Eski Sivas Valisi, halihazırdaki Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan ile ilgili yazdığım yazı sonrası önce Vali Ayhan ile görüştüm. Yazının ardından kendisinin anlattıklarını birebir yazdım.
Ayhan kendisi hakkında bakanlığa ve Danıştay’a sürekli şikayette bulunan eski Sivas ili Kalın Belediyesi Başkanı Halil Şener’in tüm bu iddialarını başka saiklerle yaptığını ve Şener’in yaptığının iftira olduğunu söylemişti.
Gazetecilik ahlakı gereği Halil Şener’e de söz verdik.
***
Bu çok önemli olayın örgüsünü anlamak için son iki makaleye göz atmanız yeterli olacaktır.
FETÖ’cüleri hangi vali, valiyi hangi bakan kurtardı?
O vali ile konuştum: Evet fotoğrafı çektim ama asla…
İşte Halil Şener’le yaptığım söyleşi:
***
Erdem Atay: Belediyeniz kapandıktan sonra siz genel sekreter olmak isteyip de olamadığınız için mi Sayın Vali Salih Ayhan ile husumet yaşadığınız?
Halil Şener: AK Parti’den seçimle iki dönem belediye başkanlığı yaptım. Daha sonra belediyemiz kapandığı için yasal hakkım olan memuriyet hakkımı kullanmak istedim. Ve sebebini bilmemekle birlikte bu kişi (Vali Salih Ayhan) kimin nereye atanacağına kadar karar verme cüretini kendinde görerek şehri dizayn etmeye kalkmış ve siyasetin verdiği kararlara müdahale etmiştir. Anamın ak sütü gibi helal olan hakkımı nasıl kullanacağıma karar verme yetkisini kendisinde görmüştür.
Burada bu yetkiyi kullanamaz mı?
Kendinde bu yetkiyi görmesi normal, çünkü o kadar fazla kurumlara nüfuz etti ki, vali yardımcılığı görevini yaparken eşini Sancaktepe Belediyesi’ne sınavsız istisnai kadro olan özel kalem müdürü olarak işe başlattı ve devlet memuru yaptı. Seçilmişlerin sınırları ile atanmışların sınırlarını bildiğimi düşünüyorum. Ama sayın valinin kendisine tanınan alanları nasıl genişlettiğini kamuoyunun taktirine bırakıyorum.
Siz Sivas’ta sizden önceki belediye başkanına baskı mı yaptınız?
İftira. Belediye başkanlarının seçimle işbaşına geldiğini ilkokul ve ortaokul yıllarında derslerde okutuyorlar diye biliyorum.
Siz genel sekreter olmak mı istediniz?
Bu benim yasal hakkım. Sayın İsmet Yılmaz böyle bir tasarrufta bulunmak istemiş ama nasip olmamıştır. Başka bir kuruma atandım ve orada ülkeme hizmet etmeye devam ediyorum.
Vali Ayhan sizin kendisine karşı kasıtlı bir düşmanlığınızın olduğunu düşünüyor, FETÖ’cü söyleminizi de buna bağlıyor. İftira mı atıyorsunuz? Ergenekon davası sürecinde olsaydık, Salih Ayhan Ergenekoncu mu olacaktı? Takıntınız mı var kendisine karşı?
Takıntı değil, Türk halkının gerçekleri görmesi için uğraşıyorum. Ortada somut bir soruşturma ve bütün kamuoyunun bildiği bir olay üzerine şekillenen durum varken ve yine ilişkileri tavırları ile dikkatleri üzerine çekmişken belki de konuyu dağıtmak istiyor. Kastettiğim dönem FETÖ’nün ülkeye hakim olduğu dönemdir ve kendisi 15 Temmuz’da sıkıyönetim komutanı ilan edilen eski tugay komutanı Fatih Celalettin Sağır’ı 40 kez ziyaret etmiştir, ziyaretçi defterlerine ve HTS’ye bakılsın.
Sizin de Bank Asya’da hesabınız varmış. Sayın Vali açıkladı. Ne diyeceksiniz?
Bunu bir valinin beyan etmesi devlet adına utanç verici bir şeydir. Şayet böyle bir şey varsa hakkımda neden bir işlem yapmamıştır. Size sunduğum belgeden anlaşılacağı üzere 2011’in 8’inci ayından sonra hesabımın varlığı söz konusu değil.
Peki FETÖ’nün derneğinde üye olan bir iş adamının da sizin kankanız olduğunu söyledi. Kimdir bu kişi?
Bu da bir iftira. Benim kankam olduğu iddia edilen kişi ile Salih Ayhan’ın HTS kayıtlarını incelesin o zaman gerçek ortaya çıkacaktır.
