Hüseyin Vodinalı yazdı…
İçeride;
Patlayan pandemi, olmayan aşılar, kayıp 128 milyar dolar, emekli amirallere kelepçe, Montrö’nün Kanal İstanbul yoluyla delinmesi, Almanya’ya kaçırılan insanlar, manşetten iftiralarıyla ünlü Ergenekon/Balyoz’un FETÖ tetikçisinin serbest bırakılması…
Dışarıda;
Suriye, Irak, Yunanistan, Doğu Akdeniz, 4 yanımız düşman zulası, Karadeniz’de üçüncü dünya savaşı hazırlıkları…
Gündem resmen kusuyor.
Ama ben bu kez başka bir konudan bahsedeceğim.
Konumuz, virüsün olağan şüphelisi Bill Gates ve onun atmosferde yapmak istediği ölümcül deneyi.
Malum, Bill Gates’in marifetleri saymakla bitmiyor.
Kissinger ile birlikte dünyanın en ünlü “nüfus planlamacılarından” olan Gates, 20 yıldır hem aşı ve hem de virüs işinde.
Onu kitap haline getirmiştim zaten.
Pankuş Yayınları’ndan “Covid 19: Bir Virüsten Ötesi” ismiyle ikinci ve genişletilmiş baskısı çıktı bir süre önce.
Ancak meşhur “çılgın bilim adamı” Bill Gates’in bir uğraş alanı daha var: İklim değişimi ve küresel ısınma.
Bu konuda Harvard Üniversitesi ile birlikte çalışarak yeni bir yöntem ortaya atan Bill Gates, Dünya’nın çevresine güneş ışınlarını azaltacak bir yapay bulut yerleştirmeyi önerdi.
Zihni sinir Gates, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için fantastik bir çözüm üretti.
Stratosfere kalsiyum karbonat tozu veya kömür külü dökerek, güneş ışınlarını engellemeyi hedefleyen Gates, yapay bir bulutu Dünya’nın üzerine yerleştirmek istiyor.
Bill Gates, on yıldan fazla bir süredir, “insan yapımı küresel soğutma” olasılığını denemek için çılgın bir plana milyonlarca dolar akıttı.
Harvardlı bir fizikçi tarafından yönetilen proje, güneş ışınlarını engellemek amacıyla tonlarca kimyasalı serpmek için atmosfere uydular göndermeyi öneriyor.
Plan, küresel ısınmayı “önlemek” için yüksek irtifa balonlarından atmosfere sülfat aerosolor kalsiyum karbonat tozu damlatmak.
2010’dan beri güneşin yapay olarak kısılması çağrısında bulunan Gates, bunun için Harvardlı fizikçi David Keith’e 4,6 milyon dolar verdi.
SCoPEx (Stratosferik Kontrollü Bozunum Deneyi) adı altında gerçekleştirilecek deneyin “küçük” bir riski var.
Bu yöntemin büyük ölçekte uygulanması durumunda, kuraklık, hortum gibi afetler oluşabilir.
Ayrıca yeryüzüne düşen tanecikler de insan ve genel olarak canlıların sağlığına tehdit oluşturabilir.
Kısacası bu işlemin zincirleme bir şekilde felakete yol açma ihtimali bulunuyor.
Harvardlı David Keith, 2005’ten beri Gates’in danışmanı.
Gates, Kanada merkezli bir “Direct Air Capture” (doğrudan hava yakalama) firması olan Keith’in şirketi Carbon Engineering’de de Chevron ile birlikte önemli bir yatırımcı.
“Doğrudan Hava Yakalama” tekniği, karbondioksiti (CO2) doğrudan ortam havasından büyük fanlar kullanarak çıkarmak için kostik çözücü kullanılan bir filtreden geçirmek için kullanılan bir süreç.
Doğrudan Hava Yakalama teknolojisi de en az “Stratosferik Kontrollü Bozunum (Pertürbasyon) Deneyi” kadar tehlikeli.
Korkunç miktarda su ve enerji ile bazı tahminlere göre Hindistan büyüklüğünde bir karasal alanı gerektiriyor.
