Gürbüz Evren
Gürbüz Evren
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. ABD’nin genlerinde, siyahileri canlı canlı yakmak vardır

ABD’nin genlerinde, siyahileri canlı canlı yakmak vardır

featured

Boston’da, 1770 yılında İngiliz askerleri tarafından öldürülen ilk bağımsızlık mücadelecisi Amerikan vatansever, Crispus Attucks’un, siyahi bir köle olduğunu, Georges Floyd ya da daha önceki siyahileri öldüren beyaz polislerin hiçbiri bilmez.

Amerika Birleşik Devletleri katliam, soykırım, şiddet, kan, talan, zulüm, sapkınlık içeren geçmişinin bedelini ödemeye ve de ödetmeye devam ediyor.

Amerikan polisi, siyahilere kölelik dönemi kapanmamış gibi davranır. Bir siyahinin tutuklanması ya da gözaltına alınmasının her an ölüme dönüşebilmesi sıradan bir işmiş gibi görülür.

Bu durumun son örneğini, bir polisin siyahi George Floyd’un, boynuna dakikalarca basarak nefessiz kalıp ölümüne yol açmasıyla yaşadık. Başlayan protesto gösterileri ise Çin’i vurmak isterken kendisine dönen coronavirüs nedeniyle zaten perişan olmuş ülkeyi yangın yerine çevirdi.

Amerikan tarihinin psikopat Başkanları arasında ilk sıralara yükselen emlakçı Donald Trump da, siyahileri canlı canlı yakan ırkçı faşist katillerin örgütü Ku Klux Klan mensuplarının yaptığı gibi eline İncil’i alıp Kiliseye yürüdü. Kendince başta siyahiler olmak üzere tüm protestoculara meydan okudu.

Kendini sadece dünyanın efendisi değil aynı zamanda en gelişmiş, en ileri ve en özgür ve en uygar ülkesi olarak gören Amerika Birleşik Devletleri’nin gerçek yüzünü çoğu kez siyahi vatandaşları yani eski Afrikalı köleler ortaya çıkarır.

Amerika kıtası, Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği 1492 yılından itibaren Avrupalıların yol açtığı felaketlere sahne olmuştur. Bu felaketlerin biri de, Afrika’dan başlatılan köle ticaretidir. İspanya Krallığı, 27 Aralık 1511 tarihinde “Burgos” adlı Kanunları çıkarmıştı. Yürürlüğe giren bu kanunlar Amerika kıtasındaki yerlilere yönelik uygulamaları içermektedir. Ama kanunların bir başka özelliği ise siyahi köle ticaretine izin vermesidir. Bu tarihten tam 7 yıl sonra 1518’de de, 4 bin Afrikalı kölenin Amerika kıtasına gönderilmesi yönünde ilk resmi izin verildi. Bundan 1 yıl sonra da, Afrika’dan Amerika’ya ilk köle gemisi 1519’da Porto Rico’ya doğru yola çıktı.

İspanyollar ve Portekizliler tarafından başta Brezilya olmak üzere Güney ve Orta Amerika ülkelerine getirilen siyahi kölelerin sayısında 1519-1599 yılları arasında büyük bir patlama yaşanmıştır.

Bugünkü Amerika Birleşik Devletleri topraklarına ilk siyahi köleler ise 1619 yılında Hollandalılar tarafından getirildi. Yaklaşık 20 kişiden oluşan bu ilk köle kafilesi, İngiliz kolonisi olan Jamestown’a yerleştirildi.

