“Avrupa Birliği yakında Türkiye’ye sopasını gösterecek’’ (18 Eylül 2020). Bu sözler, Almanya’nın Atina Büyükelçisi Ernst Reichel’e ait. Yanlış anlamayın bir futbol holiganına ait sözler değil. Yazık, Atlantikçi Almanya’nın düştüğü durum işte bu.
ABD Senatörü Menendez: “Açıkça konuşalım. Ege’yi tartışmaya açan tek ülke Türkiye. Bu sular Yunanistan’a ait. Bu sular Yunanistan’a ait ve ABD Dışişleri Bakanlığı, kesin surette ve açık bir şekilde Türkiye’nin bölgedeki gerginlikten tek başına sorumlu olduğunu ifade etmelidir.’’ (22 Temmuz 2020)
Emperyalizm 100 yıl sonra tekrar Türk Milleti’ne sopa gösteriyor. Sopa neden gösteriliyor? Türkiye Mavi Vatanını savunduğu için.
MAVİ VATAN BİR BAŞKALDIRIDIR
Mavi Vatan, ABD ve AB’nin 21. yüzyılda Türkiye’ye Ege ve Akdeniz’de çizdiği sınırlara bir başkaldırıdır. Bir manifestodur. Anadolu’ya sıkıştırılmaya, Ege’den Akdeniz’e çıkışın kapanışına, Akdeniz’de Antalya Körfezi’ne hapsedilmeye bir meydan okumadır. Büyüyen bir bedene dar gelen bir elbiseyi zorla giydirmeye direnmedir. Kafese sokulmaya çalışılan bir aslanın karşı koymasıdır. Son günlerde emperyalizm, yerli işbirlikçileri ile Mavi Vatan’a saldırı dozunu ve kapsamını artırdı. AB Komisyonu, AB Parlamentosu, Fransa ve ABD’den her seviyede yönetici kadroların Türkiye ve Mavi Vatan karşıtı söylemleri başta ABD olmak üzere Türkiye aleyhinde tavsiye sunan “düşünce kuruluşları”nın dokümanlarının çoğalması medyanın vaka-ı adiyane haberleri arasına girdi. Zannediyorlar ki bu meydan okumalar, tehditler ile Türk halkı devletiyle birlikte sindirilecek ve Ege’de Türk Milleti’ni kıyılara hapseden, Doğu Akdeniz’de hakkımız olan kıta sahanlığının neredeyse dörtte üçünü çalan Seville Haritasına razı edilecek ve son tahlilde 21. yüzyılda okyanus ve denizlerden koparılarak Anadolu’ya hapsedilmeye rıza gösterecek.
İÇERDEKİ MANDACILAR VE İŞBİRLİKÇİLER
ABD/AB emperyalizminin bu korosuna yetmez ama evetçi yurtiçi koro da dahil olmuş durumda. Sanki Türkiye vatandaşı değiller. Sanki denizlerden Mavi Vatanımızdan çalınacak alanlar onların çocuk ve torunlarına ait değil. Onlara göre, yeter ki Avrupa-Atlantik sistemden ve NATO’dan kopmayalım. Olsun, suratımıza tükürseler de onurumuzu kırsalar da biz “medeni Batı” dünyasındaki yerimizi almalıyız. Gerekirse Doğu Akdeniz’de 150 bin km kare alanımızı Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlara teslim edelim, Ege Denizi’nin tamamını Yasu haykırışlarıyla sirtaki oynayarak Yunanlılara verelim. Gerekirse Türklüğümüzü reddedelim. Ne ruhları ne kalpleri ne akılları vatan için çarpıyor. Türk olmaktan utanıyorlar. Bu tiplere verilecek cevabı merhum Elçibey zamanında tokat gibi yüzlerine çarpmış: “Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla unutmaz.”
