Gürcan Elbek
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Buenos Aires’deki şirin evim

Buenos Aires’deki şirin evim

featured

Gürcan Elbek yazdı…

Dünyanın bir ucunda başkalarının evlerinde konaklama; bir “COUCHSURFING” öyküsü…

Güney Amerika’ya gitmeye karar verdiğimde dönüş tarihi belli olmayan bir yola çıkıyordum. Neler olacağının kaygısı olsa da daha fazla heyecan ve merak vardı üzerimde. Buenos Aires uçağına binmemden iki hafta önce Gabriela isimli bir kadın beni kabul etmişti. Aramızda bir süre yazışmalar geçti. Kısmen birbirimizi tanımıştık ama tabii ki yine de “Nasıl olacak?” sorusu kafamdaydı.

Sözü çok uzatmadan 11 Şubat 2013 gecesi Buenos Aires’e geçelim hemen.

“Bienvenidos a Buenos Aires!”, Buenos Aires’e Hoş Geldiniz!…

Sarandi Caddesi’ne geldiğimizde gece yarısı olmuştu. Şubat ayının 11’iydi, sımsıcak yaz havası tertemiz kokuyordu. Sonu belirsiz bir Güney Amerika turunun ilk adımlarını heyecanla atıyordum. Havaalanından, uçakta tanıştığım Brezilyalı Ricardo ve eşi ile ortak bir taksi tutup 40 dolarlık ücreti paylaşmıştık. Onları kalacakları Republica oteline bıraktıktan sonra kalacağım eve doğru yol alıyorduk. Taksici Pablo ile konuşmaya çalıştığım İspanyolcam tutukluk yapmıştı. Ama ne gam! Mimik, pandomim karışık bir haldeki iletişim ile bu kıtada ilk kez yatacağım yere sevinç içinde gelmiştik.

“Buenos Aires” İspanyolca “Güzel Havalar” demek. Gerçekten de bu kentin bana heyecan veren güzel bir havası vardı. 2003 yılında ilk geldiğimde de aynısını hissetmiştim. 10 yıl sonra yine buradaydım. Ama bu sefer grupla değil yalnız ve bir otelde değil, bir evde kalacaktım.

Sarandi caddesi şehrin merkezindeydi. Sarandi’yi bulmuştuk ama 66 numarayı bulmakta güçlük çekiyorduk. Aydınlatması zayıf bir caddeydi. Bu hiç bilmediğim kıtada ilk günden çantayı, cüzdanı kaptırmamak için aşırı temkinli bir halde taksicinin de benimle inerek adresi bulmama yardım etmesini istemiştim. Apartman numaralarını görmek için bir ileri bir geri dolaşıyorduk Pablo ile. Doğru yere vardığımızdan emin olmak istiyordum. Zira cep telefonum o an çalışmıyordu ve o saatte sokakta kalırsam nerede yatacağımla ilgili bir fikrim yoktu. Artık son iki haftadır e-posta ile haberleştiğimiz Gabriela’nın biraz uçuk biri olsa da bana verdiği sözde duracağına olan inancım haricinde bir sigortam veya başka planım bulunmuyordu.

O güzel havada bankta bile uyurum desem de bu kıtayla ilgili abartılmış tehlike hikayeleri aklıma gelince 66 numarayı bulamadığım her saniye gerilimim biraz daha artıyordu. Neyse ki demir kapılı Sarandi 66 numarayı bulduk sonunda. Ama bu sefer de zil muamması çıkmıştı karşıma. Daha sonra iyice alışacaktım bu zil kodlamasına ama ilk anda anlaşılmaz bir matris gibi duran bu sayılar ve ziller önünde canım sıkılıyordu. Buralarda kat (piso) ve numarayı bilmeden, bir de sağ (Derecha) veya sol (İzquierda) diye ilave bilgiden yoksun olunca zili bulmak mümkün değil. Zaman da almış başını gidiyordu. Gabriela numarayı söylese de sağ veya sol bilgisini vermemişti. Şansımı deneyerek iki zile bastım. Merakla ve bir miktar tedirginlikle bekliyordum. “Couchsurfing” organizasyonundan bu evde kalma teklifimi kabul eden Gabriela’yı, apartmanın dış demir kapısına doğru ilerlerken gördüğümde derin bir oh çektim. Bana gülümseyerek bakan Gabriela “Holaaaa! (Merhabaa!)” diyerek beni selamlıyordu.

