Hüseyin Vodinalı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Almanya’da sızan korona raporu… ‘Virüs bir yanlış alarm’ mı?

Almanya’da sızan korona raporu… ‘Virüs bir yanlış alarm’ mı?

featured

Coronavirüsün aslında bir “yanlış alarm” olduğunu savunan bilimsel raporun, Almanya İçişleri Bakanlığından sızdırılması ortalığı karıştırdı.

Ana akım medya ve Alman hükümeti raporun ardından hasar kontrolüyle uğraşıyor.

Raporda yer alan önemli bölümlerden bazıları:

“Covid-19’un tehlikesi fazla büyütüldü: Muhtemelen yeni virüsün yarattığı tehlike normal seviyenin ötesine geçmedi.”

“Coronadan ölen insanlar aslında bu yıl istatistiksel olarak ölecek olan insanlardır, çünkü yaşamlarının sonuna ulaşmışlardır ve zayıflamış bedenleri artık herhangi bir rastgele günlük stresle baş edemez (şu anda dolaşımda olan yaklaşık 150 virüs dahil).”

“Dünya çapında, ilk üç aylık verilere göre, 2017/18 küresel influenza (grip) dalgası sırasında 1,5 milyon ölüme [Almanya’da 25,100] kıyasla, Covid-19’dan ölenlerin sayısı düşük kaldı.”

“Tehlike açıkça diğer birçok virüsün tehlikesinden daha büyük değildir. Bunun yanlış bir alarmdan daha fazlası olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur.”

“Corona krizi sırasında (Almanya) devlet kendisini sahte haberlerin en büyük üreticilerinden biri olarak ortaya koydu.”

Alman İçişleri Bakanlığı yetkilisi Stephen Kohn tarafından Mayıs ayı ortalarında sızdırılan bilim heyeti raporu zehir zemberek.

Rapor, “Corona önlemlerinin çok yönlü ve ağır sonuçları” üzerine odaklanıyor ve bunların “vahim” olduğu konusunda uyarıyor.

Devlet tarafından dayatılan Corona tedbirleri nedeniyle virüs tarafından öldürüldüğünden daha fazla insan ölüyor. Nedeni ise ayrı bir skandal: Corona odaklı Alman sağlık sistemi, hayat kurtaran cerrahi operasyonları erteleyerek ve Corona olmayan hastalar için tedaviyi azaltarak sadece Corona hastalarına odaklanıyor.

Berlin ise inkar modunda. Hükümet, raporu “bir çalışanın işi” ve içeriğini “kendi görüşü” olarak reddetmeye çalıştı – neredeyse bir aydır ortalık yerde duran rapora ilişkin ana akım medya mensubu gazeteciler soru sormadı.

Ancak “Kriz Yönetiminin Analizi” başlıklı 93 sayfalık rapor, İçişleri Bakanlığı tarafından atanan ve çeşitli Alman üniversitelerinden tıp uzmanları tarafından oluşturulan bilimsel bir panel tarafından hazırlandı.

Rapor, Alman İçişleri Bakanlığının “Birim KM4” adı verilen ve “Kritik altyapıların korunması”ndan sorumlu bir departmanın girişimiydi.

Burası aynı zamanda raporu sızdırdığı için işten çıkarılan Stephen Kohn’un çalıştığı birimdi.

Raporun yazarları, hükümeti uzman tavsiyelerini görmezden geldiği için uyaran ve İçişleri Bakanından resmi olarak yorum yapmasını isteyen ortak bir basın bülteni yayımladılar:

“Terapötik ve önleyici tedbirler asla hastalığın kendisinden daha fazla zarar getirmemelidir. Amaçları, ne yazık ki gerçekleştiği için tıbbi bakım ve tüm nüfusun sağlığına zarar vermeden risk gruplarını korumak olmalıdır.”

“Bilimsel ve tıbbi uygulamalarda, hastalarımıza Corona önlemlerinin ikincil zararlarını diyaliz esasıyla yaşıyoruz.”

“Bu nedenle Federal İçişleri Bakanlığı’ndan basın bültenimiz hakkında yorum yapmasını istiyoruz ve [Corona] önlemleri hakkında, tüm nüfus için mümkün olan en iyi çözüme yol açan ilgili bir tartışma umuyoruz.”

Alman hükümeti henüz tepki vermedi.

Ancak gerçekler – ne yazık ki – tıp uzmanlarının endişelerini doğruluyor.

Alman gazetesi Bild 23 Mayıs’ta, “Corona-önlemlerinin dramatik sonuçları: 52.000 Kanser Operasyonu gecikti” diye yazdı.

Uzmanlar “Corona krizinin yan etkilerini yıllarca hissedeceğiz” uyarısını yapıyor.

SIZDIRANI KOVDULAR, RAPORU YOK SAYDILAR

Der Spiegel’in 15 Mayıs’taki haberi: “Stephen Kohn o zamandan beri görevden uzaklaştırıldı. Bir avukat edinmesi tavsiye edildi ve dizüstü bilgisayarına el kondu. ”

Kohn raporu ilk olarak 9 Mayıs’ta Almanya’nın en popüler alternatif medya kuruluşlarından biri olan liberal muhafazakar dergi Tichys Einblick’e sızdırdı.