EMPERYALİZME YEMİN ETMİŞ RUHLAR
Bu tipler, doğduklarında ruhları emperyalizme sadakat ile kutsanmıştır. Fıtratları budur. Bunlar ulusal çıkarların daima karşısında yerlerini alırlar. Pusulalarının milli yazılımı yoktur. Geçmiş örnekleri çoktur. Sorosçu ve “Yetmez ama evetçi” koronun kadın ve erkek katılımcıları Ergenekon, Balyoz ve diğer ahlaksız FETÖ kumpas davaları sürerken de “Türkiye’nin bağırsaklarını temizlediğini” iddia eden ihanet ve rezalet cephesindeki yerlerini almışlardı. Değişen bir şey yok. Emperyalizm Türkiye’de her dönemde maaş veya çıkara bağlayabilecek hainler ile kişiliği oluşmamış, aşağılık kompleksleri vatan ve millet sevgisini yok etmiş, kör Batı hayranı “kullanışlı aptalları” bulmakta hiç zorluk çekmiyor. 100 yıl öncesinin Ali Kemalleri, Damat Feritleri, Sait Mollaları, kakalak sürüleri gibi ölürken de çoğalarak görevlerine devam ediyorlar.
SOĞUK SAVAŞ SONRASI SALDIRILARIN BAŞLAMASI
Mavi Vatan’a emperyalist saldırılar Berlin Duvarı 1989 yılında yıkıldıktan sonra başladı. Türkiye yepyeni bir jeopolitik gerçeklik ile karşı karşıya kalmıştı. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar, Avrasya coğrafyasında 300 milyona yakın akrabaları ile arasındaki duvar yıkılmış, Karadeniz’de son 50 yıl düşman bellediği eski Varşova Paktı üyesi ülkelerle ortak tarihe sahip olduğunu ve yeni gelecek kurabileceğini anlamıştı. Bu yeni jeopolitik değişim sürecine en hızlı denizciler adapte olmuştu. Zira ufkun ötesini hayal ediyorlardı. Yüzlerce yıllık geleneğe ve en önemlisi donanmasız Anadolu’nun geçmişte maruz kaldığı toprak, can ve onur kayıplarının bilincindeydiler. Emperyalizmin ‘’önce NATO ve ABD’’ söylemine karşı, ulusal çıkarları her şeyin üstünde tutuyorlardı. Donanma, kendi imkânları ile inşa ettiği 38 çıkarma gemisi ile 1974 yılının 20 Temmuz’unda darbeden 120 saat sonra Girne’de kıyıbaşını tutmuş ve tanklarla zırhlı birliklerin adaya akmasını sağlamıştı. Neticede Kıbrıs’ta jeopolitik harita değiştirilmişti. Ulusal savunma sanayiinde 1967 yılında ilk refakat muhribini kızağa koyarak milli gemi hareketinin fitilini ateşlemişlerdi. Soğuk Savaş döneminde Avrupa-Atlantik sisteme kayıtsız şartsız itaate dayatan sisteme direnen öncü kuvvet olmuşlardı. Örneğin ağır baskılara rağmen Karadeniz’de NATO tatbikatı icra etmemişlerdi.
DONANMANIN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ
Soğuk Savaş’ın bitişiyle Cumhuriyet Donanması’nın yükselişi o denli büyük oldu ki, bu yükseliş, 21’inci yüzyılda Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’in küresel kurgular ile şekillenmesine izin vermeyen, önemli çıkarları olan Hint Okyanusu’nda 2009 yılından itibaren sürekli savaş gemisi bulundurabilen, kendi savaş gemisini, sensör ve silahını yapabilen, var oluş nedenini Mustafa Kemal Atatürk ve ulusal güçten alan “Türk Deniz Gücü”nün oluşumunu gerçekleştirdi. Daha da öte, Cumhuriyet Donanması Türkiye’nin denizcileşmesinin lokomotifi oldu. Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı bu görevi, emsalsiz başarılar ile sürdürebildi. Cumhuriyet Donanması Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan, “Toprak Gemi” Anadolu’yu sırtında taşıyarak, “Mavi Vatan”a yaklaştırmanın ve her ikisini buluşturmanın hayati sorumluluğunu üstlendi.
ATLANTİKÇİLERİN DONANMA NEFRETİ
Bu başarılar Avrupa-Atlantik emperyalizminin Türkiye saldırılarını tetikledi. NATO üyesi bir ülkenin askeri metotlar ile cezalandırılması olası değildi. 19. yüzyılda yaşanıyor olsaydı bir liman baskını ile donanma yakılır ve en az 20-30 yıl rahat edilirdi. Başka bir şey yapılmalıydı. Komuta yapısı felç edilmeli, Deniz Kuvvetleri psikolojik baskı ile boyun eğdirilmeliydi. Donanmanın, Mustafa Kemal Atatürk ile tüm bağları koparılmalıydı. Kim yapacaktı bunu? FETÖ! Kimin desteği ile? İktidar, muhalefet, parlamento ve yüzlerce Dreyfus’a sırtını dönen her kesim ile. Böylece 2007 yılından itibaren Türk tarihinin en karanlık, en utanç verici, en ahlaksız ve aşağılık dönemini oluşturan kumpas davalar süreci başlatıldı.