Elimde bir çekçek valiz, günlük sırt çantam, bir uyku tulumu ufak bir bilgisayar çantası vardı. Gabriela hemen çantalara yardım etmek için birini aldı. Pablo ile vedalaştık, tel sürme kapılı, kafesli eski asansörle yavaş yavaş yukarı çıkarken çok mutluydum. Gabriela İngilizce biliyordu. İkimiz de tebessümle birbirimizi inceliyorduk ilk anlarda. Tanımadığım biriyle eski bir apartmanda bir eve giriyordum.

Gabriela 60’lı yaşların başında bir kadındı. Burası kızının eviydi. Önce kendi evinde misafir etmek üzere talebimi kabul etse de evinde sadece yer yatağı olması nedeniyle kızının tadilata girecek evinin işini ertelemişler ve bana sunmuşlardı. Buenos Aires’de kalacağım sürede o da erkek arkadaşıyla kalacaktı. Kıtadaki maceram nasıl sürecek bilmesem de Buenos Aires’te kendime ait bir evde kalacağım için çok şanslı ve mutlu hissediyordum.

Daha erken geleceğimi uman Gabriela sohbet için ufak bir iki atıştırmalık getirmiş ve buzdolabında soğuttuğu aile boyu “Quilmes” biralarını hazırlamıştı. Çok kısa bir sohbet ettik. Vakit geç olduğundan evi kısaca gösterip nasıl girip çıkacağımı anlattı. Küçük ama kullanışlı daireyi çok sevmiştim. Birer bardak bira eşliğinde yaptığımız İngilizce sohbet sonrası kendi evine gitmek üzere ayrıldı.

Doğruca yatağa uzandım. Güney Amerika’daki ilk gecemde kesintisiz ve harika bir uyku çektim. Hayal gibi bir gezinin başlangıcında olduğumdan olsa gerek o gece rüyaya gerek yoktu. Yaşadıklarım ve yaşayacaklarım yeteri kadar rüya gibiydi zaten.

KUTU GİBİ AMA ÇOK KULLANIŞLI ŞİRİN YUVAM

Sabah uyandığımda hemen yatağımın yanındaki balkona çıktım. Caddeyi, geçen araçları, insanları, binaları izledim bir müddet. Sımsıcak yaz havası yine mest etmişti beni. Ev, kutu gibi bir küçücük ama kullanışlı bir evdi. Girişte minicik bir mutfak, ona bağlı ufak bir oturma odası-salon rolünde bir alan, banyo-tuvalet ve yatak odam. Ev gündüz daha da güzel görünmüştü gözüme.

 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires’deki Şirin Evim
 w=
Buenos Aires Apartman Kapı Zilleri (Bu basit bir örnek)

BİR KONAKLAMA ÖYKÜSÜNE DOĞRU…

Dünyayı dolaşırken de yaşarken de temel gereksinimler doğal olarak nefes almak, yemek, konaklamak ve ulaşım. Para, bunları sağlamak için gereken bir araç sadece. Yaşamaya yeten para gibi gezmeye yeten para da öyle büyük miktarlarda değil. Tabii ki paramızın gücü oranında etkinliklerimizde rahatlıyoruz.

Son yıllarda gezi maliyetleri Türk gezginler açısından pek parlak değil. Benim yollara düştüğüm yıllarda paramız oldukça güçlüydü oysa ki. 2013 şubat ayında Amerikan doları 1,7 TL civarındaydı. Zenginmişiz yani. Ama ilk gezim olduğundan neye ne kadar para yeter bilmiyordum o zamanlar.

Elbette otel ve turistik konaklama seçenekleri neredeyse her yerde bulunuyor ancak gezginlerin genelde kullandığı iki temel seçenek “Hostel”ler ve “Couchsurfing”. Bu geziden önce hayatımda ne Couchsurfing yapmış, ne de hostelde kalmamıştım.

İlk uzun gezimdeki ilk konaklamada kullanacağım bu yöntemin bir yerde kalma işini bedavaya getirmekten öte olan misyonunu internet sitesini incelerken anlamıştım.

“COUCHSURFİNG” NEDİR VE NASIL İŞLER?