İhtiyatlı tahminlere göre, fosil yakıtlardan sıfır CO2’ye ulaşmak için karbon tutulması, kitlesel ölçekte mümkün olsa bile yılda 5 trilyon dolardan fazla maliyete yol açacak.
Tüm bu riskler ve uçuk rakamlara rağmen Keith, milyarder sözde bilim adamı Gates’in bu tür tuhaf projelerinde yer almaktan mutlu görünüyor.
2010’da yapılan bir TED konuşmasında Gates, küresel ısınmayı dengelemeye çalışmak için güneşin engellenmesiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken şunları söyledi:
“Dünyanın sıcaklığını sabit tutmak için acil durum önlemleri almaya başlamalı mıyız? Evet, ortalığı düzeltmek için bize 20 veya 30 yıl kazandıracak ve ısınmayı geciktirecek çeşitli teknikler içeren jeomühendislik denen bir araştırma yöntemi var.”
İSVEÇ ‘ŞİMDİLİK’ DURDURDU
Gates’in bu yılın Haziran ayında yapmayı planladığı deney, bilim dünyasında büyük tartışma ve endişelere yol açtı.
İsveç Uzay Ajansı, 2 Nisan 2021’de Bill Gates tarafından finanse edilen Stratosfer Kontrollü Bozunum Deneyi (SCoPEx) programının “bilimsel topluluğu böldüğünü” ve bu nedenle uygulanmayacağını duyurdu.
İsveç Uzay Ajansı, yalnızca bilimsel ve çevreci topluluğun değil, aynı zamanda ren geyiği çobanı olan ve parçacıkların sürülerinde ciddi veya bilinmeyen çevre kirliliğine neden olabileceğinden korkan yerli Saami (Laponlar olarak da bilinir) halkının da büyük muhalefeti nedeniyle deneyi iptal etmeye karar verdi.
Bu konuda bilim çevrelerine danışan Saami Konseyi, Gates deneyinin “esasen gökyüzüne güneş ışığını kısan parçacıklar püskürterek volkanik patlamaları taklit etmeye çalıştığı” konusunda hükümeti uyardı.
BU KEZ ‘HAARP’IN SAHİBİ ABD DEVREDE
Ancak gözü kara Gates ve elemanı Keith bu engelden yılmadı.
David Ketih, İsveç’in vazgeçmesine rağmen, grubun ABD’de testler yapmak için Biden Yönetiminden destek arayacağını söyledi.
ABD Ulusal Bilim, Mühendislik ve Tıp Akademileri, kısa süre önce, önümüzdeki beş yıl içinde “güneş jeomühendisliğine” 100-200 milyon dolar pompalanması çağrısında bulunan bir rapor yayınlamıştı.
Daha çok efsanevi “HAARP Projesiyle” (Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal Araştırma Programı) ünlenen Jeo-mühendislik, şimdiye kadar komplo teorisyenlerinin iddiaları dışında pek ciddiye alınmıyordu.
Yakın zamana kadar ABD Hükümeti jeomühendislik yaptığı iddialarını reddediyor ve bu tür projelerle ilgili herhangi bir tartışmayı komplo teorisi olarak niteliyordu.
Şimdiyse, son derece sınıflandırılmış jeomühendislik projeleri konusunda daha açık görünüyorlar.
Kasım 2017’de Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu ABD Temsilciler Meclisi, “Jeo-mühendislik: İnovasyon, Araştırma ve Teknoloji” konulu ilk oturumları düzenledi.
Panel, stratosferik aerosol enjeksiyonu olarak bilinen güneş yansıması jeomühendisliği hakkında daha fazla araştırma yapılması ihtiyacını tartıştı.
GATES ÜZERİMİZE ZEHİR YAĞDIRACAK
Gates projesi ve diğer bu tür güneş engelleme planları için düşünülen maddelerden biri de, “kömür uçucu külü”, yani kömür yakıldıktan sonra bir kömür santralinde kalan kalıntılar.