Yeni Dünya olarak da adlandırılan Amerika’da kurulan büyük çiftliklerin işgücü ihtiyacını karşılamakta kullanılan köleler, çok kötü koşullar altında yaşıyorlardı. Kötü muamele ve işkence gören, iyi beslenemeyen, hastalıklardan kırılan kölelerin isyanları 1700’lü yıllarda başlayacaktır. Ancak isyanların bastırılmasında, tarihte eşi benzeri görülmemiş ölçüde vahşet yaşanmıştır. Güney Carolina’da, 1739 yılında, yaklaşık 100 kölenin katılımıyla çıkan isyan 2 haftada bastırılmıştır. Çevredeki çiftlikleri basarak silahlanan kölelerin, Florida’ya doğru yürüyüşü durdurulmuştur. Öldürülen 44 köle dâhil tüm isyancıların kafası Charlestown’a dönüşte her kilometrede kesilerek, örnek olsun diye direklere asılmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri topraklarındaki ilk geniş çaplı siyahi köle ayaklanması 1800 yılında Virginia’da yaşandı. İsyana, Gabriel Prosser adlı bir kölenin liderliğinde yaklaşık 1000 siyahi (bazı kaynaklar bu sayıyı 5 bine kadar vermektedir) katılmıştır. Cephanelikleri ele geçirerek silahlanan isyancıların lideri Gabriel Prosser’in hedefi Amerika kıtasındaki ilk siyahi devletini kurmaktı. Daha sonraki yıllarda ABD Başkanı olacak bölge valisi James Monroe’nun bastırdığı ayaklanmanın ardından aralarında Gabriel Prosser’in de bulunduğu 34 isyancı 7 Ekim 1800 tarihinde idam edildi. İsyandaki başarısızlığın en önemli nedenlerinin de biri olarak ise aynı gece çıkan fırtına sonrası oluşan sel baskınlarının köprüleri yıkması gösterilir.

Bir başka önemli ayaklanma da, yine Virginia’da meydana gelmiştir. Siyahileri özgürleştirmek için seçilmiş olduğuna inanan Nat Turner adlı bir köle, yanına aldığı 7 arkadaşı ile 14 Ağustos 1831 tarihinde başlattığı isyanda, önce sahibini ve 55 beyazı öldürdü. Ayaklanmanın duyulmasının ardından başka kölelerinin de katılımıyla grup sürekli olarak büyüdü. Köle sahipleri ve tüccarlarının örgütlenmesiyle harekete geçen beyazlar isyanı bir süre sonra bastırdı. Binlerce siyahi öldürüldü. Kaçmayı başaran Turner ise 30 Ekim 1931 tarihinde yakalandı. Daha sonra 11 Kasım’da asılarak idam edilen Turner’in derisi yüzüldü, cesedi 4 parçaya ayrıldı.

Amerika kıtasına getirilen Afrikalıların kaderini değiştiren en önemli olaylardan biri de, Amerikan iç savaşıdır. Abraham Lincoln’un köleliği kaldırma vaadiyle 1860’daki seçimi kazanması dönüm noktasıdır. Lincoln’un Amerikan Başkanı olması köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan Mississippi, Florida, Alabama, Georgia, Louisiana ve Texas’tan oluşan 7 eyaletin bağımsızlıklarını ilan etmesine neden oldu. Kölelik yüzünden 1861-1865 yılları arasında yaşanan ve 600 bin ile 800 bin arasında Amerikalının hayatını kaybettiği iç savaşın sona ermesinden sonra Amerikan anayasasına 6 Aralık 1865’te köleliği yasaklayan düzenleme 13. Madde olarak eklendi. Böylece kölelik resmen yasaklandı. Ülkede yasayan her birey Amerikan vatandaşı kabul edildi ve oy kullanma başta olmak üzere her tüm hakları garanti altına alındı. Güney eyaletlerindeki köleliğe dayanan tarım ekonomisi sona erdi. Amerika Birleşik Devletleri de bölünme tehlikesinden kurtuldu.

Kısaca KKK olarak bilinen Ku Klux Klan adlı yapılanmadan da bahsetmekte yarar var. KKK, Amerika’da yaşanan iç savaştan sonra 24 Aralık 1865’te 6 eski konfederasyon askeri tarafından kurulmuş bir örgüttür

Bu gizli örgütün amacı, Amerikan iç savaşının ardından güney eyaletlerde siyahilere tanınan hakları engellemek, özgürlüğe kavuşanlara tekrar köle şeklinde yaşatmak, beyaz olmayanlara eziyet ve işkence etmekti.

Siyahileri canlı canlı yakarken ellerinde İncil tutan sapıklardan oluşan Ku Klux Klan, birkaç cümle ile geçilecek bir örgüt değildir. Bu oluşum başlı başına ayrı bir yazı konusudur.