“Couchsurfing” internette, dünyayı gezenlerin buluştuğu bir platform. Bir konukseverlik ağı. Kelime anlamı “Couch- Kanepe-Divan” ile “Surfing” Sörf yapma birleşiminden; değişik yerlerde kanepelerde divanlarda kalarak dünyayı dolaşma diyebiliriz. Divanlararası sörf.

Bu yapıda kesinlikle para söz konusu değil. “Dünyayı gezelim, görelim, yardımlaşalım” fikri merkezinde gezginlere çok faydası dokunan, profesyonel ve güvenli bir internet oluşumu. Temel amacı kültür paylaşımı ve gezginlerin birbirlerini desteklemesi. Dünyayı gezenlere ev sahipliği yapıyor, ya da sizi kabul edenlerin evlerinde kalıyorsunuz. Sistemde her üyenin bir profili ve kimlik doğrulama adımları var. Bir de konaklayanlarla ağarlayanların birbirleri hakkında yazdıkları referanslar.

“Couchsurfing” oldukça geniş bir topluluk halini almış durumda. Sunduğu tek şey sadece kalacak yerin ayarlanması değil. Seçtiğiniz ve gidilen yere ilişkin etkinlikler de sitede yer alıyor. Şehir gezilerinden, “outdoor” etkinliklere, dil kurslarından, dans gecelerine, partilerden, müze turlarına kadar topluluğun üyelerinin düzenlediği sayısız etkinlik var.

TANIMADIĞINIZ BİR İNSANIN EVİNDE KALMAK SORUN  OLMUYOR MU?

Daha önce tanımadığınız, sadece internetten profilini incelediğiniz birini evinize nasıl kabul edersiniz? Ya da tam tersi tanımadığınız birinin evine gitmek sizi hiç korkutmaz mı? Hiç endişe verici değil mi?

Burada anlattığım ilk deneyimimde birazdan öte temkinliydim. Ancak bu deneyimden sonra son derece rahatlamıştım. Sitedeki bilgilere, referans yazılarından oluşan sezgilerime göre karar veriyorum. Couchsurfing tecrübelerimin çoğu harika deneyimlerdi. Hala kaldığım evlerden ve bende kalanlardan görüştüğüm dostlarım var. Çok az da olsa ilginç durumlar yaşadığım da oldu. Rahatsız olacağınızı anlarsanız nazikçe “kusura bakmayın, görülecek daha çok yer var, müsaadenizle” deyip ayrılırsınız. Bu misafirliklerin her biri hayatın içinde büyük deneyimler. İster ev sahibi ister konuk olarak…

Belirsizlik ve formatsızlık hayatın doğal akışı içinde belirli bir format aslında. Kaosun düzeni gibi. Couchsurfing deneyiminiz de; size, evinde kaldığınız kişinin karakterine, yalnız mı, aile mi olduğuna, evin mevkiine, aranızdaki uyuma, o sıradaki şartlara, gezinin kaçıncı ayı olduğuna ve daha birçok dinamik etkene göre değişiklik gösterecektir.

Gidilen evin kurallarına uyulması en öncelikli nezaket işi. Zaten düşüncesiz ve sorumsuz hareketler doğal olarak profilinizde olumsuz bir referans olur.

Couchsurfing’de her daim misafir kabul etme gibi de bir zorunluluğunuz yok. “Misafir kabul ediyor”, “(Belki) misafir kabul ediyor”, “Misafir kabul etmiyor”, “Buluşma İstiyor” gibi değişen durumlardan hangisi size uyuyorsa profilinize bu durumunuzu yazıyorsunuz. Sistem talepleri süzerken tüm bu profil detaylarını kontrol ederek bir sıralama yapıyor. (Ayrıntılı bilgileme için; www.couchsurfing.com)

Couchsurfing’in sadece parasız konaklama mantığıyla ele alınması bu güzel organizasyonun ruhuna pek uygun düşmüyor ve etik değil. Dostluğunuzu veya bir şekilde ortak hayata katkınızı koymadığınız couchsurfing tam anlamıyla yerine oturmaz. Burada o kişi veya aileyle en azından bir süre beraber yaşamak, birlikte birşeyler yapmak, ufak da olsa bir hediye sunmak, onlara yemek veya başka işlerinde yardım etmek ve onlarla sohbet ederek bulunduğunuz yerin kültür ve alışkanlıklarını anlamak benim için uygun olan tarz.