Ancak, normalde kömür santrallerinde yakalanıp güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken uçucu kömür külü, güneşi kısmak için bulutlara ekilirse Dünya’ya toksik asit yağmuru indirebilir.
Sosyal Sorumluluk Sahibi Doktorlar’a (Physicians for Social Responsibility) göre, “Kömürün çıkarıldığı yere bağlı olarak kömür külü, tipik olarak arsenik, kurşun, cıva, kadmiyum, krom ve selenyum gibi ağır metaller ve ayrıca alüminyum, antimon, baryum, berilyum, bor, klor, kobalt, manganez, molibden, nikel, talyum, vanadyum ve çinko içerir”.
Amerikan Çevre Koruma Ajansı’na (EPA) göre bu sayılan toksik maddeler, yenildiğinde, içildiğinde veya solunduğunda, kanser ve bilişsel eksiklikler, gelişimsel gecikmeler ve davranış sorunları gibi sinir sistemi etkilerine neden olabilir. Ayrıca kalp hasarı, akciğer hastalığı, solunum sıkıntısı, böbrek hastalığı, üreme sorunları, mide-bağırsak hastalıkları, doğum kusurları ve çocuklarda kemik büyümesinin bozulmasına da yol açabilirler.
BÜYÜK SOLAR MİNİMUM
Saami Konseyi’nin Gates-Keith güneş engelleme girişiminin “gökyüzünü güneş ışığını kısan parçacıklarla sürekli olarak püskürterek volkanik patlamaları taklit etmek” olduğu açıklaması önemli.
Çünkü burada devreye, Grand (Büyük) Solar Minimum adıyla bilinen Güneş olayları giriyor.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), güneş ve dünyadaki iklim değişiklikleri arasındaki ilişkiyi tartışmayı sürekli reddediyor.
Dünya iklim değişikliğinde göz önüne alınmayan çok önemli bir olay ise halen yaşanmakta.
Başta NASA olmak üzere önemli astrofizik toplulukları, dünyanın küresel ısınmanın erken aşamasında değil, ‘Büyük Solar Minimum’ olarak adlandırılan küresel soğuma döneminin erken döneminde olduğunu ileri sürüyor.
Bu doğruysa, akla gelebilecek en dramatik ve açık ara en tehlikeli iklim değişikliğini yaşıyoruz demektir.
NASA’ya göre gezegenimiz, yaklaşık 200 yıldaki en güçlü solar minimum döngüsüne girdi.
Küresel elitin çevrecisi Al Gore ve diğerlerinin gizli tutmaya çalıştıkları şey, Dünya’nın 2020 yazından bu yana, bazı tahminlere göre 2055 yılına kadar devam edecek bir soğuma aşamasına girmiş olması.
Yaygın olarak güneş lekeleri olarak bilinen güneş patlamaları, kabaca 11 ve 22 yıllık döngülerde yükselir ve azalır.
Bu döngülerin üstünde 100 yıllık ve 200 yıllık genel döngüler var.
Haziran 2020’den bu yana, güneş lekesi aktivitesinin birkaç on yıl boyunca muhtemelen sıfıra düşebileceği böyle bir ‘Büyük Solar Minimuma’ başladık.
Bu şu demek; son derece dengesiz hava koşulları, uzun süreli büyük seller, büyük mahsul hastalıkları, sıcaklıkta keskin dalgalanmalar (hem yukarı, hem aşağı) ve vahşi yangınlar oluşturan jet akımı bozuklukları.
Bu etkilerin tümü, içten yanmalı motorun icadından en az bir yüzyıl önceki dönemlerde de kaydedildi.
Ama halen hiçbir küresel ısınma bilgisayar modeli, güneşimizin dünya iklimi üzerindeki etkilerini hesaba katmıyor.
Güneş döngülerinin iklim değişikliğinde en büyük faktör olduğuna dair uzun yıllara dayalı bilimsel kanıtlara rağmen bunu denemiyorlar bile.
VOLKANLAR VE GÜNEŞ
Artan bilimsel araştırmalar, minimum solar süreçlerin depremler ve volkanik aktivitede dramatik bir artışa yol açtığını ortaya koyuyor.