FETÖ ARTIKLARI
Bu sürece destek verenler hala aramızda utanmadan dolaşıyor. Bir bakıyorsunuz Aksaçlılar grubu altında karşımıza çıkıyorlar, bir bakıyorsunuz Türkiye ve Yunanistanlı Kadınların Barış Çağrısı başlığıyla karşımıza çıkıyorlar. Aksaçlılar‘ın hemen hemen büyük çoğunluğu zaten FETÖ kumpaslarına alkış tutmuş, medya bacağını oluşturmuş kişilerden oluştuğu için onlara söylenecek bir şey yok. Kadınlara gelince… Bu muhteremler FETÖ kumpas davalarında neredeydiler? Vardiya Bizde’nin, Sessiz Çığlık’ın başı göklerde kahraman kadınları 4 yıl boyunca her hafta sonu, karda kışta, dijital terör ürünü sahte delillerle Silivri’de çürüyen, bazıları intihar eden, bazıları kansere yakalanıp hayatını kaybeden eşleri için bir şeyler yapmak, seslerini duyurmak için çırpınırlarken neredeydiler? Aileler paramparça olurken neredeydiler? Bu asil kadınların yanında yer aldılar mı? Yoksa “Abant Toplantıları“nda, Taraf, Bugün, Zaman, Sızıntı, Aksiyon, Chronicle gibi medya organlarında CIA parasıyla boy gösteren devlet ve millet düşmanı, hainler şebekesine alkış mı tuttular? Şimdi bu tipler, utanmadan 15 Temmuz 2016 FETÖ kanlı ayaklanmasının hafızalarımızdan silinmeyecek ihanet tablosuna rağmen yine ortaya çıkıyorlar. Washington DC, Berlin, Londra ve Paris’teki patronlarının verdiği işaretle ortaya çıkıyorlar. Utanmadan. Sıkılmadan. Bu tipler, Soros’tan, yabancı istihbarat ajanslarından beslenen kanserli parazitler, Türkiye’yi omurgasından kemiren tarikatlar, Atatürk adına bile tahammül edemeyen çevreler ve dost görünerek emperyalizme selam duran sahte Atatürkçüler ile birlikte Türkiye’ye ve Mavi Vatan’a saldırmaya devam ediyorlar. Hükümetin iç cepheyi sağlam tutmak yerine Atatürk’e, Lozan’a, İnönü’ye, kurtuluş ve kuruluşa eleştiriler getirerek kutuplaşmayı artırdığı bir dönemde FETÖ artıkları moral bulmaya ve saldırmaya devam ediyorlar. Denizde gerilememiz için, emperyalizme gedik açılması için bastırıyorlar. Donanmamızın zayıflaması, caydırıcılığını yitirmesi için neredeyse yağmur duasına çıkıyorlar.