Afrika kökenli Amerikan vatandaşlarının geçmişine bakarken yakın dönemin en önemli isimlerinden Martin Luther King’i ve onun Amerika Birleşik Devletleri’ni derinden etkileyen, 1963 yılındaki Washington’a “İş, Özgürlük” temalı yürüyüşünü özellikle dikkate almak gerekiyor. “Bir hayalim var” sözü ile tüm dünyada tanınan Martin Luther King’in açtığı yoldan daha sonra ki yıllarda siyahilerin hakları için düzenlenen yürüyüşleri ve yaşananları da aktararak, okuma sınırlarınızı zorlamamak için yazıyı burada kesiyorum.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. 4 Haziran 2020, 16:31

    Sayın Anonymous, kafayı BABA gibi döndere döndere soruyorum: vaaa mı petrol şeyhlerinin özel yaşamlarına bakıp da, sizin tâbiriniz ile, iç geçirmeyen erkek? Böyle bir şeyhin dördüncü eşi olmak için can atan hanımlar da olabilir. Ben kendim için bişey istiyorsam nâmerdim. Onların özel yaşamlarına değil fakat vezir-eden-üst-akıllarına bakarak iç geçiriyorum. Akıllarına üretimi arttırmaktan daha parlak fikir gelmeyen vatandaşlarımı gördükçe de içim sızlıyor. SAYGILAR..

    Cevapla
  2. Yazıyı okudum ve müthiş bir yazı. Okumamız bizim için gerekli bir eylem.Asıl size herşeye rağmen yazdığınız için ben teşekkür ederim.Memleketteki aydınlar çoğalacaksa bu sizlerinde yardımı ile olacaktır.Yazdığınız her yazı bu toplumdan ümidinizi kesmediğiniz anlamına geliyor bence.Tekrar teşekkürler ve saygılar.

    Cevapla
  3. Hem yazının başlığı hem de yazı içinde bahsedilen; dini kitapları elinde kaldıranların sebep olduğu katliamlar insana gayri ihtiyari bizim meşhur Madımak katliamımızı hatırlatıyor. İnsanların canlı canlı yakılması yazıda pek kendini belli etmez ama o esnada ortaya çıkan yanık insan eti kokusu normal kebap kokusundan çok farklıdır ve bir kere hissedildiğinde asla hafızadan çıkmaz, herhangi bir çağrışımda aynen şu anda oluyormuş gibi geri gelir ve insanlığını kaybetmemiş insanlarda çok kötü bir his bırakır. Bu nedenle “insanların canlı canlı yakılması” terimi birçok kişide büyük bir huzursuzluk oluşturabileceği göz önünde bulundurularak mümkünse hiç kullanılmamalıdır

    Cevapla
  4. Ben anladim…Dr. Murat aygen Abd ye hem gobeginden hem aort damarindan bagli.Oyle bir klonlanmis ki bae ve saudilere bakip ic gecirecek hallere dusmus…Yani hem neoliberal ve tabii ki kureselci..Hem gezici hem milletci..Muhtemelen de kasimi bekliyor ki trump gitsin de demokrat kureselciler isbasi yapsin artik. Sonrada gelsin bebecanlar gitsin david ler..Doktorumuzda muhtemelen ordinaryus olur o zaman…Eskiden inceden yazardi ama bu defa tornasiz cikarmis..civcivleri kacirir boyle yaparsa..
    Makaleye gelirsek muthis bilgilendiriciydi..Elinize saglik sayin yazar.

    Cevapla
  5. 3 Haziran 2020, 15:51

    Galiba üzerinize alındınız SAYIN AKÇAN: Türkiye, ABD’ye NATO müttefiklerinin yapmadıkları güzellikleri yapan müttefikleri arasında, birinci sırada gelmez. Saudi Arabia, UAE, Kuwait, Brunei Kingdom dururken biz mi tutuyormuşuz Amerika’yı ayakta? Keşke tutabilsek. SAYGILAR..

    Cevapla
  6. merak etmeyin. sömürgesi Türkiye var olduğu sürece ABD kesinlikle yıkılmaz.

    Cevapla
  7. 3 Haziran 2020, 14:19

    ABD -maazallah- yıkılırsa, ha bu diyarda, BAHÇELi’den başka sağ PERiNÇEK’ten başka da sol bulamazsınız. Sözüm Gezi-acar CiHANGiR entellerinedir, gayrısı kulak asmasın.

    Cevapla
  8. Her devletin kendi varligina yonelen siddeti ayni sekilde siddet kullanarak bastirma hakki vardir. Masum vatandaslarinin can guvenligini korumak devletin birincil gorevidir. Hal boyleyken elbette sehirleri yakip yikanlar da karsiligini gorecektir.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!