Yani Gates’in kendini parçalamasına gerek yok, zaten doğal bir süreçte dünya atmosfere kül bulutlarını kendisi gönderiyor.
Toshikazu Ebisuzaki liderliğindeki bir grup Japon bilim insanı, Japonya’daki dört volkandan silika bakımından zengin magma üreten 11 patlayıcı volkanik olayın zamanlamasını inceledi.
Japon bilim insanları, 11 olaydan dokuzunun, güneş lekesi sayısıyla iyi bir şekilde indekslenmiş olan güneş manyetik aktivitesinin (solar minimum) inaktif fazları sırasında meydana geldiğini buldu.
Patlama zamanlamaları ile solar minimum arasındaki bu güçlü ilişki önemli bir gösterge.
Yaklaşık 200 yıl önce, 19. yüzyılın başında, bilim adamları tarafından Dalton Minimum olarak bilinen son Büyük Solar Minimum dönemini yaşadık.
1816’da, gezegendeki bulut örtüsü o kadar şiddetliydi ki, 1816 “Yazsız Yıl” olarak biliniyordu.
Dalton Minimumu 1790-1820 yılları arasında sürdü.
1815’te Endonezya’daki Tambora Dağı’nda büyük bir volkanik patlama, insanlık tarihinde kayıtlı en güçlü volkanik patlamaydı.
Tambora atmosfere o kadar çok volkanik kül püskürttü ki, Thomas Jefferson, Virginia’daki hava durumu günlüğüne 1816’da yaz güneşinin yokluğunu yazdı.
Dünyanın birçok yerinde aşırı hava olayları ve kuraklık yaşandı.
Haziran 1816’da Kuzey Amerika’daki don ve kar, tarım mahsullerinin çoğunu yok etti.
Yaşananlar, 19. yüzyılın en kötü kıtlığıydı.
Tambora’da bir yıldan fazla süren dev volkanik kül fışkırması, atmosferdeki güneş radyasyonunu geri yansıtıyordu ve bu da kıtlığa yol açan mevsim dışı serin yazlara neden oluyordu.
19. Yüzyılınkine benzer volkanik patlamaları yaşamaya başladık bile.
Bunlar Büyük Solar Minimum’un erken aşamalarında olduğumuzun ikna edici kanıtları.
Sumatra’nın inanılmaz derecede aktif Sinabung Volkanı, 2 Mart’ta patladı ve atmosfere 13 kilometre yükseklikte volkanik kül gönderdi.
10 kilometrenin üzerindeki yüksekliklere ve stratosfere fırlatılan parçacıklar, gezegen üzerinde doğrudan bir soğutma etkisine sahip.
Sumatra’nın yanı sıra dünya genelinde son 4 ay içinde 10’dan fazla volkanik patlama meydana geldi.
Volkanik patlamaların ardından onlarca deprem yaşandı.
İtalya’da Etna, Yeni Zelanda’da Whaakari, İzlanda’da Fagradals, Endonezya Cava adasında Anak Krakatu, ABD Alaska’da Şişaldin, Rusya Kamçatka’da Kluyuçevskaya, Filipinler’de Taal, Meksika’da Popocatepetl, Galapagos Adaları’ndaki La Cumbre, Karayipler’de St. Vincent adasındaki La Soufriere yanardağları ve son haftalarda meydana gelen diğer volkanik patlamalar, küresel iklim çarı Bill Gates’in kabul ettiğinden çok daha dramatik iklim şoklarının içinde olabileceğimizi gösteriyor.
Gates, Davos Dünya Ekonomik Forumu ve sayısız avanta paraya aç iklim “bilim insanı” güneşin gerçekliğini düşünmeyi reddediyor, bunun yerine güneşin kimyasal olarak karartılması gibi çılgın projeler peşinde koşuyorlar.
Sürekli bir felaket senaryosu peşindeler.
Amansız virüsler, küresel iklim felaketleri, siber savaşlar, sürekli artan insan nüfusu gibi bu senaryolarda hep baş suçlu biz ‘gereksiz’ insan kalabalıklarıyız.