TÜRK MİLLETİNİ, TÜRK DEVLETİNİ BİR KEZ DAHA İKAZ ETMEK GÖREVİMDİR
29 Nisan 2011 günü, Türkiye’nin ABD ve AB’ye tam teslim olduğu karanlık günlerin ortasında tutuklu olarak getirildiğim Silivri Mahkeme Salonu’nda (Çadır Tiyatrosu) Balyoz Davası nedeni ile ilk manifestomu verdiğimde uzun bir konuşma ile Türkiye’nin deniz jeopolitiğini ve karşı karşıya kaldığımız durumu anlatmıştım. (Merak edenler 10. Ağır Ceza Mahkemesi UYAP kayıtları üzerinden bu konuşmayı bulabilir.) Bugün karşı karşıya kaldığımız her şeyi 9 yıl önce öngörü içinde anlatmıştım. Konuşmamın son paragrafı şöyleydi:
“10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, özetle, Cumhuriyet Donanması tarihinden ders almasını bilmiş, geçmişteki hataları tekrar etmemiş ve son 88 yıldır aziz Türk Milleti’ne sadece başarı ve zafer hediye etmiştir. Elbette bunlar büyük Türk Milleti’nin haklarını gasp etmeye çalışanları rahatsız etmekte, önlerine engel çıkartanları, bedhahlarla iş birliği yaparak, asimetrik psikolojik ve asimetrik hukuk savaşları yolu ile engellemeye çalışmaktadır. Unutulmamalıdır ki günümüz deniz savaşları doğrudan gemi batırmaktan ziyade barış zamanından itibaren filolara ve gemilere kumanda eden personelin çeşitli boyutları ile etkisiz hale getirilmesini hedeflemektedir. Ne acıdır ki, biraz önce size özetlemeye çalıştığım, bahriyenin tüm bu başarılı faaliyetlerin fikir sahipleri ve uygulayıcılarının birçok emekli ve muvazzaf temsilcileri bu salonda ya da diğer sahte davaların mahkeme salonlarında bulunmaktadır. Deniz tarihimize kayıt düşülmesi maksadıyla donanma üzerindeki dijital terörün dış dinamiklerini ilgilendiren başlıca sebepleri anlatmaya çalıştım. Aziz milletimiz bunları bilmeli, heyetiniz bunun farkında olmalı ve vatansever yetkililer bu dijital terör ve iftira saldırılarını durdurarak, milletin bu fedakâr evlatlarını korumalıdır. Aksi takdirde morali çökertilmiş, ulusal refleksleri köreltilmiş bir deniz kuvvetinin Çeşme, Navarin, Sinop ve Haliç baskınları sonrası yaşananları tekrar yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Biliyorsunuz Çeşme sonrası Kırım ve Boğazların tam kontrolünü, Navarin sonrası Yunanistan’ı, Sinop sonrası büyük ekonomik çıkarlarımızı, Haliç baskını sonrası donanmasızlık nedeni ile Kıbrıs, Balkanlar, Ege adaları, 12 adalar, Girit ve Libya’yı kaybettik. En önemlisi donanmasızlık nedeni ile Çanakkale’de anayurdumuz Anadolu’nun işgaline gelen armadayı denizde durduramadık ve 100 bin vatan evladını şehit verdik. Anadolu coğrafyasının donanmasızlığa ve tırnakları sökülmüş, ulusal koruma refleksini kaybetmiş donanmalara tahammülü yoktur. Bu dijital terör saldırısı sonunda eğer bahriye kan kaybeder, seçkin denizcilerinin tasfiyesi başarılı olur ve bunun yansımaları gelecek günlerde denizlerimizde ulusal çıkarlarımızın aleyhine tecelli ederse, tarih ve gelecek nesiller önünde, bahriye üzerinde bu oyunu oynayanlar kadar, bu oyuna alet olanlar ile sessiz kalanlar da suçlu olacaktır. Takdir aziz milletimizindir.”
Bu konuşmamdan sonra üye hâkim A. E. Peksak (Halen FETÖ’den hapiste) bana şu soruyu sormuştu:
“Konuşmanızda, açık bir şekilde defalarca da belirttiniz. İftira ve düzmece olarak yapıldığı iddia edilen birçok belgede ya da var olduğu iddia edilen bu belgelerin altında dijital yollarda son kaydedici veyahut da son kez yazanın sizin olduğunuz iddia ediliyor. Bu iftiralara maruz kalmanızın sizce sebebi nedir?”
Ben de cevaben şunları söylemiştim:
“Bunu size saatlerce anlatabilirim ama tek şey söyleyeceğim. Benim az önce söylediğim, ‘Mavi Vatan’ dediğimiz denizlerimize sahip çıkmak; bu çerçevede dört ayrı Deniz Kuvvetleri Komutanı ile Türk Deniz Kuvvetleri’nin stratejisini, konseptlerini oluşturan bir denizci, bir Amiral, bir stratejist, bir deniz tarihçisi olarak kendimi yetiştirmiş ve tarihin ve kaderin beni yetiştirdiği yerde ve zamanda bu hizmetleri sunmuş olmamdır.”