Sayın Vali Ayhan, hazırlanan listenin fotoğraflarını cep telefonuyla çektiğini kabul ediyor ama bunu asla paylaşmadığını söylüyor.
Bu beyan tamamen gerçek dışıdır araziye giderken acil arazide ihale mi yapacakmış da gizli evrakın fotoğrafını çekmiş bir ihalenin olması gerçekleşmesi ayları yıllar alır yani buna eminim çocuklar da gülüyordur bir valinin bu beyanda bulunması yürekle işler acısıdır.
Bakın, Salih Ayhan hakkında şikayet dilekçem 18 Nisan 2018 tarihli… İçişleri Bakanlığınca hiçbir işlem yapılmadı. Kendisi Sivas İl OHAL bürosuna namaz kılma bahanesi ile girerek FETÖ iltisaklı ve irtibatlı iş adamları ASSİAD Derneği üyelerine yönelik yapılan gizli nitelikli resmi yazının resmini çekerek sızdırması nedeniyle şikayet edilen Salih Ayhan’ı Bakanlık korumuştu. Bu kadar ciddi bir suçlama neden işleme konmaz! Sonrasında da yapılacak bir şey yok diye karar vermiştir ve bunun üzerine bu durumu idari mahkemeye götürdüm. Ankara 17. İdare Mahkemesi İçişleri Bakanlığı’nın işlemini iptal etti. Bakanlık mahkeme kararı sonucu müfettiş gönderdi, halbuki Sayın Ayhan bu müfettişleri kendisinin istediğini iddia ediyor. Ayhan hakkında inceleme yapmak zorunda kalındı. Bunu yaparken de bakanlık Ayhan’ın dönem arkadaşı Ferit Görükmez’i görevlendirdi. İtiraz ettim. Bu müfettişin yanına bir müfettiş daha verildi ve soruşturma devam etti. Soruşturmada tanık olarak dinlenen kişiler FETÖ iltisaklı iş adamları derneğe üyelerdir. Bakanlık bunun üzerine soruşturma izni vermedi. Ancak diğer tanıklar FETÖ’cü iş adamlarına ait listenin fotoğrafının tarafına gösterildiğini açıkça beyan etti. Olayın üzeri kapatıldı. Soru şu, bu belgeyi Salih Ayhan sızdırmadıysa kim sızdırdı. Bu sorunun cevabı neden araştırılmıyor?
FETÖ’nün derneğinin üye listelerinde olan bazı isimlerin bilerek konulduğunu söyledi Sayın Vali. Sizce de böyle bir şey olamaz mı?
Söz konusu listede olup da FETÖ iltisaklı ve irtibatlı bir dernekte üyeliği olmayan yoktur.
Sayın Vali ısrarla listeyi kimseye göndermedim diyor. Yemin ediyor, daha ne yapmasını istiyorsunuz?
Bana açtığı ve kaybettiği iftira davasının gerekçeli kararını okuyarak yanıt vereyim. Diyor ki kararda: “Bu açıklamalar ışığında; yukarıdaki iddianamede de yer verilen bir kısım tanıkların bahsi geçen listenin fotoğrafının katılan tarafından çekildiğine dair anlatımları ile yine tanıkların katılan tarafından listenin yayıldığına ilişkin bilgileri olmamakla birlikte listenin yayıldığını öğrendiklerini belirtmeleri, katılanın listenin fotoğrafını görevi kapsamında çektiğini belirtmesi ile sanığın öğrendiği durumun araştırılıp gerçek olup olmadığının tespit edilmesi için bu dilekçeyi verdiğine dair savunması dikkate alındığında; sanığın söz konusu şikayeti bahsi geçen listenin fotoğrafının katılan tarafından çekilmesine ve listenin fotoğrafının yayıldığına ilişkin bir kısım maddi olgulara dayanarak verdiği, bu şekilde kısmen de olsa maddi olgulara dayanan dilekçenin Anayasa tarafından korunan şikayet hakkı kapsamında kalıp iftira suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı anlaşılmakla sanığın beraatine karar vermek gerekmiştir.”
Erdem Bey, buradan Sayın Vali Salih Ayhan’a ‘Hodri medyan’ diyorum. Fotoğrafını çektiği telefonu getirsin, inceletsin, şayet resetlemediyse o zaman kimin ne olduğu ortaya çıkacaktır.
O gün içişleribakanlığında örtpas edenlerin tamamını o mekandan yok edeceksin yoksa temizlenmez bu teröristler
;) Hoca Nasreddin’in dediği gibi; “sen de haklısın”…
Erdem abi sen gazetecilik görevini yaptın da, bunları soruşturacak savcı var mı? Varsa cezası ceza verecek hakim var mı?
Ülkemizin geldiği duruma çok üzülüyorum