Oysa asıl sorun tüm dünyayı kendi oyun alanları sanan bu kibirli ultra mega zengin elitler.
Aslında “Güneşin altında yeni bir şeyin olmadığını”, yani temel meselenin daha çok zenginlik ve güç kazanmak olduğunu biz ‘garibanlar’ iyi biliyoruz.
KAYNAKLAR:
http://www.williamengdahl.com/englishNEO12Apr2021.php
Sag olunuz cok degerli ve bilginedirici bir yazi olmus.
Ne yazik ki Türkiye’de Satanist Bill Gates, ve Satanist Elon Musk ve diger Satanist ultra zenginler ve Satanist dinleri ciddiyetle takip edilip konusulmuyor.
Konusanlar ve sizin gibi inceleyenlerde, komplo bos teoriyisiyenler olarak görülüyor, yani kafa karistiricilar.
Saygilarimla o kafa karistiranlardan birisi olarak Selamlar :o)))
herkes bu konuda nekadar bilgili olduğunu göstermeye çalışıyor.! Eğitimli bir milyarder bir günde en fazla ortalama $10.000 doların (yılda 3.600.000 – $5.000.000) fazlası ile yettiğini bildirir . gerisi nin ego ve kendinden başkalarını zengin etmek olduğunu bilir. bu seviyede geliri olmayan da felsefe yapar. dolayısı ile bill gates dünya için ve insanlık için kendi çapında binlerce yıl akıllara yer edebilecek ve bilinecek isim yaratmaya çelışıyor. işine yaramıyacak 100 milyar dolar daha kazanmak değil…? bilin de…?
pandeminin içeride değil dışarıda da patladığını unutmamak gerekir. ayrıca montrö tam olarak anlaşılamamış sanırım. çünkü nihai olan karadeniz’deki gemi sayısı oraya kıyıdaş olmayanlar nezdinde. yani montrö aynen duruyor. montrö’nün makul tarafları var ancak egemenliğimize müdahale ettiği alanları da göz ardı etmeyin lütfen. o malum kişinin çıkması iyi olmasa da her şey bitmedi diye düşünüyorum.
bill gates değil ardına bakmak gerekir.
saygılar, sayın okur yazar güzel insanlar dan birisiniz, gerçekten, emperyalist, düzen zenginler düzeni,yenmek te iyi niyetli, zenginler, yıkar,ancak gibi???
Çevresel sorunlarla küresel ısınma denilen teori birbiriyle sentezlenerek veriliyor 1990 dan beri. Oysa ikiside farklı sorunlardır. Birbirlerinden tamamen bağımsız demiyorum. Gezegenimiz belirli periyodiklerle dönüşümler yaşamış, yaşamaya devam edecektir. İddia edildiği gibi ısınma değil soğuma olacağı daha mantıklı, geçiş dönemindeyiz. Birde kozmolojide devinim denilen bir olay var. Dünya ortalama 20 binde bir devinim geçirir. Kutuplar kayar, manyetik alanlar farklılıklar göstermeye başlar. Devinim dediğimiz yalpalamadır. Dönen bir topaç gibi düşünün. O değişimler sırasında büyük iklimsel değişiklikler olur. Kimse bir gün ekvator bölgesinin kutuplar gibi soğumayacağını söyleyemez. Devinim yaşınılan yüzlerce yıl içerisinde güneş ile açımız değişebilir. Ekvatar bölgeleri kutuplar gibi soğumaya, bugünkü kutuplarımızın ise aşırı ısınarak çöl haline gelebilir. Dikkat edelim ki dünya artık küçük bir köy haline gelecek, global dünya gibi kavramlar, internet her eve girecek gibi söylemler 1980 lerde konuşulmaya ve 1990 larda ise pratiğe dönüşmeye başladığı yıllardır. İşte küresel ısınma ve küresel ekonomik dünya eş zamanlı hayatlarımıza girmiştir, tesadüfe bak!
