Bülent Arınç çok haklıydı.
“KHK tam bir facia!”
Nedenini kendisi Kasım 2019 tarihinde açıklamıştı.
Evinde temizlik yapmaya gelen, daire başkanlığından ihraç edilmiş bir kadını görünce yerin dibine girdiğini söylemişti.
Yumurta satan genel müdür yardımcısı, pompacı Danıştay üyesi, lokantada bulaşıkçı genel müdür…
Tüm bunları görünce o yufka yüreğinin dayanamadığını anlatmıştı.
Olacak iş mi, Danıştay üyesinin pompacılık yapması!
KHK’lılar iş bulamıyorlar Arınç’a göre… ve diyor ki, “Ne yapsınlar, dağa mı çıksınlar?”
Henri Barkey’in kendileri için muteber bir adam olduğunu söylemesi de bu yufka yüreğe bir örnekti mesela.
Başka örnekler de vardı. Osman Kavala da bu iyi niyetten nasibini almıştı, Bank Asya’ya para yatıranlar da…
Hatta Abdullah Öcalan namaz kılan bir Müslüman’dı ve “Sayın Öcalan çok itibarlıydı”.
Mesela Chatham House’ta konuşma yaptığını gururla anlatırdı.
Hatta, “Şimdi bazılarına göre Chatham House’a katılmak çok büyük suçmuş. Ahmak bunlar. Sen 1 trilyon versen gidip orada konuşamazsın. Orada konuşacak adam gibi adam davet ediyorlar” demişti.
Bu düz mantıktan ilerlersek Arınç’a göre, kendisi de, Gül de, İmamoğlu da, Erdoğan da, Babacan da, Yavaş da adam gibi adamlardı!
Arınç’ın o yufka yüreğinin içinde küçük de olsa bir katı taraf vardı.
Balyoz ve Ergenekon. Ona göre bu operasyonlarda Türkiye bağırsaklarını temizliyordu.
Konumuz bu değil. Sadece bir giriş yapmak istedim ve hafızlarımızı tazelemek iyi olur diye düşündüm.
Şunu da eklemeden geçmeyelim.
Şimdi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Arınç’ın bu görevde olmasını içine sindiren bir Türk milletinin evladı olduğunu sanmıyorum. Bunu da baştan söyleyelim…
***
Gelelim konumuza…
Arınç’ın malum damadı var.
Ekrem Yeter.
Kardiyolog.
KHK’dan atıldı, ardından “FETÖ’ye sempatisi var, üyeliği yok” denilerek beraat ettirildi.
Kimse hukukun kararına inanmadı, Arınç da inandıramadı.
Vicdanlar rahatsız ama önemli mi?
Hiç değil.
Peki nerede şimdi Ekrem Yeter?
Pompacılık ya da bulaşıkçılık yaptığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
KHK’dan atıldı ya, babası söylemişti, iş bulamıyorlar diye.
Ama o buldu. Şanslı KHK’lılardan.
Özel bir hastanede doktorluğuna devam ediyor. Hayatından memnun…
***
Ekrem Yeter’i geçelim.
Şimdi size Bülent Arınç’ın yeğeninden bahsedeceğim: İbrahim Said Arınç.
Bülent Arınç, yeğeni İbrahim’i kendisi TBMM Başkanı olduğu zamanda Meclis’e yasama uzman yardımcılığına almak istedi.
İbrahim sınavı geçemeyince (ki o zamanlar ÖSYM’de tam bir FETÖ hâkimiyeti yok, adil sınavlar da olabiliyor) Arınç B planını uyguluyor ve yeğenini BOTAŞ’ta uzman yardımcısı olarak işe aldırıyor.
Strateji ve İş Geliştirme Dairesi Başkanlığı’nda göreve başlayan yeğen İbrahim, daha sonra Genel Müdür Mehmet Bilgiç’in asistanlığını yapıyor.
İşte ondan sonra müthiş yükseliş başlıyor.
Birçok projede o yer alıyor, başarısından olsa gerek 2006 Ekim ayında Başbakan Başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu’nun asistanlığı görevine getiriliyor.
Davutoğlu da yetmiyor yeğen İbrahim’e.
Mayıs 2008 yılında bu görevden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı uzmanı olarak Köşk’e geçiyor.
