BRICS transatlantiği demir alırken

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Şi Cinping, Moskova’da Putin ile görüşmesinde şöyle demişti: Yüz yılda bir olan değişimleri yaşıyoruz!

Gözlerimizin önünde Batı merkezli dünyanın parçalandığını ve Doğu’dan yeni bir güneşin yükseldiğine tanıklık ediyoruz.

2000’lerde ben ŞİÖ’yü, BRICS’i yazarken onu “tuğla” filan sanan, Tayvan’a Tayland diyen “dış politika uzmanları şimdi TV ekranlarında ellerinde değnekle BRICS uzmanı olarak ahkam kesiyor.

Hala tam anlamamışlar ama en azından merak etmeye başlamışlar!

Gözlerini yumuşturarak, çapaklarını temizleyerek “Aaa dünya değişiyormuş hakikaten de!” diyorlar.

Desinler varsınlar.

Ben haklı çıkmaktan bıktım onlar utanmaktan bıkmadı.

Şanghay İşbirliği Örgütü, Kuşak ve Yol Girişimi ve BRICS demiştim; yeni bir dünyanın habercileridir, çok kutuplu eşitler arası işbirliğini savunan küresel güneyin yeni dünyası demiştim.

Şimdi işte bunlar oluyor ve gelişmeler hızlanıyor.

BRICS +, bu Ekim ayında Rusya’daki zirvede 10 üyeden muhtemelen 22’ye veya daha çoğuna ulaşacak.

Daha da önemlisi BRICS+, dolarsızlaştırma operasyonunda ciddi adımlar atmaya başladı, üyeler arasında dolar harici yeni bir değişim sistemi yakında açıklanacak.

Yeni BRICS para birimi yüzde 40 altına, yüzde 60 da üyelerin kendi paralarından oluşan bir sepete dayanacak.

BRICS genişleyecek diyorduk, sürpriz Ankara oldu!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin’de başlayan hızlandırılmış BRICS’e Türkiye üyeliği seyri, Rusya ile tamamlandı.

Fidan, Nijni Novgorod’daki BRICS Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde aile fotoğrafına girmekle kalmadı, akşamına da Kremlin’de Putin tarafından özel olarak kabul edildi.

Rusya, Türkiye gibi jeopolitik değeri ölçülemez büyüklükte bir ülkeyi BRICS saflarına katmak için can atıyor.

Putin, “Türkiye’nin BRICS’e üye olma arzusunu kesinlikle mümkün olan her şekilde destekleyeceğiz” dedi.

Putin – Fidan görüşmesinden Suriye’de yeni bir işbirliği süreci çıktı.

Zaten epeydir Arap medyasında Türkiye ve Katar’ın Suriye ile ilişkileri düzeltme noktasında olduğu yazılıyordu. Irak resmen arabulucu olma niyetini bildirmişti. Rusya’sız olmayacak bu iş neticede Astana formatında çözülecek.

Rus lider ile Erdoğan 3-4 Temmuz’da Astana’daki Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde buluşacak ve Suriye ile normalleşme masaya yatırılacak.

Türkiye için bir müdahale gerekçesi olan PKK-YPG’nin yerel seçim meselesinde, ayrılıkçı Kürtlerin geri adım atmasında da sadece ABD’nin değil Rusya’nın da rolü var.

Muhtemelen olay Türkiye’nin bölgeden çekilmesi, YPG’nin Şam’a biat etmesi ve ABD’nin bölgeyi terk etmesi silsilesiyle gelişecek.

Türkiye-Suriye-Irak ve İran 1999’daki gibi bir araya gelebilirse bu olmayacak bir şey değil.

Hele şimdi bu dörtlüye iki büyük destek de Rusya ve Çin’den gelecek olursa.

Bunu gören AB ise panikledi..

AB Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Başsözcüsü Peter Stano, Türk bayraklı tişörtüyle çıktığı basın toplantısında “Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı var, Avrupa’nın da Türkiye’ye ihtiyacı var. Çünkü birlikte daha güçlüyüz” dedi.

Komik olmaktan öteye gitmeyen Stano, alışmadık popoda don durmaz misali hemen şartları sıraladı, Türkiye’nin AB üyeliği için Kıbrıs meselesinde geri adım atması ve Rusya’ya yaptırım uygulaması gerektiğini söyledi.

Eminim CHP’nin Atlantikçi dış politika ekibi hemen bu kokuşmuş AB söylemine atlayacak ve “tehlikeli maceralardan” uzak durulmasını isteyecek!

Konuyu dağıtmadan BRICS’e dönelim, bu oluşum bazılarının sandığı gibi AB tipi bir egemenlik devri veya NATO gibi güvenlik vesayeti değildir.

Türkiye’nin BRICS’e girmekte yerden göğe kadar hakkı ve çıkarı vardır, çünkü bu birliktelik ABD, AB ve G-7’ye karşı, yani batılı müesses nizama karşı dünyanın geri kalanlarının oluşumudur.

Etiyopya’sından, İran’ına, Venezuela’sından Güney Afrika’sına kadar gelişmişlik düzeyi ve coğrafyası her neresi olursa olsun bağımsızlık ve kalkınma temelli bir başkaldırıdır.

Son dışişleri zirvesindeki ortak bildiride: “BRICS Stratejik Ortaklığı’nı üç ayakta güçlendirmeyi hedefliyoruz: 1-Siyaset ve güvenlik, 2- Ekonomi ve finans, 3-Kültürel ve insandan insana temas.”

Birinci ayakta siyaset ve güvenliğin sayılması yeni bir olgu diyebilirim.

Bu daha çok ABD’nin BRICS’in dolarsızlaşma hamlesine karşı beklenen saldırısı öngörülerek konmuş bir madde.

Türkiye’nin girmekte sorun yaşayacağı örgüt Şanghay İşbirliği Örgütü’dür.

ŞİÖ, her ne kadar NATO tipi bağlayıcı bir savunma ittifakı olmasa da güvenlik temelli bir örgüttür.

Kuruluş amacı; Dış destekli terörizm ve uyuşturucuya karşı işbirliği, ayrılıkçı hareketlere karşı işbirliği ve gerici oluşumlara karşı dayanışma olarak tanımlanır.

Yani askeri olmaktan çok polisiye bir oluşum.

Yine de Türkiye’nin bir NATO üyesi olması ŞİÖ’ye girmesine engel oluşturur.

Çünkü NATO, ŞİÖ’ye göre terörizm, bölücülük ve gericiliğin hamisidir.

AKP’nin oynak dış politikasına bakıldığında pek güven vermese de, Türkiye’nin resmen BRICS’e üye olma isteğini ilan etmesi önemlidir.

Şimdi yapılması gereken Avrupa ve ABD’ye karşı bağımsızlık ilan etmek ve NATO’dan çıkmaktır.

Yüzyılda bir olan gelişmelerin hızlandığı şu dönemeçte Türkiye, kendisini bölmek ve bitirmek isteyen Batı’ya karşı güçlü bir seçenek yakalamıştır.

BRICS+ Transatlantiği Asya limanından demir alırken son anda koşarak güverteye atlamayı bilmiştir.

İçimizdeki “İrlandalılar” mutsuzdur ama tarihin akışı ve jeopolitiğin tunç kanunu bellidir.

Zamanı gelmiş bir fikri hiç bir NATO ordusu yenemez!