EMPERYALİZME DİRENELİM
Bugün aynı ikazımı yüce Türk Milleti’ne tekrar ediyorum. Direnelim. Emperyalizme dur diyelim! Utanç duymayı bile beceremeyen içimizdeki hainlere, celladına aşık Atlantikçilere yeter artık diyelim! İktidar ve muhalefete bir araya gelmeyi öğretelim. Jeopolitik çıkarların torunlarımızın geleceği olduğunu anlatalım. Mavi Vatan‘ın ve denizcileşmenin geleceğimiz, savunmamız, güvenliğimiz, refah ve mutluluğumuz için ne denli önemli olduğunu, esnafa, işçiye, köylüye, memura, zanaatkara, sanatçıya, işadamına, öğretmene, çocuğa, öğrenciye, kadına, erkeğe, gence, yaşlıya kısacası herkese anlatalım. Zira emperyalist saldırılar devam edecektir. 100 yıl önce denediler. Yine deneyecekler. Zaman Mustafa Kemal Atatürk ışığında birleşme zamanıdır. Muhtaç olduğumuz kudret onun dediği gibi damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Tarihimiz ise pusulamızdır.
(Dün idrak ettiğimiz 19 Eylül Gaziler Gününde, bizlere her türlü saldırıya, kumpasa, tehdit ve meydan okumaya rağmen bağımsız ve özgür bir cumhuriyette yaşama olanağı sunan Gazilerimize takdir ve şükranlarımı sunuyorum.)
Cumhuriyet gazetesine de teşekkür etmeliyiz. Yönetimi nihayet olması gereken tutumunu açıkladı. KOngargiller, Ayseverler ve Kırıkkanatlara gerken cevabı verdi. Hem Atatürk’e ve cumhuriyete karşı çıkacaksınız hem de orada yazmaya devam edeceksiniz, bu ahlaksızlıktır.
Helal olsun sana Komutanım
Sn. Amiralim, Sizleri minnetle ve güvenle okuyorum, İzliyorum. Güvenim ve gönül bağım her geçen gün artarak devam ediyor. Fakat Çevreme bakıyorum, Partilerin durumlarına bakıyorum, Türkiye’nin içerisine sürüklenmeye çalışılan ortama bakıyorum bir Siyasi yapılanmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Bu konuda Asker gibi hizmet vermeye hazır pek çok yurtsever Atatürkçülerin toparlanabileceği düşüncesindeyim. Ancak bu yapının mali yapılanmasının çok sağlamlaştırmak için alınacak sözlerle işe başlamak şarttır.
Türk’ün uyanışı, uykuya dalmasından hızlı olmazsa bu topraklar ikinci bir kurtuluş savaşı yaşamak zorunda kalacak! Antiemperyalist tüm insanlar siyasi görüşü ne olursa olsun bir arada durmalıdır!
Sn Amiral im,
Size bütün kalbimle minnetlerimi sunuyorum.
Yüce Allahım sizi korusun, gücünüzü artırsın.
Şükürki varsınız.
Yine çok önemli bir makale.Saygı ve sevgiler Sayın amiralim…
Yuzde yuz katiliyorum. Yuzde yuz dogru..Egip bukerler simdi, oyleydi de boyleydi de..Bize direk gibi kalas gibi dumduz dosdogru adamlar lazim..Net konusan,kisa konusan…Lastikler ve iliklar degil.
Bugün yine emperyalizme direnme günüdür. 75 yıldır direnmiyoruz.
Amiralim içtenlikle kutlarım. Türkiye’nin tüm zinde güçlerine ışık tutuyorsunuz. Yazılarınızı ve konuşmalarınızı hayranlıkla izliyorum. Bilgi birikiminiz çok yüksek. Bu vesileyle Soner Polat’ı saygıyla anıyorum. Yalnız değilsiniz.
Saygılarımla
Prof.Dr.Taner Çamsarı
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Sağolun komutanım hep varolun
Yazilarinizi severek okuyorum.Sizi kutluyorum.Allah sizi ve sizin gibi dusunenleri korusun.Selam ve sevgilerimle
Sn. Cem Gurdeniz amiralim sizlerle Donanma K.lığında çalıştığım dönemde bu öngörülerinizi dinlerdim. Inşallah temennileriniz yerini bulur.
Amiralim, “Sorosçular” derken herhalde CHP’nin başına kasetle getirilen, TESEV’in kurucu üyesi zatı ve onun saz arkadaşlarını da kastetmişsinizdir. Bilen biliyor da, ne yazık ki bu ülkede hala bu gerçeği bilmeyenler, ya da bilip de bilmezden gelenler de var. O yüzden bir hatırlatalım dedik.
Vatan size her daim minnettar olacaktır. Buna eminim. Sizi Dikili’ye gelişlerinizde dinlemiştim. Sağlıklı günler dilerim.