tahsın bey farkında olmadan cok ıyı bır tespıt yapmıssınız. SOL gunes tanrısı en buyuk tanrılardandır. hatta ısa nın dogumu dıye lanse edılen aslında gunes tanrısının dogumudur. bılınen ıncıl konstantın zamanında bu tanrıya atfen degıstırılmıstır. hıkayelerdekı gerı donus ımajı da bu tanrının donusudur. bu da bıll gates denılen herıftır. mıtolojık olarak
Dünyanın en büyük problemlerinden birisi de günlük 100 milyon varilden fazla, yıllık 40 milyar varil olarak tüketilen petroldür. İnekler metan gazı üretiyormuş, suyu tüketiyormuş vs vs bunlara çözüm bulmak kesmiyor adamları. Öyle bir probleme çözüm bulmak çok yeryüzü tanrılarının işi değil tabii. Ürettiği laboratuvar etini yedirecekler ki daha çok kazansınlar. Biz de Ne yediğimizi bilmeyeceğiz. Zaten insanlar nedirki onların gözünde.Hani bir Milli eğitimci birisi demişki; “şu mektepler olmasa, maarif’i ne güzel idare ederdim” Bill ve çevresindekiler de, Şu ayak altında dolaşan insanlar olmasa dünyayı ne güzel idare ederdik diye düşünüyorlar. Hepimizi istatistiki veri olarak görüyorlar. Şu virüsü yayalım, 30 milyon ölsün. İklimle oynayalım 50 milyon ölsün diye. Tanrının işini yapıyor adam. Hikmetinden sual olunmaz.
Sayın Vodinalı… SPARS 2025-2028 senaryosuna değinmiştiniz iki yazı öncesinde. Ben o pandemik/mikrobik sürecin yayılışını 2026 yazında dünyanın birçok yerinden de Kuzey Amerika’ya turist akınının olacağı Fifa Dünya Kupası (hem de bugüne kadar 32 olan katılımcı takım sayısı neden 48 takıma çıktı sizce?) dönemine denk getireceklerini düşünüyorum. Ondan sonra zaten bilindik bahaneler: “Çinliler getirdi”… “Yok yok Hintliler’den bulaştı”… “Hayır efendim futbol topunun içinden çıktı”… Bu yazınıza değinecek olursak; zaten küresel ısınma beraberinde mini bir buzul çağını getirecekti. Kutuplardaki devasa buzulların erimesi ve okyanusların ortalama sıcaklığını düşürmesi, soğuk suyun ekvatora doğru akıntılarla ilerleyip soğuk buhara dönüşmesiyle gerçekleşecektir bunlar en birincil etken olarak. Hadi bunların hepsini atlattık daha deniz seviyesinin artışı var esas ve en büyük önlem alınamaz dağal tehlike bence o. Yani laboratuvarda da mikrop üretmelerine gerek yok aslında dünya zaten ayvayı yemiş, ayrıca daha grönland’daki buzul altı mikroplar da sırasını bekler vaziyetteler… Ancak ben o süper ulaşılmaz elit arkadaşların “aşırı nüfus” tedirginliğine hak veriyorum da bunların derdi yine o değil… Firavunlaştılar maalesef o kadar bilime, birikime, zenginliğe ve varlığa rağmen güçsel olarak zehirlendiler.
Bidon Putin’e katil demişti.İnsan başkasını suçlarken bile kendini anlatırmış.Katillerden de bundan başkası beklenmez.
Bill Gates gibilerin varligi insanlik icin dogal afetlerden daha zararli. Onlardan kurtulmanin yolunu bulsak, cevre sorunlarini cok daha bilimsel doga ile butunlesik cozer insanlik.
Demek sağlık otoritesi sayın Doktor Gates güneş tanrısı da oluyor artık! Mikrosoft’un virüs problemini çözseydi bana yeterdi!
Merak etmeyin, dunyanin sonu kuresel isinmadan ya da hava kirliliginden gelmeyecek. Dunyanin sonu dunyanin elektro-magnetik alaninin bir sekilde yok olmasindan gelecek.