KISA KISA BUENOS AİRES

Gabriela ile ertesi gün buluşup Buenos Aires’i tüm gün birlikte turladık. Daha sonraki günler çoğunlukla yalnız dolaşacaktım. Birkaç gün sonra kızı Alejandra ile onu bir restoranda misafir ettim. Bir gece de Gabriela’nın evinde yemek yiyip sohbet ettik. İspanyolca merakım hoşlarına gitmişti. Rüya gibi sekiz gün geçirdim Buenos Aires’te. İçinde doğal olarak; sokaklarda tango müzikleri dinlemiş, Plaza del Mayo, San Telmo, Caminito, Boca, Cafe Tortoni, La Recoleta mezarlığı, müzeleri gezmiş, çılgın belediye otobüsleriyle şehirde dolaşmıştım. Buenos Aires ileride ayrıntılı başka bir yazı olabilir. Ancak ben sizi fotoğraflarla kısa bir Buenos Aires turuna misafir etmek istiyorum.

 w=
El Ataneo, tiyatrodan kitapçıya
 w=
“Casa Rosada”, Pembe Ev. Plaza Mayo (Mayıs Meydanı)’daki Eva Peron’un halka konuştuğu balkonlu bina
 w=
Gomero Ağacı
 w=
Gabriela ve Alejandra ile öğle yemeği
 w=
Puerto Madero
 w=
Presidente Sarmiento Fırkateyni ile
 w=
Museo Bicentenario (200 Yıl Müzesi)
 w=
Boca semtinde duvar yazıları

 w=

 w=
– Plaza Del Mayo (Mayıs Meydanı), yerde Cumartesi Annelerinin başörtüsü figürü ile
 w=
San Telmo meydanında, dansçılar, berduşlar ve insanlar
 w=
Caminito – Boca’daki meşhur turistik sokağın başı
 w=
Antonio Berni’nin “Manifestacion”, Gösteri isimli tablosu, MALBA müzesi
 w=
San Telmo’da Graffitiler.
 w=
Cafe Tortoni (F. Garcia Lorca’nın da müdavimi olduğu meşhur Kafe)
 w=
Cafe TORTONİ iç görünüm
 w=
Avenida 9 de Julio – Dokuz Temmuz Caddesinde
 w=
Teatro Colon
 w=
Tetro Colon’un bekleme salonlarından biri
 w=

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 16 Mayıs 2020, 10:56

    Gürcan abi büyük keyifle okuyorum yazılarını, harika deneyimler seninle beraber bende geziyorum sanki oralarda. Bizimle bu anılarını paylaştığın için çok teşekkür ederim

    Cevapla
  2. 14 Mayıs 2020, 20:02

    Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
    Okuyucu yorumları insana yazma güdüsü veren çok değerli görüş veya önerileri de içeriyor.
    Daha sonraki yazılar için fikirler veriyor. Daha üretken yazılar ve paylaşımlar için yorumlarınızı, görüşlerinizi bekliyorum.
    Saygı ve sevgilerimle.

    Cevapla
  3. 11 Mayıs 2020, 12:37

    Yine bir kahve eşliğinde yazını okudum Gürcan abi. Heyecanını ben de yaşadım. Ne denir ki, ne mutlu gezen keşfeden insanlara. Dünya gerçekten çok güzel ama Latin Amerika deyince heyecan, adrenalin bir başka seviyelere çıkıyo. Umarım o topraklara yolumuz planladığımızdan daha faz düşer. Kalemine sağlık abi…

    Cevapla
  4. 11 Mayıs 2020, 07:30

    Gürcan Abi, emeğine sağlık. Bu değerli deneyimlerini bizlerle paylaştığın için teşekkür ederiz. Keyifle okuduğumuz yazılarından birçok şey ögrenmeye devam ediyoruz.. Severek takibe devam..

    Cevapla
  5. Tavsiye ettiğiniz Yöntem ve kitaplar gezebilen veya gezgin olma arzusundaki herkes için çok faydalı . Yazıları merak ve keyifle okuyorum

    Cevapla
  6. 11 Mayıs 2020, 05:29

    Dolu dolu çok keyifle okunan bir yazı; insana o anı yaşatıyor. Teşekkür ediyor ve devamını bekliyoruz.

    Cevapla
  7. 10 Mayıs 2020, 15:35

    Yazılarınızı ve deneyimlerinizi büyük bir beğeni ile okuyoruz. Yüreğinize sağlık. Viya böyle…

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!