Köşk’ün o zamanlar sahibi Abdullah Gül.
Gül bakıyor ki, bu yeğen İbrahim çok başarılı biri… Yeğen Arınç’ın hemen görevi değişiyor, 2010 Kasım’da Gül’ün enerji danışmanlığını yapmaya başlıyor.
Ekim 2012’de de henüz 8 yıl önce uzman yardımcısı olarak girdiği BOTAŞ’ta atamayla Genel Müdür yardımcısı oluyor.
Konu Meclis’e taşınıyor. Herkes Bülent Arınç’ın torpil yaptığını düşünüyor.
Genel Kurul’da konuşan Arınç yeğeni için CHP’lilere, “İngiltere’den doktorası var. Ama Türkiye’de enerji üzerine 10 kişi sayın deseniz ilk 5’in içine girer. BOTAŞ genel müdür yardımcısı olmadan 10 sene önce de, 7,5 sene diyebiliriz Sayın Abdullah Gül’ün yanında enerji danışmanı olarak çalıştı. Üç tane yabancı dil bilen, enerji konusunda bu kadar iyi yetişmiş insan neden genel müdür olmadı diye şikâyet edeceğine genel müdür yardımcılığından şikâyet ediyor” sözlerini kullanıyor.
Yani Arınç’a göre yeğen İbrahim inanılmaz başarılı biri ve aslında BOTAŞ Genel Müdürü olmalı!
Ama hayat işte!
O Genel Müdür olmadan 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi oluyor.
Sonra gelsin KHK’lar…
İlk çıkan KHK’lardan birinde (672 sayılı KHK ile) İbrahim Said Arınç’ın ismi de yer alıyor ve yeğen Arınç’ı BOTAŞ’tan atıyorlar.
İşsiz kalıyor.
Sizce şimdi nerede çalışıyor?
Bir benzinlikte pompacı mı?
Yoksa bulaşıkçılık mı yapıyor?
Evlere temizliğe gitmeyeceğine göre, diyeceksiniz ki yumurta satıyor?
İşte Bülent Arınç’ın yufka yüreği orada devreye girmiş olacak ki, üst düzey siyasilerin de etkisiyle şu an bölgemizde en büyük şirketlerden birinde çalışmaya başlıyor İbrahim Said Arınç.
Petkim fabrikamızı verdiğimiz Socar’da…
Hem de Varlık Yönetimi Başkanı göreviyle…
***
Evet, Bülent Arınç çok haklıydı…
KHK tam bir faciaydı!
Bank Asya’ya 5 bin TL yatıran adam ekmek/iş bulamazken, Arınç’ın yeğeni bölgenin en büyük firmasında çok önemli bir göreve getiriliyor.
Sordum, kaç lira alıyor diye?
Rakamı bilen yok ama “30-40 bin TL alıyordur tahminen” dediler. “Hiç olmadı en az 20 bin TL’si var” diye de eklediler.
Bu ülkede sadece parsel parsel arsalar peşkeş çekilmedi, parsel parsel makamlar işgal edildi.
… ve işgal son hızla devam ediyor.
***
Hani geçen hafta Sevda Noyan denen biri çıkıp, “Bizim aile en az 50 kişi götürür” sözünü söylemişti.
Bülent Arınç da çıkıp, “Bu sözler başörtüsü nefreti doğuracak, ondan korkuyorum. Yoksa bu kadın ne halt ederse etsin. Millet başörtüsünden nefret edecek hale gelecek” yorumunu yapmıştı.
İnsanlığa ve 15 Temmuz’da şehit düşen kahramanlarımıza hakaret vardı ama Arınç için önemli olan başörtüsüne olan saygıydı.
Şimdi yukarıda yazdıklarıma bakınca da diyorum ki, iyi ki Bülent Arınç başörtüsü takmıyor.
***
Bülent Arınç’la avenesinin getirilmiş olduğu makamlara ve işgal etmiş olduğu pozisyonlara baktığımızda iktidarın FETÖ ile de ne kadar “kararlılıkla” mücadele ettiğini Türk milletinin vicdanına bırakıyoruz.