Iktidar yani devlet tum kurumlaruyla var gucuyle mavi vatan icin ugrasirken, muhalefet feto ve pkk ile mi mavi vatana sahip cikacak..Tek bir suya sabuna dokunur cumle dahi cikmadi agizlarindan. Birak destegi ne isimiz var havasindalar..Bak dolar cikiyor derdindeler..Yurtta sulh cihanda sulh kafasindalar..Birakirsak mavi vatani, sulh olacak ya, o bakimdan yani..Bu isi bile Ataturke baglar bunlar..Sanki Ataturk oyle istermis gibi..
E. Amiral Cem Gürdeniz her zamanki gibi sorunu açık bir şekilde ortaya koydu. İktidar adayı olan Chp ve İYİ parti yetkililerinden bu konuda atılacak adımlarla ilgili raporlarını almak kamuoyu için yararlı olacaktır.
allah yüce TÜrk Ulusunu ve Ordusunu korusun.sahte islamcılardan ve emperyalist güçlerden savaşalrını muzaffer kılsın amin
Bugün ve yarın Mavi Vatan için mücadeleye her zaman birlik ve beraberlik içinde hazır olmalıyız
Sizin ve sizin gibi büyük lerimi saygıyla selamlıyorum. Lütfen kendinize çok çok dikkat edin.
Kaleminize ve düşüncelerinize sağlık komutanım… Bu yazı vatan hainleri için öldürücü bir salvo olmuş… Tebrik ediyorum…
Değerli amiralim bizlere güç kuvvet veren yazılarınızı severek okuyoruz.
Arada bir uzun uzun anılarınızıda anlatır mısınız?
“Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla unutmaz.” Muhteşem bir söz.
Nezaketli, güzel yüzlü ve tertemiz komutanım, onlarca yıldır sizleri dinlerken, mücadelenin, yumrukları sıkmadan ama taviz de vermeden, ısrar ve güleryüz ile beraber yapılabileceğini öğrendik. Yani hakkında ve gerçeğin ta kendisini savunurken…Teşekkür ederim.
Çok guzel anlatmışsınız,sağolun.
Çok Zor Askerlik Yapmış Ve Askerde Hayatı Zindana Çevrilmiş biri Olarak Yazıyorum. TSK’NIN KURMAYLIK EĞİTİMİ ALMIŞ GERCEK ATATÜRKÇÜ KESİMINE HAYRANIM. Siviller ile Kıyaslanmayacak Kadar Donannımlılar. İyiki Varlar.
Çok güzel diline kalemine saglik
Çok sevgili komutanım,
Her zaman yaptığınızı yapınız: Beni ağlattınız.
Beni ağlattınız çünkü siz orda hapislerde iken, ben dışarılarda hiç bir şeyden habersiz sahte bir güvenlik duygusu ile yaşadım. Sizi düşman olarak görenler beni hiç önemsemedi. Sözde millî olan ben onları rahatsız edecek hiçbir eylemde bulunmadım. Yanınızda olma şerefine sahip olamadım.
Tehlikenin nerde olduğuna ait bilinci iğne ile kuyu kazarcasına ilmek ilmek anlatarak bizleri sahte güvenlikten gerçek güvenliğe götürüyorsunuz. Ağlıyorum çünkü yaşama enerjisi ile doluyum. Şükürler olsun ki bundan böyle düşmanın beni muhatap alacağı bilince ve enerjiye sahibim.
Yanınızda olmadığım zamanlarda yapmadıklarımı yaparak, en azından her sabah erken kalkıp ufuk çizgisinin bittiği yere bakarak, imkanlar elverir ise küçük bir tekne alarak, veya sahillerdeki çöpleri toplayarak bunu yapacağım.
Zaman, Mustafa Kemal ATATÜRK ışığında birleşme zamanıdır.
Yurtsever bir entelektüel haykırışı. Tarihi bir manifesto. Elinize, yüreğinize sağlık. Kral çıplak haykırışlarının artarak devam etmesi dileğiyle.
