepe yöneticileri biniyorlar ise dış politika yapımında da onların sözü geçer. Ülkenin bayrak taşıyıcısı olan milli havayolu şirketi, onların istedikleri uçuş noktalarına uçar. Ticaret yaptıkları, yatırım yaptıkları ülkelere, şehirlere seferler düzenler. 

Küresel düzlemde örnek verildiğinde akla öncelikle günümüzde ABD, geçmişte ise İngiltere ve Fransa gelirler. Örneğin, 55 Afrika ülkesinden 22’sinin resmi dili Fransızcadır. Fransa, Afrika’daki 14 ülkeden sömürge vergisi almakta, bu ülkelerin gelirlerinin büyük bölümü, yüzde 85’i, Fansa Merkez Bankası’na gitmektedir. Fransa’nın bu ülkelerdeki askeri varlığı, kültür ve eğitim kurumları, medya organları da unutulmamalıdır. O yüzden son birkaç yılda Mali, Burkina Faso, Gine, Nijer, Çad gibi ülkelerde yaşanan darbelerin sonuçlarını dikkatle izlemek gerekir. 

Unutmamak gerekir ki; ileri kapitalist devlet, deniz gücü ve nükleer güç olmadan; güçlü bir donanmaya, uçak gemisine, nükleer başlıklı denizaltıya, dünyaya yayılmış çok sayıda askeri üsse sahip olmadan; açık denizlerde savaş gemisi bulundurmadan, ulusal para birimini küresel ölçekte rezerv para birimi yapmadan, ittifaklara öncülük etmeden, taşeron güç, vekil güç kullanmadan emperyalist olunmaz. Sömürgeci, yayılmacı olunmaz. O nedenle başka devletleri, milletleri, halkları sömürürken, onları tahakküm altına alırken, onlara karşı zor kullanırken, çok ve çeşitli araçlara sahip olmak, yöntemlere başvurmak gerekir. Takım çantasında siyasi, iktisadi, askeri, teknolojik, kültürel araçları çok ve çeşitli olan emperyalist devlet, bunlar sayesinde yönetir ve yönlendirir. Bu durum bisiklete binmek gibidir. Durunca, düşmek kaçınılmazdır. O yüzden bu düzeye ulaşmış devlet, emperyalist olmaya ve emperyalist kalmaya mecburdur. 

Dünyanın geçtiğimiz yüzyılda yaşadığı iki büyük savaş, emperyalist güçler arasındaki çelişkinin ürünüdür. İktisadi bir sistem olarak kapitalizm, dünya görüşü, ekonomi politik bir model, ideolojik bir tercih olarak liberalizm, özel mülkiyeti, sermayenin önceliklerini, özel girişimi, piyasa ekonomisini, serbest rekabeti, finans kapitalin taleplerini, mali güçlerin hakimiyetini savunur. Buna göre; kâr maksimizasyonu, emeğin sömürülmesi, yaratılan artı değere el konulması gerekir.

Kapitalizmde kâr, sermaye olarak, yatırım ve üretim için kullanılır. Üretilenin satılması, pazarın büyümesi zorunludur. Sorun şudur ki, pazarın büyümesinin sınırı vardır. Pazar büyümeyince, kaçınılmaz olarak kâr azalır. Hem pazarın büyümemesi hem de rekabetin keskinliği nedeniyle, kâr oranı sürekli düşer. Bir süre sonra, hiç kâr elde edilmez. 

Bu aşamadan sonra iç piyasa değil, dış pazarlar öne çıkar. Dış pazarlarda güçlü olmak, rekabet üstünlüğü elde etmek için, siyasi, askeri, diplomatik güç devreye girer. Başka devletlere mal ve hizmet satmak için her yola başvurulur. Onlara baskı yapılır. Parası olmayan devletlere borç verilir, kredi verilir. Bu amaçla onlar üzerinde nüfuz kurmak, hegemonya inşa etmek için, emperyalist tahakküm ve zora başvurulur. Çünkü yalnız ve ancak bu sayede yeni pazarlara ulaşmak, başka milletlerin kaynakları, zenginlikleri üzerinde söz sahibi olmak, onların ucuz emeğinden yararlanmak mümkündür. Tüm bunlar yapılırken emperyalist devletler arasında keskin bir rekabet görülür. 

Sömüren ülke, sömürülen ülkenin siyasetini, bürokrasisini, iş dünyasını, ordusunu, yargısını, maliyesini, akademisini, kültür ve sanat kurumlarını, meslek örgütlerini, sendikalarını yönetmek, yönlendirmek, denetlemek ister. Bunu yapmak zorundadır. Aksi halde sömüremez, tahakküm kuramaz, imtiyaz elde edemez, madenlerine, enerji kaynaklarına el koyamaz. 

Emperyalist devletle, sömürülen devlet arasında doğrudan, yoğun, derin, çok boyutlu ilişki vardır. Sömürülen devlet, sömüren için açık pazardır. Dış ticaretini ağırlıklı olarak onunla yapar. Hammaddesini ona satar. Mamul malı ondan alır. Ona emek yoğun ürünler satar. Ondan ileri teknoloji içeren ürünler alır. Ona kâr oranı düşük ürünler satar. Ondan katma değeri yüksek ürünler alır. Bu bir kısırdöngüdür ve kurumsallaşmış bir ilişkidir.  

Sömürülen devletin bu ilişkiden kurtulması, sanayileşmesi, gelişmesi, zenginleşmesi, bağımsızlığını kazanması zordur. Çünkü ilişki sömürenin lehine, sömürülenin aleyhine işler. Sömürülen devlet, siyasetten kültüre, ihracattan ithalata, bilimden teknolojiye, ekonomiden güvenliğe dek bağımlıdır. Ulaşım ve iletişim araçlarının, bankacılık, finans, eğitim, bilim, kültür, sanat kurumlarının yönetimi, denetimi tamamen emperyalist devletin elindedir. 

Özetle sistem; emperyalist sömürgecinin zenginleşmesi, sömürülenin yoksullaşması ve bağımlılık ilişkilerinin sürekliliği, kurumsallığı üzerine kurulmuştur.   

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 18 Mayıs 2024, 08:28

    Emperyalizmin, ders gibi anlatımı, dileğim okuyanının çok olması, varolunuz minnetle..

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!