Fetoyu bir fidan olarak bu topraklara diken 1960 larin chp genel sekreteri K.gulek tir. 1945 lerden itibaren amerikanci olan tum siyasiler bu fidani sulayip gubreleyerek buyutmuslerdir. Agacin meyvelerini sadece Amerika yiyecektir. Met everyone hasadi 2013 lerde yapilacakti…1990 lardan itibaren bu buyuyen agacin dallarindan yeni fidanlar asilanarak dunyanin butun ulkelerine de dikimler yapilmistir. RTE ise bu agacin golgesinde bir muddet golgelenmistir..Baska caresi de yoktu zaten..2009 lardan itibaren bu agaci kesmenin yollarini aramis, en sonunda 2016 da bu agaci kesip memleketi bu beladan kurtarmistir. Kokleri hala toprak altindadir, kok temizligi daha mesakkatli bir istir ancak is yuzde doksan dokuz bitmistir…O eski agac tekrar yerine gelmeyecektir..kalanlar da kendi kendine zamanla susuzluktan kuruyup gidecektir, tek sartla, akillar baslara devsirilirse..O koke su verip gubre dokmeye calisanlarin hezeyanlarini da simdi daha iyi anlamissinizdir…Lafi egip bukup sundurup durmaya gerek yok.ayni seyleri nakarat gibi konusup durmaya da gerek yok. Ayni nakaratlar kabak tadi verdi artik..
Millet hukuksuzlukların ve adli suçların hesabının sorulması için iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyor. Yani bin yıllık devlet aklı denilen şey, bağımsız yargı denilen şey bütün şahit olduğumuz yolsuzlukların, peşkeşin, adam kayırmacılığın, ihaleye fesat karıştırmacılığın, güçler ayrılığını bertaraf ederek elindeki güçle devletin bağımsız olması gereken tüm unsurlarını tahakkümü altına almış legal görünümlü illegal yapının hesabını soramıyor.
Sevgili Atay, korkarım ki bu şekilde devam eden hiç bir devlet ayakta kalamaz. Bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum. Gerçekten bu şekilde devam ederse Türkiye cumhuriyeti devleti ilel ebed payidar olamaz.
Sayın Erdem Atay inanın bu yazdıklarınız Türk halkına Atatürk zamanında başlatılan eğitim seferberliği kadar yüksek derecede etki yapıyor. Neden mi?
Yüzlerce, binlerce yıl kötü insanlar, şeytana tapanlar örgütlenmeyi ve birbirlerini nasıl koruyup kollamaları gerektiğini gizli toplantılarda birbirlerine öğrettiler.
İyi insanlar sadece iyi olarak kaldılar, örgütsüz ve yalnız. Ama sayıları çoktu. Köşe başlarını tutmak diye bir kavramı öğrenmemişlerdi, kalpleri temizdi.
Sonuçta 2020 itibariyle tam başarı sağlayamadılar. Sağlasalardı zaten ne darbeler olurdu ne de fetö olurdu. Lise kitaplarında hala Atatür’ün yazdığı kitapları okuyor olurduk, şeytan (Apollo)’a tapan insanların yazdığı Yunan tanrlarının hikayelerini değil.
Eğer bu iyi insanlarımız karşı tarafın ne yaptığını biraz sezebilselerdi, en azından kendileri de karşı atak bağlamında kendi kendilerine ( tıpkı kuvvai-milliyede olduğu gibi ) birşeyler geliştirme girişimine geçerlerdi. Ama bu iyi insanlara, kötü insanların ne yaptığını anlatan da pek çıkmadı.
Kaatimce eksik olan da buydu. O yüzden sizin bizleri aydınlatan bu bilgiler herkesi daha bilinçli yapıyor inanılmaz ölçülerde ve eminim gelecekte sizin bu yazılarınızın etkisi çok çok büyük olacak.Bunların anlatıldığı sizin tarafınızdan yazılmış bir kitabı okumak da umarım birgün nasip olur bizlere. Derin sagılarımızla.
ben de Türkiye için durumun çok kötü olduğunu görüyorum. bundan sonra, ülkenin parçalanmaması için çook çabalamak gerekecek.
Ülkenin hazinesini kendi malı gibi müteahhitlere dağıtan bir iktidarı eleştirme şerefi kimseye nasip olmaz. Görünen o ki o şeref size de nasip olmayacak! Fethullahçıları başımıza kim bela etti unuttunuz sanırım…
Yatacak yerleri yok.