Raporun haberleri Mayıs’ın ikinci haftasında Almanya’da yaygınlaştı – ancak üçüncü haftada medya ve politikacılar bu konuda yorum yapmayı reddederek tartışmayı bıraktılar.

İçişleri Bakanı Horst Seehofer’un sözcüsü Günter Krings, soruları “her komplo teorisiyle uğraşacaksak işimiz var” diye geçiştirdi.

Krings, “Alüminyum folyo şapkalı (Almanya’da komplo teorisyenlerine verilen küçültücü isim) adamları parlamento toplantılarına mı çağıralım bir de” dedi.

Gerçekten de Der Spiegel’in Corona protesto hareketini adlandıran bir makalesi ve sızdırılan raporun sonuçları en az 17 kez “komplo” kelimesini içeriyordu!

Ve raporda gündeme getirilen konular tartışılmadı.

Hegemonyanın klasik hareket tarzı, “içeriği değil sızdıranı kötüle ve görmezden gel” idi.

Almanya dışında bu rapor neredeyse haber bile yapılmadı.

ALMANYA’DAKİ KORONA PROTESTOLARI

Almanlar Nisan ayında karantina önlemlerine karşı gösteri yapmaya başladılar.

Hükümet kısıtlamaları hafifletse bile binlerce Alman her hafta sonu protesto gösterilerine katılıyor.

Protestocular, sadece diğer Batı ülkelerine kıyasla nispeten hafif olan kısıtlamalara karşı değil.

Göstericiler, tüm Corona Anlatısını ve hatta daha da önemlisi, Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun en büyük ikinci donörü (Trump’ın ABD katkısını askıya almasından bu yana birinci olan) olarak Bill Gates’in oynadığı rolü sorguluyor.

Gerçekten de bu tür en büyük gösteriler, on binlerce insanın ‘yeni dünya düzenine hayır’ demeye çalıştığı Stuttgart’ta yapıldı.

Almanlar, hükümetin kitlesel gözetim uygulamalarından zorunlu aşılara kadar, şüpheli bir “acil durum” vesilesiyle dayatacağı “Büyük Ağabeyci” çözümlere hayır diyorlar.

Sızan rapor, korkularının haksız olmadığının bir kanıtı.

En azından “Corona salgını”yla ilgili tartışma ve şüpheler söz konusu olduğunda!

Gerisi yakında gelebilir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Sayın Vodinalı, veriler ile ve kaynağını göstererek mantığa uygun analizler ve yorumlar yapıyorsun, lakin aklımda size dair soru işaretleri var, ütfen cevaplama imkanınız var ise, cevaplayın. Rusya ve Çin e dair olumsuz hiç bir makaleniz neredeyse yok. Bu iki devlet kanatsız melek olmadığına göre, sizin dezenfarmasyon unsuru olma ihtimali yada taraflı olabiceğiniz aklıma geliyor, ne dersiniz?

    Cevapla
  2. Huseyin bey israrla komplo teorilerine yer vermeniz ilginc valla..daha etkileyici delil yada argumanlar bekliyorum..