Sayın cem gürdeniz , söylediklerinizi katılıyorum ama teknik olarak olayı bir savaşa bir plan yapmalıyız. Şimdi ABD Fransa Yunanistan bizi Suriye’den Akdeniz’den ve batı Trakya cam abluka altına almış ve b52 bombardımanı bize karşı havalandırdı tabi f22 ve f35 leride var ve bunlara uçak gemilerini ve savaş gemilerinide ekleyin ve unutmayın ki olası savaşta ABD Fransa ve Yunanistan beraber bize saldiracaklar ve hukuki zeminide ab şimdiden yapıyor. Bu durum için Allah aşkına bir yol haritası çıkarın. Nimitz gemilerini b52 bombardımanı nasıl etkisiz edebiliriz? Teknik olarak Rusya’dan teknoloji ve danışmanlık almalıyız. Ve ABD’yi bizim karşımızdan geri çevirmek için İsrail lobisine ihtiyaç var ve eğer bu iş olmasa biz kendimizi ABD Fransa ve Yunanistan ile bir büyük savaşa hazırlamak yapmalıyız. ABD sudani Irak’ı ve Suriye’yi kan içinde boğmaktan hiç çekinmedi. ABD’ye karşı bir savaşa teknik plan yapın
Efendim; Mevki Nizam 2W…Harikasınız.
Komutanim, size vesile olanlara binlerce kez tesekkürlerimi iletirim. Lütgen bir parti kurun ve cumhurbaskanligina adayliginizi koyun. Tüm millet yaninizda olacaktir. Sizin gibi devlet adamlarimiz oldugu sürece endisemiz yok fakat sizin de söylediginiz gibi Türkiye tarihinde olmadigi kadar hainle kayniyor. Ozellikle bu götününü killari agarmis pislikler gibi. Teröristler artik TBMM ye inecek kadar arsizlastilar.
Amiral Cem Gürdeniz, Türkiye’nin yüzakı bir aydın, bir stratejisi ve devlet adamıdır. O iyi ki var ve bizim yanımızda. Hainler ise her zaman saklandıkları karanlıktan baş gösterip zehirlerini akıtacaktır. Önemli olan bizim bünyemizin güçlü olması
Harika bir yazi olmus. Surukleyici ve mesaji cok net ve acik anlatiyor. Yunanistan ile Nato kapsaminda gorusmeler, Disisleri’nin verdigi farkli mesajlar kafamizi karistiriyor. Geri adim mi atiliyor farkli pazarliklar mi yapiliyor? Taviz verme yoluna mi sokuluyor Turkiye…. Bu konularda amiralimizin yorum ve goruslerini cok merak ediyorum.
Amiral Soner Polat’ımızın ruhu şad oluyor Cem komutanım! İyi ki varsınız.Vatan sizlere minnettardır. Mavi Vatan namustur. Sökeceğiz!
Amiralim, emperyalistlere karşı koyabilmek için, Kuvvai Milliye’nin yeniden oluşturulması gerekiyor. yoksa, bu günkü iktidar, muhalefet ve siyasetçilerle Mavi Vatan’ı da ülkemizi de koruyamayız.
fark ettiyseniz bir süredir CHP ve yöneticileri emperyalizmin taşeronluğunu yapıyorlar Amerikan emperyalizminden işaret aldıklarına göre CHP HDP ve işbirlikçi yandaşları Türkiye içerisinde yuvalanmış vatan hainleri hep birlikte Türkiye’nin menfaatlerine ve çıkarlarına karşı sert olmaya saldırmaya başladılar başta CHP’nin başına kaset ile gelen bay Kemal olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi’ni ele geçiren Canan Kaftancıoğlu adlı Atatürk ve kuva-yi Milliye düşmanı marksist-leninist ne olduğu belli olmayan soros’un ve Amerikan emperyalizminin beslemesi olan chaffe Cumhuriyet Halk Partisi’ni Atatürk’ün Partisi olmaktan çıkartıp soros’un ve Amerikan emperyalizminin Avrupa’nın taşeronu haline getirdiler CHP artık ülkenin menfaatlerine karşı bir tehlikedir CHP yöneticilerinin birçoğu Amerikan emperyalizmi direktif almaktadırlar zaten Amerikan Pentagon belgelerinde Türkiye’deki CHP HDP iyi Parti adlı emperyalizmin taşeronu Sözde muhalefet partilerinin desteklenmesi Erdoğan ve ulusal hükümetin bir an önce yıkılması isteniyor Bizim yapacağımız tek şey mavi vatanı emperyalizme ve taşeronu CHP’ye HDP’ye karşı savunmaktır vatan savunmasına geçtik Kahrolsun emperyalizm Kahrolsun Amerika’nın Avrupa emperyalizmi Kahrolsun soros beslemesi taşeronlar Yaşasın mavi Vatan
Enfes