Alayı, hesap verilemez, süreçlerini
her şeye rağmen sürdürme gayretindeler.
Ancak yolun sonu görünüyor. hesap verecekler.
fetö ile mücadele edildiğine inanan var mı ?
Ne diyelim?
Biz de hayatımızı anlatsak, doktoramızı, devlette, özelde, iş dünyasındaki çalışmalarımızı, verdiğimiz tüm emeklerin karşılığında bir “çeteye” girmediğimiz, hakka hukuka saygılı olduğumuz için hep sıradan biri olarak kaldığımızı, ancak nafakamızı sağladığımızı falan. Salak olmasaydın mı demeleri gerekir? Buna da şükür!
Ülkede on yıllardır olanı biteni normalleştirmeyi başardılar. Her değeri sömürdüler. Emperyalizm büyük başarı sağladı. Her renkten maskeli çok adam üretti.
Bir günde SOCAR ı yazın FETÖ bağlantılarını bir ara basın yazmıştı
Bu yazı baş tacı FETÖ ile mücadele gerçekten yok..doldur boşalt kapları gibi olay..beş dakika önce Fetöcü sonra değil … açıkça FETÖ’yü koruyorlar hemde yargı eliyle uydurma kararlarla…somut..korudukları fetöcüler kirli işlerini tam gaz devam ettiriyorlar kumpas kurma sahtecilik tehdit her türlü pisliği yapıyorlar aynen devam.. FETÖ bülbülleri heryerde şakıyor …yalanın istismarın haddi hesabı yok… tuz koktu ahlak çürüdü …toplum biçare…
İlhami Yangın’ın Cemaatin İlk Darbesi isimli kitabında Fetullah-Demirel-Aliyev üçgeninde merhum Elçibey’in nasıl harcandığını ve Azerbaycan’ın nasıl Amerikalılara ve İngilizlere peşkeş çekildiğini çok güzel anlatıyor. Azerbaycan halkı ne kadar kardeşimiz de olsa Azerbaycan devleti ve petrol/gaz kaynakları emperyalistlerin elindedir. Socar da içimize tek millet iki devlet naralarıyla sokulmuş bir yılandır. Türkiye’deki bütün Socar ve Petkim yöneticileri (hem Türk hem Azeri) kripto FETÖ’cüdür.
.Var sanki isin icinde isler ama cok fazla karisik..Belki bilinmesi istenmiyor da su anki bildigimiz gibi bilinmeye devam edilmesini istiyorlar gibime geliyor. Cunku partiye ve feto mucadelesine verdigi zarar ortada iken sallayip gondermek devlet icin cocuk oyuncagi aslinda.Devlete olan guvenimiz tam ise asla tereddut yasamiyorsak devlet konusunda gerisi bos bu durumda. Kendimizi devletin sefkatli kollarina birakmaktan baska care yok. Daima da tek ve en saglam yoldur.. Devletin vardir bir bildigi..Bir vatandas olarak herseyi bilmek zorunda olmayabiliriz diye dusuncelere garkoluyorum.
Selam. Bende zamanında cemaate gitmiştim. 2013 te ayrılmıştım. Hiçbir hukuksuzluğu olmayan dinen suistimal edilenlerdendim. Gençtim cahildim. Ailemde klasik Akp seçmeni idi. Nasıl kandığımızın alt yapısını sunmak için anlattım bunları.Neyse bize olan oldu filler tepişir çimler ezilir. Gelelim bülent bey ve ağababalarına. Ağababalarını siz biliyorsunuz. Bu tür yaptığınız haberler ve bu kişilerin yakınlarının aldığı görecler ve işler çok normal niye şaşırıyorsunuz ki. Adam kendisinin ne olduğu belli şu anda yapmış olduğu resmi görevin ne olduğu belli. Şaşkınlığınız neye. Olan oldu demokrasi bir trendi istedikleri yerde inildi. Fetullah köpeği ve ortakları yapacağını yaptı. Bizede arkalarından küfretmek kaldı. Gelelim sadede yormayın kendinizi. Atı alan üsküdarı geçti… Bize düşen ülkemizin haline üzülmek ve gelecek kuşaklarımızı çok bilinçli bir şekilde yetiştirmek. Allah iblisin peşinden gidenlerden vatanımızı korusun.