    Cevapla
  3. Bu çok önemli haberi geçtiğiniz için teşekkürler. Bu olay Avrupa Birliğinin kaderini belirleyebilecek bir olaylar silsilesinin bir halkası gibi. Onun ötesinde şu anda Almanya’da gelişen olayların, Türkiye olarak yüzde seksenlere varan ekonomik ilişkileri ile bağımlı olduğumuz Avrupa ve özellikle Almanya’dan ötürü, Türk siyasetinin, ekonomisinin geleceği üzerinede büyük yansımalarının olabileceği tahmin edilebilir. Peki bu olay neden bu kadar önemli ve neden Almanya’nın ve genelde Avrupa Birliğinin kaderini değiştirebilecek kapasiteye sahip? Ya da neden Türkiye’de siyasal geleceği ve özellikle muhalefeti etkileyebilecek güce haiz?
    Bundan birkaç ay önce Alman Anayasa Mahkemesi çok önemli bir karara imza attı. Mahkeme Avrupa Merkez Bankası’nın (European Central Bank) ‘Salgın Acil Satın Alma’ (Pandemic Emergency Purchase) planını fesh etti ve Ağustos ayına kadar parlemento’nun onayını durdurdu. Bu öne sürülen planın maddelerinden biri Almanya’da kamu sektörünün Avrupa Merkez Bankası tarafından finanse edilmesini önermekteydi. Bu Alman Anayasasına göre doğrudan Alman ekonomisine ve içişlerine müdahale anlamına geliyordu ki, bu Alman ekonomisinin tamamen Brüksel’in kontrolüne geçmesi demekti. Bu olağan üstü, deprem niteliğinde ve Avrupayı sarsacak ehemmiyetteki olay küresel basında nedense küçük manşetlerle geçildi. AfD partisi gibi Alman sağcıları ve ulusalcılar savcıların bu kararına destek verdiler. Peki bunun karşısında kim küplere bindi dersiniz ? Kendisine insan seven (Philanthropist) demeyi yakıştıran Avrupa oligarşisinin ortalıkta gezinen bir numaralı yüzü Soros. Türkiye Soros’u onun Türkiye’de ki şubesi olan Gezi olaylarına şaibeli biçimde karışmış Osman Kavala’dan bilir (şu anda küreselciler ve onların aygıtı Noam Chomsky gibi solcu neo-liberaller Kavala’ya insanlık ödülü verme peşindeler).
    Soros dünyada ki sayısız renkli devrime imza atmış, küreselci tek dünya düzenini yerleştirmeye çalışan bir milyarder. Alman –Macar yahudisi olan Soros, kendi anlattığı hayat hikayesinde, daha gençliğinde Alman Nazilerle işbirliği yapmış ve bizzat yahudileri Nazilere gammazlamış bir kimse. Seksenli yıllarda bir Amerikan televizyonuna verdiği demeçte, neden ırkdaşı yahudileri sattığının sorulması üzerine ‘eğer ben yapmasa idim başka biri yapardı. Kendimi kurtarmak için başka yolum yoktu’ demiştir. Soros ilk büyük milyar dolarlık vurgunu seksenli yıllarda para borsasında İngiliz Sterling’ini satarak yapmış olan bir spekülatör tefeci. Küreselci medya Soros’un eşi emsali bulunmaz bir dahi olduğunu söylesede, aslında City of London (Chatham House merkezli) hesabına çalışan Soros’un İngiliz hazinesinin aldığı kararları önceden bildiği ve bu sebeple bu aslında haksız ve kanunsuz vurgunları yaptığı söylenmekte.
    Alman Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın önemi Almanya’nın tam anlamı ile küreselcilerin eline geçip geçmeyeceğidir. Önümüzdeki Ağustos ayında yine küreselci olan başbakan Merkel ve kabinesi mahkemenin kararını ya reddedecek yada kabul etmek zorunda kalacak. Şu anda Almanya’da büyük bir siyasi çatışmanın olduğu göze çarpıyor. Bu savaş’ın City of London-Davos kaynaklı küreselci oligarşi (Avrupa oligarşisi) ve Almanya’da ve dolayısıyla kıta Avrupasında etkisini kaybetmek istemeyen Amerikan menşeili oligarşi arasında (Trump’ın bağlı olduğu kendisine ulus-devletçi diyen küreselciler karşıtı oligarşi) olduğu izlenimi var. Bu iki oligarşi arasındaki savaşın galibi Almanya ve Avrupa birliğinin kaderini belirleyecek. Rusya’dan gelen kuzey boru hattının kaderi, Almanya’da ellinin üzerinde üssü bulunan ABD ordusunun geleceği, Nato’nun ne yöne evrileceği hep bu savaşın sonucuna bağlı olacak. Eğer Anayasa mahkemesinin kararı hükümet tarafından bozulursa, küreselciler galip çıkacak ve Almanya tam anlamıyla Soros gibi küreselcilerin eline geçecek. Yukarıda sayın Vodina’lının yazısında belirtilen Alman İçişlerinden sızdırılan bu haber aslında küreselci karşıt güçlerin Avrupa Merkez Bankasına karşı bir hamlesi olarak görülüyor. Çünkü eğer virus salgınının gereğinden fazla abartılmış bir operasyon olduğu ortaya çıkarsa, Avrupa Merkez Bankasının Almanya ekonomisini ele geçirmek için çıkarmış olduğu ‘Salgın Acil Satın Alma’ (Pandemic Emergency Purchase) planı’nın bir anlamı kalmayacak, yani suya düşecek. İşte bütün bu Alman içişleri bakanlığı raporunun sızmasının arkasındaki asıl neden büyük ihtimalle bu olabilir.
    Önümüzdeki Ağustos ayı Alman Anayasa Mahkemesinin üç aylık süresinin biteceği ay ve Avrupa Birliğinin geleceği, şu anki küreselci şekliyle var olup olmayacağı bu karara bağlı olacak. Eğer mahkeme galip çıkarsa zaten Brexit ve virüs nedeni ile oldukça zayıflamış olan Avrupa Birliği ve arkasındaki küreselciler büyük darbe yiyecekler öngörüsünde bulunabiliriz. Arkasından gelen Kasım ayındaki Amerikan başkan seçimlerinin Trump tarafından kazanılmasıda bunun üzerine tuz, biber ekip küreselcilerin iyice zayıflamasının önünü açacaktır. Türkiye de ise yine küreselci dış mihrakların ittifakı olan YCHP, İyi parti, Babacan, Davutoğlu, G

    Cevapla
  4. 8 Haziran 2020, 12:56

    yenı dunya duzenının ayak seslerı bunlar corona vırus amerıka da kı durum. bıll gates ın asıları. vs.
    ası bahanesı ıle cıpler yenı dogan bebeklere takılmaya baslanacak. duyduguma gore 2021 de ası cıkacak. ve yenıd doganlarla bılıkte ası mecburıyetı devletler tarafından kanunen getırılecek.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!